Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1288 E. 2022/972 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1288
KARAR NO: 2022/972
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 22/02/2018
NUMARASI: 2017/225 E. – 2018/50 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Fikir Ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı adına tescilli … ve … no’lu, … ve … no’lu, …, …, … ve … no’lu tasarımlara davalı tarafın tecavüzününde haksız rekabetinin önlenmesi ile maddi ve manevi zararının tespiti ve tazmini talebiyle huzurdaki davanın açıldığını, dava değerinin (fazlaya dair haklar saklı kalmak kaydıyla) 5.000 TL maddi, 5.000 TL manevi olmak üzere toplam 10.000 TL olduğunu, davacı şirketin Ar-Ge ve tasarıma yatırım yapmakta olan mobilya sektörünün büyük firmalarından biri olduğunu, Davalı … (…)’nun gerek kendi tasarımlarını kopyalamak, gerekse üründen faydalanmak adına TTK’nun Haksız Rekabet hükümlerine ve tasarım hukukuna aykırı ticari davranışlarda bulunduğunu, davalı tarafın davacının tescilli tasarımlarıyla karıştırılmaya yol açacak derecede aynı veya benzer ürünler üretip satmakta olduğunu, kataloglarında davacı adına tescilli modellerin pek çoğunun bulunduğunu, bu hususların Anadolu 2. F.S.H.H. Mahkemesinin 2013/22 D.iş. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporuyla tespit edildiğini, 2013/ 22 D.iş. sayılı dosyada, 30.12.2013 tarihli ek kararda, 20.000 TL. Karşılığında ihtiyati tedbir kararı verildiğini, 20.000 TL teminat bedelinin mahkemeye depo edildiğini, davalının davacı adına tescilli modelleri taklit edip çoğaltmasının haksız rekabet olduğunu, bunun için söz konusu modellerin Endüstriyel Tasarım olarak tescilli olması dahi aranmayıp TTK kapsamında tescilsiz modellerin dahi korunduğunu, davalının sektör lideri olan firmaları bilmemesine imkan olmadığını, fiili olayda kötü niyetli davrandığını, ayırtedici niteliğin değerlendirilmesinde birbirleriyle kıyaslanan tasarımların farklılıklarından çok ortak özelliklerinin değerlendirilmesine ağırlık verildiğini, tasarımcının tasarımını geliştirme açısından ne kadar seçenek özgürlüğüne sahip olduğunun göz önüne alınması gerektiğini, davacı tarafın bu tecavüzler dolayısıyla maddi ve manevi zarara uğradığını, uğranılan zararın 554 sayılı End.Tas. KHK’nın 52. maddesinin a,b, ve c bentlerine dayanarak tazmin edilmesi gerektiğini, davacıya göre, Marka/Patent/Tasarım hukukundan kaynaklanan tazminat davalarında özellikle MarKHK m.66’nm 2.fıkrasının b bendi uyarınca karşı tarafın markayı kullanmak yoluyla elde ettiği kazanç hesaplanırken, sadece vergi levhasındaki kar/zarar beyanına dayanılarak rapor oluşturulması ve akabinde karar verilmesinin kanunun ruhuna ve tanımına aykırı olduğunu; zira kanun metninde, “karşı tarafın markayı/tasarımı/patenti kullanırken vergi dairesine beyan ettiği kar” denilmediğini, “markayı/tasarımı/ patenti kullanma yoluyla elde ettiği kazanç “ denildiğini, bu iki kavramın farklı olduğunu, 13.01.2014 tarihli tensip tutanağında davacının tedbir isteminin kısmen kabulü ile … ve … tescil numaralı tasarımlara tecavüz teşkil eder nitelikteki “… ” ve “…” ibareli davalıya ait ürünlerin toplatılmasına ve bu ürünleri üretiminin durdurulmasına, katalog ve broşür gibi tanıtıcı reklam ürünlerinde ve internette yeralan “…” ve “…” ibareli görsellerin kaldırılmasına, talepte bulunan tarafça 20.000 TL nakdi teminat veya aynı miktarda süresiz muteber banka teminatı ibrası halinde tedbir kararının uygulanmasına yönelik ara kararı oluşturulduğunu bildirerek, kendi adına tescilli … ve … no’lu, … ve … no’lu, …, .., … ve … no’lu tasarımlara davalı tarafın tecavüzünün ve haksız rekabetinin önlenmesine, maddi ve manevi zararının tespit ve tazmin edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap ve karşı dava dilekçesinde özetle; Davacının “Endüstriyel Tasarım” sicilinden doğan haklara tecavüzün ve haksız rekabetin men’i ve tazminat ödenmesine ilişkin asıl davasının reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı adına tescilli tasarım belgesinin hükümsüzlüğü talebiyle eldeki karşı davanın açıldığını, davacının … ve … no’lu tasarımlarının yeni ve ayırt edici olmadığını, dolayısıyla onun “…” ve “…” ibareli ürünlerine ilişkin tasarım haklarına tecavüz oluşmadığını, aynı şekilde, … no’lu tasarımın da yeni olmadığını, piyasada daha önceden