Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1254 E. 2022/1543 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1254
KARAR NO: 2022/1543
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 18/12/2018
NUMARASI: 2016/111 E. – 2018/408 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri İle İlgili Sözleşmeden Kaynaklanan
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 03/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasında imzalanan 18.08.2006 tarihli ve devamı niteliğindeki 14.09.2010 tarihli ana yapım sözleşmesi ve sonraki tarihli (01.05.2012, 05.03.2013, 28.04.2014) ek protokoller gereği müvekkili şirketin 18.08.2006 tarihinden itibaren … ve … programlarının yapımını gerçekleştirdiğini, davalı tarafından sözleşmenin 10. maddesi uyarınca sözleşme ve eki protokollerinin tek taraflı ve tazminatsız olarak feshedildiğinin Beyoğlu … Noterliği’nin 15.02.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile kendilerine bildirdiğini, sözleşmenin 9. maddesi gereği yayın döneminin uzadığını ve uzayacağına inanarak hareket edildiğini, sözleşmenin 10. maddesinin FSEK m. 50, TBK 25, TMK 2, TBK 27, TMK 23 gereği ağırlaştırıcı olmasından dolayı geçersiz olduğunu, neticeten feshin haksız olduğunu, davalı tarafından ödenmeyen ve dava edilen bir çok alacağı bulunmasına rağmen 10 yıldır programı hiç bir şekilde aksatmadığını, 17 çalışanın çıkarılmak durumunda kalınıp kıdem ve ihbar tazminatı ödendiğini, davalının mekan temin etmemesi sebebiyle ekstra mekan kiralama dahil 04.04.2015 tarihinden itibaren 289.100-TL stüdyo çekimi ve sunucu masrafı yaptığını, ayrıca uzamış sözleşme gereği sona erme tarihinin 14.09.2010 tarihli sözleşme m.9 gereği 24.09.2016 olduğunu, 32. Bölüm telifinin de ödenmesi gerektiğini, haksız fesih sebebiyle uğramış oldukları zararın tazmininin gerektiğini, hem de sözleşmeden doğan alacak haklarının ödemesi gerektiğini beyanla müvekkilinin haksız fesih sebebiyle uğradığı zararı için şimdilik 5.000-TL ve 04.04.2015 tarihinden itibaren müvekkilince karşılanan stüdyo çekim ve sunucu masrafları için 5.000,00 TL’nin 19.02.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, sözleşmenin haklı ve tek taraflı olarak sözleşmeye uygun şekilde fesh edildiğini, çekimlerin maliyetleri hakkında kendileri için kararlaştırılan bir sözleşme maddesi olmadığını, davacının çalıştırdığı işçiler için de müvekkilininin bir sorumluluğu olmadığını, iddia edilen vakıaları inkar ile davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince ” … Taraflar arasında 18.08.2006 tarihi itibariyle “…” ve “…” ismi verilen programların yapımı konusunda anlaşma düzenlendiği, davalı tarafça bu sözleşmenin Beyoğlu … Noterliği’nin 15.02.2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile fesh edildiğinin davalı tarafça davacıya bildirildiği, sözleşmenin 17. maddesi ile davalı şirkete tek taraflı ve tazminatsız feshi hakkının tanındığı gibi sözleşmenin 20. maddesinde de, başlangıçta 1 yıllık olarak yapılan sözleşmenin uzaması halinde yine davalı şirketin herhangi bir zamanda herhangi bir sebep ileri sürülmeksizin ve tazminat ödemeksizin tek taraflı olarak feshedebileceğinin öngörüldüğü, taraflar arası sözleşmenin 4. maddesi uyarınca da tüm yapım masraflarının davacı tarafça karşılanıp toplam ücrete dahil olduğunun kararlaştırıldığı yine çalışanlara