Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1249 E. 2022/1416 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1249 Esas
KARAR NO: 2022/1416
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/06/2018
NUMARASI: 2014/59 E. – 2018/691 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak Şanlıurfa … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, çekin çalıntı bir çek olduğunu, Büyükçekmece CBS’nin 2013/7313 Soruşturma sayılı dosyasının derdest olduğunu, imza incelemesi yapıldığında imzanın müvekkiline ait olmadığının ve imzanın sahte olduğunun ortaya çıkacağını, hırsızlık konusu çeklerden çekin yaklaşık bir yıl evvel olay tarihinde boş çek yaprağı olarak koçan içinde kaybolduğunu, müvekkilinin Büyükçekmece Polis Merkez Amirliğindeki 20.01.2013 tarihindeki ifadesinde belirtildiği gibi çeklerden bir tanesi olan bu çekin boş yaprak olarak çalındığını, bu çeki çalan kişiler tarafından hamil görünen şirkete, oradan da … Bank Şanlıurfa Şubesi’ne verildiğini, Şanlıurfa Şubesi’nin de icra takibine (Şanlıurfa … İcra Dairesi’nin … Esas) konu ettiğini iddia ile müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile % 40 tazminatın davalılardan alınarak müvekkiline verilmesini talep etmiştir. 17.03.2014 tarihinde 38.066-TL’nin icra dosyasına ödenmesi karşısında dava istirdat davası olarak davacı tarafından ıslah edilmiştir. Davalı … Bankası AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili bankanın Şanlıurfa Şubesi ile diğer davalı … Ltd Şti arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden borçlu firmaya kredi kullandırıldığını, kredinin teminatını teşkil etmek üzere ve tahsilinde bedeli kredi borcuna mahsup edilmek üzere diğer davalı ciranta şirket tarafından çekin müvekkili bankaya teslim edildiğini, çekin karşılıksız çıkması sebebiyle takip işlemine konu edildiğini, davanın öncelikle husumetten reddi gerektiğini, çekin müvekkili bankanın kredili müşterisi davalı şirket tarafından teslim edildiğini, çekin düzenlenmesinde müvekkili bankanın herhangi bir dahilinin bulunmadığını, bankanın hiçbir yasal yükümlülüğünün bulunmadığını, müvekkili bankanın dava konusu çekin meşru hamili olduğunu, çekin karşılıksız çıkması sebebiyle alacağın tahsili amacıyla yasal takip başlatıldığını, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, kötü niyet tazminat talebinin şartlarının mevcut olmadığını savunarak davanın usul ve esastan reddini savunmuştur. Davalı … Ltd. Şti’ne dava dilekçesi, tensip zaptı, duruşma gün ve saati ihtaratlı davetiye ile davalı şirkete usule uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı şirket cevap vermemekle 6100 Sayılı HMK m.128 kapsamında iddia olunan vakıaları inkar etmiş sayılmıştır. İlk Derece Mahkemesince; ”… Dosya kapsamından davalı bankanın davalılardan … Ltd Şti ve davacı aleyhine Şanlıurfa … İcra müdürlüğünün … nesas nolu dosyasında 26.500.00 TL asıl alacak ve ferileri olmak üzere 30.227,79 TL alacağın tahsili amacıyla kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığı, takibe konu olarak 26.08.2013 tanzim ve 26.08.2013 vade tarihli 26.500 TL bedelli çek olduğu davacı takip borçlusunun Şanlıurfa 1. İcra Hukuk Mahkemesine yapmış olduğu imzaya ve borca itiraz üzerine ilgili mahkemenin 2014/93 esas 2014/80 karar ve 10.02.2014 tarihli kararı ile itirazın 5 günlük itiraz süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddedildiği, takibe konu edilen ve çalıntı olduğu iddia edilen çekin davacının … Bank Büyükçekmece -İstanbul şubesindeki çek hesabından hamiline şeklinde düzenlenmiş 26.08.2013 keşide tarihli 26.500 TL bedelli ve diğer davalı … Ltd Şti tarafından cirolanarak bankaya ibraz edilmiş ve banka tarafından çekin karşılığının olmadığına dair not düşülmüş olduğu , davacının Büyükçekmece Polis Merkezi Amirliğine 20.01.2013 tarihinde çeklerin çalındığına dair şikayeti bulunduğu anlaşılmıştır. … Taraflar arasındaki uyuşmazlık Şanlıurfa … İcra md … esas nolu dosyasındaki takip konusu edilen 26.08.2013 vade tarihli 26.500.00 TL miktarlı çekteki imzanın davacıya ait olup olmadığı ve davacının davalılara borçlu olup olmadığı ve dava tarihinden sonra davacının icra takip borcunu ödemiş olması sebebiyle istirdat talebinin yerinde olup olmadığı şeklinde tespit edilmiştir. … Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavlığı 