Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1236 E. 2022/1015 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1236
KARAR NO: 2022/1015
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 11/12/2018
NUMARASI: 2017/410 E. – 2018/486 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı-oyuncu arasında 16/12/2015 tarihinde bir oyunculuk sözleşmesi akdedildiğini, bu sözleşme gereği davalının müvekkilinin yapımcılığını yaptığı “…” adlı televizyon dizisinde … ile oyuncu olarak görev aldığını, söz konusu dizinin … isimli televizyon kanalında yayınlandığını, dizinin toplam 5 bölüm çekildiğini ve … televizyonunda yayınlanarak sezon finali yaptığını, dizinin çekimleri ile çekilen bölümlerinin yeni sezonda yine aynı kanalda yayının devam edeceği hususunun, davalı oyuncu gibi diğer tüm ekibe müvekkili tarafından bildirildiğini, ancak buna rağmen davalının, sözleşmeye uygun olmayan bahaneler ileri sürerek, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, davalının belirttiği fesih sebeplerinin hiçbirinin sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı ile müvekkili arasında imzalanan sözleşmenin 10.01 maddesi gereği, 15/01/2016 tarihinden hemen sonrasında oyuncunun çalışmalarının başladığını, dizinin yayına 5 ay sonra girmesinin sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini, çekimleri yapılan dizinin ne zaman yayına gireceğinin sözleşme ile hüküm altına alınmadığını, sözleşmede bu yönde herhangi bir hüküm olmamasına rağmen, muhatabın bu sebeple sözleşmeyi fesih etmesinin hukuk uygun olmadığını, bu nedenle fesih iradesini kabul etmediklerini davalı yana bildirdiklerini iddia ederek, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin davalı oyuncu tarafından haksız ve keyfi olarak fesih edilmiş olması sebebiyle, sözleşmeye aykırılık sebebiyle 50.000 USD karşılığı 149.090,00 TL bedelin ve her türlü fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik toplam 100.000,00 TL manevi, 10.000,00 TL maddi ve 1.000,00 TL munzam zararlara karşılık olan toplam 260.090,00 TL tazminatın, temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava ettiği, anlaşılmıştır. Davacı vekili 23.5.2018 tarihli ıslah dilekçesi ile; Maddi tazminat istemini 60.000,00 TL olarak diğer tazminat istemleri ile birlikte toplamda 310.090,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili beyan dilekçesinde özetle; Oyunculuk sözleşmesinin davacı tarafça ihlal edildiğini, bu nedenle haklı olarak feshedildiğini, sözleşmenin 16.12.2015 tarihinde imzalanmasına rağmen dizinin yayınının 5 ay sonra başladığını, davacının ödemeleri yapmadığını, dîzînin ilk 6 bölümünde yönetmen ve senarist değişikliği yapıldığını, dizinin set ve çalışma koşullarının ağır olduğunu, davalının başrol oyuncularından biri olmasına rağmen dizi içindeki, rolünün az yayınlandığını, davacının cezai şart, maddi ve manevi tazminat taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, dizinin davalı ayrılmasına rağmen devam ettiğini, bu nedenle davacının maddi kaybı olmadığını, davalının diziden ayrılmasının davacıya manevi zarar veren bir husus olmadığını, sözleşmenin müvekkili aleyhine ağır hükümler içerdiğini, hukuka ve hakkaniyete aykırı nitelikte olduğunu, tüm taleplerinin reddini talep ettiklerini beyan etmişlerdir. İlk derece mahkemesince; “…Dava konusu dizide henüz daha 5 bölüm yayınlanmış, kemik diye tabir edilen izleyici kitlesi oluşmamışken üstüne bir de başrol