Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1282 E. 2022/535 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1282
KARAR NO: 2022/535
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 28/11/2018
NUMARASI: 2013/246 E. 2018/458 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Tecavazün Meni İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 31/03/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yazdığı kitapların, davalı tarafından kendi ismiyle yayınlandığı iddiasıyla …, …, …, … isimli eserlerin mülkiyetinin 2000 yılı itibariyle tespitini, tecavüzün önlenmesini, 20.000 TL maddi 100.000 manevi tazminata hükmolunmasını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu oyunların tümünün müvekkili tarafından 2011 yılında yazıldığını ve dernek kayıtlarına işlendiğini, davacının müvekkilinin başkanı olduğu …’da çalışmakta iken, aynı yerde çalışan kadınlara sarkıntılık yapması vb. eylemleri nedeni ile işten ayrıldığını, olaylarla ilgili olarak davacı hakkında İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/497 E. İstanbul 40. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/466 E. ve İstanbul 16. Asliye Ceza Mahkemesi 2013/428 E. sayılı dosyalar ile ceza davaları açılıp ve bu davalar sonucunda davacının ceza aldığını, işten ayrıldıktan sonra müvekkiline ve diğer çalışanlara iftiralar atan davacının, mevcut davayı açarak müvekkiline ait eserleri sahiplenmeye çalıştığını, “…”, “…”, “…” ve “…” isimli çocuk oyunlarının davalıya ait olup; bu durumun Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü tarafından sırasıyla …, …, …, … kayıt tescil numaraları ile tescil edildiğini, … Eğitim Öğretim Derneği’nin 01.01.2012 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı karar defterinde … adlı oyunun, Görsel Medya Radyo Televizyon Uydu İnternet Haberleşme Dayanışma Derneği’nin 08.01.2012 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı karar defterinde … adlı oyunun, Profesyonel Spor Yazarları Derneği 02.09.2012 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı karar defterinde … adlı oyunun, Televizyon Radyo Yayıncıları Federasyonu 28.07.2013 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısı karar defterinde … adlı oyunun davalı tarafından yazıldığının ve yönetildiğinin açıkça belirtildiğini, … oyununun Televizyon Radyo Yayıncıları Federasyonunda oynanmasına Beyoğlu … Noterliği 09.09.2013 tarih ve … yevmiye nolu muvafakatname ile, … isimli oyununun … Eğitim Öğretim Derneğinde, … oyununun Görsel Medya Radyo Televizyon Uydu İnternet Haberleşme Dayanışma Derneği’nde, … isimli oyununun ise Profesyonel Spor Yazarları Derneği’nde oynanmasına ilişkin İstanbul … Noterliği’nin 08.10.2012 tarih ve … yevmiye nolu muvafakatname ile muvafakat ettiğini, Beyoğlu … Noterliği sırasıyla 05.09.2013 tarih-… yevmiye nolu ve 09.09.2013 tarih … yevmiye nolu beyannameler ile tescil edilen belgelerin dikkate alınmasını, davacının bazı beyanlarında “…” adlı oyunu 2011 Van depreminden sonra yazdığını, mahkeme huzurundaki ifadelerinden birinde ise 1999 Ağustos depreminden sonra yazdığını iddia ettiğini, davacının tüm taleplerinin ve davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “FSEK m.15/11 hükmüne göre; bir eserin kimin tarafından vücuda getirildiği ihtilaflı ise, bir kimse eserin sahibi olduğunu iddia etmekte ise, hakiki sahibinin, hakkının tespitini mahkemeden isteyebileceği, 5856 sayılı yasada eser sahipliğinin tespitinde bazı karinelere yer