Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1264 E. 2022/1545 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1264 Esas
KARAR NO: 2022/1545
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2017/724 E. – 2018/1337 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine İstanbul … icra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin takibe konulan çekten haberdar olmadığını, çekte önce lehtar daha sonra ciranta olarak görünen müvekkilinin böyle bir çeki görmediğini, çeki ciro da etmediğini ve alacaklıya karşı borcunun bulunmadığını, icra takibine konu 19.800-TL bedelli 01.03.2016 tarihli çekle müvekkilinin ilgisinin bulunmadığını, müvekkilinin alacaklıya böyle bir borcunun olmadığını, çeki cirolamış görünen müvekkili firmanın bu çeki görmediğini ve cirolamadığını, çekin arka yüzündeki ciroda yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığını, ayrıca çek incelendiğinde imzanın ıslak imza olmadığının da görüleceğini, çekte yer alan imzanın ıslak imza olmadığını ilgili madde gereğince kambiyo senetlerindeki tüm imzaların el ile atılması ve ıslak imzalı olması gerektiğini, ayrıca işaret, kaşe v.b. şekilde atılan imzaların geçersiz olduğunu, müvekkilinin takibe konu çeki görmediğini ve imza atmadığını, bu sebeple alacaklıya borcunun olmadığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla; öncelikle İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı icra takibinin dava sonuna kadar teminatsız olarak durdurulmasını, davanın kabulü ile takip dosyasında müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalini, kötü niyetli alacaklı davalının alacağın % 20’sinden aşağı olmamak icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir. Davalıya meşruhatlı davetiye tebliğ edilmiş ancak davaya cevap vermemiş olup davada cevap dilekçesi vermeyerek 6100 Sayılı HMK’nın 128. maddesi gereğince davacı tarafından dava dilekçesinde iddia olunan vakıaların tamamını inkar etmiş sayılmıştır. İlk Derece Mahkemesi kararında özetle; ” … temlik eden davalı Finans Faktoring şirketi tarafından keşideci … tarafından tanzim edilmiş 01/03/2016 keşide tarihli 19.800,00-TL bedelli çeke istinaden kambiyo senetlerine özgü takip başlatıldığı anlaşılmıştır. Davacı şirket tarafından imzaya itiraz edilmesi sebebi ile mahkememizce davacı şirket yetkilisinin samimi olarak olay öncesi dönemde çekin keşide tarihine en yakın tarihlerde davacı şirket yetkilisi tarafından atılmış örrnek imzalar getirtilmek suretiyle grafoloji uzmanından alınan rapora göre davaya konu 01.03.2016 keşide tarihli 19.800,00-TL.- tutarlı çek aslı arka yüzünde l. ciro kaşesi üzerine atılmış imzanın davacı Şirket yetkilisi …’ nun elinden çıkmadığı, çekteki imzanın ıslak imza olmayıp kaşe ile basılmış veya fotokopi ile oluşturulmuş imza olması sebebiyle davacıyı bağlayıcı bir yönü olmadığı bu sebeple davacının davalıya karşı çekten dolayı sorumlu olmadığı bu iddianın ilişki içinde bulunulan kişilerde dahil olmak üzere her keze karşı ileri sürülebilen mutlak defilerden olduğu anlaşılmakla davanın kabulü ile davacının davalıya davaya konu 01.03.2016 tarih ve 19.800,00-TL tutarlı çek ve bu çeke dayalı olarak İstanbul … İcra müdürlüğünün … E. sayılı dosyasındaki takip sebebiyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir. … Kötü niyet tazminatı talebi yönünden yapılan değerlendirmede; menfi tespit davasının kabulü halinde davacı borçlu lehine tazminata hükmedilebilmesi için borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olmasının gerekmesi somut olayda takip yapan davalının, dava konusu çeki ciro yoluyla devralmış olup, lehtar imzasının lehtara ait olup olmadığını bilebilecek durumda olmaması vede davacı da davalının kötüniyetli olduğuna ilişkin başka delil de sunmadığı göz önüne alınarak kötü niyet tazminatı isteminin reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme kararına esas olan bilirkişi raporunda 6 adet belge aslının incelemeye esas alındığını, bu belgelerin inceleme için yeterli olmadığını, yeterli belgelerin davacı tarafından mahkemeye ibraz edilemediğini, mevcutta yer alan 6 adet belge aslı ile yetinildiğini, ayrıca imzaların …’nun eli ürünü olmadığını nasıl tespit ettiği konusunda raporun açık ve net olmadığını, dosyada grafolojik incelemenin bir heyet ile adli tıp incelemesi ile yapılmayarak grafoloji uzmanı ile yapılmasında yetinilmiş olmasının raporun sıhhatini olumsuz etkilediğini, Adli Tıp’da heyet incelemesi yapılmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu beyanla re’sen dikkate alınacak diğer sebeplerle kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını, davanın reddi ile yargılama masrafları ve avukatlık vekalet ücretlerinin davacı tarafa yüklenmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca taraf vekillerinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu, … bank Rahmanlar Şubesine ait 01/03/2016 keşide tarihli, … seri numaralı, 19.800-TL bedelli çekte bulunan davacı imzasının sahteliği iddiası ile İİK m.72’den kaynaklanan dava; davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti ile kötü niyet tazminatı istemine ilişkindir. Eldeki davada istinafa konu uyuşmazlık; dosyada mevcut 09.10.2018 havale tarihli bilirkişi raporuna, davalının 27.10.2018 tarihli itirazları dikkate alınarak yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulup/ ATK’dan, imzanın davacıya ait olup olmadığını kesin olarak belirleyen rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. 