beri kullanılmakta olduğunu, her ne kadar davacı …, …, … ve … no’lu tasarımlarına da tecavüz edildiği iddiasında bulunmuş ise de, … no’lu tasarım dışındakilerin kullanımıyla bir ilgilerinin bulunmadığını, bilirkişi incelemesinde bunun dikkate alınmasını, … ve … no’lu koltuk tasarımlarını ise sadece katalogda kullandıklarını, üründen bir takım dahi satmadıklarını, bu sebeple davacının maddi tazminata hak kazanamayacağını, 2013/22 D. İş sayılı dosyadaki delil tespiti raporuna itiraz ettiklerini, itiraz edilen delil tespiti raporunun hükme esas alınamayacağını, Yargıtay 13.H.D’nin 1.3.2004 tarih ve 12536/2337 sayılı ilamının bu yönde olduğunu, özetle davalının yokluğunda yapılan delil tespitine ve alman bilirkişi raporuna itiraz edilmişse bu raporun hükme esas alınamayacağını, re’sen yapılacak araştırmanın neticesine göre, karşı davalarının kabulünü ve davacı şirket adına tescilli … ve … no’lu tasarımlar ile … no’lu tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, asıl dava yönünden ise davalı şirket olarak kendi kullanımlarının davacı şirketin tescilli tasarım haklarından doğan haklarına tecavüz teşkil etmediğinin, davacının esasen bu haklara sahip olmadığının tespitine, tecavüzün men’ine, refine ve gerek maddi gerekse manevi tazminata yer olmadığına, davalı – karşı davacı şirket olarak her türlü dava ve talep haklarının saklı tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir. Asıl davacı, karşı davaya verdiği cevap dilekçesinde özetle; Davalının, karşı-davacı olarak, … ve 12.sıra ile … sıra nolu tasarımların hükümsüzlüğünü talep ettiğini, oysa marka, patent ve endüstriyel tasarımların hükümsüzlüğü taleplerinin, hükümsüzlüğü talep edilen birden fazla tescilin sahibi aynı olsa da ayrı davalara konu olması gerektiğini, ayrıca davalı/karşı davacının hükümsüzlük iddia ettiği tasarımlar için iddiasını destekleyecek kanıtlar sunması gerektiğini, halbuki davalı-karşı davacının ispat yükümlülüğünü sayın Mahkemeye ve sayın bilirkişilere yüklediğini, bilirkişilerin bir tarafın yerine geçip delil toplaması ve delil araştırması yapmasının etik olmadığı gibi hukuka aykırı olduğunu ve Anayasa’da açıklanan angarya yasağının ihlali olduğunu, hükümsüzlük talebi için dosyaya sunulan tek delilinin … ve … sıra nolu koltuk tasarımlarına ait olduğu iddia edilen ve üçüncü kişi konumundaki bir firmadan elde edildiği söylenen fotoğraf olduğunu, bu fotoğrafın hangi tarihte elde edildiğinin kesin delili olmadığından delil olarak kabul edilemeyeceğini, bu sebeplerle … ve … sıra ile … sıra nolu tasarımlar için açılmış olan hükümsüzlük davasının, ispattan ve hukuktan uzak bir dava olduğunu beyan ederek karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Bilirkişi heyet raporuna ve İstanbul Anadolu 2. FSHHM’nin 2013/22 değişik sayılı tespit dosyasına sunulan bilirkişi raporuna itibar edilerek; karşı davada hükümsüzlüğü talep edilen asıl davacı tasarımlarının, başvuru tarihinden önce kamuya arz edildiğinin, yenilik ve ayırtediliğinin bulunmadığının ispatlanmadığı gerekçesiyle karşı davanın reddine, Asıl davada, davalı karşı davacı tasarımlarının davacı karşı davalı tasarımlarından doğan hakka tecavüz ettiği, bu durumun aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu gerekçeleriyle, tasarımdan doğan hakka tecavüzün ve haksız rekabetin tespitine, maddi zarar hesaplanamadığından TBK’nun 50.maddesine göre, asıl davada talep edilen maddi ve manevi zarar miktarlarının yerinde olduğuna, www…com alan adlı internet sitesinin erişime kapatılması talep edilmiş ise de, internet sitesinde davaya konu ürünlerin sergilenmediği ve tanıtılmadığı gerekçesiyle talebin reddine,” bu sebeplerle asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir. Davalı karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkemece TPE nezdinde herhangi bir araştırma yapılmaksızın karar verildiğini, TPE nezdinde yapılacak basit bir araştırma ile davacı adına TPE nezdinde … sayılı çoklu tasarım belgesinde … ve … numaralı tasarımların bulunmadığının kolaylıkla tespit edilebileceğini, … sayılı çoklu tasarım belgesinde … ve … numaralı tasarımlar açısından red kararı verilmesi gerekirken hüküm kurulmuş olmasının hukuka ve usule aykırı olduğunu, Davacı-Karşı davalı tarafın tasarımlarının tescil tarihinden önce dava dışı üçüncü şirketler tarafından fuarlarda sergilendiği ve satışa