verildiği, FSEK m.11 hükmüne göre, “Yayımlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimsenin, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılacağı, umumi yerlerde veya radyo-televizyon aracılığı ile verilen konferans ve temsillerde, mutat şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kimsenin o eserin sahibi sayılacağı, meğer ki, birinci fıkradaki karine yoluyla diğer bir kimse eser sahibi sayılsın” bu çerçevede dava konusu uyuşmalıkta FSEK m. 11 hükmü çerçevesinde dosyadaki bilgi ve belgeler ile denetime ve hüküm kurmaya elverişli her iki bilirkişi raporu incelendiğinde; davacının … ve … isimli eserler yönünden hak sahibi olduğunun tespitine, diğer eserler yönünden talebin reddine, … ve … isimli eserlerin gerek aynı ad, gerekse içerik olarak davalı yanca sergilenmesinin önlenmesine, 2000 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, 5846 sayılı Kanun md 70 kapsamında davanın tazminat davası niteliğinde açılmadığı, davacının manevi yönden gördüğü zarar ispat edilemediğinden manevi tazminat talebinin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “…”, “…”, “…” ve “…” isimli çocuk oyunlarının müvekkiline ait olduğunu, dosyada mevcut, Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü tarafından bu oyunlarla ilgili sırasıyla …, …, …, … kayıt tescil numaraları ile tescil edildiğini, … adlı oyunun … Eğitim Öğretim Derneği’nin 01.01.2012 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında alınan kararların işlendiği karar defterinde, … adlı oyunun Görsel Medya Radyo Televizyon Uydu İnternet Haberleşme Dayanışma Derneği’nin 08.01.2012 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında alınan kararların işlendiği karar defterinde, … adlı oyunun Profesyonel Spor Yazarları Derneği 02.09.2012 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında alınan kararların işlendiği karar defterinde, … adlı oyunun Televizyon Radyo Yayıncıları Federasyonu’nun 28.07.2013 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında alınan kararların işlendiği karar defterinde müvekkil tarafından yazıldığının ve yönetildiğinin açıkça belirtildiğini, Müvekkilinin, dosyada mevcut … oyununun Televizyon Radyo Yayıncıları Federasyonu’nda oynanmasına Beyoğlu … Noterliği’nin 09.09.2013 tarih ve … yevmiye nolu muvafakatnamesi ile … isimli oyununun … Eğitim Öğretim Derneği’nde, … oyununun Görsel Medya Radyo Televizyon Uydu İnternet Haberleşme Dayanışma Derneği’nde, … isimli oyununun ise Profesyonel Spor Yazarları Derneği’nde oynanmasına ilişkin olarak İstanbul … Noterliği’nin 08.10.2012 tarih ve … yevmiye nolu muvafakatnamesi ile muvafakat ettiğini, Müvekkilinin … ve … isimli oyunlarının kendisine ait olduğuna ilişkin Beyoğlu … Noterliği’nin sırasıyla 05.09.2013 tarih-… yevmiye nolu ve 09.09.2013 tarih … yevmiye nolu beyannameleri ile tescil ettiğini, Davacının bazı beyanlarında “…” adlı oyunu 2011 Van depreminden sonra, mahkeme huzurundaki ifadelerinden birinde ise 1999 Ağustos depreminden sonra yazdığını iddia ettiğini, Kararda dava konusu … ve … isimli oyunların sektörel tahmine göre 2012-2013 yıllarında 10 defa oynanmasından dolayı davacıya 2.000,00 TL ödenmesine karar verildiğini, dosyada mevcut olan bilirkişi ek raporunda; “zararı ispat yükünün zarar görene ait olduğu, davaya konu oyunların sergilemenin yapıldığına, karşı tarafın kar elde ettiğine dair somut bir veriye ulaşılamadığı…………… mevcut veriler ışığında davalının gelir elde edip etmediğinin tespit