6100 Sayılı HMK’nın 208., 211. ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; ”Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi; “(1) Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır. (2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır. (3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir. (4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir” “Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi; “(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir” “Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir”. şeklinde düzenlemeler içermektedir. Buna göre, 6100 sayılı HMK’nın 211/a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 sayılı HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanun’un 211/b maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi sebeple farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur ( Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H.T.:Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1795). Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir. Hükme esas alınan imza incelemesine ilişkin rapor grafoloji uzmanı bilirkişiden alınmış, söz konusu bilirkişi raporu ile çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği anlaşılmıştır. İlk derece Mahkemesi tarafından, her ne kadar çek aslı celp edilmiş, davacının huzurda ıslak imzaları temin edilmiş ise de kıyasa elverişli imza örnekleri incelendiğinde çekin keşide tarihi olan 01.03.2016 tarihi öncesine yakın tarihli olmadıkları, bir tanesinin bila tarihli olduğu, diğerlerinin çek keşide tarihi sonrası atılan imza örneklerinden oluştuğu, sadece Kadıköy … Noterliği’nin 04.02.2015 tarihli imza sirküler aslının kıyasa elverişli olduğu ve bununla kıyas yapmanın ve yukarıda izah olunan kriterler çerçevesinde değerlendirme yapmanın yetersiz olduğu tespit edilmiştir. Yine davalının bilirkişi raporuna itirazları hiç değerlendirilmeden tahkikat aşamasının sona erdirildiği, davalı mezkur rapora itirazlarını sunduğu halde sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve karar verildiği tespit edilmiştir. O halde Mahkemece, HMK’nın 211. maddesi gereği çek tanzim tarihinden öncesine ait davacının imzasının bulunduğu mukayese belgelerinin toplanarak, çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi kurulundan veya ATK Fizik İhtisas Dairesi’nden rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile soruşturma dosyasında alınan rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davacının iddialarının gerçekliğinin araştırılması gerekir. Araştırma neticesinde oluşacak sonuca göre elde edilecek kanaat ile karar verilmelidir. Saptanan ve hukuksal duruma göre; dayanılan belgelere, delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ispat kuralları çerçevesinde taleple bağlı kalınarak yargılama ve değerlendirme yapılması gerekmekle, ilk derece Mahkemesi tarafından uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği belirlenerek, tarafların ispata yönelik tüm delilleri toplanıp yargılama yapılarak oluşacak tam kanaat gereği sonuca varılıp karar verilmesi gerekirken, davacının imza inkarı konusunda çekin düzenlendiği tarihe yakın tarihlerde davacı tarafından resmi (seçim, nüfus, muhtarlık, emniyet, noter, tapu, adli, …vb.) veya özel (banka, … vb.) merciler huzurunda atılmış kıyasa elverişli ıslak imza örnekleri celp edilmeksizin, çek üzerindeki keşideci ıslak imzası ile dosyaya kazandırılacak kıyaslama imzaları mukayese edilmeksizin neticeten teknik inceleme yaptırılmaksızın sadece bir kıyasa elverişli belge ile tek bir grafolog tarafından düzenlenen raporun esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması yerinde bulunmamıştır. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, kararın kaldırılmasını gerektiği anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)a-6. maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın yeniden görülmesi için kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıda ki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2018 tarih, 2017/724 E. 2018/1337 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6 İstinaf yasa yoluna başvuran davacı/ davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022