ödenecek tazminatların da davacı tarafça ödenmesinin öngörüldüğü görülmüştür. … Buna göre, tarafların her ikisi de tacir olup sözleşmeyi müzakere ederek imzaladıkları varsayılır. Olayımızda da davalı taraf sözleşmenin verdiği yetkiyi kullanarak fesih hakkını kullanmıştır. Fesih sebebiyle zarar yüklenmesi mümkün olmadığı gibi çalışanlara yapılan ödemeler, fesih sebebiyle çalışanlara yapılan ödemeler keza, dış çekim masrafları, davacı yükümlülüğünde olup davalının sorumlu tutulması mümkün olmadığından gerekçesi ile sabit bulunmayan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin sadece 2006 tarihli sözleşmeye atıf yaparak eksik inceleme ile hüküm kurduğunu, tarafların ilk olarak 18.08.2006 tarihinde imzaladığı yapım sözleşmesi gereği müvekkili şirketin 18.08.2006 tarihinden itibaren “…” ve “…” programlarının yapımını gerçekleştirdiğini, devamında “…” isimli programa ilişkin 14.09.2010 tarihli bir yapım sözleşmesi daha imzalandığını, devamında da 14.09.2010 tarihli sözleşmenin eki niteliğinde bulunan 01.05.2012 tarihli ek sözleşme , 05.03.2013 tarihli ek protokol ve 28.04.2014 tarihli ek protokol imzalandığını ve ek protokoller ile sözleşmenin devamlılığının sağlandığını, davalının Beyoğlu … Noterliği’nin 15.02.2016 tarih ve … Yevmiye numaralı ihtarnamesi ile taraflar arasında bulunan 14.09.2010 tarihli yapım sözleşmesi ve eki niteliğindeki 28.04.2014 tarihli ek protokolün tek taraflı ve tazminatsız olarak feshedildiğini bildirdiğini, davalının 2006 tarihli sözleşmeden kaynaklı yetkisi ile sözleşmeyi fesih ettiği tespitinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, bunun yanı sıra sözleşmenin sorumluluk alanları ile birlikte sözleşmenin içeriğinin de Mahkemece yanlış yorumlandığını, 2010 tarihli sözleşmede açık bir şekilde tarafların yükümlülüklerinin belirlendiğini, m.2.4 gereği yapımcı tarafından meydana getirilmesi için yapılacak tüm dış çekimlerinin gerçekleştirilmesi, araştırmaların yapılması, donanımının temini, çekim ekibinin tespiti ve temini, her türlü elektronik cihaz, teknik malzemenin temini, işletilmesi, taşınması, çekimlerin gerçekleştirilmesinin ve tüm masrafları tamamen kendisine ait olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, ancak programın stüdyoda gerçekleştirilecek çekimlerinde teknik malzeme, reji ve çekim ekibinin temini ve giderleri …’ye ait olacağının belirlendiğini, 2.9. maddesi gereği programın sunucunun … olduğunu belirtirken sunucu üzerinde yapımcının tek taraflı tasarrufu olamayacağını sunucu atamasının münhasıran …’ye ait olacağını, m.2.15 de sunucu ücretinin …’ye ait olacağının zikredildiğini, hal böyle iken mahkemece tüm yükümlülüklerin davacı üzerinde olduğu tespiti sözleşmenin hatalı yorumundan ibaret olduğunu, sözleşme maddesindeki açık hüküm karşısında davalının davacı müvekkilinin yapmış olduğu masrafları ödemesinin hakkaniyet ve sözleşme hukuku açısından zorunluluk kesbettiğini, Prof. Dr. …’ün mütalaasının da önem arz ettiğini, davalı tarafla yapılan yapım sözleşmeleri gereği stüdyo çekim masraflarının davalı tarafça 37. bölüme kadar sözleşmeye riayet edilerek stüdyo çekim masrafları ile sunucu masraflarının karşılandığını, ancak daha sonra kanal tarafından müvekkiline stüdyo verilmediğini, yine de çekimlerin devam etmesinin istendiğini, müvekkilinin bunun üzerine hazırladığı