edilemediğinden, bu halde FSEK m.70/3 çerçevesinde bir sonuca varılması ve bir maddi zararın oluştuğundan söz edilmesinin mümkün olmadığı” nın belirtildiğini, tahminlere dayanarak tazminat hesabı yapılmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, oyunların davacıya ait olduğu varsayımında dahi, bahsi geçen dönemlerde oyunlar oynanmadığından ve davacı tarafın bu dönemlerde oyunların oynandığını ispat edemediğinden, tazminata hükmedilemeyeceğini, izah ettiği ve re’sen gözetilecek sebeplerle usul, yasa ve hakkaniyete aykırı mahkeme kararının kaldırılmasına, davacının haksız ve kötü niyetli davasının ve tüm taleplerinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davalı vekili karar aleyhine istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Tanık …, 2008 yılında …ya oyuncu olarak geçtim tam hatırlamamakla beraber 2009- yada 2010 yılında … isimli oyun oynandı, davacı … yazdı. Ayrıca …, …, … isimli eserlerde yine …ya aittir, bunlarda da rol aldım, ancak ilk kez hangi yıl oynandığını hatırlamıyorum, okullarda oynadığımız için valiliğe de bilgi veriliyor, davacı daha sonra ordan ayrıldı o ayrıldıktan sonra da oyunlar bi şekilde devam edildi, ancak oyun üzerinde oynamalar ve değişiklikler yapıldı afişlerde de yazar yöneten olarak davalı … gösterildi. Davacının tiyatroda olduğu dönemde resmi kurumlara yazışmalar ve afişlerin hazırlanması davalı … nin bilgisi dahilinde yapılmaktaydı ve davacıyı eser sahibi olarak gösterdi, … o dönem tiyatroculuk başkanıydı. Tanık …; …da çalışıyorum, oyuncuyum ayrıca da idare işlerine de devamlı bakmaktayım. …, …, …, … isimli oyunlar davalıya aittir, davalı bunları 2011 yılında yazdı, ben idari işlere de baktığım için bu konuyu biliyorum 2011 yılında oynanan oyunda ilk kez oynayan oyunculardan biriyim, tüm bu eserler o yılda oynandı, davacı sorun yaşadığı için tiyatrodan ayrıldı, Tanık …; davalının müdürü olduğu şöhret tiyatroda oyunculuk eğitimi aldım, bu oyunları davalıya ait olarak biliyorum, noterde tespit ettirmiştir, bu oyunlar tiyatroda oynandı, bu oyunlar 2011 yılında yazıldı ancak, yazarken bizzat görmedim, Tanık …, şöhret tiyatroda oyuncuyum davaya konu eserleri davalı yazdı, davalı derneğin başkanıydı zaten oyun yazılırken oyuncuların da görüşü alınıyordu, yazılacak konu seçimine birlikte karar veriyorduk bu kitapların yazılması bu şekilde oldu, kararlaştırılan konuları davalı yazdı, davacı o tarihte tiyatro adına okullarla görüşme yapıyordu, bir kaç afişte isteği üzerine davacının ismi yazıldı ama çoğunlukla diğer afişlerde davalının ismi yazıldı okulları tanıdığı için kendisi isteği üzerine ismi yazıldı, davalı oyunları 2011 yılında yazdı, Tanık …; derneğin kurucusu ve yönetim kurulu üyesiyim. Davacıyı hiç tanımam ilk kez görüyorum dava konusu kitapların isimlerini bilemiyorum ancak bu kitapları tiyatronun başkanı olan davalı yazdı, oyunun hazırlanmasından önce ve uygulanması sırasında oyuncularında görüşü alınıp bu kitaplarda bu şekilde hazırlanmıştır davalı yazmadan önce oyuncuların görüşünü almıştır, bu nedenle davalı tarafından yazıldığını biliyorum, oyunlar için muaffakat alındıktan sonra davacının oyunları sergilemek için okullarla görüşmeye gittiğini biliyorum şeklinde beyanda bulundukları tespit edilmiştir. İlk bilirkişi raporunda; a. “…” adlı oyun bakımından; Davacı ve Davalının mahkemeye sunduğu metinler aynı tema, aynı kurgu, aynı kahramanlara sahiptir, davalının metni, tiyatro formatındaki eksikleriyle alelacele yapılmış bir