karakterin diziden ayrılıp ayni role başka oyuncunun gelmesi seyirci için kötü bir sürpriz olmakla birlikte, seyircinin durumu kabul etmesi beklense bile, zaman alacak riskli bir durumdur.Bir başrol oyuncusunun diziden ayrılması seyirciyi bir anda o inanıp kaptırdığı gerçeklikten çıkararak tekrar yeni bir oyuncuyla o dünyanın içine çekme çalışmalarına sebep olacaktır. Bu da daha çok zaman, emek ve risk anlamına gelmektedir. Eski oyuncu ve yeni oyuncu ücretleri kıyaslandığında aralarında 3.000,00 TL’lik bir fark olduğu, yapımcının yeni oyuncu ile daha pahalıya anlaştığı,yapımcının eski oyuncu ile devam edilmiş olsa idi bölüm başı 3.000,00 TL lik bir kar elde edilmiş olacağı anlaşılmaktadır. Parası yatırılmış bir platoda çekimler yapılması ile o platonun boş durması, çalışmaması, dolayısıyla stok yapılamaması elbette yapımcıya para kaybettirecektir. Bu mantığa uygun olan bir gerçekliktir. Bu arada platonun ana mekan olduğu son bilirkişi heyetince izlenen bölümlerden de tespit edilmiştir. Zira dönem dizilerinin hemen hemen tümünde, muhakkak bir plato kurulur ve şu anki reel dünyada mevcut olmayan mekanlar, sokaklar bu plato içerisine kurularak bir dünya yaratılır. Bir dönem dizisinin elbette ki reel mekanları ya da yol çekimleri gibi dönemi etkilemeyecek mekanlara da ihtiyacı olsa ve bu mekanlar kullanılsa da asıl çekimler ve ana mekanlar bu plato içerisine kurulur. Zaten platolara ödenen yüksek fiyatlar da bu yüzdendir. Bilirkişi heyetince eğer gibi ekip ve ekipmana da bir kısım paraları ödendiği halde çekimler yapılmadıysa, bu durumda da yapımcının zarara uğramış olduğunun kabulü gerektiğini bu hususun belgelenmesinin gerektiğini, takdirin mahkemeye ait olduğunu, oyuncunun ayrılması ile düşen ratingleri yükseltmek için daha fâzla eleman çalıştırılmasının sebebinin tamamen davalı oyuncuya mal edilemeyeceğini, ancak yeni oyuncu arayışının, zaman, emek ve para kaybı meydana getirdiğini, dolayısıyla yeni oyuncuyla eski oyuncudan daha yüksek bir ücrete anlaşılmış olduğunun da mecburiyetten kaynaklandığının anlaşıldığını, başrol oyuncusunun ansızın, karşılıklı anlaşma olmadan diziden ayrılmasının haklı sebepleri dahi olsa piyasada pek rastlanan bir durum olmadığından, sektörde pek hoş gözükmeyen etik olmayan durumlardan olduğunu, zira “işe zarar vermemek”, tüm ekibin, oyuncuların ve o diziden dolaylı ya da dolaysız ekmek yiyen pek çok kişinin durumu düşünülünce herkesin ortak duygusu ve sorumluluğu olduğunu, öte yandan erkek oyuncu …’ında Davalı oyuncu ile birlikte dizinin bir diğer başrolü olduğunu, yeni gelen oyuncu ile aralarında doku uyuşmazlığı oluşması, buna istinaden oluşan motivasyon kaybı vs, İle diziden ayrılmak isteyerek, karşılıklı anlaşmalı olarak senaryoda bilinçli bir müdahale ile diziden ayrıldığı düşünüldüğünde davalının ayrılışı ile aynı şekilde değerlendiremeyeceğini, Davalı Sanatçı İle Yapımcı arasında akdedilen 16.12.2015 tarihli Sözleşmenin 14,02 maddesi gereğince; Yapımcı tarafından davalı Sanatçıya Eserin oynadığı her bölüm için, bölüm başına 6.000,00 TL ödeyeceği, davalının yerine anlaşma yapılan yeni oyuncu Sanatçı …’a ise, 17.08.2016 tarihli Sözleşmenin 14.02 maddesi gereğince, yeni sezonun ilk bölümünden itibaren ilk 13 Bölüm için, bolüm başına 11.000,00 TL ödeyeceği kararlaştırıldığı, yapımcı tarafından, yeni oyuncu Sanatçı …’ bölüm başı 11,000,00 TL ve masrafları ile birlikte 13.475,00 olmak üzere toplam 121.275,00 TL ödeme