2013/7313 soruşturma dosyasının UYAP dan celb edilerek incelenmiştir. … Soruşturma dosyası kapsamında tanzim edilen18/03/2014 tarihli grafoloji raporunda; inceleme konusu 26.500,00 TL bedelli çekteki keşide imzası ile metin yazı ve rakamlarının; mevcut mukayese imza, yazı ve rakamlarına kıyasla …’ in eli ürünü olmadıkları tespit edildiği görülmüştür. … Dava İİK 72 maddesine göre açılan menfi tespit davası olduğu, davacıya ait çekin davalı … Bankası tarafından Şanlıurfa … İcra Müd…. E. Sayılı dosyası ile takibe konu edildiği ve dosya borcunun davacı tarafından haciz tehdidi altında 18.03.2014 tarihinde 38.066,00 Tl olarak ödendiği davacının talebini istirdat davasına dönüştürdüğü , söz konusu çekin Büyükçekmece C.Başsavcılığının 2013/7313 Sor.dosyası ile imza incelemesinin yaptırıldığı ve çek üzerindeki imzanın davacıya ait olmadığı ancak davacı tarafından borçlu olmadığı bir bedelin davalı … Bankasına ödenmiş olduğu gerekçesi ile davanın kabulüne, haksız ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren davalı … Bankasından ödeme tarihi 18.03.2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsiline, davacı tarafından her ne kadar kötü niyet tazminatı talep edilmiş ise de davalı takip alacaklısı … Bankası haksız ve kötü niyetli olduğuna dair delil bulunmadığı, iyi niyetli hamil olmakla İİK 72 maddesi gereğince talep edilen tazminat talebinin reddi gerektiği, çek üzerinde ciranta borçlu …San ve Tic.Ltd.Şti hakkında açılan davanın husumetten reddi gerektiğine” karar vermiştir. Davalı … Bankası AŞ vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın eksik inceleme ile verildiğini, hükme esas alınan raporun resmi bilirkişi tarafınca düzenlenmediği, özel grafolog bilirkişi tarafından düzenlendiği, özel bilirkişi tarafından düzenlenen raporun hükme esas alınmasının mümkün olmadığı, somut uyuşmazlığın tam ve kesin olarak çözümlenmesi için ATK Fizik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenmiş resmi bilirkişi raporu alınması zorunluluğu olduğunu, resmi bilirkişi incelemesi yapılmadan hüküm tesis edilmesi halinde hükmün eksik incelemeye dayalı olacağını, resmi bilirkişi tarafından rapor tanzimi taleplerinin ret edilmesinin hukuki dinlenilme haklarının ve savunma haklarının kısıtlanması anlamına geldiğini, müvekkili yönünden hak kaybına sebep olduğunu, HMK ve usul kurallarının hakime somut uyuşmazlığı aydınlatmayı ödev olarak yüklemekte olduğunu, gelinen durum itibariyle uyuşmazlığın taraflarınca bilirkişi incelemesi yapılması taleplerinin ret edilmesi sebebiyle tam olarak aydınlatamadığını- çözümlenemediğini, mevcut şüphelerinin giderilmediğini, soruşturma dosyasındaki bilirkişi raporunda imza incelemesi yapılır iken yeterli derecede tatbike medar imza örnekleri toplanmadan rapor tanzim edildiğini, raporda incelenen evrakların, huzurda alınan imza örnekleri dışında sadece müşteki ifade tutanağı ile vekalet fotokopisindeki imzanın olduğunun görüldüğünü, oysa iş bu belgelerin imza incelemesi için yeterli olmadığını gibi vekalet fotokopisi üzerindeki imzanın incelemeye esas olmasının mümkün olmadığını, ıslak imzayı havi belgelerin ancak incelemeye esas olabileceğini, bunun YHGK’nın 30.5.2001 gün 2001/12-436 E., 2001/467 K. ve 6.6.2001 tarih 2001/12-466 E., 2001/483 K. sayılı kararlarında da aynen benimsendiğini, bu yönü ile hükme esas alınan raporun yüksek mahkeme imza incelemesi yapılma kriterlerine uygunluk arz etmediğini, müvekkili bankanın davaya konu çeki kullanılan kredi sebebiyle …Nakl. Ltd. Şti.’den alması karşısında davanın müvekkili banka yönünden husumet sebebiyle reddinin gerektiğini, kararın istinaf incelemesi ile kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; İİK m. 72’den kaynaklanan, davacının Şanlıurfa … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı çekte keşideci olarak atılan imzanın kendisine ait olmadığı/ sahte olduğu iddiasına dayanan menfi tespit (ıslah ile istirdat) davasıdır. Eldeki davada uyuşmazlık; Davalının ceza soruşturma dosyasında alınan rapora itirazları dikkate alınarak yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulup imzanın davacıya ait olup olmadığını kesin olarak belirleyen rapor alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır. Bu durumda 6100 sayılı HMK’nın 208., 211. ve 217. maddelerine göre imza incelemesi yapılması