Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1277 E. 2022/1119 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1277
KARAR NO: 2022/1119
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 29/11/2018
NUMARASI: 2017/57 E. – 2018/367 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili adına tescilli markalar ile davalı adına kayıtlı … nolu … markası kıyaslandığında, markaların ayırt edilemeyecek kadar benzer olduğunun ve bu sebeple orta seviyedeki tüketiciler nezdinde iltibas oluşturacağının görüleceğini, davalının müvekkilinin markalarının ve logolarının toplumda ulaştığı tanınmışlık seviyesi dikkate alındığında ; açıkça kötü niyetli olduğunu, müvekkiline ait tescilli … ibaresini içeren markalara ait görseller incelendiğinde davalının müvekkilinin tanınan ve tercih edilen markalarında yer alan … ibaresine … ibaresinin eklendiğinin, ancak yine de ayırt edilemeyecek kadar benzer ifade ile kendisi adına tescil ettirdiğinin anlaşıldığını, müvekkilinin tanınmış bir çanta üreticisi olduğunu, müvekkiline ait … markasının özellikle çantalar üzerinde marufu yet elde etmiş bir marka olduğunu, özellikle çanta başta olmak üzere 18. Sınıfta yer alan ürünlerde kullanılmakta olup tercih edilip tanındığını, davalının … markasının perakende hizmetlerinde kullanılıyor olmasının tüketicilerde bu ürünlerin müvekkili kaynakla olduğunu düşüncesine sebep olacağını, müvekkilinin markasının marufu yet kazanmış olmasının bu ihtimali daha da güçlendirdiğini beyan ederek, 35. Sınıfta da davalı markasının hükümsüzlüğüne, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin davalı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının …, … , … , … … markaları ile müvekkilinin markası …’in aynı ibareler olmadığı gibi işaret benzerliği dahi bulunmadığını , … kelimesinin ingilizce özel isim olduğunu, ülkemizdeki…, … gibi ingilizce erkek ismi olduğunu, davcının kendisi tarafından oluşturulan … … veya… gibi bir marka adı olmadığını, … olduğnuu, bir hastalığın da adı olduğunu, tek başına … markasının tescilinin dahi mümkün olmadığını, davacının da … kelimesini tek başına kullanmayıp ayrıca baş tarafında … harfini koyarak ya da sonuna kilime ekleyerek kullandığını, TPMK kayıtlarında … kelimesi geçen 51 değişik markanın değişik kişiler adına tescilli olduğunu, davacının … markasının önüne arkasına, altına üstüne küçük ekler yaparak tescil ettirmekte ne kadar hakkı varsa müvekkilinin de iddiasının aksine iltibas yer vermeyecek şekilde küçük ekler yerine aynı puntoda … markasını tescil ettirmeye ve kullanmaya hakkı olduğunu, bir kötü niyet aranacaksa davacı adına tescilli markalara bakmak ve davacının markasal kullanımı var mı yok mu incelemek gerektiğini beyan ederek, davanın reddini, yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Somut olayda, Yukarıdaki ilkeler ışığında kullanımın ispatı davalı tarafa ait olup toplanan deliller ve alınan rapora göre de davacının markayı davacının … ibareli markalarının yine 18. Sınıfta çanta emtiasında tescilli kullanılmadığı savunmasının incelemesi neticesinde davacıdan lisans alan … şirketinin 2014 yılında ciddi anlamda … markalı çanta satışının dolayısıyla markasal kullanımın tespit edildiği dikkate alındığında davalının kullanmama defi yerinde görülmeyerek somut olayda davaya konu davacının … , … , … , … … markaları ile davalı adına sonraki tarihte tescilli markası … ibareli markalar arasında benzerlik olduğu her iki şirketin aynı iş kolunda faaliyet göstermesi, her iki ibarenin fonetik benzerliği açısından ayırt edici karakterini zedeleyebileceği ve tüketicilerin karşısında iltibasa yol açabileceği kanaatine varılmış olup davalı tarafın bir … ibaresini kullanmak suretiyle ürettiği kelimeler bir bütün halinde bakıldığında markaların asli unsuru … markasından ibaret olup, davacı markasının tanınmışlığından yararlanmaya yönelik ayırt edicilik sağlamayan