Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1259 E. 2022/1106 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1259 Esas
KARAR NO: 2022/1106
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI: 2015/1196 E. – 2018/428 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Haksız Fiilden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle, Davalı şirketin 6102 Sayılı TTK’nın 723. maddesi hükmünde düzenlenmiş olan cirantaya ihbar yükümlülüğü ihlal ederek müvekkil hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası kapsamında cebri icra işlemi başlattığını, müvekkil firma söz konusu cebri icra takibi dolayısıyla 53.870,00 TL’lik çek dolayısıyla toplamda 60.419,00 TL ödeme yaptığını, yani davalının TTK’nın 723. maddesi hükmüne aykırı davranarak ihbar yükümlülüğünü ihlal ettiğinden dolayı müvekkil firma icra takip masrafı, tahsil harcı ve ücret vekalet olmak üzere toplam 6.549,00 TL fazla ödeme yapmak zorunda kaldığını, fazlaya ilişkin talep ve dava hakkı saklı kalmak kaydı ile 6.549,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren hesaplanacak yıllık ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İstirdat davası, hakkın kötüye kullanılmasını teşkil ettiğini, davacı şirket ile müvekkil arasında akdedilen faktoring sözleşmesi hükümleri gereği müvekkilin ihbar külfeti bulunmadığını, TTK’nın 723.maddesinde düzenlenen hükümler emredici hukuk kuralı olmadığını, işbu haksız davanın reddini yargılama gideri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında özetle; “59.553,16 TL tutarındaki alacağın, icra gideri, vekalet ücreti ve takip tarihinden itibaren asıl alacağa işleyecek oranında ticari faizi ile birlikte… ” tahsilini talep ettiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince; “Taraflar arasında 09.09.2014 tarihli ve 500.000,00 TL limitli faktoring sözleşmesi imzalandığı, sözleşmeyi dava dışı …’ ın müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, davacı taraf, dava dışı … Limited Şirketi adına, hak ediş bedeli alacağı için düzenlemiş olduğu 18.09.2014 tarihli 86.324,43 TL miktarlı faturayı davalı şirkete temlik etmiş ve fatura borçlusu firmadan almış olduğu 31.01.2015 keşide tarihli … Bankası Sefaköy Beşyol şubesine ait … nolu 55.000,00 TL lik davaya konu çekin faktoring yapılması için 06.11.2014 tarihinde davalı şirkete ciro ettiği yine 06.11.2014 tarihinde faktoring hizmet bedeli, faktoring komisyonu, BSMV ve masraf kesintisi yapılarak kalan 51.000,00 TL nin davacı şirkete ödendiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında imzalanan faktoring sözleşmesinin faktoring hizmetlerinin işleyişine ilişkin genel hükümler başlıklı bölümün 6. maddesi ve çeşitli hükümler başlıklı bölümün 7. maddesinde de belirlendiği üzere; sözleşme ile faktoring yapan davacı şirket mehil tayinine, bir ihtar veya ihbara, hüküm istihsaline gerek kalmaksızın ödeme yapılmaması halinde devir olan alacağı derhal ödenmesini taahhüt etmiştir. Bu bağlamda, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın ödeme yapılmaması halinde devir olunan alacağın derhal ödenmesinin taahhüt edilmesi sebebiyle, yine TTK’nın 724 /2 maddesi ve bu maddenin çekler hakkında da uygulanacağına ilişkin 818/k maddesi gereğince; hamil borçlanmadaki sıraları ile bağlı olmaksızın her birine, bunlardan bazılarına ya da hepsine birden başvurabileceği anlaşılmıştır. Her ne kadar davacı taraf taraflar arasındaki sözleşmenin ihbar ve ihtara gerek kalmaksızın devir olan alacağın derhal ödenmesinin taahhüt edilmesine ilişkin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 20. maddesinde düzenlenen genel işlem koşulu olduğu ve aynı Kanunun 21. maddesine göre yazılmamış hükmünde bulunduğunu iddia etmiş ise de; taraflar tacir olup 6102 sayılı TTK’nun 18/2 maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait bütün faaliyetlerinde basiretli iş adamı gibi hareket etmesi gerekir. Her ne kadar 6098 sayılı TBK’nun 20 ila 25. maddeleri arasında düzenlenmiş olan genel işlem koşullarına ilişkin hükümler tacirler yönünden de uygulanabilirse de; TTK 18/2. maddesi hükmü karşısında tacirler bakımından genel işlem koşullarının uygulanıp değerlendirilmesinde her somut olayın özelliğine göre daha dikkatli davranılması gerekmektedir. Somut olayın değerlendirilmesinde ise, davalı faktoring şirketinin müşterisi ile imzaladığı faktoring sözleşmesi sebebiyle, ihtar ve ihbardan bağışıklığın sözleşme hükümlerine dahil edilmesinin sözleşmesinin niteliği göz önüne alındığında genel işlem koşullarına aykırılığı teşkil edecek bir hususun bulunmadığı anlaşıldığından, bu sözleşme hükümlerinin genel işlem koşullarına aykırılık teşkil etmeyeceği anlaşılmıştır. Bu sebeple davacı tarafın TTK’nın 723. maddesi gereğince ihbar yükümlülüğüne uyulmamasından kaynaklı zararlarının davalı taraftan tahsiline olanak bulunmadığı anlaşılmış, bu sebeple davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Kambiyo senetlerinde ihbar zorunluluğunun düzenlendiği TTK md. 723’ün emredici nitelikte olduğunu, sözleşme ile bu yükümlülüğün ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığını, Yerel mahkemenin, kararının gerekçesini taraflar