programın sunum işlemi için başka mekanlarda çekim yapmak durumunda kaldığını, bir mekan kiralayıp sıfırdan stüdyo haline getirmenin müvekkiline extra maliyet getirdiğini, davalı tarafından müvekkilinin sürekli olarak bu masrafların karşılanacağı, stüdyo verileceği gerekçeleri ile oyalandığını, 2006 tarihli sözleşmenin verdiği yetki ile feshin haklı olarak feshedilmesinin söz konusu olmadığını, 14.09.2010 tarihli ana sözleşme niteliğinde bir yapım sözleşmesi imzalandığını ve davalının buna dayanarak 14.09.2010 tarihli sözleşme ve eklerinin feshedildiğine ilişkin ihtarname gönderdiğini, mahkeme kararına gerekçe gösterilen 18.08.2006 tarihli sözleşmenin 14.09.2010 tarihinde yapılan sözleşme ile yenilendiğini bazı sözleşme hükümlerinin bu sözleşme ile değiştirildiğini, mahkemenin kararında bu hususa hiçbir şekilde değinilmediğini, 14.09.2010 tarihli sözleşmenin 9. Maddesi gereği sözleşmenin bir yayın dönemi daha uzadığını, sözleşmenin sona erme tarihinin 24.09.2016 olduğunu, MK m.2 gereği sebepsiz fesih hakkının bu sınırlamaya tabi olduğunu, yayın dönemi gelmeden önce sona erdirme imkanı varken bu imkanın kullanılmayıp yayın döneminin ortasında bu hakkın kullanılmasının hakkın kötüye kullanılması olduğunu, bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeninin korumayacağını, neticeten davalının tazminatsız fesih hakkı olduğunu ileri sürerek, fesih sebebiyle tazminat ödeme yükümlülüğünden kaçınamayacağını, sözleşmenin haksız feshi sebebi ile müvekkilinin uğradığı zararların tazmini gerektiğini, müvekkilin işçilerin istihdamını sağlayacak yeni anlaşmalar yapması imkansız hale geldiği için 17 çalışanının işine tazminatlarını ödeyerek son vermek durumunda kaldığını, mekan kiralayıp sıfırdan stüdyo haline getirmenin müvekkiline extra maliyet getirdiğini, sözleşmenin 2.15. maddesi gereği sunucu masraflarının … tarafından karşılanacağı hüküm altına alınmış olmasına karşın mahkemece sözleşme hükmü dahi hiçbir şekilde dikkate alınmadan hüküm kurulmuş olmasının hatalı olduğunu, taraflar arasında yer alan sözleşmenin tek taraflı olarak ağırlaştırıcı yükümlülükler getiren hükümlerinin geçersiz olduğunu beyanla kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, gerekirse dosyanın yeniden karar verilmek üzere yerel mahkemeye gönderilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle;Mahkemenin tüm sözleşmeleri ekleri ile birlikte değerlendirerek feshin haklı olduğuna kanaat getirdiğini, davacının iddialarını somutlaştırmadığını, sözleşmelerde tarafların yükümlülüklerinin kararlaştırıldığını, feshe kadar davacının mali talebinin bulunmadığını, davacı tarafından TMK m. 2 ye aykırı hareket edildiğini, mütalaanın delil olmadığını, davacının haksız fesih ve zararı bulunduğu iddiası ile zararlarının tazminini talep edemeyeceğini, basiretli tacir ilkesi gereği sözleşmenin sözleşme özgürlüğü çerçevesinde imzalandığını ve tüm hükümlerinin bir bütün olarak geçerli olduğunu beyanla ilk derece Mahkemesinin kararının hukuka uygun olmasından dolayı davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca taraf vekillerinin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, taraflar arasında imzalanan televizyon formatı program yapım sözleşmesi uyarınca, davacının ödenmediğini iddia ettiği hak ve alacaklarının tahsili istemi ile taraflar arasında mevcut yapım