sunulduğuna ilişkin fotoğrafların ve diğer tüm delillerin dikkate alınmadan karar verildiğini, tasarımın tescili için aranan yenilik ve ayırt edicilik kriterlerinin ne olduğu tartışılmadan ve bunların dava konusu ürünler açısından karşılaştırılması yapılmadan karar verildiğini, benzerlik araştırılması yapılırken incelenmesi gereken kriterler ele alınmaksızın rapor hazırlanmış olup, söz konusu kök raporun ve yine kök rapor ile aynı doğrultuda hazırlandığını, eksik ve hatalı incelemenin ürünü olan ek raporun dikkate alınarak verilen kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, Gerek bilirkişi heyeti gerekse Mahkemenin, teknik zorunluluk sebebi ile mevcut olması gereken kısımlar ile nelerin ayırt edici nitelikte olduğu açısından herhangi bir değerlendirmede bulunmadığını, davacı tarafın tasarımlarının tamamının bilinen çekyat formundaki koltuklar, berjerler ve TV ünitelerinden ibaret olduğunu, bu bağlamda davacı tarafın tasarımlarının yenilik ve ayırt edicilik kriterlerini haiz olmadığını, Davacı karşı davalı ürünlerinin, tescilden önce kamuya arz edilen ürünler olduğunu, dolayısıyla ortada bir zarar da bulunmadığını, aksi yönde karar verilmiş olmasının hukuka aykırı olduğunu, zarar iddialarının ispatlanamadığını, maddi ve manevi zarara hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Asıl dava, davacı karşı davalı adına tescilli tasarımlardan doğan haklara vaki tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti ile, maddi (yoksun kalınan kazanç) ve manevi tazminat davası olup, karşı dava ise; davacı karşı davalı adına tescilli … ve … no’lu endüstriyel tasarımları ile … no’lu endüstriyel tasarımın hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesine yöneliktir. Mahkemece yapılan yargılama neticesinde, asıl davanın kısmen kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiş, bu karar, yukarıda belirtilen sebeplerle, davalı karşı davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı-karşı davacı vekilinin, davacı karşı davalıya ait tasarımların, başvuru tarihinden önce kamuya arz edildiğine ilişkin iddiasını yeterli bilgi, belge ve delil ile ispatlayamamış olmasına, bu kapsamda, mevcut delil durumuna ve denetime elverişli 26.11.2015 tarihli bilirkişi raporu ile 21.12.2016 tarihli ek rapora göre; davacı tasarımlarının yenilik ve ayırtedicilik unsurlarını içermesine, davacı karşı davalı tarafın … sayılı çoklu tasarım belgesi … nolu tasarımı ile davalı karşı davacıya ait ”…” kodlu koltuk ürününün ayırt edilemeyecek derecede benzer olmasına, aynı gövde, kolçak ve minder yapısı ile … nolu tasarımdaki tekli koltuğunda benzer olmasına ve aynı takımın bir parçası olarak algılanmasına, davacı karşı davalı adına tescilli … ve … nolu tasarım tescil belgesi ile davalıya ait ”…” kodlu koltuk takımının ayırt edilemeyecek derecede benzer olmasına, davacı karşı davalıya ait …, …, … ve … nolu tasarımlar ile davalı karşı davacıya ait katalogda ”…” ibaresi ile yer alan TV ünitesindeki parçaların aynı modüler yapıda olmasına, özellikle … nolu tasarımdaki modüler yapının birebir aynısı olmasına, davalı karşı davacının İstanbul Anadolu 2.FSHHM’nin 2013/22 D.İş sayılı dosyasında, adresinde yapılan keşif sırasında tespiti yapılan ürünlerin dosya kapsamına alınan kataloglarında tanıtımını yaptığı “…”, “…” ibareli koltuk takımları ile “…” ibareli TV ünitesinin, davacı karşı davalının tescilli tasarımlarından kaynaklanan haklarına tecavüz ettiğinin ve haksız rekabet oluşturduğunun tespit edilmesine göre, Mahkemece karşı asıl dava ve karşı davada verilen kararların isabetli olduğu anlaşılmıştır. Diğer yandan, maddi zararın hesaplanamamış olmasına göre, TBK’nun 50. ve 51.maddeleri uyarınca Mahkemece takdir edilen maddi tazminat miktarında ve davalı karşı davacı eylemleri sebebiyle manevi zarara hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, açıklanan sebeplerle davalı karşı davacının istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı karşı davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 22/02/2018 tarih ve 2017/225 E., 2018/50 K. sayılı kararına karşı davalı karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 170,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,20 TL harcın davalı karşı davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı karşı davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022