Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1232 E. 2022/1556 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1232 Esas
KARAR NO: 2022/1556
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/07/2018
NUMARASI: 2014/1494 E. – 2018/914 K.
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/11/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili Gaziantep Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesine hitaben verdiği dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki Faktoring Sözleşmesi kapsamında davalının İspanya’da mukim … adlı alıcısına, 13/07/2013 tarihli iki adet faturaya konu ihracat mallarının davalı şirketin garantisi kapsamında gönderildiğini, davalı ile davacı şirket arasında ihracat faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre faktoring şirketinin İspanya’da mukim alıcısı ile davacı şirket arasında irtibat sağlayarak mal satışını gerçekleştireceğini ve fatura bedellerinin tahsilini faktoring garantisine alarak fatura alacağı tahsil edilemez ise garanti kapsamındaki miktar oranında fatura bedelini faktoring şirketinin davacı şirkete ödeyeceğini, faktoring sözlemesi kapsamında fatura bedelinin tahsil edilememe riskine karşın davalı tarafın 100.000 Euro garanti verdiğini, sözleşmeye göre tarafların aralarında 31.000.00 kg iplik emtiasının davalının İspanyada mukim … adlı alıcısına teslimi ve bedelinin ödenmesi hususlarında anlaşmaya vardıklarını, davacının sözleşme ile birlikte iki adet faturayı tanzim ettiğini, faturada taraflar arasında emtia bedeli olarak kararlaştırılan bedeli, teslim edilecek emtianın cinsi, miktarı ve teslim edilme tarihinin düzenlendiğini, sözleşmede ve faturada belirlenen tarihte davacının 31.000.00 kg etmiayı davalının gösterdiği yere teslim ettiğini, durumu gösterir sevk irsaliyesinin davacı tarafından düzenlenerek davalıya teslim edildiğini, davacı tarafından edim ifa edilmiş olmasına rağmen davalının ödeme yapmadığını, bunun üzerine davalıya Gaziantep …Noterliğinden 02/01/2014 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarname çekilerek fatura bedellerinin ödenmesinin istendiğini, davalı tarafın ihtarnameye cevap olarak ödeme yapmayacaklarını bildirdiğini, bu sebeplerle 02/07/2013 tarihli alım-satım sözleşmesinden doğan ve 13/07/2013 tarihli faturalarda gösterilen emtia bedelinin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davacıya ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki faktoring sözleşmesi ile sözleşmeden doğacak ihtilaflarda İstanbul (Çağlayan) Ticaret Mahkemeleri ile İstanbul (Çağlayan) İcra Müdürlüklerinin yetkili olduğunun kararlaştırıldığını, davada yetkili mahkemenin İstanbul (Çağlayan) Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, işbu davada taraflar arasındaki sözleşme davaya konu faturalar açıkça belirli olduğundan belirsiz alacak davası ve/veya kısmi alacak davası açılamayacağını, taraflar arasında ihracat faktoring sözleşmesi değil faktoring sözleşmesi imzalandığını, ihracat faktoring sözleşmesi imzalanmış olsa bile koşulları oluşturulmadan yani limit onay bildirimi yapılmadan ve garanti sertifikası verilmeden her ihracat işleminin garanti altında olduğunu bu sebeple fatura bedellerini ödemeleri gerektiğini iddia etmenin hiçbir hukuki dayanağı bulunmadığını, davalı şirketin davacı tarafından koşulları sağlanmak kaydı ile yurt içi ve yurt dışı tüm faktoring hizmetlerini görmeyi taahhüt ettiğini, sözleşmede açıkça hangi işlemlerin şirketleri garantisinde bulunduğunun sıralandığını, davacının başvuruda bulunarak ilk kez İspanya’da mukim bir firma ile 31.000.00 kg iplik satışıyla ilgili