Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1240 E. 2022/1080 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1240
KARAR NO: 2022/1080
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/06/2018
NUMARASI: 2014/697 E. 2018/770 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden 2.500 TL, 2012/2881 E. Sayılı dosyası üzerinden 12.000 TL, 2012/2735 E. Sayılı dosyası üzerinden 5.000 TL, 2012/2734 E. Sayılı dosyası üzerinden de 5.000 TL üzerinden çeşitli icra takipleri başlattığını, davalının daha sonra bu icra takiplerini usulsüz şekilde ve dosya borçluları farklı olmasına rağmen, müvekkiline hiçbir bildirim yapmadan tüm dosyaları İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden birleştirdiğini, gelinen aşamada müvekkilinin taşınmazının satış işlemlerinin başlatıldığını, müvekkilinin icra dosyaları sebebiyle davalıya hiçbir borcunun olmadığını, çekler ve senet üzerinde çeşitli tahrifatların yapıldığını belirterek, öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalini, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı hakkında başlatılan takiplerin borçluya usulüne uygun uygun olarak tebliğ edildiğini, yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğinden takiplerin kesinleştiğini, davacının dosya borçlarına itiraz etmeyip, satışın yapılacağı gün satış işlemlerini durdurmak ve müvekkilinin alacağını temin etmesini engellemek için huzurdaki davayı açtığını, icra dosyalarının birleştirilmesi hususunda yasa ve usule aykırı herhangi bir işlem bulunmadığını, dosya borçlusu tarafların aynı olduğunu, takibe dayanak çek ve senetler üzerinde tahrifat yapıldığı iddialarının hiçbir dayanağının olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Uyuşmazlık konusu 12.000 TL bedelli senet yönünden düzenleme tarihi ile tediye tarihlerindeki rakamlarda değişiklikler yapıldığı sabit ise de bunlar üzerinde paraf bulunmadığı, yapılan bu değişikliklerden önceki hali itibariyle tediye tarihinin düzenleme tarihinden önce olarak göründüğü anlaşılmakla senedin kambio vasıflarını taşıyamayacağı takdir olunduğundan iş bu senede yönelik olarak davacının (talep miktarı asıl alacak bedeliyle sınırlı olmak üzere) borçsuzluğunun tespitine karar verilmesi gerekmiştir. Öte yandan İİK 72/5 fıkrası dahilinde davacı tarafça talep olunan tazminatın taraflar arasında imza edilen ve icra takip dosyalarına konu edilen diğer çekler de dikkate alınmak suretiyle takibin haksız ve kötüniyetle başlatıldığına dair yeterli kanaate erişilmediğinden reddi gerektiği takdir edilmiştir. “6102 sayılı TTK’nun 776/f maddesi uyarınca; bonolarda, düzenlenme tarihinin ve yerinin yazılması zorunludur. Yine aynı Kanun’un 778. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken aynı Kanun’un 703/c maddesi gereğince; bononun vade tarihinin, düzenlenme gününden belirli bir süre sonraya ait bulunması gerekmektedir. Somut olayda, Adli Tıp Kurumu’nca düzenlenen 23.02.2016 tarihli bilirkişi raporuna göre; dayanak bononun 05/01/2011 olan vade tarihinin, yıl hanesinde yazılı en sondaki (1) rakamının aynı kalemle düzeltilerek 05/01/2016 haline dönüştürüldüğü tespit edilmiştir. Bu durumda bononun tahrifattan önceki 05/01/2011 şeklinde yazılan vade tarihinin, senedin düzenleme tarihi olan 21/12/2011 tarihinden önce olduğu anlaşıldığından ve dolayısıyla senet kambiyo vasfını yitirdiğinden mahkemece, İİK’nun 170/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekirken… “(emsal için bknz. Yargıtay 12. HD. 2016/27928 2018/1272 E.K sayılı ilamı ) Dava konusu diğer çekler üzerinde yapılan değişikliklerde ise mevcut parafın davacıya ait olduğu kesin ve net olarak ortaya konulduğundan iş bu çeklere yönelik sahtelik iddiasının haklı ve yerinde olmadığı takdir edilmiştir. Bu sebeple İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyası üzerinden yürütülen takipte icra dosyası kapsamında birleşen (İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı ve yine birleşen İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı ve yine birleşen İstanbul … İcra Müd. … E. Sayılı dosyaları yönünden) takip dayanağı