yapıldığı, ödemelerin 9 bölüm (121,275,00/13.475,00) için yapılmış olduğu, Bu durumda, davalının yerine, yeni oyuncu Sanatçı … ile sözleşme yapılmış olmasından dolayı, Yapımcının maddi zararı : (11.000 – 8.000 x 9 = 27.000 TL olarak hesap edildiği, Kiracı (Yapımcı) … A Ş. ile Kiraya Verin … Tic. Ltd. Şti. arasında, bir aylık kira bedeli 110.000,00 TL + KDV ve kira müddeti 1 yıl olmak üzere, 01.03.2016 tarihli ‘… Kira Sözleşmesi” imzalandığı,Yapımcı … A Ş.’nin … banktaki … no’lu mevduat hesabından, Kiraya Veren … Tic. Ltd. Şti.’nin …’taki … no’lu mevduat hesabına 300.000) TL ödeme yapılmış olduğu dizi filmin çekimlerinin yapıldığı plato için bölüm başı 50.000,00 TL kira bedeli ödendiği ve yapılan ödemenin davalı oyuncunun da yer aldığı 6 bölüm (300.000,00 / 50.000,00) için olduğu , ne var ki kira sözleşmesine ilişkin fazla ödeme yapıldığını gösteren başka ödeme görülememiştir. Toplanan delillere göre davalının feshinde haksız olduğu, sözleşme hükümlerine uymadığı, davacı yanca talep edilen cezai şart talebinin yerinde olduğu, ancak Borçlar Kanunun 182/son düzenlemesindeki “Hâkim, aşırı gördüğü ceza koşulunu kendiliğinden indirir” hükmü somut olayda dikkate alınarak TMK 2. madde gereğince ½ oranında hakkaniyet indirimi yapılmıştır. Davacı cezai şarttan hariç olarak olarak maddi tazminat talep etmiş olup, davalının yerine yeni oyuncu ile sözleşme yapılmış olmasından dolayı, Yapımcının maddi zararı 27.000,00 TL olarak hesap edilmiştir. Keza davalının sözleşmeyi feshetmiş olmasından dolayı, davacının talep ettiği munzam zarar 1.000,00 TL olarak talep edilmekle bu miktar, sektörel değerlendirmeler ve hakkaniyete göre BK.nun 50. ve 51. maddelerinde yer alan ilkeler uyarınca uygun bir tazminat olarak belirlenmiş, fazlasının hak edildiği ispat edilememiştir. Davacı manevi tazminatta talep etmiş olup, Dosya kapsamına ve somut olayın özelliklerine göre davalının haksız feshi sebebiyle davacının yeni oyuncu arayışına girmesi, fesih sebeplerinin gerçekleşmemiş olmasına rağmen bir fesih sebebi yaratılmaya çalışılması dolayısıyla davacının ticari manevi değerlerinde zarar oluştuğu ve somut olayın özellikleri dikkate alınarak 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı oyuncunun sözleşmeyi haklı gerekçelerle fesih ettiğini, dava konusu dizinin 5 ay geç başladığını, sözleşmenin 16.12.2015 tarihinde imzalandığını ancak dizinin yayınının 5 ay sonra, 29.04.2016 tarihinde başladığını, oyuncuların ücretlerini almalarının, işlerinden para kazanmalarının dizilerin televizyonda yayınlanmasına bağlı olduğundan, sözleşmeler imzalandıktan sonra ortalama 2 aylık sürede dizilerin televizyonda yayını başladığını, aksi bir durumun oyuncunun iş ve zaman kaybı olduğunu, -Davalı oyuncunun ücretinin haftalarca ödenmediğini, dizinin 4. bölümü 20.05.2016 tarihinde 5. bölüm 27.05.2016 tarihinde 6. bölüm 03.06.2016 tarihinde yayınlanmasına rağmen ve de sözleşmede yazılı ödeme tarihleri geçmiş olmasına rağmen Muhatap yapımcının ödemeleri yapmadığını, Müvekkili oyuncuyu ihtarname göndererek ödeme almak zorunda bıraktığını, sözleşmenin 15. maddesinde oyunculuk ücretinin 2 hafta içinde yapılacağı yazılı olduğu halde davacı yapımcının, oyunculuk ücretlerini sözleşmede yazılı 2 hafta içinde ödememiş, sözleşmeyi ihlal etmiş olduğunu,-Dizinin çalışma ve set koşullarının hukuka ve yasalara aykırı şekilde çok ağır olduğunu, müvekkili oyuncunun günde 16-18 saat çalıştırılmak zorunda