ortalama tüketici nezdinde seri marka imajı yaratan bir kullanım olup markaların aynı işletmeden gelen benzer marka imajı uyandırdığından karıştırılma ve benzetme ihtimali söz konusu olup sınıfsal olarak ta davalı markalarının davacı markası sınıfı kapsamında kaldığından davalı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne kayıtlardan terkinine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.” şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı …’ın dava açılmadan önce dava konusu markayı devrettiğini, bu sebeple eldeki davada kendisine husumet düşmediğini, kararın öncelikle bu yönden kaldırılması gerektiğini, Davacının markası 35. Sınıfta tescilli olmamasına rağmen, davalı markasının bu sınıftan da terkininin talep edildiğini, davacının ”…” markasının sahibi olmadığını, ”…” ibaresine küçük ekler yapan bir kişi olduğunu, bu durumun, içinde … geçen her türlü markaya karşı davacının ileri süreceği üstün bir hak bahşetmediğini, davacı markasının tanınmış olmadığını, Taraf markaları arasında benzerlik olmadığı gibi, 1996 yılından sonra davalının markasal bir kullanımının olmadığını, davacının kötüniyetli olduğunu, davacının bilinen 135 adet markayı da kendi adına tescil ettirdiğini, bu markalardaki ibarelerin piyasada çok kullanılan markalar olduğunu, davacının bu suretle haksız kazanç elde ettiğini, Davacının markasal kullanımı olmadığı iddiasına yönelik olarak delil sunulmadığını, sunulan delillerin süresinde sunulmadığını, iddialara cevap dahi verilmediğini, bilirkişi raporunun hatalı olduğunu, TPE Yeniden İnceleme ve Değerleme Kurulu’nun 20/09/2016 tarih … sayılı kararında da ifade edildiği gibi, dava konusu marka ile davacının markalarının benzemediğini, 1996 yılından sonra markasal kullanıma dair fatura, gümrük beyanı vs. delil olmadığını, bilirkişilerin, yerinde inceleme günü, davacın adresi yerine, davacının daveti ile bu defa dava dışı başka bir şirket olan … Ltd Şti’nin adresine gittiklerini, bu şirkete gidilmesi için bir ara karar bulunmadığını, bilirkişi heyetinin sebep bu şirkete gittiğinin anlaşılamadığını, Davacının, markasal kullanıma yönelik delil kabiliyeti olmayan üçüncü kişilerle ilgili bir takım fotoğrafları usulsuz olarak dosyaya sunduğunu, sunulan belgelerde bile davacının markası geçmediği halde, bilirkişilerce bu belgelere itibar edildiğini, “aslı görülmeyen faturalara” itibar edilerek, markasal kullanımın olduğuna kanaat getirildiğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davalı adına TPMK nezdinde tescili olan 2015/32315 numaralı “…” ibareli markanın, iltibas sebebiyle hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplidir. 6769 Sayılı SMK’nun 148. maddesine göre; marka devir sözleşmelerinin geçerliliği, ancak noter tarafından onaylanmış şekilde yapılmış olmalarına bağlı olup, devrin sicile kaydedileceği ve bültende yayımlanacağı, sicile kaydedilmeyen hukuki işlemlerden doğan hakların iyiniyetli üçüncü kişilere karşı ileri sürülemeyeceği açıktır. Somut olayda dosyaya sunulu TPMK kayıtları ile TPMK’nun resmi web sitesinde yapılan sorgulama dikkate alındığında, davalı ile dava dışı … arasında noter vasıtasıyla yapılan devir sözleşmesinin sicile kaydedilmediği, sicil kayıtlarına göre, hükümsüzlüğü talep edilen … numaralı markanın halen davalı … adına kayıtlı olduğu, bu sebeple devrin, kötüniyetli olduğu ispat edilemeyen davacıya karşı ileri sürülemeyeceği anlaşılmış, bu sebeple davalı … vekilinin husumete yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir. Türk Patent ve Marka Kurumu’ndan gelen kayıtlar incelendiğinde; … sayılı “…” ibareli markanın, 18 ve 25. sınıflarda 15/04/2015 tarihinden itibaren davalı adına 10 yıl müddetle, … sayılı “… …” ibareli markanın, 17, 18, 23, 24, 25, 26 ve 28. sınıflarda 14/10/2013 tarihinden itibaren, “…” ibareli markanın 18 ve 25. sınıflarda 19/10/2007 tarihinden itibaren, “…” ibareli