çeklerle ilgili olarak menfi tespit isteminin reddine karar verilmiştir. Reddolunan talebe dair dava açıldıktan sonra tedbir yoluyla icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya verilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verildiğinden davalı alacaklı taraf lehine İİK 72/4 maddesince gereken şartlarının oluştuğu takdir edilmiş ve reddolunan çek bedelleri üzerinden % 20’lik oranlama dahilinde alacaklının alacağına geç ulaşması kapsamında hesaplanan 2.500 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacı/borçlu hakkında birden fazla icra takibinin kendilerince başlatıldığını, aşağıda listelenen icra dosyalarından gönderilen ödeme emirleri ve senet fotokopileri ile usulüne uygun olarak tebliğ edildiğini, ve yasal süresi içerisin de itiraz edilmediğinden takiplerin kesinleştiğini, borçlu aleyhine yapılmış icra takiplerinin, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasın dan 2.500 TL bedelli çeke istinaden başlatılan Kambiyo Senetlerine Özgü İcra Takibi ; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 12.000 TL bedelli bonoya istinaden başlatılan Kambiyo Senetlerine Özgü İcra Takibi ; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 5.000 TL bedelli çeke istinaden başlatılan Kambiyo Senetlerine Özgü İcra Takibi ; İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasından 5.000 TL bedelli çeke istinaden başlatılan Kambiyo Senetlerine Özgü İcra Takibi ; İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasına kaydedildiğini, 2-Davacı, dava dilekçesinde; müvekkil tarafından davaya konu, icra takibine dayanak bir takım kambiyo evraklarının üzerinde tahrifat yapılmış olduğunu, takip konusu senet ve çekler üzerinde atılan parafların davacı tarafından atılmadığını iddia ve takibin iptalini talep ettiğini, yargılama sırasında yapılan bilirkişi incelemesinde düzenlenen 13.11.2017 tarihli bilirkişi raporunda dava konusu edilen kambiyo senetlerinin üzerinde yapılan değişikliklerde 12.000,00 TL bedelli bono hariç davacı eli mahsulü olduğunun tespit edildiğini, 3-12.000,00 TL bedelli senedin aslında düzenleme tarihinin yıl kısmının birler basamağının 1 rakamından 0 rakamına getirilmiş olduğunu, senedin tediye tarihinin gün bölümünde ise 30 rakamının 28 durumuna getirilmiş olduğunu, senet üzerinde de paraf bulunmadığının belirtildiğini, oysa senet üzerinde yapılan değişikliklerin maddi hataların düzeltilmesi amacıyla davacı tarafından yapıldığını, tediye günü 30.02.2011 tarihinden 28.02.2011 tarihine dönüştürülmüş olup, 30 şubat tarihli bir gün olmadığı için davacı tarafından 28 şubat olarak değiştirildiğini, yine düzenleme tarihi 30.11.2011 tarihinden 30.11.2010 tarihine dönüştürülmüş olup tediye tarihi düzenleme tarihinden önce olamayacağından maddi hatanın düzeltilmesi amacıyla davacı tarafından değiştirildiğini, 4-Davacının, icra dosyalarından ödeme emrini tebliğ aldığını, herhangi bir itirazda bulunmadığını ve takiplerin kesinleştiğini, takiplerin kesinleşmesinin yanında gayrimenkul hacizlerinin yapıldığını, sonrasında dosya borcunu ödemek için anlaşma ve taksitle ödeme teklifinde bulunduğunu, satış aşamasına kadar da sürekli ödeme vaadi ile oyalama yoluna gittiğini, davacının, kambiyo senedi üzerinde gerçekten tahrifat olsa idi 2011 yılında dava açmış olacağını, davacının -bilerek yada bilmeyerek- bonoyu hatalı düzenlediğini ve bu sebeple de icra takibine ödeme emirleri tebliğ edildiğinde itiraz etmediğini, davacının, dosya borçlarına itiraz etmeyip, satışın yapılacağı gün satış işlemlerini durdurmak ve müvekkilinin alacağını temin etmesini engellemek için davayı ikame ettiğini, dosyaya celbedilen takip dosyalarından birini ödediğini ve dosyanın infazen kapatıldığını, davacının icra dosyalarına itiraz etmeyerek bono üzerindeki düzeltmelerin kendisi tarafından yapıldığını kabul ettiğini, aradan 4 yıla yakın zaman geçtikten sonra ve satış yapılacak günde dava ikamesinin kötü niyetin açık göstergesi olduğunu, belirterek bu ve re’sen mahkemece tespit edilecek sair sebeplerle istinaf incelemesi yapılarak, İstanbul 10 