Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1272 E. 2022/1675 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1272
KARAR NO: 2022/1675
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/11/2018
NUMARASI: 2017/1118 E. – 2018/1102 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/12/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin tekstil işi ile iştigal etmekte olduğunu, 2009 yılına kadar davalıların murisi olan …’ün hissedarı olduğu taşınmaz üzerinde bulunan tekstil örme ve kot ve halı yıkama atölyesini işlettiğini, bu atölyenin işletilmesi sırasında müvekkilinin hissedarı olduğu arsadan çıkarılmakta olan kuyu suyundan faydalandığını, personellerin yeme-içme ve normal ihtiyaçlarında kullanılmak üzere davalıların murisi olan …’ün aynı taşınmaz üzerinde bulunan gecekondusunda bulunan şebeke suyundan müvekkili ile …’ün şifahi olarak anlaştıklarını ve faturaların müvekkili tarafından ödendiğini, 2008 yılında davalıların murisi … üzerinde gecekondusunun bulunduğu arsa payını satmak istediğini, … ve çocukları davacılar ile müvekkilinin anlaşma sağladığını ve müvekkili tarafından arsa payının satın alındığını, satış esnasında davalıların murisi kullanılan şebeke suyundan dolayı İSKİ’ye 35.000,00-TL borcunun olduğunu bu borcunda ödenmesi şartıyla arsa payını satabileceğini bildirdiğini, müvekkili tarafından yapılan araştırma ile böyle bir borcunun bulunmadığını ancak …’ün içinin rahat olması için müvekkili tarafından 35.000,00-TL bedelli teminat senedi verildiğini, taraflar arasında şifahi mutabakata göre arsanın satış tarihinden itibaren 2 yıl içerisinde herhangi bir İSKİ borcunun çıkmaması halinde senedin müvekkiline iade edileceğinin taahhüt edildiğini, aradan geçen süre içerisinde herhangi bir borcun çıkmadığını, müvekkilinin … ile görüşmesi sonucu senedi nereye koyduğunu unuttuğunu ve bulduğu takdirde iade edeceğinin bildirildiğini, ancak senedin iade edilmediğini, müvekkilinin yoğun iş temposu sebebiyle …’ü arayamadığını ve öldüğünden dahi haberinin bulunmadığını, davalıların müvekkili aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında 10/01/2015 tanzim tarihli, 10/05/2015 vade tarihli 35.000,0- TL bedelli senet ile ilgili olarak takipte bulunmuş olduklarını, müvekkilinin takibe konu senedi davalıların murisi …’e teminat senedi olarak düzenleyip vermiş olduğunu beyan ederek, bu senetten dolayı müvekkilin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile senedin iptaline ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilleri ile anneleri olan …’ün vefatından önce bir araya geldiklerini ve müteveffa …’ün çocuklarına davacıdan para alacağının bulunduğunu beyan ettiğini, müvekkillerinin annelerinin sağlığıyla ilgilendiklerinden dolayı alacağın takibini yapamadıklarını, davacı her ne kadar verilen senedin teminat senedi olduğunu iddia etse de ortada herhangi bir sözleşmenin bulunmadığını, senet üzerinde de teminat senedi yazmadığını beyanla davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Senet metnin de senedin teminat senedi olarak verildiğine dair bir ibarenin olmadığı ve senedin nakden düzenlendiği,, davacı tarafın iddialarını yazılı delille ispatlayamadığı delil listesinde dayanmış olduğu yemin delilinde de davalı tarafa yemin teklifinde bulunmayacağını beyan ettiği gerekçesiyle ispatlanamayan davanın reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı alacaklılar tarafından, davacı müvekkil aleyhine Bakırköy … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı icra dosyası ile 10.01.2015 tanzim, 10.05.2015 vade tarihli, 35.000,00 YTL tutarlı senetten dolayı icra takibi yapıldığını, takibe konu senedin borç senedi olmadığı, vade ve tanzim tarihlerinin alacaklılar tarafından sonradan doldurulduğu, senedin davalıların vefat eden annelerine İSKİ fatura borcuna karşılık teminat amacıyla verildiği, senedin aradan on yıldan fazla süre geçtikten sonra , davalı