gerekmektedir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun; ”Yazı veya imza inkârı” başlıklı 208. maddesi; “(1) Taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkâr etmek isterse, sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi hâlde belge, aleyhine delil olarak kullanılır. (2) Bir belgenin sahteliği iddia edildiğinde, belgenin mahkemeye verildiği tarih yazılıp mühürlenerek, saklanması için mahkemece gerekli tedbirler alınır. (3) Bir belgenin sahteliğini iddia eden kimse, bunu aynı mahkemede ön sorun şeklinde ileri sürebileceği gibi, bu konuda ayrı bir dava da açabilir. (4) Resmî bir senetteki yazı veya imzayı inkâr eden tarafın bu iddiası, ancak ilgili evraka resmiyet kazandıran kişiyi de taraf göstererek açacağı ayrı bir davada incelenip karara bağlanabilir. Asıl davaya bakan hâkim, gerekirse bu konuda imza veya yazıyı inkâr eden tarafa, dava açması için iki haftalık kesin bir süre verir” “Yazı veya imza inkârının sonucu” başlıklı 209. maddesi; “(1) Adi bir senetteki yazı veya imza inkâr edildiğinde, bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (2) Resmî senetlerdeki yazı veya imza inkâr edildiğinde, senetteki yazı veya imzanın sahteliği, ancak mahkeme kararıyla sabit olursa, bu senet herhangi bir işleme esas alınamaz. (3) Senede dayanılarak verilmiş olan ihtiyati tedbir, o senet hakkındaki sahtelik iddiasından etkilenmez ve gerektiğinde senet sahibi haklarının korunması için yeni tedbirler talep edebilir” “Sahtelik incelemesi” başlıklı 211. maddesi ise;“(1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” şeklinde düzenlemeler içermektedir. Buna göre, 6100 sayılı HMK’nın 211/a maddesine göre yapılan incelemeye rağmen hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamış ise 6100 sayılı HMK’nın 266. ve devamı maddelerine göre çözümü özel veya teknik bilgi gerektirdiğinden bilirkişi incelemesine karar verilir. Aynı Kanun’un 211/b maddesine göre bilirkişi incelemesinden önce mevcutsa o tarafa ait karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar ilgili yerlerden getirilir. Bilirkişi o mahkemede elde edilen yazı ve imzalarla inceleme yapar. Bu husus maddenin gerekçesinde “…Bilirkişi incelemesinde, bu yazı ve imzalarla mahkemece elde edilen yazı ve imzalar esas alınır. Bilirkişi inceleme için gerekli görürse kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir…” şeklinde açıklanmıştır. Bu hükümden anlaşılacağı üzere takibe dayanak senedin sahteliğinin bilirkişi raporu ile ispatlanması gerekir. Bilirkişi incelemesinde kullanılacak belgeler mahkeme veya bilirkişi huzurunda alınan imza örnekleri ve mukayeseye esas belgelerdir. İmza incelemesinde öncelikle senedin düzenleme tarihinden öncesine ilişkin borçluya ait olduğu muhakkak olan karşılaştırmaya elverişli imzalarını taşıyan belgeler, keşide tarihine en yakın tarihli olanından başlayarak bilirkişi tarafından mukayeseye esas alınmalıdır. Yapılacak bilirkişi incelemesinin, konunun uzmanınca ve yeterli teknik donanıma sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve o incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak, grafolojik ve grafometrik yöntemlerle yapılması, bu alet ve yöntemlerle gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya yazının tersim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması; sonuçta, imza veya yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığının, dayanakları gösterilmiş, tarafların, mahkemenin ve Yargıtay’ın denetimine elverişli bir raporla ortaya konulması, gerektiğinde karşılaştırılan imza veya yazının hangi sebeple farklı veya aynı kişinin eli ürünü olduklarının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi şarttır. Nitekim bu ilkeler, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.10.2019 tarihli ve 2017/12-2692 E., 2019/1003 K. sayılı kararında da benimsenmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 211. maddesinde yer alan ve imza incelemesi konusunda getirilen bu sıraya uyulması zorunludur. Buna göre hâkim imzayı inkâr eden tarafın isticvap edilmesine karar verdiği hâlde, bu davete icabet edilmemesi imzanın ikrar edilmiş sayılması sonucunu doğuracak ve bilirkişi incelemesi yapılmasına ihtiyaç kalmayacaktır. Aynı şekilde inkâr edilen imza ile karşılaştırılan imzanın birbirine benzemediğinin ilk bakışta tespit