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2018 tarihli 2014/697 E. 2018/770 K. sayılı kararının kabul edilen kısım yönünden kaldırılması ile yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkeme tarafından açmış oldukları dava neticesinde sadece 12.000,00-TL bedelli senet yönünden davanın kabulü ile borçlu olmadıklarının tespitine karar verildiğini, dava konusu etmiş oldukları İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden yürütülen takipte icra dosyası kapsamında birleşen İstanbul …İcra Müdürlüğü’nün …, … ve … sayılı dosyaları ile ilgili olarak ise davanın reddine karar verildiğini, mahkemece, her ne kadar söz konusu takiplere konu çekler üzerinde yer alan değişiklerde yer alan parafların müvekkile ait olduğu gerekçesi ile hüküm kurulmuş ise de, söz konusu parafların hiçbir şekilde müvekkiline ait olmadığını, 2-Müvekkilinin imzasının çok kolay taklit edilebileceği görülmekle birlikte müvekkiline ait imzalar ile senetteki parafların birbirinden farklı olduğunun çıplak gözle dahi açıkça görüldüğünü, imza ve parafların başlangıçları, keskinlikleri göz önünde bulundurulduğundan farklı el ürünleri olduklarının anlaşılabildiğini, kaldı ki takibe konu çeklerin üzerinde yazılı bulunan keşide tarihinde müvekkilinin yurtdışında olup, bu çeklerin keşide tarihini kendisinin değiştirmesinin, paraf atmasının mümkün olmadığını, 3-Dosya üzerinden alınan bilirkişi raporunun son derece yetersiz olup hükme esas alınmasının kabul edilemeyeceğini, itirazları doğrultusunda yeni ve konusunda uzman bir heyetten rapor alınması gerektiğini, 4-Mahkemece, her ne kadar 12.000,00-TL bedelli senet yönünden davamızın kabulüne karar verilmiş ise de kötüniyet tazminatı talebimizin reddine karar verildiğini, buna ilişkin gerekçesinin ise takibin haksız ve kötüniyetle başlatıldığına dair yeterli kanaate ulaşılamaması olarak belirtildiğini, ancak söz konusu senedin üzerinde tahrifat yapılarak geçersiz senedin geçerli hale getirildiği, böylelikle kambiyo vasfında olmayan bir evrakın kambiyo takibine konu edildiği, dolayısıyla da davalı tarafın takibinde haksız ve kötüniyetli olduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, 5-Dava konusu senette tahrifatlar yaparak icra takibine konu eden davalı taraf aleyhine kötüniyet tazminatına hükmetmeyen mahkemenin, aleyhlerine icra inkar tazminatına hükmettiğini, bu hususun açıkça hukuka aykırı olduğunu, zira müvekkili hakkında başlatılan icra takiplerinin tamamen senet ve çeklerde çeşitli tahrifatlar yapılarak ve böylelikle geçersiz çek ve senetler geçerli hale getirilmek suretiyle icra takibine konu edinildiğini, müvekkilinin tahrifat iddiasının gerçek olduğunu, çek ve senetlerde çeşitli oynamalar yapılmış olduğunun dosya kapsamı ile sabit olduğunu, iş bu sebeple müvekkili aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu belirterek bu ve ve resen belirlenecek sebeple davanın kısmen reddine ve davalı lehine hükmedilen icra inkar tazminatına yönelik hükümlere karşı istinaf taleplerinin kabulüne ve davanın tümüyle kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, davalının, müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası üzerinden 2.500 TL, … E. Sayılı dosyası üzerinden 12.000 TL, … E. sayılı dosyası üzerinden 5.000 TL, … E. sayılı dosyası üzerinden de 5.000 TL üzerinden çeşitli icra takipleri başlattığını, davalının daha sonra bu icra takiplerini usulsüz şekilde ve dosya borçluları farklı olmasına rağmen, müvekkiline hiçbir bildirim yapmadan tüm dosyaları İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı dosyası üzerinden birleştirdiğini, gelinen aşamada müvekkilinin taşınmazının satış işlemlerinin başlatıldığını, müvekkilinin icra dosyaları sebebiyle davalıya hiçbir borcunun olmadığını, çekler ve senet üzerinde çeşitli tahrifatların yapıldığını belirterek, öncelikle ihtiyati tedbir kararı verilmesini, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptalini, davalının %20 icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili, davacı hakkında başlatılan takiplerin borçluya usulüne uygun uygun olarak tebliğ edildiğini, yasal