Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1294 E. 2022/1622 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1294 Esas
KARAR NO: 2022/1622
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/02/2019
NUMARASI: 2017/442 E. – 2019/37 K.
DAVANIN KONUSU: Markanın İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 1989 yılında kurulmuş bir spor kanalı olan müvekkilinin …, … ve… kanallarının prodüksiyonu, yayını ve ticari faaliyetlerini yürütmekle sorumlu olduğunu, “…” ismi ve logosuna ilişkin tüm marka haklarının müvekkiline ait olduğunu iddia ile davalılar adına tescilli olan 20/10/1993 tarih ve … ve … tescil numaralı “… + Şekil” markalarının Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde aynı konulu ve aynı taraflar arasında görülen 2015/218 Esas sayılı dosyada alınan 18/11/2016 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak, 6769 Sayılı SMK’nın 9 ve 26/1-a maddeleri uyarınca, markaların tescil tarihinden itibaren beş yıl içerisinde haklı bir neden olmadan kullanmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi sebebiyle iptallerini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; İşbu davanın öncelikle zamanaşımı ve hak düşümü nedeniyle reddi gerektiğini, taraflar arasında görülen Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/377 Esas ve 2012/225 Karar sayılı ve Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/218 Esas sayılı davaların reddolduğunu ve kesinleştiğini, kesin hükmün önleyici etkisi nedeniyle işbu davanın reddinin gerektiğini ayrıca Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/218 Esas sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ve kabul etmediklerini, başka bir dosyadan alınan bilirkişi raporunun işbu davada bağlayıcı niteliğinin bulunmadığını ve davaya konu markaların … tarafından 1993 yılında tescil ettirildiğini ve tescil edildiği tarihten bu güne kadar meşhur ve maruf bir marka haline getirildiğini, müvekkillerinin marka kullanımına davacı yanın yıllarca ses çıkarmadığını, davacı markasının ülkemizde tanınmış bir marka olmadığını, buna ilişkin bir Mahkeme kararının da bulunmadığını, davacı yanın televizyonculukla iştigal ettiğini, müvekkilinin ise iştigal alanının tekstilcilik olduğunu ve taleplerin yersiz olduğunu savunarak, davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Davalıların dava konusu markaları dava tarihinden geriye doğru 5 yıllık süre içerisinde kullanmadıkları sabit olup, bu husus davalıların da kabulündedir. Davalıların kullanmamanın haklı nedene dayandığı yolundaki savunmalarının ise, olayların meydana geldiği tarihlerden dava tarihine kadar olan süre göz önüne alındığında, kullanmamanın haklı nedene dayandığının kabulü mümkün olmamıştır. Bu itibarla dava tarihinde yürürlükte bulunan SMK’nın 9 maddesinde aranan koşulların oluştuğu anlaşılmakla, … ” gerekçesi ile davanın kabulüne, davalılar adına tescilli TPMK nezdinde tescilli … sicil nolu “… + şekil” markası ile … sicil nolu “… + şekil” markasının kullanmama nedeniyle iptaline” karar verilmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Kararın eksik incelemeye dayalı olarak verildiğini, eksik incelemeye dayalı bilirkişi raporu esas alınarak oluşturulduğunu, davaya konu markaların … tarafından 1993 yılında tescil ettirildiğini, bugüne meşhur ve maruf bir marka haline geldiğini, İstanbul’da yaklaşık 10 bayide eşofman, forma, t-shirt, şort vs. spor malzemelerinin satıldığını, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/377 Esas, 2012/225 Karar sayılı ilamı ile taraflar arasında aynı konulu dava görüldüğünü, davanın reddedildiğini, kesin hüküm bulunduğunu, davanın usulden reddinin gerektiğini, kesinleşmiş karar içeriği gereği müvekkillerinin bu markayı çok uzun süreden beri kullanmakta olduğunun sabit olduğunu, müvekkillerinin bu markaları geliştirdiğini ve de yatırım yaptığını, anılan nedenle davacının davası MK 2’ye dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davacının bir televizyon kanalı olduğunu, Türkiye’de Karasal, Uydu ve Kablo olmak üzere 3 tip yayın