adaptasyonun izlerini taşımaktadır. Yer yer metne sıkıştırılan komedi unsurları metnin amacını gölgeleyecek ölçüde abartılıdır. Oyunun final sahnesi her iki metinde de uygulamalı bir “kurtarma operasyonu olarak kurgulanmıştır. Davacının metninde bu olay, gerçek bir deprem üzerinden değil, bir oyun çerçevesinde verilirken Davalının metninde gerçek bir deprem sahnesi yazılmıştır. Fakat yazılan bu gerçek deprem sahnesi, zaman akışını tamamen bozan, olması gerektiğinden çok kısa bir sahnedir. Kanaatimiz, davalı tarafından sunulan metnin, davacının metninden istifade edilmek suretiyle oluşturulduğu yönündedir, b. “…” adlı oyun bakımından; Davacı ve Davalının metinleri, ayrı tema ve aynı kurguyu taşımakla beraber hacim, kahraman adları, diyaloglar bakımından bir hayli farklıdır. Davacının metni, olay akışı ve diyaloglar açısından daha geniş ve komedi unsuru daha öne çıkarılmış bir metin görünümündedir. Davalının metni ise daha kısa, komedi unsuru sınırlı, mesaja odaklı bir metindir. Davacının metni, detay ve diyalog açısından Davalının metnine göre çok daha zengindir. Her iki metin karşılaştırıldığında, ana metinin Davacıya ait olduğu; Davalının bu metinden hareketle ana kurguyu bozmadan küçük müdahalelerde bulunarak bir metin oluşturmaya çalıştığı anlaşılmaktadır. Eser sahipliğinin tespitini düzenleyen, FSEK’in 11’inci maddesine göre, yayımlanmış eser nüshalarında eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine müstear adını kullanan kimse aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi kabul edilir (FSEK ml1/D). Eğer yayımlanmamış fakat kamuya açık yerlerde temsil edilmiş eserler bakımındansa mutad şekilde eser sahibi olarak tanıtılan kişi eser sahibi sayılacaklar (FSEK tm.11/2). İkinci fıkradaki karinenin uygulanabilmesi için, birinci fıkraya göre eser sahibi kabul edilebilecek birinin mevcut olmaması gerekir. Bu bakımdan afişler tespite yarar bir kaynak oluşturabileceği halde bunların üzerinde tarihin belirtilmediği görülmektedir. Dolayısıyla, bunlara bakılarak bir tespitte bulunulabilmesine de imkan bulunmaktadır. T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdürlüğü nezdinde yaptırılan kayıt-tescile ilişkin belgelerdir. Kayıt-tescil prosedürü Bakanlık tarafından başvuranın verdiği bilgilere göre yapılmakta, eser sahipliğini tespit etme fonksiyonu bulunmamaktadır. Bu metinlere bakıldığında davacı ile davalının yaptığı başvurularının 2013 yılının Kasım ve Aralık aylarında birer ay arayla gerçekleştiği görülmektedir. Halbuki, bilgi talep edilen Milli Eğitim Müdürlüklerinden gönderilen yazı bu oyunların 2012 yılında sahnelendiğini göstermektedir. Bu nedenle, söz konusu belgeler de taraflardan biri lehine öncelik, diğer bir ifadeyle eser sahipliği tespitine imkan vermemektedir. Sonuç itibariyle; davacı tarafından dosyaya sunulan metinlerin eser vasfı taşıdığı, “…” “…” adlı oyunların, davalının sunduğu – versiyonlarının davacının sunduğu metinlerden faydalanılarak oluşturulduğu ve dosyada eser sahipliği hususunda tespite imkan veren yeterli veri bulunmadığı, Ek raporda; “…” adlı oyun yönünden, davalının metni, tiyatro formatındaki eksikleriyle alelacele yapılmış bir adaptasyonun izlerini taşımaktadır, faydalanmanın esinlenme düzeyini aştığı, seçenek özgürlüğüne rağmen aynı karakterler, tema ve olay akışının tercih edildiği ve FSEK m.35’te belirlenen koşullara uyulmadığı, tüm bu nedenlerle, intihalin mevcut olduğu tespit edilmiştir. “…” adlı oyun bakımından, davacının