süresi içerisinde itiraz edilmediğinden takiplerin kesinleştiğini, davacının dosya borçlarına itiraz etmeyip, satışın yapılacağı gün satış işlemlerini durdurmak ve müvekkilinin alacağını temin etmesini engellemek için huzurdaki davayı açtığını, icra dosyalarının birleştirilmesi hususunda yasa ve usule aykırı herhangi bir işlem bulunmadığını, dosya borçlusu tarafların aynı olduğunu, takibe dayanak çek ve senetler üzerinde tahrifat yapıldığı iddialarının hiçbir dayanağının olmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece 2012/2881 E. Sayılı dosyası üzerinden takibe konu 12.000 TL meblağlı çek yönünden davacının borçlu olmadığının tespitine, diğer çeklere ilişkin talebin reddine ve reddedilen kısım yönünden icra inkar tazminatından davacının mahkumiyetine karar verilmiş, iş bu karar taraf vekillerince yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir.Mahkemece takip konusu çekler üzerinde tahrifat olup olmadığı yönünde bilirkişi raporu alınmış, 13.11.2017 tarihli raporda, uyuşmazlık konusu 12.000 TL bedelli senet yönünden düzenleme tarihi ile tediye tarihlerindeki rakamlarda değişiklik yapıldığı, değişiklikler üzerinde paraf bulunmadığı, bu sebeple değişiklerin davacı eli ürünün olup olmadığının tespit edilemediği, diğer senetlerdeki değişiklikler üzerindeki parafların davacının eli ürünü olduğunun tespit edildiği, bilirkişi raporunun teknik yeterliliğe haiz, dosya kapsamına uygun ve denetlenebilir olduğu anlaşılmış, 12.000,TL meblağlı çekte yapılan bu değişikliklerden önceki hali itibariyle tediye tarihinin düzenleme tarihinden önce olarak göründüğü, bu sebeple senedin kambiyo vasıflarını taşıyamayacağı, iş bu senede yönelik olarak davacının (talep miktarı asıl alacak bedeliyle sınırlı olmak üzere) borçsuzluğunun tespitine dair mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının diğer senetlere benzer değişikliklerin varlığını gözeterek bu senette dahil alacaklı olduğu düşüncesiyle giriştiği icra takibinde kötü niyetli olduğuna dair dosyada delil bulunmadığı, bu sebeple davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine dair kararın dosya kapsamına uygun olduğu, İcra İflas Kanunu’ nun 72/4 maddesi gereğince, menfi tespit davasını kaybeden davacı borçlu aleyhine tazminata hükmedilebilmesi için ilk olarak mahkemece verilmiş ve icra dosyasına işlenmiş bir ihtiyati tedbir kararının bulunması ve ikinci olarak da alacaklının bu tedbir dolayısı ile alacağını geç almış bulunması gerektiği, konuya ilişkin Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’ nin 04/10/2016 tarih, 2015/9974 E – 17668 K (Ek-18) sayılı kararında “Dava menfi tespit davasıdır. Davacının talebi üzerine 19.07.2012 tarihinde davaya konu 2 adet senedin icra takibine konulmaması yönünde ihtiyati tedbir karar verilmiş olup böylece davalının alacağına geç kavuşmasına sebep olunmuştur. İİK 72/4 maddesinde alacaklının ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağını geç almış bulunmasından doğan zararları için tazminata karar verilmesi gerektiği düzenlenmiştir. Açıklanan sebeple mahkemece bu yönde karar verilmemesi usul ve yasaya aykırı olup bozma sebebidir.” hükmüne yer verdiği, somut olayda, reddolunan talebe dair dava açıldıktan sonra tedbir yoluyla icra dosyasına yatırılacak paranın alacaklıya verilmesinin tedbiren durdurulmasına karar verildiği, alacaklının alacağına geç kavuşmasına sebep olunduğu, bu sebepler davalı alacaklı taraf lehine İİK 72/4 maddesince gereken şartların oluştuğu, reddolunan çek bedelleri üzerinden % 20’lik oranlama dahilinde alacaklının alacağına geç ulaşması kapsamında hesaplanan 2.500 TL’nin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine dair mahkeme kararında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/06/2018 tarih ve 2014/697 E. 2018/770 K. Sayılı kararına karşı davacı ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalıdan alınması gerekli 819,72 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 205,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 614,72 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022