yapıldığını, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının bir ücret ödemeden …’u izlemelerinin mümkün olmadığını, ayrıca kanal Türkçe yayın yapmadığını, davacı firmanın Türkiye’de tanınmış bir marka olmadığını, ülkemizde davacının tanınmış marka olduğuna dair bir mahkeme kararı olmadığını, anılan nedenle Türkiye Cumhuriyeti nezdinde tanınmış marka olduğundan söz edilemeyeceğini, davacının en çok izlenen spor kanalı olduğuna da itiraz edip kabul etmediklerini, bu hususta somut bir veri olmadığını, davacının dava dilekçesinde sadece televizyonculukla iştigal ettiğini açık bir şekilde ifade ettiğini, müvekkillerinin ise tekstille iştigal eden bir aile olduğunu, davacının işbu davayı açmasında hukuki menfaati olmadığını, davanın hukuki menfaat yokluğu nedeni ile de usulden reddinin gerektiğini, davacının sadece televizyonculukla iştigal etmekte iken, işbu davayı ikame ederken amacının dünya üzerinde tekel oluşturmak olduğunu, marka depolayıp kimsenin dokunamadığı alan yaratmak istediğini, dünyanın hiçbir yerinde davacının tekstil faaliyetinin olmadığını, dosyada bu yönde bir verinin de olmadığını, davacının Türk Patent ve Marka Kurumu nezdinde yaptığı … sayılı başvurunun kısmen kabul- kısmen reddedildiğini, iştigal konusu alanla ilgili yaptığı başvurunun kabul edildiğini, iştigal konusu olmayan alanla ilgili kısmın ise reddedildiğini, müvekkillerinin murisi …’in davaya konu markaları 1994 yılında tescil ettirdikten sonra yıllarca bu marka ile üretim yaptığını, gerek iç pazarda gerek dış pazarda satış yaptığını, Paris Sözleşmesi’nin 1934 Tarihli Londra Metni’nin 5/c 1. maddesinde ‘’ilgilinin faaliyet geçmemesi sebeplerinin haklı olduğunu ispat edememesi’’ halinde iptal edilebilir demekte olduğunu, bu sürenin 5 yıl olarak kabul edildiğini, kullanmama durumu haklı bir nedenle ortaya çıkmışsa beş yıllık sürenin dikkate alınmayacağını ve hakkın devam edeceğini, davaya konu markaların … olarak bilinen aşağıda belirtilen grup firmaları tarafından da kullanıldığını, … SAN. TİC. LTD.ŞTİ., … SAN. VE TİC. LTD. … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ …. TİCARET LİMİTED ŞİRKETİ … SAN. VE DIŞ TİÇ. LTD. ŞTİ. İmalat … SAN. TİC. LTD.ŞTİ. ve … SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. tarafından yapılmakta olduğunu, İstanbul’da Bağcılar, Eminönü, Aksaray, Merter, Silviri, İstanbul dışında Giresun’da mağaza ve şubelerde … markalı ürünler satıldığını, ….com.tr’nin 2010 yılına kadar müvekkilleri tarafından aktif olarak kullanılmakta iken daha sonra haksız ve de hukuka aykırı olarak ilgili web sitesinin davacı tarafından ele geçirildiğini, davacının müvekkilleri aleyhine sürekli olarak dava açması akabinde küresel kriz nedeniyle iflasın ertelenmesi süreci nedeni ile haklı sebeple kullanmamanın söz konusu olduğunu, hali hazırda markaların müvekkilleri adına 19.10.2023 tarihine kadar tescilli olduğunu beyanla kararın kaldırılmasını davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu markaların kullanmama sebebi ile iptali koşullarının oluştuğunu, bunun daha önceden bilirkişilerce tespit edildiğini, dosyada da benzer bilirkişi tespitinin yer aldığını, dava konusu markaların kullanılmasının haklı nedene dayanmadığı, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2011/377 Esas- 2012/225 Karar sayılı kararın kesin hüküm teşkil etmediğini çünkü talep sonuçlarının farklı olduğunu, müvekkili şirketin ve markalarının Türkiye’de tanınmış olduğunu bunun Yargıtay kararı ile onandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunun yeterli ve belirli olduğunu, davalıların aksine dair delil sunamadığını beyanla, davalıların istinaf başvurularının reddi savunulmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir : Dava; 1989 yılında kurulmuş bir spor kanalı olan davacının …, … ve … kanallarının prodüksiyonu, yayını ve ticari faaliyetlerini yürütmekle sorumlu olduğu, “…” ismi ve logosuna ilişkin tüm marka haklarının davacıya ait olduğu iddiası ile, davalılar adına 18.,25.,27. ve 28. sınıflarda tescilli olan 20/10/1993 tarih ve … ve … tescil