Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1290 E. 2022/1614 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1290
KARAR NO: 2022/1614
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 13/11/2018
NUMARASI: 2017/402 E. – 2018/423 K.
DAVANIN KONUSU: Patente Tecavüzün- Haksız Rekabetin Tespiti, Durdurulması, Önlenmesi
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davaya konu ve TPE nezdinde … sayı ile 02/03/2010 yılından bu yana tescilli “Bir Diskli Frene Yönelik Fren Kaliperi Klavuzu ve Sabitleme Halkası” başlıklı buluşun üreticisi ve satıcısı konumunda olduğunu ancak davalının müvekkilinin TR … sayılı patent belgesine konu “Bir Diskli Frene Yönelk Fren Kaliperi Klavuzu ve Sabitleme Halkası” buluş başlıklı patentten doğan haklarına sattığı ürünleri ile tecavüzde bulunulduğunu, davalının sattığı söz konusu tecavüzlü ürünlerin … ve … sayılı faturalar ile davalıdan satın alındığını, davalının bu fiillerinin aynı zamanda haksız rekabet de oluşturduğunu iddia ederek, tecavüzün tespitini, giderilmesini, durdurulmasını, tecavüzlü ürünlere ve bu ürünlerin üretiminde kullanılan araçlara, kalıplara gümrükler de dahil olmak üzere bulundukları her yerde el konulmasını, haksız rekabetin hükmen tespitini, önlenip yasaklanmasını, haksız rekabetin neticesi olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını ve hükmün ilanını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yanın davasını açarken dava dilekçesinde delillerini sunmak zorunda olduğunu, davacı vekilinin dava dilekçesi ile birlikte delillerini dosyaya ibraz etmediğini, taraflarına da bahsi geçen delillerin tebliğ edilmediğini, davacının yabancı menşeli olması sebebiyle, MÖHUK’un 48 ve devamı maddeleri gereğince yabancılık teminatı yatırması gerektiğini, ihtiyati tedbirin uygulanması sırasında tutulan tutanaktan anlaşılacağı üzere dava konusu malların müvekkili firmada mevcut olmadığını, sadece bu durumun dahi müvekkili firma hakkında açılan davanın haksızlığını ortaya koyduğunu, ihtiyati tedbirin uygulanması esnasında firma yetkilisi şahısın da bu hususu teyit ettiğini ve tedbire konu malların müvekkili tarafından imal edilmediğinin açıkça ve ayrıntılı olarak tutanağa geçtiğini ve bu sebeble dava dilekçesinde yazılı hususları kabul etmediklerini, müvekkilinin davacının patent belgesine konu buluşu, patent belgesi kapsamında belirtilen hususları uygulamak suretiyle taklit etmediğini ve üretmediğini, müvekkilinin söz konusu malları patente tecavüz olduğunu bilmeden, müşterisinin talebi doğrultusunda ve daha önce de sürekli farklı ve çeşitli mallar aldığı firmadan aldığını ve davacının dava açmakta kötü niyetli olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; ” … Türkiye ile Almanya arasında mevcut karşılıklılık anlaşması sebebi ile yabancılık teminatı alınmasına gerek bulunmadığından davalı vekilinin bu yöndeki talebinin reddine karar verilmiştir. … Uyuşmazlığın teknik yönü gözetilerek HMK 266. madde gereğince bilirkişi incelemesi yaptırılmıştır. Düzenlenen raporların denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması sebebiyle raporlar mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır. … 5.10.16 tarihli Makine Mühendisi Patent Vekili … tarafından hazırlanan ilk bilirkişi raporunda; dava dosyasına davacı tarafından sunulmuş olan … TİC.A.Ş.ne ait 30.5.2016 tarihli Seri A … nolu faturanın açıklama kısmında yer alan … ve … nolu ürün kodlarının fatura karşılığı ile davalıdan alındığı beyan edilen 5M ibareli ürün kutuları üzerinde mevcut olduğunu,incelemesi yapılan ürünün TR … nolu “Bir diskli frene yönelik fren kaliperi kılavuzu ve sabilleme halkası” buluş başlıklı patent belgesinin koruma kapsamında olduğunu tespit ettiğini bildirdiği anlaşılmıştır. … Rapora itiraz edilmesi üzerine alınan 2. raporunda heyette yer alan patent vekili … ile makina fakültesi öğretim üyesi bilirkişi … ise raporlarında ; davalı yana ait ürünün bulunduğu fren kapileri klavuzunun davacının … nolu bir diskli frene Yönelik Fren Kaliperi Kılavuzu Ve Sabitleme Halkası” başlıklı patentin koruma kapsamına girerek İhlal ettiğini tespit ettiklerini bildirmişlerdir. … Sunulan ürün örnekleri, bilirkişilerin raporları,TPMK kurum kayıtları bir bütün olarak