sözleşmesinin davalı şirket tarafından haksız feshedildiği iddiası ile uğranılan zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Eldeki davada, taraflar arasında 18.06.2006 tarihinde … ve … televizyon formatı program yapım sözleşmesi imzalandığı, bu sözleşmenin devamı niteliğinde olan ve bir bütün teşkil edecek şekilde bazı hükümlerin revize edildiği 14.09.2010 tarihli televizyon formatı program yapım sözleşmesi imzalandığı, 01.05.2012, 05.03.2013, 28.04.2014 tarihli ek nitelikte protokollerin imzalandığı, davalı tarafından Beyoğlu …. Noterliği’nin 15.02.2016 tarihli … yevmiye numaralı ihtarname ile ana sözleşmeler ve eklerinin fesih edildiğinin davacıya bildirildiği sabittir. Uyuşmazlık, taraflar arasında cari sözleşmeler ve ekleri kapsamında feshin geçerli veya haklı olup olmadığı, sözleşmeler ve ekleri hükümleri gereğince tarafların mali yükümlülükleri kapsamında davacının davalıdan alacağının ve ya zarar tazmini hakkının bulunup bulunmadığına dairdir. Öncelikle, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerin geçerlilikleri yani yeni tarihli sözleşmenin eski tarihli sözleşmeyi ortadan kaldırıp kaldırmadığı değerlendirilmelidir. Taraflar arasında 18.06.2006 tarihinde imzalanan … ve … televizyon formatı program yapım sözleşmesi ana sözleşme olup 14.09.2010 tarihinde taraflarca imzalanan televizyon formatı program yapım sözleşmesi 18.06.2006 tarihli ana sözleşmenin devamı niteliğinde ve bir bütün teşkil edecek şekilde bazı hükümlerinin revize edildiği sözleşmedir. Ayrıca tarafların 01.05.2012, 05.03.2013, 28.04.2014 tarihlerinde imzaladığı ek nitelikte protokoller bu ana ve devamı niteliğindeki sözleşmeler ile birlikte değerlendirilmesi gereken özel şartlar taşıyan ek sözleşmelerdir. Tarafların kanun gereği tacir olan ticaret şirketi olması sebebi ile; TMK m.2’nin, TTK’da özel düzenlemesi olan m.18/ 2 gereği basiretli davranması gerekir. Taraflar arasında sözleşmelerin ve eki protokollerin imzalanması sözleşme özgürlüğü çerçevesinde gerçekleşmiş olup taraflar haklarını kullanırken ve borçlarını ifa ederken dürüst davranmalıdır. Davacı, davalı lehine olduğunu değerlendirdiği hükümlerin geçersizliğinden yani kısmi geçersizlikten (sözleşme m.10, FSEK m.50, TBK m.25, 27, TMK m.2, 23) bahsetmiş ise de, sözleşmelerin tüm hükümleri ile kümülatif bir şekilde geçerli bir biçimde kurulduğu belirlenmekle aksinin ileri sürülmesini hukuk düzeni korumaz. Taraflar arasında imzalanan 18.06.2006 tarihli sözleşmenin devamı niteliğindeki 14.09.2010 tarihinde imzalanan revize sözleşmenin 2.4. maddesi “Yapımcı, programın meydana getirilebilmesi için yapılacak tüm dış çekimlerinin gerçekleştirilmesi, araştırmaların yapılması, donanımının temini, çekim ekibinin tespiti ve temini, her türlü elektronik cihaz, teknik malzemelerin temini, işletilmesi, taşınması, çekimlerin gerçekleştirilmesinin ve tüm masraflarının kendisine ait olduğunu kabul ve taahhüt eder. Ancak programın stüdyoda gerçekleştirilecek çekimlerinde teknik malzeme, reji ve diğer çekim ekibinin temini ve giderleri …’a ait olacaktır.”, 2.20. maddesi «Yapımcı, … ile arasında hiçbir iş hukuku ilişkisi bulunmadığından işbu sözleşmeden doğan edimlerin ifası sırasında çalıştırdığı kişilerin işçilik alacaklarından, SSK primlerinden, iş kanunu, sosyal sigortalar kanunu, vergi ve ilgili tüm mevzuat hükümlerinden