Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1255 E. 2022/1109 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1255 Esas
KARAR NO: 2022/1109
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/12/2018
NUMARASI: 2017/500 E. – 2018/412 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili şirketin … sicil numarası ile İstanbul Ticaret Sicil Odasına kayıtlı, elektronik ev aletleri üretimi yapan ülkemizin sayılı yerli kuruluşlarından olduğunu, müvekkiline ait … markası tanınmış marka olduğunu uzun yıllar … ve aura markasına yapılan ciddi yatırımlar sayesinde toplum nezdinde tanınmış, itibarlı bir marka haline geldiğini, davalıların , kullanım hakkına sahip olmamasına rağmen müvekkil şirketin marka haklarını internet sitesinde usulsüz olarak kullandığını bu haliyle müvekkil şirketin müşterilerini kandırma, müvekkil şirketi zarara uğratarak haksız kazanç temin etme yoluna gitmiş olduklarını, müvekkilinin uzun yıllar ciddi yatırımlar yaparak halk nazarında oluşturduğu imajı kötü niyetli üçüncü şahıslar tarafından zedelendiğini, hiçbir şekilde kullanım hakkına sahip olmayan üçüncü şahısların , müvekkil şirketin sahip olduğu markaları internet sitelerinde, basılı broşürlerde ve ilanlarda kullanarak müvekkil şirkete zarar verdiğini, davalıların, http://…com/ isimli internet sitesinde müvekkil şirkete ait …, …, … ve … markalarını kullanarak müvekkil şirketin yetkili servisi izlenimi oluşturmaya çalıştığını, bu sitelere kendilerinin irtibat bilgilerini yazarak, davalıları … yetkili servisi zanneden site ziyaretçilerini doğrudan kendilerine yönlendirdiğini, daha sonra davalılar, müşterilerin … markalı su arıtma cihazlarına sahte, ikinci el, çin malı diye tabir edilen kalitesi düşük yedek parça filtreler monte etmiş ve müşterilerden fahiş ücretler talep etme yoluna gittiğini, müvekkiline ait … ve diğer markaların yetkili servis imajı yaratacak şekilde kullanıldığından markaya yönelik tecavüzün tespiti, meni 1. FSHCM’nin 2017/23 Esas, 2017/216 Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak haksız rekabetin ve markaya tecavüzün tespiti, meni, şimdilik lisansa dayalı 100,00 TL maddi, 15.000 TL manevi tazminat talep ettiklerini, söz konusu tazminat taleplerinin her iki davalı için talep ettikleri toplam tazminat olduğunu, davanın kabulü ile yargılama gideri ve ücreti vekaletin davalı taraflardan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ıslah harcını yatırarak maddi tazminat talebini 25.000,00 TL olarak arttırmıştır. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; Söz konusu internet sitesiyle bir ilişiği olmadığını, iddiaların hiçbirinin yasal dayanığı olmadığını, kullanımın kendisi tarafından yapıldığına yönelik ispatın yapılmasını ve yerinde olmayan davanın reddini yargılama gideri ve ücreti vekaletin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep ve beyan etmiştir. Davalı …’nın süresinde dosyaya cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmış, davayı inkar ettiği kabul olunmuştur. İlk derece mahkemesince; “Davalıların, davacı adına kayıtlı markalara tecavüzlerinin sabit olup, aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu ve davacının isteyebileceği maddi tazminat tutarının 25.506,85 TL olup talep ile bağlı kalınarak davacının maddi tazminat talebinin kabulü ile, 25.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan alınarak davacıya verilmesine karar vermek gerekmiştir. Davacının manevi tazminat talebine gelince; yukarıda değinilen davalıların eylemi marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğundan eylemin işleniş biçimi ve süresi, manevi tazminatın amacı ile davalıların ekonomik durumları gözetilerek manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile, 3.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan tahsiline” karar verilmiştir. Davalı … vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Mahkemenin, müvekkili davalının duruşmalar esnasında dava konusuyla alakalı yapmış olduğu sözlü savunmaların hiçbirini duruşma zabıtlarına geçirmediğini, fakat davacı avukatın beyanlarının aynen duruşma zabıtlarına geçirildiğini, müvekkilinin savunma hakkının elinden alınmış olduğunu, -Bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini ancak yeniden bilirkişi raporu aldırılmadan eksik inceleme karar verildiğini, belirlenen tazminat miktarının hatalı olduğunu, belirtilen tarihler arasında davacı şirketin kar ve zarar durumuna, yıllık ve aylık bilançolarına