incelendiğinde; tedbire konu malların davalı adresinde tespit edilen kataloglarda yer aldığı ve malların seri numaraların … olduğu anlaşılmıştır. Davalı tarafından … Kod ile “… TAKIMI” adı altında ve … Kod ile “… ” adı altında faturalandırıldığı,davalı firmadan fatura karşılığı alınan 9204.001.5 stok kodlu 6 adet ve … stok kodlu 6 adet ürün numunelerinden birer adet ürün ve … kodlu ürün içerikli faturaların davacı yanca dava dilekçeleri ekinde Mahkememize sunulduğu ve bilirkişilerce de incelendiği, istemlerin raporlarda karşılaştırıldığı, yasada ürünleri üreten veya ticaret mevkiine koyanlar arasında bir ayrım yapılmamış olduğundan davalı eyleminin tecavüz teşkil ettiğinin toplanan deliller kapsamı ile subuta erdiği anlaşılmıştır. … Davacının TPMK nezdinde tescilli patent belgesinden doğan haklarına tecavüz sayılan fiiller davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan KHK’ nın 136. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre; “Aşağıda yazılı fiiller patentten doğan haklara tecavüz sayılır: a-Patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretme sonucu taklit etmek, b-Kısmen veya tamamen taklit suretiyle meydana getirildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla üretilen ürünleri satmak, dağıtmak veya başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak veya uygulamaya koymak suretiyle kullanmak,.. şeklinde düzenlenmiştir. … Alınan ilk bilirkişi raporunda dava dosyasına davacı tarafından sunulmuş olan … TİC.A.Ş.ne ait 30.5.2016 tarihli Seri … nolu faturanın açıklama kısmında yer alan … ve … nolu ürün kodlarının fatura karşılığı ile davalıdan alındığı beyan edilen 5M ibareli ürün kutuları üzerinde mevcut olduğu,- dava dosyasında incelemesi yapılan ürünün TR … nolu “ bir diskli frene yönelik fren kaliperi kılavuzu ve sabitleme halkası” buluş başlıklı patent belgesinin koruma kapsamında olduğuna dair rapor ile alınan son heyet raporunun aynı sonuca yönelik olduğu, birbirini teyit eden raporların denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması ,yeterli teknik açıklamalara raporda yer verilmiş olması gözetilerek, davanın kabulüne, davacı adına tescilli TR … sayılı patente davalı tarafından … Takımı isimli ürünler yolu ile tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespitine, men ve önlenmesine, oluşan maddi durumun giderilmesine, Kapatılan İstanbul 3.FSHHM’nin 07.10.2016 tarihli ara kararı ile verilen ihtiyati tedbirin karar kesinleşene kadar devamına, hükmün ilanında davacının hukuki menfaati bulunduğundan karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin patente tecavüzünün bulunmadığını, davacının tecavüz ve haksız rekabeti ispatının söz konusu olmadığını, bilirkişi raporunun, itirazlarının, Bursa … İcra Dairesi’nin … Talimat sayılı dosyasına sunulan rapora yaptıkları itirazların ve ibraz ettikleri delillerin değerlendirilmediğini, müvekkilinin ürünleri dava dışı firmadan fatura ile satın aldığını, imalatın ve taklidin söz konusu olmadığını, tanıklarının dinlenmediğini, buna rağmen karar verilmesinin emsal Yargıtay 11. HD’nin 2016/1231 Esas- 2017/713 Karar sayılı- 09.02.2017 tarihli kararda bozma sebebi olduğunu, raporlarda çelişik kısımların bulunduğunu, ikinci seçilen bilirkişi heyeti tarafından faturaların adeta yok sayıldığını, ihlalin oluşması için öncelikle kastın olması gerektiğini, müvekkilinin yasa hükümlerini ihlal etme kastının bulunmadığını, savunmalarının karşılanmadığını, sorumluluğun doğmasına ilişkin bir ürünün haksız rekabete konu olabilmesi için öncelikle bu ürünün iltibasa yer verecek biçimde üretilerek ticaret hayatına çıkarılması suretiyle haksız rekabet ortamı oluşturulması gerektiğini ancak böyle bir durumun mevcut olmadığını, raporların talep aşılarak düzenlendiğini, ürünün taklit olup olmadığının dahi tespit edilmediğini, ürünün orijinal ile mi karşılaştırıldığının yoksa sadece tescil edilen rakamlar üzerinden mi inceleme yapıldığının açık olmadığını, müvekkilinin elinde olduğu iddia edilen ürünler ile davalının tescilini yaptığı ürünün bire bir karşılaştırmasının yapılması gerektiğini, bu olmasa bile incelenen bu ürünün taklit mi yoksa ürünün aynısı mı olduğunun tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin ürünü satan