olarak sözleşme imzaladığını, bu sözleşme kapsamında ihracat faktoring işlemi yapmak istediğini bildirdiğini, başvuru üzerine yurdışında mukim muhabir ile irtibata geçildiğini, incelemesini tamamlayan muhabirin davacıya maksimum 60 gün vadeli faturalar için 100.000 Euro tutarlı ön limit vermeyi taahhüt ettiğini bildirmesi üzerine 01/07/2013 tarihinde davacıya email çekilerek muhabir faktoring ön limit verdiğinin bildirildiğini, vadesi 74 gün olan faturalar sebebiyle garanti koşulları oluşmadığından kesin limit onay bildirimi yapılmadığını, davacıya herhangi bir garanti sertifikası da verilmediğini, bu suretle söz konusu satışın kendilerince garanti altına alınmadığını, nitekim taraflar arasındaki sözleşmede faktörün açıkça LOB vermesi halinde garanti hükümlerinin yürürlük bulacağının belirtildiğini, fakat bu yönde davacıya herhangi bir LOB verilmediğini, garanti işleminin gerçekleşmemesi üzerine davacının tahsilatla sınırlı olarak işlem yapılması talebiyle davalı şirkete başvurduğunu, 10/07/2013 tarihinde genel faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında yapılan ihracatın tahsilat kısmının kendilerince takibinin talep olunduğunu, ilk kez ihracat yapan yurtdışı alıcı firmanın iflası üzerine alacağın tahsil edilemediğini, kendilerince her türlü olanak zorlanarak muhabir faktörden ödemeler talep edilmiş ise de muhabir bankanın 60 günü aşan vadeli işlemlerin garanti kapsamında bulunmaması sebebiyle ödemeyi yapmadığını, bu sebeple de davacının mal bedeli tahsil edilemediğinden davacıya herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Tarafların iddia ve savunmaları, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı bir arada değerlendirildiğinde; her ne kadar davacı tarafça davalı … şirketinin faktoring sözleşmesi kapsamında İspanyada mukim alıcının 31.000 kg iplik emtiasının bedelinin ödenmesini garanti ettiği iddiasıyla ödenmeyen iki adet fatura bedelinin 1.000,00 TL’lik kısmının davalıdan tahsili talebiyle iş bu davayı açılmış ise de; hükme esas alınan 14/05/2018 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere faktoring sözleşmesinin garanti ile ilgili hükümlerinde, faktoring şirketinin garanti sorumluluğunun Limit Onay Bildirimi’ni yazılı olarak müşteriye bildirmesi ile başladığı, dava dosyası ve davalı şirket kayıtlarında yapılan incelemelerde Limit Onay Bildirimine rastlanılmadığı, bunun dışında dava konusu işlemde muhabir faktor tarafında verilen kesin limit onayının 60 günlük süre şartına bağlandığı, 60 günlük vadenin verilecek olan garantinin de temel şartı olduğu davacı şirket tarafından düzenlenen faturalarda ise vadenin 74 gün olarak kararlaştırıldığı bu sebeple teslim olunan mal bedeli yönünden faktoring garanti şartlarının oluşmadığı anlaşılmakla davacının subüt bulmayan davasının reddine” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davalı firma ile müvekkil şirket arasında ihracat faktoring sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeye göre Faktoring şirketinin İspanyada mukim alıcısı ile müvekkili şirket arasında irtibat sağlayarak mal satışını gerçekleştireceğini ve fatura bedellerinin tahsilini faktoring garantisine alarak fatura alacağı tahsil edilemez ise garanti kapsamındaki miktar oranında fatura bedelini faktoring şirketinin satıcı müvekkili şirkete ödeyeceğini, Faktoring sözleşmesi kapsamında fatura bedelinin tahsil edilememe riskine karşın davalı tarafın 100.000 EUR garanti verdiğini, sözleşmeye göre taraflar aralarında 31.000,00 kg iplik emtiasının davalının ispanyada Mukim … adlı alıcısına teslimi ve bedelinin ödenmesi hususlarında anlaşmaya