Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1241 E. 2022/1607 K. 22.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1241
KARAR NO: 2022/1607
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/11/2018
NUMARASI: 2015/1005 E. – 2018/1313 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 21/03/2015 keşide tarihli, 30.000,00 TL bedelli, keşidecisi …, lehtarı- cirantası davacı, son cirantası- hamili davalı olan çekin Bakırköy … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında takibe konu edildiğini ancak müvekkilinin dava dışı keşideci … ve/ veya davalı- alacaklı … isimli şahısla ticari ilişkisinin mevcut olmadığını, çekte bulunan ciro silsilesindeki imzanın sahte olduğunu, imza tarihinde yaş küçüklüğü sebebi ile fiil ehliyetinin olmadığını iddia ile; takibin teminatsız durdurulmasına, senedin iptaline, senet sebebi ile davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine, davalının alacağın %20 sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep edilmiştir. Davalı tarafından dava dilekçesine cevap verilmeyerek 6100 Sayılı HMK m.128 kapsamında iddia olunan vakıalar inkar edilmiş sayılmıştır. İlk Derece Mahkemesi tarafından ” Bakırköy 2 icra hukuk mahkemesinin 2016/95 esas 2016/309 sayılı kararında davacı …’ın davalı … hakkında yaptığı şikayet neticesinde borçlu …’ın 26.09.1997 doğumlu olup çekin düzenleme tarihi olan 21.03.2015 ve 8.07.2015 takip ve 13.08.2015 tarihinde fiil ehliyeti bulunmadığından şikayet kabul edilerek davacı yönünden takibin iptal edildiği anlaşıldığından,… Davacı … yönünden icra dosyasına konu senet yönünden borçlu olmadığının tespiti davasında hukuki yarar görüldüğünden yargılama yapılıp bitirilmiştir. … Senet tanzim ve vade tarihinde fiil ehliyeti sahibi bulunmadığından senet sebebiyle davacının borçlu olmadığı,her ne kadar takibin iptalini dilemiş ise de diğer borçlu yönünden icra takibinin devam ettiği anlaşıldığından bu husustaki talebin reddine” karar verilmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde özetle; Söz konusu çeki, çekin keşidecisi olarak görünen diğer borçlu …’den almak üzere … ile buluştuğunu, ancak kendisinin söz konusu çeki davacı …’a babası … ve alacaklı ben … ve çek keşidecisi diğer borçlu … huzurunda ve bu kişilerin gözü önünde imzalatarak tarafına verildiğini, davacı borçlu …’ın çekin düzenlenme tarihinde yani 21/03/2015 takip tarihi olan 08/07/2015 tarihinde fiili ehliyeti bulunmadığından yaptığı şikayetin kabul edilerek davacı yönünden takibin iptal edildiğini, ancak söz konusu çek ciro edildiğinde ciro sahibi … 18 yaşından büyük görünmekte olup gerek taraflarınca gerekse mahkemece gerçek yaş hususunun araştırılmadığını, doğun tarihinin nüfusa uygun olup olmamasının mahkemece araştırılması ve bu hususla ilgili resmi kurumdan rapor alınması gerektiği düşüncesinde olduklarını, bu hususun dosyada eksik araştırıldığını, bu itibarla gerek imza aşamasında diğer borçlu ve davacı …’ın bu hususu bilerek müvekkili hukuken mağdur duruma düşürdüklerini, bu hususta haklarında gerekli savcılık şikayetinin de yapılacağını, davacının kemik grafiklerinin ölçülerek gerçek yaşının nüfus yaşına uygun olup, olmadığı hususu araştırılmadan verilen kararın kendilerince yasa ve usule aykırı olduğunu, açıklanan sebeplerle söz konusu kararı istinaf ettiklerini, bu hususta istinaf taleplerinin kabulünü talep etmişlerdir. Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İlk derece Mahkemesindeki yargılama aşamalarındaki yazılı sözlü beyanların tekrarı ile, davalının hiç cevap vermemesine rağmen savunmasını genişlettiğini ve değiştirdiğini buna muvafakat etmediklerini beyanla davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan/ olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışılması, ret ve üstün tutulma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep şu şekildedir: Dava; Davaya konu çek sebebiyle yaş küçüklüğü (yani sınırlı ehliyetsizlik) ve ciro silsilesinde yer alan davacı imzasının inkarı yani ciro silsilesinin kopukluğu sebebiyle sahtecilik iddiası ile borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Uyuşmazlık; Mahkemece dava konusu kambiyo senedinin usulüne uygun olarak düzenlenmediğinden yola çıkılarak davacının bu çekten dolayı borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinin isabetli olup olmadığı, mahkemece öncelikle dava konusu senedin tanzim tarihi itibariyle davacının medeni hakları kullanma ehliyetinin bulunup bulunmadığı yönündeki iddia üzerinde durulup, yeterli araştırma ve inceleme yapılarak varılacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktalarında toplanmaktadır. Bütün mücerret alacaklarda olduğu gibi kambiyo senedi alacağı da kural olarak, uygun bir asıl borç ilişkisine, bir illî ilişkiye dayanır. Bir kambiyo senedi düzenleyip veren ve bu senedi alan herkes, bütün hukukî işlemlerin yapılmasına temel teşkil eden bir gayeye ulaşmak istemektedir. Kambiyo senedinden kaynaklanan talebin geçerliliği, temel ilişkiden kaynaklanan temel talebin ve bununla ilgili olarak taraflar arasında varılmış amaca ilişkin mutabakatın geçerliliğinden tamamen bağımsızdır. Kambiyo senedinden doğan talep hakkına kambiyo hukuku, temel ilişkideki talebe ise, bu talebin ait olduğu hukuk kuralları uygulanır. Davacının UYAP üzerinden incelenen nüfus kaydından 26.09.1997 doğumlu olduğu, çekin keşide tarihinin 21.03.2015 olduğu, keşide tarihi itibarı ile davacının lehtar olduğu, davacının ayrıca ilk ciranta olduğu hususları sabittir. Davacının, çekin keşide tarihi ve çekin ibraz süresi itibarı ile yaş küçüklüğü sebebiyle sınırlı ehliyetsiz olduğu belirlenmiştir. Bir kişinin kambiyo senedi düzenleyerek borçlanabilmesi için fiil ehliyetine (medeni hakları kullanma ehliyeti) sahip olması gerekmektedir. Dolayısıyla tam ehliyetsiz bir kimsenin kambiyo senedi ile borç altına girmesi hüküm ifade etmeyecektir. Tam ehliyetsiz bir kişi herhangi bir şekilde kambiyo senedi ile borç altına girerse, bu işlem batıldır ve bu herkese karşı ileri sürülen bir mutlak def’idir. Başka bir deyişle, Kanun koyucu kambiyo senetlerinin düzenlenmesi için özel bir ehliyet aramamıştır. Bu hâle göre, medeni hakları kullanma ehliyetinden kısmen veya tamamen mahrum bulunan kişiler kambiyo senedi düzenleyemezler. Sınırlı ehliyetsiz kişilerin kambiyo senediyle kanuni temsilcisinin izni olmaksızın borç altına girmesi durumunda da sınırlı ehliyetsiz kişi bakımından borç herhangi bir hüküm ifade etmeyecektir.Sınırlı ehliyetsiz kişi bunu herkese karşı ileri sürebilecektir. Ancak kanuni temsilcisinin izni ile birlikte kambiyo senediyle borçlanma geçerli hâle gelir. Bu durumda davacı yaşı küçük olan sınırlı ehliyetsizin, kanuni temsilcileri olan anne ve babası olup, anne ve babadan oluşan velilerinin birlikte onam/ icazet vermesi gerekir. Davalı yargılamada cevap vermeyerek, davacının iddia ettiği vakıaları inkar etmiş sayılmakla bu kapsamda kalan savunmaları bakımından küçüğün velisi anne ve baba olmakla sadece babanın icazetinin varlığına ilişkin savunması hem ispatlanmadığından hem de yeterli olmadığından istinafı yerinde görülmemiştir. Yine davalının 6100 Sayılı HMK m.357/1- son cümle kapsamında kalan yaş tespit isteminin dinlenmesi mümkün değildir. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dava çeke dayalı menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece çek tanzim tarihinde davacının yaş küçüklüğü sebebi ile ancak velisinin icazeti ile davacının sorumlu olabileceği, takip ve dava konusu çek sebebiyle sorumlu olmadığına ilişkin kararı isabetli bulunmuştur. Tarafların dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, davalının istinaf sebepleri yerinde görülmemiş, yapılan inceleme sonucunda ilk derece Mahkemesi kararında usul ve esas yönünden hukuka aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/11/2018 tarih ve 2015/1005 E., 2018/1313 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 2.049,30 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 512,32 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.536,98 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 22/11/2022