bırakıldığını, sözleşmenin 8.01. ve 10.02. maddesinde çalışma günlerinin en az 2 iş günü öncesinden oyuncuya bildirileceği hükme bağlandığı halde, oyuncu’ya bildirilmediğini, oyuncunun hep son anda sete çağrıldığını, oyuncunun yasal çalışma saatleri ve dinlenme hakkının gözardı edildiğini, -Dizinin daha ilk 6 bölümünde dahi yönetmen ve senarist değişikliği yapıldığını, davalı oyuncu dışında diğer başrol oyuncusu …’ın da diziden ayrıldığını, ancak …’a davacı yapımcı tarafından herhangi bir dava açılmadığını, haksız davayı sadece davalı oyuncuya yöneltmesinin kötüniyetli olduğunu, ceza-i şartın yasal koşullarının oluşmadığını, davalı oyuncu’nun sözleşmeyi fesih edip diziden ayrılması sebebiyle davacı yapımcının herhangi bir zarar ve ziyanı doğmadığını,-Sözleşmenin davalı oyuncu tarafından haklı olarak fesih edildiğini, davacı yapımcının cezai şart talebinin haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, fahiş cezai şartın tenkisinin gerektiğini, -Davaya konu dizinin, davalı oyuncu ayrıldıktan sonra da yapım ve yayına devam ettiğini, davalı oyuncunun diziden ayrılması, sözleşmeyi fesih etmesi sebebiyle davacı yapımcının herhangi bir maddi kaybının olmadığını, davacı yapımcının herhangi bir manevi zararı da olmadığını, -Davaya konu sözleşmenin davalı oyuncu aleyhine ağır hükümler içermekle hukuka ve hakkaniyete aykırı nitelikte bir sözleşme olduğunu, sözleşmenin anılan madde ve hükümlerinin , cezai şart ve tazminata ilişkin hükümlerinin “yok hükmünde” sayılması gerektiğini, BK’nın genel işlem şartlarına aykırılık teşkil ettiğini, -Davacı şirketin tacir olduğunu, davalı oyuncunun ise birey olduğunu, davacı tacirin manevi zarar görmesinin mümkün olmadığını, dizi sektöründe zaman zaman oyuncuların dizilerden ayrılabildiğini, manevi zarar kıstası olmadığını,-Davalı oyuncunun, diziden ayrıldıktan sonra, davacının diziyi çekmeye devam ettiğini ve dizi 3. bölüme kadar devam ettiği halde ve davacı yapımcı diziden kar/kazan sağlamaya devem ettiğini ve de davacı yapımcının herhangi bir maddi zararı olmadığı halde, davacı yapımcı yararına maddi tazminata hükmedilmesinin hukuka uygun olmadığını, davalı oyuncunun, ücretlerini zamanında alamaması, dizinin çekimlerinin ve yayının 5 ay gecikmesi başta olmak üzere, davalı müvekkili oyuncunun haklı ve hukuki sebeplerle diziden 6. bölümde ayrılmasından sonra davacının diziyi çekmeye ve yayınlamaya devam ettiğini ve dizinin 31. bölüme kadar devam ettiğini, davacı yapımcının zararı değil, aksine +25 bölüm daha (ortalama 1 bölümden yapımcılar en az 100.000.00 TL kar etmektedirler) davacı yapımcı, 25 milyon TL’den fazla +kar elde etmişken, davalı oyuncunun maddi tazminata mahkum edilmesinin hukuk ve hakkaniyetle asla bağdaşmadığını, -Cezai şartın yasal unsurlarının oluşmadığını, dava konusu dizide 8.000,00 TL ücretle rol alan Oyuncu davalı Müvekkilinin 74.545,00 TL gibi aşırı fahiş cezai şarta mahkum edilmesinin hukuk ve hakkaniyetle asla bağdaşmadığını,-Davalı oyuncunun diziden 6. bölümde ayrıldıktan sonra dizinin sona ermediğini, davacı yapımcının diziyi 31. bölüme kadar çektiğini ve herhangi bir maddi/manevi zararı olmadığını, davacı yapımcının diziden en az 2,5 milyon TL kar elde ettiğini, davalı oyuncunun dizide 8.000,00 TL ücretle rol aldığını, dizinin çekimlerinin sözleşme imzasından 5 ay sonra başladığını, davalı oyuncunun 5 ay bekletildiğini ve ayrıca davacı yapımcının ücret ödemesini sözleşmede yazılı