numaralı “… MALI + Şekil” markalarının, Bakırköy 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi nezdinde aynı konulu ve aynı taraflar arasında görülen 2015/218 Esas sayılı dosyada alınan 18/11/2016 tarihli bilirkişi raporu dikkate alınarak 6769 sayılı SMK’nın 9 ve 26/1-a maddeleri uyarınca markaların tescil tarihinden itibaren beş yıl içerisinde haklı bir neden olmadan kullanmaması veya bu kullanıma beş yıllık bir süre için kesintisiz ara verilmesi nedeniyle iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir. 6769 sayılı SMK m.9 “Markanın kullanılması- (1)Tescil tarihinden itibaren beş yıl içinde haklı bir sebep olmadan tescil edildiği mal veya hizmetler bakımından marka sahibi tarafından Türkiye’de ciddi biçimde kullanılmayan ya da kullanımına beş yıl kesintisiz ara verilen markanın iptaline karar verilir. (2) Aşağıda belirtilen durumlar da birinci fıkra anlamında markayı kullanma kabul edilir: a) Markanın ayırt edici karakteri değiştirilmeden farklı unsurlarla kullanılması. b) Markanın sadece ihracat amacıyla mal veya ambalajlarında kullanılması. (3) Markanın, marka sahibinin izni ile kullanılması da marka sahibi tarafından kullanım olarak kabul edilir.” hükmünü, m.26/1-a “İptal hâlleri ve iptal talebi- (1) Aşağıdaki hâllerde talep üzerine Kurum tarafından markanın iptaline karar verilir: a) 9 uncu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hâllerin mevcut olması.”hükmünü haizdir. Davalılar Bakırköy 1. FSHHM’nin 2011/377 Esas sayılı dava dosyasının kesin hüküm teşkil ettiğini ileri sürmekte iseler de, mezkur davanın; davacı tarafından davalıların murisi … ve … Tic. Ltd. Şti. aleyhine markalar, ticaret unvanı, www…com.tr alan adı ile davacının markası aleyhine yaratılan marka tecavüzü ve haksız rekabetin tespiti ve önlenmesi istemine ilişkin olduğu tespit edilmekle kesin hüküm yönünden davalılar istinafı yerinde bulunmamıştır. Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/218 Esas sayılı dosyasında mevcut bilirkişi raporuna göre; dava konusu markaların 556 sayılı KHK m.14 gereğince iptal koşullarının oluşup oluşmadığına dair davalıların ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan incelemede, davalı tarafın incelemeye sadece … San. Tic. Ltd. Şti.’nin 2011 yılı ticari defterlerini ibraz ettikleri, incelemeye ibraz edilen defterlerin açılış tasdiklerinin zamanında ve usulüne uygun yaptırıldığının, kapanış tasdiklerinin ise yaptırılmadığının tespit edildiği, ibraz edilen 09.03.2011 tarihli fatura (87.427,02 USD tutarlı, 12.842 adet tişört) üzerinde ve ticari defterlerde … Türk Malı + şekil ibaresinin tespit edilmediği belirlenmiş, davanın AYM’nin 556 Sayılı KHK’nın 14. maddesini iptali karşısında usulden reddedildiği, kararın kesinleştiği tespit edilmiştir. Kullanımına beş yıl kesintisiz ara verildiği iddia olunan markaların iptali şartlarının varlığının araştırılması, dava tarihinden geriye doğru davalı tarafin kayıt, belge ve ve belgeleri üzerinde inceleme yapılması, defterleri üzerinde ve üçüncü kişiye verdiği lisans davaya konu markaların kullanımının tüm emtia ve sınıflar yönünden kesintisiz kullanıma ara verilmesinin 5 yıl sürdüğü iddia olunmakla dava tarihinden itibaren geriye doğru 5 yıllık süre içerisinde olup olmadığının, kullanımın ciddi olup olmadığının tespiti için bilirkişiler görevlendirilmiş olup, yerinde inceleme için taraflara tebliğ edilen gün ve saatte inceleme adresine gidilmişse de, inceleme için herhangi bir belge sunulmadığı, ticari kayıtların başka yerde bulunan muhasebeci mali müşavir nezdinde olduğu bildirilerek, mevcut durumun tutanak altına alındığı görülmüştür. Davalı ile dava dışı ihbar olunan … ve Tic. AŞ arasında imzalanan 21.05.2015 tarihli lisans sözleşmesi ibraz edilmiştir. Bu marka kullandırma sözleşmesine ilişkin Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/218 Esas sayılı dosyasında davalının yönetim kurulu kararı mevcuttur. Ancak ihbar olunan şirket nezdinde bilirkişilerce yerinde inceleme yapılmak istenmesine rağmen bilgi, belge ibraz edilmediği, ticari kayıtların