Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1256 E. 2022/1108 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1256
KARAR NO : 2022/1108
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2018
NUMARASI : 2017/472 E. – 2018/393 K.
DAVANIN KONUSU : Marka (Delillerin Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin 1987 yılından bu yana sektörde faaliyet gösteren, konfeksiyon sektörüne yönelik masaüstü matkap, manuel darbeli perçin presi, elektromanyetik perçin presi, pnömatik perçin presi ve özel makinalar üreten bir firma olduğunu; birçok makinanm yanı sıra pnömatik kumaş kesme ve düğme kaplama makin asını da ürettiğini; söz konu makinalann benzerlerinin dünyada 19601ı yıllardan bu yana üretilmekte ve kullanılmakta olduğu; davalı şirketin kötüniyetli olarak I960-19701i yıllardan bu yana üretimi yapılan makineyi , sanki kendi buluşu gibi tescil ettirdiğini ve müvekkili aleyhine İstanbul 3. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2015/106 D.iş Dosyası ile tespit davasına konu yapıldığı; davalı şirket faydalı model belgeleri incelendiğinde her iki buluş için tekniğin bilinen durumunu anlatırken yapılan baskı ve kesme işleminin halihazırda “sadece’ manuel makinalar ile yapıldığını, pnömatik pres ve elektrik düğmesi ile işlemin daha hızlı ve az emek sarf ederek yayılacağının iddia edildiği; gerçekte ise 11 Aralık 1962 tarih ve 3,067,039 sayılı ve Amerikan Patent Bürosunun patenti ile J.B. Orlando Etal düğme kaplama makinasının elektrikli olanını icat ettiğini ve patent aldığını 04. 02.1975 tarihinde ise 3,863,527 sayılı ve Amerikan Patent Bürosunun patenti ile …. tarafından pnömatik teknoloji ile düğme kesip kaplama makinasının icadının patent konusu yapıldığını, buluş yaptığını iddia eden davalının buluşu çok uzun süredir “aynı şekli ile 1975 tarihli patentin maliki Astor firması tarafından üretildiğini; davalının gerek sözlü, gerekli yazılı ihtarları, gerekse de ikame ettiği tespit davası ile harcı alem olmuş ve davalı ile bir ilgisi olmayan Faydalı Model Belgesine dayanarak müvekkilini tehdit ve baskı altında tuttuğu, ticaret yapmasını engellediği ve haksız menfaat temin etmek amacını güttüğünü öncelikle davalı mülkiyetindeki 2014/7682 ve 2014/3876 sayılı Faydalı Model Belgelerinden doğan haklarının müvekkili şirkete karşı kullanmasını önler mahiyette tedbir kararının; akabinde davalıya ait 2014/7682 ve 2014/3876 sayılı Faydalı Model Belgelerinin hükümsüzlüğünü talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, yetkili mahkemenin Bakırköy Mahkemeleri olduğunu, müvekkili şirketin 1985 yılından itibaren Türkiye pazarında ve yurtdışında konfeksiyon sektöründe ticari faaliyet gösteren, pnömatik enerji ile keçe sistemi kombinasyonunu geliştiren müvekkil buluşunun TPE tarafından 2014/7682 ve 2014/3876 sayılı faydalı modeller ile tescilli bulunduğunu, müvekkilinin patentinin Amerikan ve Alman Patent bürolarınca tescilli olduğu iddiasının asılsız olduğunu, hükümsüzlük talebinin dayanağı olan 11 Aralık 1962 tarihli Amerikan Patent Bürosunca patentli düğme kaplama makinesinin elektrik enerjisi ile çalıştığını, ve bu özelliğiyle tescil edilmiş olduğunu, müvekkilin dava konusu makinelerinin ise pnömatik enerji yani hava basıncı ile çalıştığını bu sebeple 1962 tarihli makineyle müvekkil makinelerinin konusu kıyaslanamayacak derecede farklı olduğunu, 1975 tarihli astor firması tarafından üretilen makine pnömatik enerji ile çalışsa da müvekkil firmanın makinelerine kıyasla piston yapısı hem görsel hem de işlevsel olarak farklı olduğunu, müvekkil şirketin 1975 tarihli makineyi taklit etmediğini yenilik doğurucu faktörlerle kendi ürününü ürettiğini, davanın haksız ve kötü niyetle açıldığını, hükümsüzlük talebinin dayandırıldığı makineler ile müvekkile ait makineler farklı olduğunu, öncelikle yetki itirazının kabulü ile davanın usulden reddini talep etmiştir.İlk derece mahkemesince; “Tüm dosya kapsamı ve alınına rapor dikkate alınarak 2014/07682 nolu faydalı model belgesinin 1 nolu isteminin yenilik vasfı taşımadığı, 2 ve 3 nolu istemlerinin yenilik vasfı taşımadığı ,ayrıca buistemlerin 1nolu isteme bağlı istem şeklinde olduğu, 2014/07682 nolu faydalı model belgesinin 1 nolu isteminin yenilik vasfı taşımadığı, 2 ve 3 nolu istemlerinin yenilik vasfı taşımadığı sabit olduğundan faydalı modelin yenilik vasfı taşımaması sebebiyle Davalı adına TPMK’da tescilli 2014/07682 sayılı faydalı model belgesi ve 2014/3876 sayılı faydalı model belgesinin hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine” karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