bakılmadığını, farazi bir gelirden bahsedildiğini ve farazi bir tazminat miktarı belirlendiğini, -Davacı şirketin dava dilekçesinde iddia ettiği gibi müvekkili tarafından … yetkili servisiymiş gibi bir izlenim kesinlikle oluşturulmadığını, bu su arıtma cihazlarının satış bilgilerinin şirketin satış ofislerinden mail yoluyla şirketin yetkili servislerine iletildikten sonra bizzat davacı şirketin servis personelleri tarafından satılan su arıtma cihazlarının montajı yapıldığını yani iddia edildiği gibi müvekkilinin bu cihazın satışına aracılık etmiş olsa dahi, su arıtma cihazını temin edip, montajını yapmasının mümkün olmadığını, -Davacı şirketin müvekkilinin aracılık ettiği satışlardan dolayı hiçbir zarara uğramadığını aksine hiçbir emek harcamadan, risk almadan, reklam vermeden, personel maaşı vermeden yüksek kazanç elde ettiğini, Müvekkilinin davalı şirketin satışlarının artmasına ve haliyle şirketin sürümden daha çok kar elde etmesine katkıda bulunduğunu, -Müvekkilinin satışına aracılık ettiği ürünlerin şirketin kendi personelleri tarafından teslim ve montajının yapıldığını, soyut bir zarar tespiti yapılarak dosyaya sunulan hakkaniyetten uzak raporun hükme esas alınması sonucunda hukuka aykırı bir karar verildiğini kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … istinaf dilekçesinde özetle; -Bilgisayar Teknolojileri ve Programlama bölümünden mezun olduğunu, Web sitesi tasarımı, tanıtımda ve reklam hizmetleri vermekte olduğunu, …’nde ofis müdürü olarak çalıştığını beyan eden adını hatırlayamadığı bir vatandaşın kendisinden bir web sitesi yapmasını istediğini, kendisinin de web sitesinin tasarımını bir gün içerisinde yapıp teslim ettiğini, daha sonra hiç bir şekilde bir bağlantısı olmadığı halde bu konudaki alan adının kendi tarafından alındığı varsayılarak davada adının geçtiğini, adresine duruşma zamanlarının tebliğ edilmediğini, yada muhtarlığın kendisine ulaşmadığını, -…’nde çalışanlar tarafından tehditler aldığını, Davacı firmanın kendi personelleri ile yaşadığı sorunlardan dolayı kendi adının dosyada geçmesinden maddi ve manevi olarak zor durumda olduğunu, evli olduğunu, 3 yaşında bir oğlunun olduğunu, bu dava yüzünden evliliğinin bitme noktasına geldiğini, tarafına yaptırılan web sitesinin …, sorumlu müdürlerinin yaptırıldığını, Davacı şirket ve çalışanları tarafından tazminat kararında geçen rakamları ödemem konusunda tehditler aldığını, adının dosyadan çıkarılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, internet sitelerine erişimin engellenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davalı … istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; Somut uyuşmazlıkta davacı vekili markasının kullanıldığı iddiası ile davacının marka hakkına tecavüz edildiğini iddia etmektedir. Ürünlerin Orijinal olup olmadığı, yedek parça olarak kullanılan ürünlerin orijinal olup olmadığı konusunda dosyada yeterli bilirkişi raporu olmadığı ve marka hakkının tükenip tükenmediği, marka ihlali varsa davacının talep edebileceği tazminatın miktarının tespiti gibi hususlarda uyuşmazlığı çözümlenmesi gerekmektedir. Marka hakkının tükenmesi ilkesi, markayı taşıyan ürünlerin piyasaya sunumunun gerçekleşmesinden sonra, söz konusu ürünlerin piyasa ajanları arasında tedavülüne marka hakkına dayanılarak müdahale edilmesinin ve bu şekilde ürünlerin pazarlanmasında marka sahibi lehine tekel oluşturulmasının önüne geçilmek amacıyla öngörülmüştür. Bu ilkeye göre, marka sahibi veya onun rızası dahilinde 3. kişiler tarafından belirli bir coğrafi bölgede piyasaya sunulan markalı ürünlerin tedavülüne marka sahibinin engel olamamasını ifade etmektedir. (Yasaman/Ayoğlu, Marka Hukuku, C.I, 2004 s.539 aktaran Yasaman Hamdi; Marka Hukuku İle İlgili Makaleler, Hukuki Mutalalar ve Bilirkişi Raporları III, s. 268). Buna göre, marka sahibi, tescil ile elde etmiş olduğu tekel hakkını, markayı taşıyan ürünleri ilk olarak piyasaya sürmekle kullanmakta; bu şekilde piyasaya sunulan orijinal ürünlerin markaya ve sahibine zarar vermeyeceği kabul edilmektedir. Marka hakkının tükenmiş sayılabilmesi için” gereken şartlar; markanın 556 Sayılı KHK kapsamında koruma altında olması, markayı taşıyan malların Türkiye’ de piyasaya sunulmuş olması, bu sunumun marka sahibinin rızası dahilinde gerçekleşmiş olması gerektiği olduğu anlaşılmaktadır. 556 Sayılı KHK 61. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılan fiiller sayılmış olup, 1. fıkranın (a) bendine göre, 9. maddenin ihlali ve (b) bendine göre de, marka sahibinin izni olmaksızın markayı veya ayırt edilemeyecek derecede benzerini kullanmak suretiyle markayı taklit etmek, markaya tecavüz fiilini oluşturacaktır. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun haksız rekabet başlıklı bölümünün, dürüstlük kuralına aykırı davranışlar, ticari uygulamalar başlıklı 55. maddesinde haksız rekabet oluşturan haller açıkça sayılmış olup, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek, kendisi, ticari işletmesi, işletme işaretleri, malları, iş ürünleri, faaliyetleri, fiyatları, stokları, satış kampanyalarının biçimi ve iş ilişkileri hakkında gerçek dışı veya yanıltıcı açıklamalarda bulunmak veya aynı yollarla üçüncü kişiyi rekabette öne geçirmek, paye, diploma veya ödül almadığı hâlde bunlara sahipmişcesine hareket ederek müstesna yeteneğe malik bulunduğu zannını uyandırmaya çalışmak veya buna elverişli doğru olmayan meslek adları ve sembolleri kullanmak, başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak, kendisini, mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini, fiyatlarını, gerçeğe aykırı, yanıltıcı, rakibini gereksiz yere kötüleyici veya gereksiz yere onun tanınmışlığından yararlanacak şekilde; başkaları, malları, iş ürünleri veya fiyatlarıyla karşılaştırmak ya da üçüncü kişiyi benzer yollardan öne geçirmek, seçilmiş bazı malları, iş ürünlerini veya faaliyetleri birden çok kere tedarik fiyatının altında satışa sunmak, bu sunumları reklamlarında özellikle vurgulamak ve bu şekilde müşterilerini, kendisinin veya rakiplerinin yeteneği hakkında yanıltmak fiilleri haksız rekabet olarak belirtilmiştir. Marka hakkının tükenmesi ilkesi, 89/104 sayılı Yönergenin 7/1. maddesine dayanmaktadır. Buna göre, marka sahibi (veya onun izin verdiği kişi) markayı taşıyan ürünleri piyasaya sürdükten sonra bu ürünleri alan kişiler tarafından tekrar piyasaya arz edilebilirler. Bu ürünlerin piyasaya arzı ve fiyat düzenlemeleri üzerinde marka sahibi tekel hakkına sahip değildir. Yeter ki, markalı ürünler orijinal olsun ve ülkeye/piyasa yasal yollardan sokulmuş olsun. Ancak, markalı ürünlerin yasal olarak üçüncü kişilere devri yapılırken, ürünün değiştirilmesi ve kötüleştirilmesi halinde marka sahibinin bu ürünleri yeniden piyasaya sürülmesini engelleme hakkı olacaktır.(556 Sayılı KHK.nın md.13/II) Davaya konu ürünlerin orijinal olup oldukları hususunda dosyada yeterli bilgi ve belge bulunmadığı, yedek parça ve servis hizmeti verilip verilmediğine dair de dosyada yeterli bilgi belge bulunmadığı, bilirkişi raporunun bu konuda yetersiz olup, teknik inceleme yapıldığı görülmüştür. Öncelilke davacının ve davalının delilleri toplanarak ve davacının yedek parçaların orijinal olup olmadığı araştırması yapılarak ve bu konuda denetime elverişli bilirkişi raporu alınarak sonuca ulaşılması gerekirken davanın kabulüne karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden davalı vekilinin sadece bu sebeple sınırlı olmak üzere istinaf başvurusunun kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Davalı … istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; Davalı …’ın hangi sıfat ile davada yer aldığına dair dosya kapsamında bilgi bulunmadığı, web tasarımcısı olması halinde marka hakkına tecavüz fiili yönünden taraf sıfatının bulunmayacağı alınan bilirkişi raporunda …’ın site sahibi olup olmadığının veya satışı yapan kişiler ile bağlantısının olup olmadığının belirlemesinin yapılmadığı, dava konusu internet sitesinin kime ait olduğu konusunda bilgi olmadığı, …’ın taraf sıfatının bulunup bulunmadığının değerlendirmesinin yapılmadığı tespit edilmiştir. Bu konuda davalı …’ın beyanları dikkate alınarak teknik bilirkişiden bu konudaki tespitleri nazara alınarak, mahkeme hakimi tarafından değerlendirilmesi gerektiğinden bu yöne ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. Her iki davalı yönünden istinaf taleplerinin kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, oluşturulacak yeni bilirkişi heyetinden alınan raporlarda dikkate alınarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı … ve davalı …’nın istinaf istemlerinin KABULÜ ile; 2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/12/2018 tarih, 2017/500 E. 2018/412 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 479,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 478,25 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,6- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022