kişi ile davacı arasında bir ticari ilişki olup olmadığını bilemeyeceklerini, belki de bu ürünü müvekkiline satan kişinin bu ürünü davacıdan aldığını, bunu da bilemeyeceklerini, bunun için tarafların ticari defter kayıtlarının incelenmesi gerektiğini, ısrarla ve öncelikle ürünün iltibasa yer verecek şekilde taklit olup olmadığının tespitinin gerektiğini ancak bu talebin değerlendirilmediğini beyanla kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dilekçede açıklanan hususlar gereğince bilirkişi raporlarının hükme elverişli olduğunu beyanla davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava, davacı adına tescilli TR … sayılı patente, davalının … Takımı isimli ürünler yolu ile tecavüzde ve haksız rekabette bulunduğunun tespiti istemi ile tecavüzün- haksız rekabetin önlenmesi, yasaklanması- men’i (son verilmesi), oluşan maddi durumun giderilmesi (ref’i) ve kararın ilanı istemine ilişkindir. Türkiye ve Almanya 1954 tarihli Hukuk Usulüne Dair Lahey Sözleşmesine (m.17), Avrupa ikamet Sözleşmesine (m.9) taraf olup ayrıca her iki ülke arasında 1929 tarihli Türkiye Cumhuriyeti ile Almanya Devleti Arasında Hukuki ve Ticari Mevaddı Adliyeye Mütealik Münesabatı Mütekabiliyeye Dair Mukavelename m.2 gereği davacıdan yabancılık teminatı alınmasına gerek bulunmamaktadır. 06.10.2016 havale tarihli bilirkişi raporu ile, davacı tarafından sunulmuş olan davalıya ait 30.05.2016 tarihli Seri … nolu faturanın açıklama kısmında yer alan… ve … nolu ürün kodlarının fatura karşılığı ile davalıdan alındığı beyan edilen 5 M ibareli ürün kutuları üzerinde mevcut olduğu, incelemesi yapılan ürünün ‘TR … nolu “Bir diskli frene yönelik fren kaliperi kılavuzu ve sabitleme halkası” buluş başlıklı patent belgesinin koruma kapsamında olduğu teknik olarak değerlendirilmiştir. Davalı tarafın itirazı üzerine düzenlenen 26.06.2018 havale tarihli bilirkişi raporu ile, benzer mahiyette olmak üzere dosyaya sunulu davalıya ait “fren kaliperi kılavuzunun” TR … başvuru no.lu ve “Bir Diskli Frene Yönelik Fren Kaliperi Kılavuzu Ve Sabitleme Halkası” başlıklı patentin koruma kapsamına girerek ihlal ettiği teknik olarak değerlendirilmiştir. Bilirkişi raporlarının iddia, savunma ve toplanan bilgi, belge ve deliller kapsamında teknik değerlendirmeleri detaylı bir şekilde içerdiği, hüküm kurmaya elverişli oldukları, denetlenebilir mahiyette, belirli ve tam oldukları tespit edilmiştir. Olaya uygulanacak mülga 551 sayılı Patent KHK’nın 136. maddesinde yer alan düzenleme uyarınca, patent sahibinin izni olmaksızın buluş konusu ürünü kısmen veya tamamen üretmek, başkaları tarafından üretilen malların patentin taklidi suretiyle meydana getirildiğini bildiği veya bilmesi gerektiği halde, tecavüz yoluyla üretilen ürünleri satmak, dağıtmak veya bir başka şekilde ticaret alanına çıkarmak veya bu amaçlar için ithal etmek veya ticari amaçla elde bulundurmak veya uygulamaya koymak suretiyle kullanmak patent hakkına tecavüz yöntemlerinden biri olarak kabul edilmiştir. Keza, kendisinde bulunan taklit ürünlerin nereden alındığını veya nasıl sağlandığını bildirmekten kaçınmak da tecavüz hallerinden biri olarak sayılmıştır. Aynı şekilde, usul patentine konu ürünün, usule tecavüz etmeksizin üretildiğini ispat yükü de davalıya aittir. Somut olayda, davalının piyasadan temin ettiğini ileri sürdüğü patente tecavüzlü taklit ürünleri nereden temin ettiğini tam olarak bildirmemesi patent hakkına tecavüz teşkil ettiği gibi, tedarik zincirini bildirmeyen davalının taklit malları ürettiğinin veya ürettirdiğinin kabulü gerekir. Öte yandan davalının taklit malları satışa arz etmesinin de ticari amaçla ürünü elinde bulundurma yoluyla patent hakkına tecavüz niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. Aynı zamanda davacı faturalı olarak davalıdan temin ettiği ürünü de dosyaya sunmuş olmakla incelemeye arz etmiştir. Patente tecavüz aynı zamanda haksız rekabet teşkil edeceğinden ilk derece Mahkemesi tarafından tecavüzün- haksız rekabetin tespiti ile men, önleme, oluşan maddi durumun giderilmesi ile ilana hükmedilmesi isabetli bulunmuştur. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 13/11/2018 tarih ve 2017/402 E., 2018/423 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022