başka yerde bulunan muhasebeci mali müşavir nezdinde olduğu bildirilerek tutanağa bağlanmıştır. Davalılar; Davaya konu markaların murisleri … tarafından 1993 yılında tescil ettirilerek bugüne kadar İstanbul’da 10 bayide spor giyim eşyaları üzerinde kullanılarak satıldığını ve markaların meşhur ve maruf hale getirildiğini, markaları 2011 yılına kadar kullandığını, bunun Bakırköy 1.FSHHM’nin 2011/177 Esas sayılı dosyasında kesinleşen karar ile tespit edilebileceğini, ülkemizdeki … küresel ekonomik krizleri nedeniyle iflasın ertelenmesi süreci nedeni ile iş yapamadıklarını, grup firmalardan dava dışı … San. Tic. Ltd. Şti. ve dava dışı markayı kullanan şirketlerden … Ltd. Şti’nin (Bakırköy 4. ATM’nin 1999/69 Esas-199 Karar sayılı dosyada 10.04.1999 tarihinde dava dışı … şirketi hakkında 6 ay süre ile iflas erteleme kararı) iflas ertelemesinin söz konusu olduğu, Bakırköy 2. ATM’nin 2014/585 Esas sayılı iflas erteleme dosyasının bulunduğunu, yangın raporu ile sabit 14.10.2012 tarihinde Göker İş Merkezinde çıkmış olan yangın nedeniyle iş yerlerinin yandığını, davalıların murisinin borçları nedeniyle intihar ile ölümü (27.04.2011) ve ölüm tarihinde çocuklarının (davalılardan …, … ve …) babalarının vefatından manen etkilenme durumları ve yaşları itibarıyle (ikisinin üniversite öğrencisi olması, birinin 11 yaşında olması) zor durumda oldukları, davalı … bakımından eşinin vefatının psikolojisini olumsuz etkilemesi nedeniyle markayı kullanabilecek durumda olmadıklarını, Bakırköy 1. FSHHM’nin 2011/377 Esas ve Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/218 Esas sayılı davaları ile işbu dosyada verilen tedbir kararları nedeniyle markaların kullanımının engellenmiş olması ile haklı sebeple kullanımın bulunmadığını savunmakta olduklarından; uyuşmazlık dava konusu markaların kullanılmamasının haklı sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır. Davalılar; Markalarını 2011 yılına kadar kullandığını, bunun Bakırköy 1. FSHHM’nin 2011/177 Esas sayılı dosyasında kesinleşen karar ile tespit edilebileceğini ileri sürmüş iseler de, bu beyan edilen ve belirtilen süre 2011 yılına ilişkin olup, dava 08.05.2017 tarihinde açılmakla kullanıma beş yıllık kesintisiz ara verme süresinden çok öncesine dair olduğu belirlenmekle, bu yönden davalılar istinafının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. İflasın ertelenmesi sürecinin markayı haklı sebeple kullanmama sebebi olarak ileri sürmesi kabul edilemez. Nitekim öğretide de mali durumun kötüleşmesinin bir uzantısı olarak marka sahibinin iflası bile haklı neden olarak değerlendirilmemektedir (Prof. Dr. Sabih Arkan,Marka Hukuku, Cilt. II, 1998/ sh.149). Yine başkaca firmalar ile markaların kullanımı konusunda anlaşma imkanı varken iflas erteleme aşamasında olduğu savunulan firmalar dışında anlaşma yapılmaması da davalıların tercihi olup bu konuda TMK m. 2 gereği ve basiretli tacir ilkesi gereği buna dayanılarak hak elde edilmesi mümkün olmamakla bu yönden de davalılar istinafı yerinde bulunmamıştır. Yine ülkemizde de hissedildiği beyan edilen 2008-2011 küresel ekonomik krizleri nedeniyle davalıların iş yapamadıkları savunması yönünden ticari hayatın durmadığı, ticari hayatın mevcut koşullara uygun bir şekilde akışında seyrettiği dikkate alındığında bu savunmaya da itibar edilmesi mümkün değildir. Yangın raporu ile sabit 14.10.2012 tarihinde Göker İş Merkezinde çıkmış olan yangın nedeniyle davalıların iş yerlerinin yandığı savunmasına gelince, davalıların ikrarında olduğu üzere mali kayıtlarını kendi neztlerinde değil de muhasebeci mali müşavir nezdinde tuttuklarından, üretimi lisans vererek başka firmalara yaptırdıklarından ve satışın farklı mahallerde bulunan mağazalarda gerçekleştirilmesi söz konusu olduğundan tek merkezde ticari faaliyet yürütülmemekle birlikte yangının varlığı da markaların haklı sebeple kullanılamadığına tek başına haklı sebep olarak kabul edilemez. Davalıların murisinin üzücü bir şekilde vefatının söz konusu olduğu şüphesiz olmakla, mirasın her halükarda davalılar olan külli haleflere