vardıklarını, müvekkilinin sözleşme ile birlikte iki adet faturayı tanzim ettiğini, mezkur sözleşmede ve faturada belirlenen tarihte müvekkilinin 31.000.00 kg davalının gösterdiği yere teslim ettiğini ancak davalı tarafın ödemeyi yapmayarak müvekkilini mağdur ettiğini, açmış oldukları davanın hukuka aykırı olarak alınmış 14.05.2018 tarihli Bilirkişi raporuna dayanarak reddine karar verildiğini, dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi raporu olan 10.02.2017 tarihli bilirkişi raporu incelendiğinde bilirkişilerin “Limit Onay Bildirimi” belgesinin bulunması durumunda muhabir faktörün ve davalı …’in alacakların ödenmemesinden dolayı sorumlu olacağının ve geçici ve kesin limit onay bildirimi belgelerinin müvekkili şirket ile davalı … A.Ş. yetkilileri arasında yapılan mail yazışmalarından anlaşıldığının açıkça tespit edildiğini, söz konusu ihracatla ilgili geçici ve kesin limit onay bildirimlerinin verildiğini, davalı şirket tarafından muhabir faktör nezdinde garanti limitinin iptal edildiğinin müvekkili şirkete bildirildiğini ancak; bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere Uluslararası Faktoring Genel Kuralları(GRIF) madde 18 gereğince limit iptalinin daha sonraki sevkıyatlar için geçerli olduğunu, iptalden önce yapılan sevkıyatların bu iptalden etkilenmeyeceğini, -Dava konusu alacağın; Uluslararası Faktoring Kuralları(GRIF) madde 24 gereğince muhabir faktör tarafından, ihracat faktörü konumunda olan davalı şirkete ödenmesi gerektiğini, davalı şirketin, müvekkilinden temlik alıp muhabir temlik ettiği bu alacakların ödemelerini Uluslararası Faktoring Genel Kuralları(GRIF) gereğince muhabir faktörden talep etmediğini, dava konusu alacağın, davalı şirketin kusuru sebebiyle muhabir faktörden tahsil edilemediğini, yapılan ihracatların bedelinin davalı şirket tarafından müvekkiline ödenmesi gerektiğini, Uluslararası Faktoring Genel Kuralları(GRIF) madde 19(iv)’da yer alan “İthalat faktörünün bir kredi limitini iptal etmeye karar vermesi halinde, İhracat faktörünün sorumluluğu tüm alacak hesaplarının ödenmesi ya da başka bir yolla ortadan kalkmasına, yani İthalat faktörünün riskinin sona ermesine kadar devam edecektir. Ancak İhracat faktörü ile tedarikçi arasındaki sözleşmenin iptali sonrasında İthalat faktörüne herhangi bir devir yapılması beklenemez.” hükmü uyarınca da müvekkilin alacaklarının davalı şirket tarafından ödenmesi gerektiğini, Uluslararası Faktoring Genel Kuralları(GRIF) madde 31’de ithalat faktörünün tedarikçilere karşı herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı ve ithalat faktörünün bu eylemleri sebebiyle tedarikçi aleyhine oluşacak zararların ihracat faktörü tarafından karşılanacağının belirtildiğini, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi muhabir faktörün gerçekleşen bu ihracatın tutarını ödemesi gerektiğini ancak; davalı tarafça bu tutarın muhabir faktörün ihracat bedelini kendilerine ödemediğini belirtildiğini, bu sebeple Uluslararası Faktoring Genel Kuralları(GRIF) madde 31 gereğince bu ihracat bedellerinin davalı tarafından müvekkiline ödenmesi gerektiğini, Uluslararası Faktoring Genel Kuralları(GRIF) dikkate alınmadan Yerel Mahkemenin davayı reddetmesinin hatalı olduğunu, -Davalı şirket yetkilileri ile yapılan mail yazışmaları tekrar sunularak 17.10.2017 tarihli duruşmanın 2 nolu ara kararı doğrultusunda “davacı tarafça sunulan e mail çıktıları dikkate alındığında geçici limit onayının yapılıp yapılmadığı yazışmalar dikkate alındığında bu onay işleminin yapılmış kabul edilip edilemeyeceği onay işlemi yapılmaksızın davaya konu işlemlerin yapılmasının