alacaklıların murisi …’ün vefatından sonra haksız kazanç temin etmek amacıyla, kötüniyetli olarak icra takibine konu yapıldığı, dolayısıyla takibe konu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespiti ile takibe konu senedin ve icra takibinin iptali talebiyle huzurdaki davanın açıldığını, Davaya konu teminat senedinin 2008 yılında, davalıların murisi … ile müvekkil …’nın aynı taşınmaz üzerinde hissedar olması ve komşu olması sebebiyle, müvekkilinin işyerinde İSKİ şebeke suyunun bulunmaması sebebiyle, davalıların murisi …’ün adına kayıtlı olan İSKİ şebeke suyundan kullanım amaçlı alınmasında dolayı, doğabilecek İSKİ Fatura borcunun teminatı olarak müvekkil tarafından düzenlenerek davalıların murisi …’e verildiğini, senet metninde açıkça görüleceği üzere, senet tutarının 35.000,- YTL (Otuz beş bin Yeni Türk Lirası olarak düzenlendiğini, vade ve tanzim tarihinin müvekkili tarafından atılmadığını, davalıların murisi …’ün vefatından sonra davalıların, davaya konu senet üzerindeki vade ve tanzim tarihini kendileri yazmış ve senedin kambiyo vasfını kaybetmemesi için 10.01.2015 tanzim, 10.05.2015 vade tarihi olarak yazdıklarını, davalıların buradaki gayesinin kambiyo senetlerindeki 3 yıllık zamanaşımı süresini kesmek olduğunu, senet metnine bakıldığında senedin tutarı YTL olarak yazıldığını, vade tarihi ve tanzim tarihinin ise 2015 yılı olarak davalılar tarafından yazıldığını, senet üzerinde bulunan düzenleme tarihi olan 10.01.2015 tarihinde YTL’nin (Yeni Türk Lirası) para birimi olarak tedavülde olmadığını, 2015 yılında para birimi olarak Türk Lirası (TL) cinsine geçildiğini ve YTL’nin tedavülden kalktığını, senet metnindeki açık delillerden dahi, senedin zamanaşımına uğramaması için vade ve tanzim tarihlerinin sonradan atılarak senette tahrifat yapıldığını, davaya konu senedin bu haliyle zaten kambiyo vasfını kaybettiğini, bu konuda kriminal bilirkişi incelemesi talep edildiğini, ancak Mahkemece bu talebin kabul edilmediğini, Yerel Mahkeme kararının bu yönüyle hatalı ve eksik inceleme ile verildiğini,Davalılar tarafından icra takibine konu yaptığı senedin borç senedi olmadığını, senedin düzenlendiği tarih olan 2003 yılı itibariyle davalıların murisi … yaşlı ve Küçükçekmece Belediyesi’nin sosyal yardımlarıyla yaşamını sürdürdüğünü, ekonomik durumu itibariyle …’ün 35.000,00 YTL gibi bir parayı müvekkiline borç olarak vermesinin fiilen mümkün olmadığını, zira …’ün böyle bir parası olmadığını, bu parayı temin ve tedarik edecek geliri veya kazancı da olmadığını, davaya konu senet borcunun doğumuna sebep olacak ticari ilişki de bulunmadığını, Takibe konu yapılan senedin kambiyo vasfını kaybettiğini, adi evrak hükmüne haiz olup, senedin mücerretliğinin ortadan kalktığını beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava, kambiyo senedinden kaynaklı menfi tespit davasıdır. Davacı, davaya konu senedin teminat amacıyla verildiğini iddia etmiş ise de, davacının keşidecisi davalılar murisinin lehdarı olduğu 10.01.2015 düzenleme tarihli 10.05.2015 vade tarihli 35.000 TL bedelli dava konusu senet üzerinde, ‘‘teminat senedi’’ ibaresi geçmediği gibi, o senedin neyin teminatı olduğunun da yazılmadığı, senet üzerinde ‘‘nakten’’ kaydının bulunduğu, davalının ise, senedin borç para karşılığı verildiğini savunarak yasal karineye dayandığı, ancak ne bu durumun aksinin ne de teminat iddialarının davacı yanca kesin yazılı delillerle ispatlanamadığı, senedin boş olarak verilmesi hukuken mümkün olup, boş senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunun da davacı yanca ispatlanması gerektiği, ancak bu hususu ispata yarar dosyaya yansıyan bir delil bulunmadığı, belirtilen hususlarda yemin deliline başvurulmayacağının davacı yanca beyan edildiği görülmekle, Mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/11/2018 tarih ve 2017/1118 E., 2018/1102 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01/12/2022