geçtiği ve mirasçıların işi yasa gereği devraldığı dikkate alındığında, basiretli tacir ilkesi gereği ticaret hayatı devam etmekle, dosya kapsamına göre de markaların kullanımı şahsen olmamakla birlikte vefatın ticaretin devamına engel teşkil etmediği de göz ardı edilemez. Davalılar Bakırköy 1. FSHHM’nin 2011/377 Esas sayılı dosyada ve Bakırköy 2. FSHHM’nin 2015/218 Esas sayılı dosyada ve bu dosyada verilen tedbir kararları nedeniyle markaların kullanımının engellendiğini ileri sürmüş iseler de, bu hususlar gözetilerek değerlendirme yapılmıştır. Davalıların diğer savunmaları bir kül olarak değerlendirildiğinde ve dava tarihi dikkate alındığında davalıların kullanıma 5 yıl kesintisiz ara verdiği tartışmasız olmakla, markaları kullanmadıkları ve bunun haklı sebebe dayanmadığına kanaat getirilmiştir. Davacının … olması ve davalıların markasının …+ şekil olması, davacının müşterekte kullanılan … kelimesini içeren markayı kullanması davayı açmada hukuki yararı olduğunu gösterir ve aktif husumeti şüphesizdir. Taraflarca getirilme ilkesi gereğince, ilgili dava tarafı dayandığı delili/ delilleri sunmalı ya da delilin Mahkeme tarafından nereden dosyaya celbinin sağlanacağına dair açıklamada bulunmalıdır, bu konuda mahkeme re’sen hareket edemez. Eldeki davada, davalılar her ne kadar lisans sözleşmesinin varlığından bahsetse de bu sözleşmenin usule uygun şekilde dosyaya sunulmadığı anlaşılmıştır. Yine davalılar dava dışı şirketler ile ticari ilişkilerinin bulunduğuna dair beyanda bulunmuş iseler de, açıkça dava dışı şirketlerle olan ticari ilişkide hangi delile dayanıldığının ve/ ve ya delilin celbinin nasıl sağlanacağının mahkemeye bildirilmediği, dava dışı şirketlerin ticaret sicil kayıtlarından yapılan harici (uyap üzerinden) araştırmaya göre de şirketlerin bir kısmının faal olmadığı gibi ticaret sicil kayıtlarına göre davalıların beyan ettiği şirketlerle ticari faaliyetlerin tespitinin, ne şekilde geliştiğinin mümkün olmadığı gibi ticari defterlerin saklanma süresi yasa gereği TTK m.82’ye göre 10 yıl, VUK m.253’e göre 5 yıl olmakla bunların incelenmesinin mümkün bulunmadığı tespit edilmiştir. Ayrıca davalıların kendi ticari kayıtlarını sunmadığı ve markaları fiilen kullanmadıklarını beyan ettikleri de göz önünde bulundurulmuştur. Davalılar markasının sicile tescil edildiği tarihten itibaren 5 yıllık kullanmamanın söz konusu olduğu ve davanın kabulü şartlarının oluştuğu belirlenmekle, ilk derece Mahkemesinin kararında dava tarihinden geriye doğru 5 yıl süreye göre değerlendirme yapılması isabetli bulunmamış olup bu hususta yargılamada eksiklik bulunmamakla birlikte kanunun olaya uygulanmasında hata edildiği yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı ve gerekçede hata edildiği tespit edildiğinden davalılar istinafının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırıldırılmasına ve kararın davanın ret gerekçesi kısmının düzeltilmesi ile esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalılar vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 12/02/2019 tarih, 2017/442 E. 2019/37 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına,3- Davalılar aleyhine açılan davanın kabulüne, 4- Davalılar adına tescilli TPMK nezdinde tescilli … sicil nolu “… + şekil” markası ile … sicil nolu “… + şekil” markasının kullanmama sebebiyle iptaline,5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 31,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 31,40 peşin harç, 18,40 TL vekalet harcı, 250,00 TL bilirkişi ücreti, 100,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.354,20 TL yargılama giderinin, davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine,5/c- İlk derece mahkemesinde davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5/ç- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 15.000,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 128,43 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 249,73 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,6/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022