doğan ücret, tazminat, prim, resmi harç ve benzeri tüm mali ve diğer yükümlülüklerinden kendisinin sorumlu olduğunu, iş kazası, meslek hastalığı prim ödemeleri ve meydana gelebilecek olayların tüm hukuki sonuçlarından mesul olduğunu, işçi sağlığı ve işçi güvenliği ile iş disiplinine ilişkin olarak konulan bağlayıcı nitelik taşıyan genel kurallara kendi işçilerinin uymalarını sağlamak, iş sağılığı ve güvenliği mevzuatına göre alınması gerekli olan tüm tedbirleri almakla yükümlü olduğunu doğabilecek her türlü riskin kendisine ait olduğunu kabul beyan ve taahhüt eder.”, 3.3. maddesi “Son yayınlanan 4 program ortalaması, tüm kişiler için yapılan seyredilme ölçümlerinde 12(oniki)’nin altına düştüğü takdirde … programı geçici süreli veya tamamen yayından kaldırma veyahut da sözleşmeyi haklı sebeple de feshetme hakkını haizdir.”, 9. maddesi “İşbu sözleşme imza ile yürürlüğe girer. Her sezon son yayın tarihinden 15 (on beş) gün önce …’nin sözleşmeyi bitirmek istediğini bildirmemesi halinde sözleşme bir yayın dönemi için daha uzar.”, 10. Maddesi “…’nin işbu sözleşmeyi 3 (üç) gün öncesinden sebep göstermeksizin tek taraflı ve tazminatsız fesih hakkı olduğu konusunda taraflar mutabıktırlar.” hükümlerini haiz olmakla; Davalının sözleşme hükmü gereğince tek taraflı ve tazminatsız fesih hakkını geçerli bir şekilde kullandığı, davacının iddia ettiği gibi sözleşmenin daha uzun süre ile devam etmesinin hayatın olağan akışı gereğince davalıdan beklenmesinin dürüstlük ilkesi ile bağdaşmayacağı, aksi halde hukuki güvenlik ilkesinden bahsedilemeyeceği, sözleşmenin devamı konusunda ve taraflara maliyet yüklenmesi konusunda davalıya sözleşmenin devam etmesi gerektiğinin dayatılamayacağı, bunun hukuken mümkün bulunmadığı, bunun neticesinde davacının iddia ettiği zararlara davalının katlanmasının davalıdan beklenemeyeceği, yine sözleşme hükmü gereğince hizmet sözleşmeleri feshedilen işçilerin işçilik alacaklarının, dış çekim mekanı vb. maliyetlerin davacının sorumluluğunda olduğu, sözleşmenin davalı tarafça her an sona erdirilebileceğinin öngörülmesi gerekliliği gereği sözleşmenin davacı tarafından öngörülen sona erme tarihinden önce sona erdirilmesi sebebi ile bu sürece ilişkin başkaca alacağının olamayacağı, tarafların sözleşmelerin ve eki protokollerin geçerli olduğu döneme ilişkin hak ve alacaklarını muhasebeleştirdiği, sözleşmenin 2.9. maddesi gereği sunucu atamasının ve 2.15 maddesi gereği sunucu ücretinin davalıya ait olduğunun kararlaştırılmış olması karşısında sunucunun ücretinin davacı tarafından ödendiğine dair açıkça dosya kapsamında delil bulunmadığından yine davacının fazlaya dair yaptığı masrafların, zarar tazmini olarak tahsile yönelik alacağının kaldığına dair de bilgi, belge ve delil bulunmadığı belirlenmekle, ilk derece Mahkemesinin kararının isabetli olduğu, aksine dair davacı istinafının yerinde olmadığı değerlendirilmiştir. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine, açılan davanın alacak değeri belirli bulunmakla birlikte alacağın kısmen talep edildiği bu durumda kısmi alacak davası olarak açıldığı dosya kapsamından belirlenmekle, kısmi dava değerine göre kesin olmak üzere karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 18/12/2018 tarih ve 2016/111 E., 2018/408 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 03/11/2022