metni, detay ve diyalog açısından Davalının metnine göre çok daha zengindir. Her iki metin karşılaştırıldığında, ana metnin Davacıya ait olduğu, Davalının bu metinden hareketle ana kurguyu bozmadan küçük müdahalelerde bulunarak bir metin oluşturmaya çalıştığı kanaati oluşmaktadır, davacı tarafından sunulan metnin hususiyet arz eden unsurlarının davalının metnine aktarıldığı, bu itibarla faydalanmanın esinlenme düzeyini aştığı, seçenek özgürlüğüne rağmen ilk eserin karakterleri, temas ve kurgusunun tekrarlandığı ve FSEK m.35’te belirlenen koşullara uyulmadığı, tüm bu nedenlerle, intihalin mevcut olduğu tespit edilmiştir. İkinci bilirkişi raporu; Davacı ve davalı tarafından ihtiyari sicile kaydettirilmiş olan senaryolardan işleme tiyatro eserlerinden … ve … isimli oyunların bir kısım tanıtım materyallerinde davacının ismine yazan kişi olarak yer verildiği, 5846 sayılı FSEK.nun 11/1 nci maddesinde yer alan, “yayınlanmış eser nüshalarında veya bir güzel sanat eserinin aslında, o eserin sahibi olarak adını veya bunun yerine tanınmış müstear adını kullanan kimse, aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi sayılır” açık hüküm gereği, bu hususun ilgili iki oyunda eser sahipliği KARİNESİ teşkil edeceği, 11.H.D’nin E. 2003/7036, K. 2004/1652 T. 23.2.2004 sayılı kararının yayınlanmış eser nüshalarında eserin sahibi olarak adını kullanan kimsenin aksi sabit oluncaya kadar o eserin sahibi olduğu değerlendirildiği ve kararın bu yönde emsal olduğu, davalının da buradan doğan eser sahipliği karinesini bertaraf etmek adına 5846 sayılı kanun ve ilgili mevzuatı kapsamında geçerli sayılabilecek evrak sunamadığı, Davalının sunmuş olduğu evraklardan Dernek Karar Defterlerinde yer aları eser sahipliğine dair ifadelerin bu karineyi bertaraf edemeyeceği, keza oyunların bu tanıtım materyalleri ile umuma arz edildiği ve alenileştiği, Davalının sunmuş olduğu evraklardan oyunların temsili için ilgili idari makamlara verilmiş olan izin ve muvafakatlerin bu karineyi bertaraf edemeyeceği, keza 5846 sayılı Kanun madde 80 kapsamında, tiyatro oyunun sahneleneceği işletmenin hak sahiplerinin izni ile bu gösterimi yapabileceği, tiyatro oyunlarında FSEK md.80/171-6 (6) İcranın, bir orkestra, koro veya tiyatro grubu tarafından gerçekleştirilmesi halinde, orkestra veya koroda yalnız şefin, tiyatro grubunda ise yalnız yönetmenin izni yeterlidir.” Hükmü kapsamında bu iznin yalnızca oyunun yönetmeni tarafından verilmesinin yeterli olduğu, somut durumda da oyunların yönetmenin davalı olduğu, idari makamlara izinlerin davalı yanca verildiği, davalının yönetmen sıfatı üzerinde bir tartışma olmadığı, haliyle bu evrakın da dosyaya sunulması ile oyun yazarına dair tanıtım materyallerinden doğan karinenin çürütülmesinin mümkün olamayacağı, 5846 sayılı Kanun ile 5224 sayılı Kanunlar kapsamında hazırlanarak 17.05.2006 tarihinde 2671 Sayılı Resmi Gazetede yürürlüğe giren Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin amaç başlıklı 1. maddesi “Bu Yönetmeliğin amacı, fikir ve sanat eserlerini içeren yapımlar üzerinde hak ihdas etmek amacı taşımaksızın mali ve manevi hak sahiplerinin söz konusu haklarının ihlal edilmemesi, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması….olduğu açıklanmıştır. Netice olarak: davacının yalnızca … ve … isimli eserler üzerinde, eserlerin tanıtım materyallerinde ismine yer verilmiş olmasından ötürü 5846 sayılı Kanun md, 11 hükmü kapsamında, eser sahipliği karinesi elde ettiği, dosya