sürelerde yapmadığı için davalı oyuncu maddi olarak ortalama 6-7 ay sıkıntı çektiğini, haksız cezai şart, maddi ve manevi tazminat rakamlarının ferileri ile birlikte 160.000 TL’den den fazla olup, davalı oyuncunun ekonomik olarak mahvına neden olacak boyutta olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Taraflar arasında aktedilen sözleşmenin 16.12.2015 tarihinde imza edildiğinin ancak, dizinin yayının 5 ay sonra 29.04.2016 tarihinde başladığının ve bu durumun sözleşmeye aykırı olduğu sebebine karşı olarak Davalı oyuncu ile müvekkili yapımcı firma arasında imza edilen Sözleşmenin 10.01 maddesi gereği 15.01.2016 tarihinin hemen sonrasında oyuncunun çalışmalarının başladığını dizinin yayına 5 ay sonra girmesinin Sözleşmeye aykırılık teşkil etmediğini, çekimleri yapılan dizinin ne zaman yayına gireceğinin Sözleşme ile hüküm altına alınmamış olduğunu, sözleşmede bu yönde herhangi bir hüküm olmamasına rağmen, muhatabın bu sebeple Sözleşmeyi fesh etmesinin hukuka uygun olmadığını, -Her ne kadar muhatap oyuncunun son üç bölümünün ödenmesi gecikmeli olarak ödenmiş olsa da, bu durumun, dizinin yayınını yapan TRT kurumunun ödemeleri geç yapmasından kaynaklandığını, ancak, tüm bu duruma rağmen muhatabın ödemesinin ihtarname keşide edilmesinden hemen sonra kendisine ödendiğini ve davalı oyuncunun bu ödemeyi kayıtsız şartsız kabul ettiğini, davalı oyuncu tarafından ücret ödemesi kabul edildiğinden şu anda herhangi bir ücret alacağının bulunmadığını, bu sebeple Sözleşmeye aykırılık hususunun söz konusu olmadığını, kaldı ki; feshi talep edilen Sözleşme’nin 23.01 maddesine göre, davalı oyuncunun ücretlerini alamaması gibi genel olarak sözleşme hükümlerine aykırılık durumunda, söz konusu aykırılığın giderilmesi için tarafların birbirlerine noter marifeti ile ihtarname keşide etmeleri ve söz konusu aykırılığın 10 gün içinde giderilmesi aksi halde haklı sebeple Sözleşmenin feshini talep edebilecekleri hüküm altına alındığından, davalı oyuncunun Sözleşmenin bu hükmünü yerine getirmeksizin Sözleşmeyi tek taraflı ve haksız olarak fesh etme iradesini kabul etmediklerini, -Davalının, oyuncu olarak görev aldığı dizinin yönetmeninin ve senaristinin isimlerini yanlış bildiğini, taraflar arasında aktedilen “Sözleşme”nin 7.02 maddesine göre; müvekkili yapımcı firmanın, dizinin adını, yönetmenini ve senaristini kayıtsız şartsız muhatap oyuncunun iznine gerek kalmaksızın özgürce değiştirme hak ve yetkisine sahip olduğunu, bu hususun sözleşme ile hüküm altına alındığını, müvekkili Yapımcının değişiklik yönündeki bu iradesinin sözleşme hükümlerine aykırılık arz etmediğini, -Davalı oyuncunun dizi çekimlerindeki çalışmalarının hiçbir zaman 16-18 saati bulmadığını, Sözleşmeye göre davalı oyuncunun çalışma saatlerinin belirli bir saat dilimi olarak gösterilmediğini, çalışma saatleri yönünde herhangi bir sınırlama getirilmediğini ve mesai mefhumu belirtilmediğini, davalı oyuncunun sözleşme gereği üstlenmiş olduğu dizideki oyunculuk görevi bakımından ne kadarlık bir çalışma yapması gerekiyor ise o kadarlık bir çalışmanın yapmasının kendisinden istendiğini, kendisine sözleşmede belirtilen görevleri haricinde herhangi bir görev verilmediğini ve başkaca herhangi bir yükümlülük yüklenmediğini, -Davalı oyuncuya senaryoda yeteri kadar yer verildiğini, bu konuda az verdi-çok verdi tartışması oluşturmanın göreceli ve kasıtlı olduğunu, sözleşmeye göre, davalı oyuncunun üstlenmiş olduğu