edilebildiği hâllerde bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek yoktur ( Pekcanıtez, H./ Özekes, M./ Akkan, M./ Korkmaz, H.T.:Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt II, İstanbul 2017, s. 1795). Diğer taraftan adli bilimler disiplininin bir dalı olan kriminalistiğin özel bir sahası olan adli grafoloji ve belge sahteciliği dalı, el yazısı ve imzaların grafolojik açıdan kişinin samimi yazı ve imzalarının karakteristik yazım özelliklerinin tespitini ve belirlenen karakteristiklerin, araştırılan (incelemeye konu olan) yazı ve imzalarda da var olup olmadığının incelenmesini içerir. Bilirkişi inceleme sonucunda senette borçluya atfen atılı bulunan imzanın borçluya ait olup olmadığına ilişkin bir kanaate ulaşır. Mahkemece bilirkişi raporu yeterli görülür ise bu rapora göre, yeterli görülmez ise ek rapor alarak veya yeniden bilirkişi incelemesi yaptırarak sonucuna göre karar verilir. Hükme esas alınan imza incelemesine ilişkin rapor Büyükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan 2013/7317 Soruşturma sayılı dosyada alınmış rapordur. Bilindiği üzere dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 6098 Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereği ancak maddi vakıayı tespit eden ceza mahkemesi kararı hukuk hakimini bağlar. Somut olayda ise, davacının şikayeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında alınan söz konusu bilirkişi raporu ile çekteki imzanın davacının eli ürünü olmadığının belirlendiği anlaşılmıştır. İlk derece Mahkemesi tarafından her ne kadar ceza soruşturma dosyasından çek aslı istenmiş ve talimat yolu ile çek üzerinde imza incelemesi yaptırılmak istenmiş ise de, en son çek aslının Diyarbakır Kriminal Polis Laboratuvarına gönderildiğinin bildirildiği, soruşturma dosyasında çek üzerinde imza incelemesi yapıldığından bahisle ara karardan dönülmek sureti ile tahkikat aşamasının sona erdirildiği, davalı bankanın mezkur rapora itirazlarını sunduğu sonrasında sözlü yargılama aşamasına geçildiği ve karar verildiği tespit edilmiştir. O halde Mahkemece, HMK’nın 211. maddesi gereği çek tanzim tarihinden öncesine ait davacının imzasının bulunduğu mukayese belgelerinin toplanarak, çekteki imzanın davacının eli ürünü olup olmadığı konusunda uzman bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile soruşturma dosyasında alınan rapor benimsenerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. davacının iddialarının gerçekliğinin araştırılması gerekir. Araştırma neticesinde oluşacak sonuca göre elde edilecek kanaat ile karar verilmelidir. Saptanan ve hukuksal duruma göre; dayanılan belgelere, delillere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, ispat kuralları çerçevesinde taleple bağlı kalınarak yargılama ve değerlendirme yapılması gerekmekle, ilk derece Mahkemesi tarafından uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği belirlenerek, tarafların ispata yönelik tüm delilleri toplanıp yargılama yapılarak oluşacak tam kanaat gereği sonuca varılıp karar verilmesi gerekirken, davacının imza inkarı konusunda çekin düzenlendiği tarihe yakın tarihlerde davacı tarafından resmi (seçim, nüfus, muhtarlık, emniyet, noter, tapu, adli, …vb.) veya özel (banka, … vb.) merciler huzurunda atılmış kıyasa elverişli ıslak imza örnekleri celp edilmeksizin, mahkeme huzurunda usulüne uygun şekilde ıslak imza örnekleri alınmaksızın, bunların imza inkarında bulunulan çek aslı celp edilmeksizin ve çek üzerindeki keşideci ıslak imzası ile dosyaya kazandırılacak kıyaslama imzaları mukayese edilmeksizin neticeten teknik inceleme yaptırılmaksızın sadece ceza soruşturmasında tek bir grafolog tarafından düzenlenen raporun esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş olması yerinde bulunmamıştır. Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme ile yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, kararın kaldırılmasını gerektiği anlaşıldığından davalı banka vekilinin istinaf isteminin kabulü ile ilk derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılarak, dosyanın yeniden görülmesi için kararı veren ilk derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile;2- İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/06/2018 tarih, 2014/59 Esas- 2018/691 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022