mümkün olup olmadığı sorumluluğun doğup doğmadığı hususları irdelenmek sureti ile ek rapor istenilmesine” karar verildiğini, davalı şirket çalışanı … tarafından müvekkili şirket çalışanı …’a gönderilen 08 Temmuz 2013 emailde muhabir firmadan kesin limit cevabının geldiğinin bildirildiğini, bunun üzerine müvekkili şirket tarafından 16 Temmuz 2013 tarihinde gümrük beyannameleri düzenlenerek emtianın alıcıya gönderildiğini, email yazışması ile kesin limit onayının alındığının müvekkiline bildirildiğini, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin Çeşitli Hükümler Başlıklı kısmının 1.maddesinde, taraflar arasındaki elektronik ortam haberleşme kayıtlarının teyit edilmiş olsun olmasın, kesin münhasır yegane geçerli delil teşkil edeceğinin hüküm altına alınmış olduğunu, 14.05.2018 tarihli bilirkişi raporunda ise davalı tarafından geçici ve kesin limit onaylarının verildiği tespit edilmekle birlikte 15.07.2013 tarihinde … tarafından müvekkili şirket çalışanı …’a vade tarihi hk. gönderilen mailde “… vade tarihini ınvoice date üzerinden 60 gün hesaplayarak koyabiliriz” şeklinde tespitte bulunduklarını, daha sonra ise vade tarihini ınvoice üzerinden hesaplamayarak hukuki ve bilimsel olarak hataya düştüklerini, dosyada bulunan “…” incelendiğinde tarihinin 24.07.2013 ve vadesinin 60 gün, vade tarihinin 25.09.2013 olduğunun aşikar olduğunu, -Davalı tarafın, muhabir firmadan kesin limit onayı alınmadan malların gönderildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığının dosya kapsamında alınan her iki bilirkişi raporu ile kesinlik kazandığını, email yazışması ile kesin limit onayının alındığının müvekkiline bildirildiğini, Mahkemenin faturaların vadesinin 74 gün olması sebebiyle garanti şartının gerçekleşmediğine ve kesin limit onayının alınmadığına karar verdiğini ancak dava konusu mallara ait …’da ödeme vadesi 60 günlük olarak açıkça belirtildiğini, hatta müvekkili şirket tarafından davalı şirkete verilen (…) Alacak Devir Belgesinde de fatura tarihinin 24/07/2013, ödeme tarihinin de 25/09/2013 olarak geçtiğini, bilirkişilerin bu durumu göz ardı ederek rapor hazırladıklarını, -Davalı şirketce, müvekkiline garanti verilmesine rağmen, muhabir firmadan tahsilat yapılamaması sebebiyle müvekkiline ödeme yapılmadığını, Davalı şirketin kendi kusurunu müvekkili şirkete yüklemeye çalıştığını, -Uluslararası ticaret hukukunda esas önemli olanın konşimento olduğunu, proforma faturanın satış şartlarını belirten bir sözleşme niteliğinde olduğunu, vade tarihinin konşimento tarihi itibari ile başladığını, konşimento tarihinin de dosyadan anlaşılacağı üzere 29.07.2013 olduğunu. Bu tarihten itibaren dahi hesaplansa açıkça vade tarihinin 25.09.2013 olduğundan 60 gün vade süresinden az olduğunu, dosya incelendiğinde Türkçe fatura olan 13.07.2013 tarihli fatura da vade tarihi yazmadığı gibi “ödeme” başlığında “60 gün mal mukabili” terimi geçtiğini, bilirkişilerin sanki bu faturada vade tarihi 25.09.2013 tarihi belirtilmiş gibi rapor tanzim ettiklerini, İngilizce olarak düzenlenen asıl fatura olan “…” da ise fatura tarihi “DATE 24.07.2013”, vade “PAYMENT: 60 DAYS BY FACTORING” ve vade tarihi “PAYMENT DATE : 25.09.2013” olarak açıkça belirtildiğini, her iki rapor değerlendirildiğinde davalı şirket tarafından 01.07.2013 tarihinde ön limit tahsisinin gerçekleştiğini ve 08.07.2013 tarihinde kesin limit onayının verildiğinin sabit olduğunu, dosya kapsamında alınan ilk bilirkişi raporunun 17. Sayfasında da faturanın tarihinin (invoice date) 24.07.2013 olduğunun tespit edilmiş ve bu durumun kesinlik kazanmış olduğunu,-Davalı tarafından kesin