markanın 18. sınıfta 18/12/2017 tarihinden itibaren, “…” ibareli markanın 18. sınıfta 18/12/2017 tarihinden itibaren 10’ar yıl müddetle davacı adına tescilli olduğu tespit edilmiştir. Davalı, davacının bilinen ve piyasada çokça kullanılan pek çok markayı tescil ettirerek haksız kazanç sağladığını, davacı markalarının tescilli olmadığı 35.sınıf yönünden de karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacının 1996 yılından beri markasal bir kullanımının olmadığını ileri sürmüş, Mahkemece, davacının markasal kullanımının olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmış, neticede sunulan rapora itibarla davanın kabulüne karar verilmiş, karar yukarıda belirtilen sebeplerle davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davacının markasal kullanımının bulunmadığına ilişkin def’i ye yönelik olarak sunulan denetime elverişli bilirkişi raporu incelendiğinde; davacının dava dışı bir kısım firma ve şahıslarla farklı zamanlarda lisans sözleşmeleri yaptığı, incelenen ticari kayıtlara göre, davacıdan lisans alan dava dışı … şirketinin 2014 yılında ciddi anlamda ”…” markalı çanta satışı gerçekleştirdiği, dolayısıyla markasal kullanımın var olduğu tespitlerinde bulunulduğu, bu durumun marka hakkından doğan bir kullanım olarak kabul edilmesi gerektiği anlaşılmış olup, bilirkişi tarafından varılan bu sonuç Dairemizce de uygun bulunmuştur. Davacı markalarında esas unsurun ”…” ibaresi olduğu, bu ibarenin yanına bir kısım ekler getirilerek “… …”, “…”, “…”, “…” şeklindeki markaların kayıt altına alındığı, hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının ise ”…” ibaresinden oluştuğu, davalı markasındaki ”…” ibaresinin sonuna getirilen ”…” ibaresinin markaya bir ayırt edicilik kazandırmadığı, markalar arasında görsel, işitsel ve fonetik yönden benzerlik bulunduğu, davacı markalarının, biri haricinde davalı markasından daha önce tescilli olduğu, taraf markalarında mal ve hizmet sınıfları yönünden 18. sınıfın ortak sınıf olduğu, her ne kadar hükümsüzlüğü talep edilen davalı markasının 35. sınıf yönünden de hükümsüzlüğüne karar verilmiş olması bir istinaf başvuru sebebi yapılmış ise de; 18. Sınıfta yer alan mal ve hizmetler (İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. ) ile 35. sınıfta yer alan bir kısım mal/hizmetlerin (Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyonu hizmetleri. Büro hizmetleri; sekreterlik hizmetleri, gazete aboneliği düzenleme hizmetleri, istatistiklerin derlenmesi, büro makinelerinin kiralanması hizmetleri, bilgisayar veri tabanlarındaki bilginin sistematik hale getirilmesi, telefon cevaplama hizmetleri. İş yönetimi, idaresi ve bu konular ile ilgili danışmanlık, muhasebe ve mali müşavirlik hizmetleri, personel işe yerleştirme, işe alma, personel seçimi, personel temini hizmetleri, ithalat-ihracat acente hizmetleri, geçici personel görevlendirme ( başkası adına fatura yatırma, vergi yatırma, trafik işlemleri gibi iş takibi) hizmetleri. Açık artırmaların düzenlenmesi ve gerçekleştirilmesi hizmetleri. Müşterilerin malları elverişli bir şekilde görmesi ve satın alması için İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları. mallarının bir araya getirilmesi hizmetleri; (belirtilen hizmetler perakende, toptan satış mağazaları, elektronik ortamlar, katalog ve benzeri diğer yöntemler ile sağlanabilir. ) aynı/aynı tür veya benzer olduğu, bu sınıfların mal ve hizmetler yönünden ilişkili olup, birbirini tamamlayan nitelikte olduğu, bu sebeple Mahkemece her iki mal ve hizmet sınıfı yönünden davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, dolayısıyla taraf markaları arasında iltibas tehlikesinin bulunduğu, davanın kabulü yönündeki Mahkeme kararının yerinde olduğu kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 29/11/2018 tarih ve 2017/57 E., 2018/367 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022