-1985 yılından itibaren Türkiye pazarında ve yurt dışında konfeksiyon sektöründe ticari faaliyet gösteren, Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından düzenlenen belgelere sahip olan müvekkilinin davalının davacının ileri sürdüğü gibi kötü niyetli tescillere ve bu suretle haksız menfaat teminine ihtiyacı bulunmadığını,
-Tekniğin bilinen durumunu aşarak pnömatik enerji ile keçe sistemi kombinasyonunu geliştiren müvekkilinin buluşunun TPE tarafından incelenerek 2014/7682 ve 2014/3876 sayılı faydalı modeller ile belgelendiğini, dolayısıyla davacının mahkemeyi yanıltma saikiyle, müvekkili davalının buluşunun uzun süredir “aynı şekli ile” Amerika ve Alman Patent bürolarınca tescilli olduğu iddiasının asılsız olduğunu, hükümsüzlük talebinin dayandırıldığı 11 Aralık 1962 tarihli Amerikan Patent Bürosunca patentli düğme kaplama makinesinin elektrik enerjisi ile çalıştığını ve pnömatik enerji yani hava basıncı ile çalıştığını, dolayısıyla 1962 tarihli makineyle müvekkili davacıya ait makinelerin konusunun kıyaslanmayacak derecede farklı olduğunu, bu farklılığın müvekkilinin faydalı model tarifnamesinin 2. sayfasındaki 20 nolu paragrafta belirtildiğini, 1975 tarihli… Firması tarafından üretilen makine pnömatik (Hava Basıncı) enerji ile çalışsa da müvekkili davalı firmanın makinelerine kıyasla piston yapısı hem görsel hem de işlevsel olarak farklı olduğunu,…Firmasına ait makinenin pistonunun otomobil sektöründe kullanılan fren sistemi olduğunu, pistonun yarım silindir şeklinde iki kapaktan oluşmakta ve bu iki kapağın arasında kauçuk bir yaprak yani diyafram bulunduğunu, makine çalıştırılıp yukarıdan hava verildiğinde bu yaprak balon gibi şişerek mili itmeye başlamakta ve bu şekilde kuvvet uygulanmakta olduğunu, Makine kesme işleminin ise fren sistemlerinde olduğu gibi dönerli olarak yapmakta olduğunu, Müvekkili davalıya ait makinenin piston sisteminin ise müvekkili davalı firma tarafından bulunduğunu ve belgelendiğini, kutu şeklindeki bu pistonun içerisinde çift keçe bulunduğunu, yukarıdan hava üflendiğinde bu keçelerin yataklama yaptığını ve mili aşağıya doğru hareket ettiğini, kesme işlemini makine başlarını sağa sola çekerek gerçekleştirdiğini, taklit olduğu ileri sürülen 2 makine arasındaki işlevsel farkın bu noktada ortaya çıktığını, …Firmasına ait makine pistonunun diyafram sistemi ile çalıştığından dolayı strok yani milin aşağıya inme mesafesinin kısa olduğunu, maliyet ve piyasa sürüm bedeli açısından da farklılıkları bulunduğunu,
-Davacı tarafın bu makinelerin özgünlüğünün bilinciyle kendi ürettiği makinelerde … Firmasını değil müvekkili firmayı taklit ederek haksız kazanç elde etme gayreti içerisinde olduğundan hükümsüzlük davası açarak kötü niyet içerisinde olduğunu, bilirkişi heyetinin teknik uzmanları da içermesine rağmen teknik bir inceleme yapılmaksızın kanaat bildirerek hataya düştüklerini, bilirkişilerce pres mili ve tahrik silindirinin işlevlerinin ayırt edilemez derecede benzer olduğu bildirilmişse de zaten bu parçaların işlevlerinin farklı olmasını beklemenin mantıkla çeliştiğini, müvekkili davalıya ait faydalı modellerin amacı ile yurt dışındaki patentli ürünlerin amacı aynı olabilirse de, amacın benzer olmasının ürünlerin benzer olacağı ve faydalı ürün kapsamında olmayacağı anlamına gelmediğini, kararın reddedilmesi gerektiğini, bu sebeple kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Davaya konu makine ve benzerlerinin, dünyada 1960’lı yıllardan bu yana üretilmekte ve konfeksiyon işçileri tarafından da kullanılmakta olduğunu, dosyada iki tane alınmış bilirkişi raporu olduğunu, keçe ile ilgili açıklama dikkate alındığında, piston silindir sisteminde kullanılan keçenin bir nevi conta işlevi görmekte olduğunu, contada sızdırmazlık anlamında bu mekanizmanın bir parçası konumunda bulunduğunu bu sebeple tekniğin bilinen durumuna bir yenilik getirmemesine ek olarak her iki FM belgesinin istemlerinde de bu tanımlamanın geçmediğini istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, Faydalı Modelin yeni olduğunun kabulü için modelin aynısının başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın hiçbir yerinde kamuya sunulmamış olması gerektiği, davalı tarafa ait FM’in küçük ayrıntılarla farklı olanlarının daha önce kamuya sunulduğu, bu sebeple davalıya ait FM’nin yenilik ve ayırt edicilik vasfı olmadığı gerekçesiyle davanın kabulü ile davalı tarafa ait faydalı modelin daha önce var olan bir model olup, yenilik ve ayırt edicilik vasfı olmadığından hükümsüzlüğüne, TPE kayıtlarından terkin edilmesine karar verilmiştir.Dava, faydalı model belgesinin hükümsüzlüğü istemlerine ilişkindir.Faydalı modeller 551 Sayılı KHK ile düzenlenmiştir. Kararnamede faydalı model için bir tanımlama yapılmamıştır. Doktrinde yapılan tanımlamalarda faydalı model “sanayiye ve üç boyutlu ürünlere uygulanabilen buluş basamağına sahip bulunmayan basit bir çözümü ihtiva eden küçük bir buluş” şeklinde izah edilmiştir. (Tekinalp Ünal – Fikri Mülkiyet Hukuku – sayfa 667) Faydalı model konusu olan buluşa ilişkin yenilik, başvuru tarihinden önce Türkiye içinde veya dünyada herkesin erişebileceği şekilde yazılı veya başka bir biçimde açıklama yapılmamış yahut ülke genelinde kullanılmamış ise söz konusu olmaktadır. Bu bağlamda yenilik, patentlerde olduğu gibi mutlak anlamda yenilik olarak kabul edilmektedir. Ancak burada patentlerden farklı olarak kullanımda nispilik, yani ülke içinde kullanım şeklinde öngörülmüştür. Hükümsüzlüğün tespiti, dava tarihine göre değil faydalı model belgesinin başvurusunun yapıldığı tarih esas alınarak belirlenmelidir. Faydalı modellerdeki hükümsüzlük tarihinin belirlenmesi istem veya istemler bağlamında yapılmalıdır.Faydalı modelde hükümsüzlük iddiasının söz konusu olduğu her yerde istemlerin anlam ve kapsamının belirlenmesi için yorumlanması ve bu yorumlanan istemin benzer ürünle karşılaştırılması, faydalı modelden iktisadi bakımdan yararlanılıp yararlanılmadığının incelenmesi gerekir (Saraç – Patentten Doğan Haklar – sayfa 196).Faydalı Model Belgelerinin hükümsüzlüğü konusunda olaya uygulanacak mülga 551 Sayılı KHK’nın 165. maddesinde yer alan “a – Faydalı model belgesi konusunun, bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 154., 155. ve 156. maddelerinde belirtilen, hükümlere aykırılığı ispat edilmişse,” şeklindeki düzenleme ile KHK’nın 142. maddesindeki “Bu Kanun Hükmünde Kararnamenin 156. maddesi hükmüne göre yeni olan ve 10. madde anlamında sanayiye uygulanabilen buluşlar, faydalı model belgesi verilerek korunur” hükmüne atıfta bulunulmuştur. Buna göre, faydalı model başvurusunun kabul edilebilmesi için ortada teknik ilerleme anlamında “buluş” olması, söz konusu buluşun KHK’nın 156. maddesi anlamında yeni, KHK’nın 10. maddesi anlamında sanayiye uygulanabilir olması koşulu bulunmaktadır. Öte yandan bir buluş faydalı model belgesi verilerek korunmuş ise, faydalı modelin yeni ve sanayiye uygulanabilir olmadığını ispat yükü bu iddiayı ileri süren tarafa aittir. KHK’nın 156. maddesi uyarınca, faydalı model belgesi başvurusuna konu olan buluş başvuru tarihinden önce, Türkiye içinde veya dünyada herkesin ulaşabileceği şekilde yazılı olarak veya bir başka yolla açıklanmış veya yöresel veya ülke çapında kullanılmış ise, yeni değildir. Patent, faydalı model ve tasarımlarda dünya çapında, yani mutlak yenilik aranmakta olup, bu durum kamu düzenindendir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu E. 2017/11-152, K.2019/356).Somut olayda; dava dosyası içerisinde bulunan bilirkişi raporları incelendiğinde, teknik açıdan inceleme yapıldığının anlaşıldığı, dava konusu faydalı modelde 3 istem olduğu, 2 ve 3 nolu istemlerin 1 nolu isteme bağımlı istemler olduğu, tüm istemler yönünden yapılan incelemede yenilik özelliği bulunmadığının beyan edildiği ve bilirkişi raporunun kıyaslama yaparak bütüncül olarak buluşu değerlendirdiği buna göre bağlı istemlerin yenilik kriterinin taşıdığını tespitinin yapılmadığı, hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi raporu ile mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda hüküm kurulmasında bir isabetsizlik olmadığı anlaşıldığından davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 06/12/2018 tarih ve 2017/472 E., 2018/393 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine,
3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,
5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022