limit onayı alındıktan sonra malların sevk ve faturalandırma işlemlerinin hepsinin davalının talimatları ile yapıldığını, bu durumun açıkça mail yazışmalarının tarih sıralamasından anlaşıldığını, Finansal Kurumlar Birliğinin davalının da üyesi olduğu bir kuruluş olduğunu, Finansal Kurumlar Birliği’nin bildirdiği bilirkişilerin dosya kapsamında rapor hazırlamasının da hakkaniyete ve adil yargılanma ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, davanın reddine ilişkin kararının kaldırılması suretiyle davanın kabulüne, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekilinin katılma yoluyla sunduğu istinaf dilekçesinde özetle;-Davanın 1.000,00 TL belirsiz alacak davası olarak açıldığını ancak itiraz neticesinde Sayın Mahkemenin dava değerinin 100.000.-EUR (Yüzbin Avrupa Para Birimi) olduğunu tespit etmek suretiyle davacıya eksik harcın tamamlanması için iki haftalık kesin süre verdiğini ve eksik harcın davalı tarafından tamamlandığını, vekalet ücretinin ve harçların hesaplanmasının düzeltilerek kararın onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.-İlk bilirkişi raporunu hazırlayan üç kişilik heyetin aynı şekilde ikinci raporu hazırlayan heyetin içinde de yer aldığını ve ilk rapora yapılan itirazlar doğrultusunda ikinci raporu çelişkilerden uzak ve denetime elverişli bir hale getirdiklerini, yerel mahkeme kararına dayanak olan ikinci bilirkişi raporunda yer alan görüşlerin ve tespitlerin ilk bilirkişi raporunu yazan heyetin de katılımı ile ayrık görüş olmadan oluşturulduğunu, sözleşme hükümleri, faktoring garantisinin şartları ve ihracat belgeleri somut olarak dosyada yer aldığını, şartları yerine gelmeyen bir faktoring garantisi mevcutken davacı tarafın ısrarla müvekkili şirketin kayıtsız ve şartsız bir garanti borcu yükümlülüğü altında olduğuna herkesin inanmasını beklediğini, vekalet ücreti ve harçların dava değeri olan 100.000.-EUR üzerinden tekrar hesaplanarak kararın usule yönelik maddelerinin ise düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava taraflar arasında düzenlenen faktoring sözleşmesi kapsamında limit onayı bedelinin tahsiline ilişkin alacak davasıdır. Davacı vekili, davalıyla yaptıkları faktoring sözleşmesi kapsamında, sözleşmeye uygun olarak malların sözleşmede belirlenen firmaya teslim edildiğini, buna rağmen, davalı şirketin sözleşmede belirlenen 100.000,00 EURO teminat bedelinin tahsilinin talep etmiş, davalı vekili ise, davacının sözleşmeye aykırı olarak belgelerin sunulmadığı, vade tarihine uyulmadığı, faktoring sözleşmesine aykırı davranıldığını, bu sebeple teminat bedeline hak kazanmadığını savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, her iki taraf vekili de yukarıdaki sebeplerle kararı istinaf etmiştir. Taraflar arasında faktoring ilişkisi süreci incelendiğinde, Davalı şirketin çalışanı … tarafından davacı şirket çalışanı …’a hitaben düzenlenen 04.06.2013 tarihli mailde; İspanyadaki alıcı ile ilgili başvurunun alındığı, limit tahsis edebilecek tüm muhabirlere bilginin gönderildiği ifadesine yer verildiği, davalı … şirketinin talebi üzerine, ithalat faktör … tarafından 26.06.2013 tarihinde gönderilen … başlıklı mesajında; ön limitin tahsis edildiği, tahsis edilen limitin 100.000 EURO olarak belirlendiği, vade tarihinin ise 60 gün olarak öngörüldüğü bilgisine yer verildiği, ön kredi değerlendirme mesajında, satıcı olarak davacı şirket, alıcı olarak da … olarak belirlendiği, 01.07.2013 tarihinde Strateji Faktoring Pazarlama Yönetmeni … tarafında …’a gönderilen emailde; … alıcınızla ilgili İspanya’daki muhabir faktörden 100.000 Euro tutarında ön limit tahsis edildiği bilgisine yer verildiği, alınan ön limitin kesin limite çevrileceği hususuna da yer verildiği buna göre limit onay bildiriminin alındığının kabul edilmesi gerektiği, maillerin delil niteliğinde bulunduğu ve tarafların kabulünde bulunduğu anlaşılmıştır. Asıl uyuşmazlık, taraflar arasında belirlenen 60 gün vade süresine uyulup uyulmadığı ve bu sebeple davalının sorumlu olup olmadığı konusundadır. 