rol icabı yapılan çekimlerin tamamının mutlaka yayınlanması gibi bir hükmün sözleşmede yer almadığını, sözleşmeye aykırılık sebebi ile sözleşmenin feshinin gerçekleştirilebilmesi için, Sözleşmenin 23.01 maddesi hükmünün işletilmesi gerektiği ve sözleşmeye aykırılık durumu söz konusu ise bu aykırılığın giderilmesi için tarafların birbirlerine noter marifeti ile ihtarname keşide etmeleri ve söz konusu aykırılığın 10 gün içinde giderilmesi için süre verilmesi gerektiği, verilen süre içerisinde aykırılığın giderilmemesi halinde, Sözleşmenin feshinin talep edilebileceği, bu hususların da davalı oyuncuya karşı ihtar ile bildirildiğini, davalı oyuncunun Sözleşme hükümlerine uymayarak, taraflar arasında Sözleşme halen yürürlükte iken bu defa … Ltd. Şti. adlı başka bir yapımcı firma ile … TV kanalında yayınlanmak üzere “…” adlı bir televizyon dizisinde oyuncu olarak görev almaya başladığını ve adı geçen yapımcı firma ile yeni bir oyuncu sözleşmesi imzaladığını, Davalı oyuncunun, … Gazetesinden … adlı gazeteciye vermiş olduğu röportajında; “…” adlı dizisi için “…” dedim” şeklinde beyanda bulunduğunu, Davalı oyuncunun bu beyanı ile müvekkili yapımcı firma ile sözleşmesi devam ederken, başka bir televizyon dizisinde oynamak için görüşmeler yaptığını ve adı geçen “…” adlı dizisinde oynamaya karar verdiğini ve bu sebeple müvekkil firma ile olan sözleşmesini de fesh etmek için bahaneler aradığını açıkça ortaya koyduğunu, Davalı oyuncunun müvekkili yapımcı firma ile sözleşmesi devam ederken, Sözleşmeyi haksız ve keyfi olarak fesh ederek ve sözleşmeye aykırı davranarak yeni bir televizyon dizisinde oyuncu olarak görev almasının, müvekkili yapımcı firmayı sadece yayıncı kuruma, içinde bulunduğu sektöre ve seyirciye karşı değil, diğer oyuncuların ve ekibin nezdinde çok zor durumda bıraktığını; ekipte kargaşaya ve uzun müddet işin aksamasına sebep olduğunu ve bu yönü ile müvekkili yapımcı firmayı maddi, manevi ve munzam olarak zarara uğrattığını, -Sözleşme ile hüküm altına alınan cezai şart bedelinin tamamının davalı tarafça ödenmesi gerekmesine rağmen yerel mahkemenin cezai şart bedelinin yarısına hükmetmesinin hukuka ve taraflar arasında oluşan irade beyanlarına aykırı olduğunu, Davalı oyuncunun, taraflar arasında akdedilen Sözleşmeyi haksız, hukuka ve Sözleşmeye aykırı fesh ederek Sözleşme hükümlerine aykırı davrandığını, bu sebeple sözleşmenin 25.02 maddesi ile hüküm altına alınan cezai şartın tamamının ödemesi gerektiğini, -Sözleşmenin haksız ve keyfi olarak fesh edilmiş olması sebebi ile müvekkili firmada oluşan ticari itibar kaybının davalı tarafından telafisi için taraflarınca talep edilen manevi tazminatın tamamına hükmedilmesi gerekir iken sembolik bir manevi tazminat miktarına hükmedilmesinin haksız olduğunu, müvekkili yapımcı firma tarafından devasa bir bütçe ile çekilen dizide davalı oyuncunun başrol oyuncusu olduğunu, davalı oyuncunun haksız bir şekilde diziden ayrılması sonucu müvekkili firmada, sektörde ve yayıncı kuruluş ile dizide diğer çalışanlar nezdinde uğramış olduğu manevi ticari itibar kaybının değerinin maddi olarak izah edilemeyeceğini, manevi tazminat taleplerinin tamamına hükmedilmesi gerektiğini, -Sözleşmenin davalı tarafça haksız ve keyfi olarak fesh edilmesi sebebi ile müvekkili yapımcı firmada oluşan maddi zararların bilirkişi marifeti ile kısmen tespit edilmesine rağmen, tespit edilen maddi zarar karşılığı olan tazminat miktarının