arasında düzenlenmiş olan faktoring sözleşmesinde “herhangi bir ihtar veya ihbara gerek kalmaksızın ödeme yapılmaması halinde devir olunan alacağın derhal ödenmesinin taahhüt edilmesi”ne ilişkin hüküm bulunması ve dolayısıyla ihbar yükümlülüğünün davacı firma yönünden ortadan kalkmış olması kanaati üzerine kurduğunu ancak kanun dilinde kullanılmış olan “zorunluluk” ifadesinden rahatça anlaşılacağı üzere kambiyo senetlerinde ihbar zorunluluğu emredici nitelikte bir hükümle düzenlenmiş olmakla tarafların bu zorunluluğu sözleşme ile ortadan kaldırmasının mümkün olmadığını, faktoring sözleşmesinin faktoring hizmetlerinin işleyişine ilişkin genel hükümler başlıklı bölümün 6. maddesi ve çeşitli hükümler başlıklı bölümün 7. maddesi ile faktoring yapan davacı şirket mehil tayinine, bir ihtar veya ihbara, hüküm istihsaline gerek kalmaksızın ödeme yapılmaması halinde devir olan alacağı derhal ödenmesinin düzenlenmesinin genel bir muafiyet kaydı niteliğinde olduğunu, TTK m. 723’den kaynaklanan ihbar zorunluluğunun doğurduğu haktan vazgeçildiğine dair açıkça bir beyan içermediğini, -Yerel Mahkemenin kararına dayanak yaptığı sözleşme hükmünün genel işlem şartı niteliğinde olup müvekkili açısından hükümsüz olduğunu, Yerel Mahkemenin TBK. madde 20’nin müvekkili açısından uygulanmayacağına ilişkin kanaatinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun sözleşmenin tarafları bakımından bir ayrım yapmadan, tüketici yanında tacir ve esnafı da koruma altına aldığını, ilgili sözleşme hükmü ” Faktoring Hizmetlerinin İşleyişine Yönelik Genel Hükümler” başlığı altında tamamen davalı şirket tarafından tek yanlı düzenlendiğini, tartışmaya açık olmadığını, yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin kararının hukuka aykırı olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. 6102 Sayılı TTK’nın 778. maddesi (eski TTK’nın 690/1) göndermesi ile bonolar hakkında da uygulanması gereken TTK’nın 714. ve 730. maddeleri (eski TTK 626 ve 642/2) uyarınca, muayyen bir günde veya keşide gününden veya görüldükten muayyen bir müddet sonra ödenmesi şartını havi bir bonoya dayanarak hamilin lehtara ve diğer cirantalara müracaat edebilmesi, ödeme gününü takip eden iki iş günü içinde senet keşidecisinin protesto edilmesine bağlıdır. Protestonun, kanunda öngörülen usule uygun düzenlenmemesi veya içerdiği bilgilerin yanlış olması hâlinde, borçlu ya da senetle ilgisi olmayan kişilerin, kanuna aykırı düzenlenen bu protestodan dolayı zarar görmesi mümkündür TTK’nın 818/1-j. maddesi yollamasıyla 723. maddesi “hamil, protesto gününü veya poliçede gidersiz kaydı mevcut ise, ibraz gününü izleyen dört iş günü içinde, kabul etmeme veya ödememe hallerini, kendi cirantasına ve düzenleyene ihbar etmek zorundadır.” hükmünü haizdir. TTK’nın 818/2. maddesinde ise, TTK’nın 723/1. maddesinin çeklere uygulanmasında, protesto yerine 808/1. maddesinin b ve c bentleri gereğince belirleme yapmasının da geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır. TTK’nın 723/7. maddesine göre, aynı maddenin 1. ve 2. fıkralarında gösterilen sürelerde ihbarname göndermeyen kişi başvurma hakkını kaybetmez ancak ihmalinden doğan zarardan sorumlu olur.İnceleme konusu olayda, davalı tarafından kendi cirantasına ve düzenleyene TTK’nın 723. maddesi uyarınca ihbarda bulunulmamış olup, madde düzenlemeleri dikkate alındığında sözleşme ile ihbar yükümlülüğünün kaldırılamayacağının kabulü gerekir iken aksi yöndeki kanaat ile davanın reddine karar verilmesi yasaya uygun bulunmamış olup, ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeyen davalı yönünden 6102 Sayılı TTK’nın 723. maddesi hükmüne aykırı davranarak ihbar yükümlülüğünü ihlal ettiğinden dolayı bilirkişi tarafından dosya mevcuduna göre hesaplanan icra takip masrafı, tahsil harcı ve ücret vekalet olmak üzere toplam 5.311,84 TL fazla ödeme yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekli olup, ilk derece mahkemesinin kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, kaldırma sebebi nazara alınarak yeniden yargılama yapılması gerekmediğinden, davanın kısmen kabulü yönünden yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/05/2018 tarih, 2015/1196 E., 2018/428 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının kısmen kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu davanın KISMEN KABULÜ ile, 5.331,84 TL alacağın dava tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 364,21 TL nispi karar harcından peşin alınan 111,85 TL’nin mahsubu ile bakiye 252,36 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 111,85 peşin harç, 8,40 TL vekalet harcı, 1.200,00 TL bilirkişi ücreti, 88,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 1.435,95 TL yargılama giderinden davanın kabul ret oranına göre 1.169,00 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan masraf olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/ç- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(1)-(2). maddelerine göre 1.217,16 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 42,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 140,10 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022