01.07.2013 tarihinde davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen yazıda, alıcısının …, Ön limit tutarının 100.000 EURO olduğu ihracat faktoring esasları kapsamında %0,55 oranında komisyon oranının uygulanacağı hususunda bilgi verildiği, yazışmalar …com üzerinden yapıldığı, ithalat faktörü olan … tarafından davalı … şirketine gönderilen 05.07.2013 tarihinde … başlıklı mesajda, satıcının davacı şirket, alıcısının ise … olduğu faktoring işlemi ile ilgili olarak azami 60 gün vadeli olmak olmak üzere 100.000 EURO tutarında limitin tahsis edildiğine dair bilgi gönderildiği, limitin 100.000 EURO ve vadenin ise 60 gün olarak belirlendiği, 08.07.2013 tarihinde Strateji Faktoring Pazarlama Yönetmeni … tarafındani …’ a gönderilen e mailde ise, alıcı firma ile ilgili olarak kesin limit cevabının geldiği bilgisine yer verildiği, ayrıca 15.07.2013 tarihinde dava dışı … tarafından …’ a vade tarihi hk. gönderilen e mailde,”…Vade tarihini … üzerinden 60 gün hesaplayarak koyabiliriz. Çünkü B/I tarihi henüz belli değil. … Hanım izindeymiş, dolayısıyla … bize yardımcı olacak. E mail adresi Cc de mevcut. Adresle ilgili haber bekliyorum, gelir gelmez bildireceğim.” hususunda bilgi alışverişinde bulunulduğu, buna göre davacı tarafça fatura üzerine asıl fatura olan “…” da ise fatura tarihi “DATE 24.07.2013”, vade “PAYMENT : 60 DAYS BY FACTORING” ve vade tarihi “PAYMENT DATE : 25.09.2013” olarak yazıldığı, taraflar arasındaki 15.07.2013 tarihinde dava dışı … tarafından …’ a vade tarihi hk. gönderilen e mailde,”…Vade tarihini Invoice date üzerinden 60 gün hesaplayarak koyabiliriz. Çünkü B/I tarihi henüz belli değil. … Hanım izindeymiş, dolayısıyla … Hanım bize yardımcı olacak. E mail adresi Cc de mevcut. Adresle ilgili haber bekliyorum, gelir gelmez bildireceğim.” şeklindeki maile göre vade konusunda davacının sorumluluğuna gidilebilecek bir durum olmadığı, her iki fatura üzerinde vade tarihinin 25.09.2013 olarak belirlendiği, … ve … numaralı her iki faturanın üzerine faturadan kaynaklanacak olan alacağın davacı şirket tarafından ithalat faktörü olan …’ye temlik edildiğini gösteren stickerin yapıştırıldığı, Davalı şirket tarafından ithat faktör …’ye 29.08.2013 tarihinde … başlıklı mesaj gönderildiği, … başlıklı mesaj ile ithalat faktörü tarafından temlik alınan faturalara ilişkin bilgiler gönderildiği, mesaj tarihlerine bakıldığında, mesaj tarihlerinin 60 günlük süre içerisinde kaldığı, 15.07.2013 tarihinde dava dışı … tarafından …’a vade tarihi hk. gönderilen e mailde de, vade tarihinin konulmasına ilişkin davacı tarafa insiyatif tanındığının anlaşıldığı ve davacı tarafın da PAYMENT : 60 DAYS BY FACTORING şeklindeki ibare ile aslında süreye uyduğu, vade tarihinin 25.09.2013 olarak yazılmasının 60 gün olarak belirlenen süreye uyulmadığı şeklinde yorumlanmasının hukuki olarak geçerli olmadığı, taraflar arasındaki ilk yazışmaların ve kesin onay limitine ilişkin yazışmalara bakıldığında tarihlerinin 01.07.2013 tarihinde oluştuğu, sürenin bu tarih itibariyle hesabında ise 60 günlük süreye uyulduğunun görüleceği, Faktoring işleminde limit bildirim formuna (LOB) ilişkin esasların taraflar arasında imzalanan sözleşme ile düzenlendiği, sözleşmenin