yerel mahkeme tarafından tam olarak tespit ve takdir edilmeden kısmen hüküm altına alındığını, talep ettikleri miktar kadar maddi tazminata hükmedilmesi gerektiğini, Davalı oyuncunun sözleşmeyi haksız fesih etmesi sebebi ile bu oyuncunun yerine yeni oyuncu bulunması, bu oyuncuya göre senaryonun yeniden yazılması ve ekibin yeniden kurulması gibi sebeplerden dolayı dizi filmin çekimlerine başlanmasında gecikme olduğunu, bu gecikmeden dolayı bölüm başı 50.000,00 TL’ye kiralanan ve 2 ay boyunca kullanılamayan platoya yersiz olarak kira bedellerinin müvekkili yapımcı firma tarafından ödenmek zorunda kalındığını, yapım ekibi, kamera ekibi, ışık, ses ve sanat ekibi de çekimler için hazır bekletilmesine rağmen bu ekiplerde çekimler başlamadığından çalıştırılamadığını, ancak tüm ekiplerin ücretleri (haftalıkları) ve prodüksiyon harcamaları yine müvekkili yapımcı firma tarafından yapılmak/ödenmek zorunda kalındığını, davalı oyuncunun başrol olarak oynadığı diziden ayrılması sebebi ile dizinin izlenebilirlik oranının/reytinginin düştüğünü, reytingin yükseltilmesi ve dizinin yayına devam edebilmesi için ekstradan yeni prodüksiyon masrafı yapmak ve filmin çekim bütçesini de bu oranda arttırmak zorunda kalındığını, ayrıca, davalı oyuncunun bu davranışından dolayı Yayıncı Kuruluş olan TRT’de itibar kaybına uğradığını, B.K. 50. ve 51. Maddelere göre maddi tazminat taleplerinin tamamının ödenmesine yönelik karar verilmesi gerektiğini bu sebeple kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 5846 FSEK kapsamında açılmış oyunculuk sözleşmesine dayalı tazminat ve cezai şart talepli davadır. Davalı tarafın istinaf incelemesi yönünden; Taraflar arasında 16/12/2015 tarihinde sözleşme imzalandığı, sözleşme hükümleri tümüyle değerlendirildiğinde, sözleşmenin her iki taraf yönünden de bağlayıcı olacak hükümler içerdiği, cezai şart maddesinin çift taraflı olduğu, tarafların statü, çalışma özgürlüğü hususlarının düzenlendiği, davalının durumunu ağırlaştırıcı mahiyette bir hükmün bulunmadığı, TBK 20-25. Maddeleri gereğince sözleşmede genel işlem şartlarına aykırı hususların bulunmadığı anlaşılmıştır. Sözleşmenin, sözleşmede süreler ve kısıtlamalar ile ilgili olarak yer alan ayrık hükümler dışında, Tarafların, sözleşme uyarınca birbirlerine karşı doğan borçlarını sözleşme gereğince tümüyle ve noksansız olarak yerine getirileceği ve haklarının tümüyle ve noksansız olarak elde edileceği tarihe kadar yürürlükte kalacağı, borçların tümüyle ve noksansız olarak yerine getirildiği, hakların tümüyle ve noksansız olarak elde edildiği tarihte sona ereceği düzenlenmiştir. Dava konusu olayda, davacı yapım şirketi ile davalı sanatçı arasında yapılan sözleşmede davalının yapım şirketinin çekeceği TV dizisinde başrol oyuncusu olduğu anlaşılmaktadır. Taraflar fesih şartlarını aralarında imzalamış oldukları sözleşme ile belirlemişlerdir. Bu noktada özellikle vurgulamak gerekir ki, akdi temele dayalı borç ilişkilerinde taraflar, sözleşmenin amacına ulaşması ve karşılıklı borçların öngörülen şekilde ifasının sağlanması için birbirlerine karşı her türlü desteği vermek, sözleşmede kararlaştırılmış olsun veya olmasın temel edim ve yan edim yükümlülüklerini usulüne uygun bir şekilde yerine getirmekle yükümlüdürler. Davalı taraf her ne kadar ücretlerin ödenmediğini ve ihtar çekilmek zorunda kalındığı iddiasında ise de, sözleşme maddeleri dikkate alınarak ihtardan sonra belli bir süre tanındığı