kapsamında bu karinenin çürütülememiş olduğu, dava konusu diğer oyunlar açısından davacı lehine bir eser sahipliğinin oluştuğunun tespit edilemediği belirtilmiştir. Taraflar Telif Hakları Genel Müdürlüğü İlim ve Edebiyat Eserlerine ilişkin Kayıt Tescil Belgelerine dayanmış olup, davacının kayıt tescil belgesi 22/11/2013 , davalının tescil belgesi 24/12/2013 tarihlidir. Fikir ve Sanat Eserlerinin Kayıt ve Tescili Hakkında Yönetmeliğin amaç başlıklı 1. maddesinde, amacın, fikir ve sanat eserlerini içeren yapımlar üzerinde hak ihdas etmek amacı taşımadığı, hak sahipliklerinin belirlenmesinde ispat kolaylığı sağlanması olduğu açıklandığından, hak sahipliğine karine olup, aksi her zaman kanıtlanabilir. Davacı tarafın iddiasını desteklemek için ilave olarak eserlerin tiyatro afişlerini, davalı tarafın ise başkanı olduğu derneğin toplantı tutanaklarını, noter beyanlarını sunduğu tespit edilmiştir. Davacı tarafın sunduğu, üzerinde … ve … isimli eserlerin yazarı olduğunu gösteren afişlerde tarih olmadığı için tek başına davacının eser sahibi olduğunu kanıtlamaya yeterli değil ise de; …’in İstanbul Valilik Makamı’na hitaben verdiği 01/04/2014 tarihli dilekçede, “Görsel Medya ve Spor Yazarları Derneği başkanı davalı …’nin, usulsüz olarak kursiyerlerden ücret aldığını, ödemek istemeyenlerin belgelerine el koyduğunu, başka yazarlara ait eserlerin ismini değiştirip, kendi eseri gibi Milli Eğitim Bakanlığı’na bildirip sahte izin belgesi aldığını beyan edip, sahte izin aldığı oyunların, … ve … (…) isimli eserlerin yazarının …, … isimli eserin …’ye, …, …, … ve … isimli eserlerin …’a ait olduğunu,” bildirdiği, duruşmada dinlenen ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gelen yazı cevabında “…” isimli tiyatro oyununda oyuncu olarak rol aldığı bildirilen tanık … beyanında dava konusu eserlerin davacı tarafından yazıldığını, afişlerin … tarafından yaptırıldığını, davacının adını afişlere davalının yazdırdığını, daha sonra davacının Görsel Medya’dan ayrıldığını ama oyunların devam ettiğini, afişlere …’nin bu kez yazar olarak kendi adını yazdırdığını beyan ettiğinden, alınan her iki raporda da davalı tarafından sunulan metnin davacıya ait eserden istifade edilmek suretiyle oluşturulduğu, FSEK madde 35’e göre intihal olduğu tespite edildiğinden, davacının afişlerde isminin yazılması sebebiyle eser sahibi olduğu karinesinin aksi davalı tarafça kanıtlanmadığından, “…” ve “…” isimli eserlerin davacıya ait olduğunun tespitine ilişkin kararda dosya kapsamına aykırılık bulunmadığından davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Dava konusu eserlerin 2012 ve 2013 yılında sergilendiği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nden gelen yazı cevapları ve tanık beyanları ile sübuta ermiştir. Bilirkişiler tarafından 2012 ve 2013 yıllarında gösterilmesi esası üzerinden hesaplama yapılmıştır. Alınan bilirkişi raporları ile davacının, sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin iki sene için 2.000,00 TL olabileceği, ek raporda ise telif bedeli olarak oyun başına 500,00 TL’nın aşılmamasının uygun olacağı belirtildiğinden, mahkemece rapor ve ek rapor esas alınarak karar verilmiş olduğundan, tazminata ilişkin istinaf sebebinin reddine, Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 28/11/2018 tarih ve 2013/246 E. 2018/458 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 136,62 TL nispi istinaf karar ve ilam harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 31/03/2022