faktoring garantisi başlıklı 3. bölümünün l. maddesinde, faktoring şirketinin ancak yazılı olarak Limit Onay Bildirimi ile taahhüt edilmesi halinde yükümlülüğünün olacağı hükme bağlandığı, somut olayda, satıcı malı satmak istediği yurt dışındaki alıcı ile ilgili bilgileri davalı şirkete verdiği, alıcı firma ile ilgili bilgileri davalı şirket ithalat faktörüne ilettiği, bunun üzerine ithalat faktörü şartlı olmak üzere geçici ardından da kesin limiti onayladığı, ardından davacı şirket tarafından aracılık fonksiyonunu haiz davalı şirkete ithat faktöre iletilmek üzere; faturaları, gümrük çıkış beyannameleri, dolaşım belgeleri ve konişmentolar ile Alacak Bildirim Formu (NTR) teslim edildiği, davalı şirket tarafından kendisine teslim edilen belgelerin bilgisinin ithalat faktörüne iletildiği, kesin olarak hangi tarihten başlatılmasına ilişkin bilgi bulunmayan 60 günlük süreye ilişkin 15.07.2013 tarihinde dava dışı … tarafından …’a gönderilen maile göre hareket edildiği, bu mailde de tarihin belirlenme süresinin davacıya bırakıldığı ve davacı tarafın da vade tarihini yazmakla birlikte PAYMENT: 60 DAYS BY FACTORING notunu da düştüğü, bu sebeple vade tarihine uyulmadığı şeklindeki Mahkeme kararının yerinde hukuki olmadığı, vade tarihinin belirlenenden kısa değil uzun olarak belirlendiği, 60 günlük yasal süre içerisinde kaldığı, vade tarihinin kısaltılmadığı, tarafların 60 gün içerisinde ödeme yükümlülüklerinin olduğu, Davacının teslimi sabit olan 97.939,18 Euro emtia bedelini davalıdan talep etmekte haklı olduğu, ancak davacının davasını ıslah etmediği, belirli alacak yönünden dilekçe sunarak, 293.424,76 TL üzerinden harç yatırdığı, davayı açarken 1.000,00 TL istemli dava açtığı, bu hususlar dikkate alınarak Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi sebebiyle davanın kabulüne, 1.000,00 TL’nin dava tarihinden, 293.424,76 TL’nin ise 25/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, Davalı istinaf istemi yönünden yapılan incelemede; Davanın kabulü sebebiyle davalının istinaf isteminin incelenmesine yer olmadığına, davacının istinaf isteminin kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, yapılan hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulü yönünde Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davanın kabulü sebebiyle davalının istinaf isteminin incelenmesine YER OLMADIĞINA, 2- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3- İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/07/2018 tarih, 2014/1494 E., 2018/914 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 4- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu davanın KABULÜ İLE; 1.000,00 TL’nin dava tarihinden, 293.424,76 TL’nin ise 25/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 20.112,15 TL nispi karar harcından peşin alınan 25,20 TL ile 5.029,00 TL tamamlama harcının mahsubu ile bakiye 15.057,95 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 25,20 peşin harç, 5.054,20 TL tamamlama harcı, 3,80 TL vekalet harcı, 3.500,00 TL bilirkişi ücreti, 543,95 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 9.152,95 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına,5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre, 44.219,47 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 73,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 171,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,6/c- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvurma harcının karar kesinleştiğinde ve talebi halinde kendisine iadesine,6/d- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 10/11/2022