ve bu süre içerisinde davalıya ödemenin yapıldığı anlaşılmakla bu ihlalin fesih sebebi sayılamayacağı anlaşılmıştır. Davalının iddia ettiği, dizinin geç başlaması, çalışma süreleri, yönetmen ve senaristin değişmesine ilişkin sebeplerin, sözleşme maddeleri kapsamındaki düzenlemeler gereği sözleşme ile tarafların bağlı olması sebebiyle fesih sebebi olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu sebeple davacının haklı fesih ve genel işlem şartlarına aykırılığa ilişkin istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir. Davacı tarafın istinaf incelemesi yönünden: Davadaki talep 5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu çerçevesinde taraflar arasında tanzim olunan sözleşmenin davalı tarafından haksız ihlali iddiasına dayalı cezai şart alacağı talebinden ibaret olup davada sözleşme hükümlerine göre feshin haksız olup olmadığı ve buna göre cezai şart alacağının doğup doğmadığı 5846 sayılı Yasa hükümleri de dikkate alınarak değerlendirileceğinden davalı icracı sanatçının sözleşmeden doğan borcu, TBK m. 471 vd. de düzenlenmiş olup, yapımcının öngördüğü plan dairesinde film çekim planına uymak, sadakat ve özenle sanatını özgün şekilde sergilemek olup, davacı yapımcı tarafından, eserin (dizi filmin) meydana getirilmesinde davalı icracı sanatçıya isnat edilebilecek herhangi bir kusurunun bulunduğu iddia ve ispat edilmiş değildir. Ancak davalı tarafça sözleşmenin feshinin haklı olmadığı da açıktır. Davalı oyuncunun dizi filmin çekimi sırasında hazır bulunması, iş planlamasına uyması, emek ve mesai sarf etmesi, çekimlere katılmış olması nedeniyle sözleşme kapsamında davacının da davalıya isnat edebileceği bir husus bulunmamaktadır. Her ne kadar davalı sözleşmeyi haklı fesih ettiğini kanıtlayamamış ise de, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 182. maddesi uyarınca tarafların ekonomik durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, borçlunun kusur derecesi ve borca aykırı davranışının ağırlığı nazara alındığında hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak cezai şart miktarının tespitinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamış olup, mahkemece takdiri indirim yapılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamıştır. Sözleşmeyle davacının izni olmadan 3.kişilerle iş yapmama yükümlülüğü altına giren davalının Borçlar Kanunun öngördüğü şekilde haklı nedenle sözleşmeyi feshetmeden başka dizide rol alması nedeniyle davalı da kusurludur, dolayısıyla da her iki tarafta kusurlu bulunmuştur. Bu durumda gerek davacının karşılıklı kusuru ve gerekse öngörülen cezai şartın fahiş olması sebebiyle Borçlar Kanunu 182/son maddesi dikkate alınarak taktiren yarı oranında cezai şartın hüküm altına alınması uygun bulunmuştur. Dosya kapsamına ve somut olayın özelliklerine göre dizinin haksız fesih sebebiyle oyuncu değişikliğine gidilmek zorunda kalınması, davacının ticari manevi değerlerinde zarar oluştuğu ve somut olayın özellikleri ile tarafların sosyal ve ekonomik durumuna göre 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekili ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 11/12/2018 tarih ve 2017/410 E., 2018/486 K. sayılı kararına karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 7.687,94 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.922,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.765,94 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2022