Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1228 E. 2022/1064 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1228
KARAR NO: 2022/1064
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/12/2018
NUMARASI: 2017/469 E. – 2018/470 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Fikir Ve Sanat Eserleri Sahipliğinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin eser sahibi olduğu fotoğrafın davalı gazetenin 16.12.2016 tarihli … gazetesinde izinsiz ve eser sahibi olarak müvekkilinin ismi yer almadan yayınlanması sebebiyle 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu fotoğrafın eser vasfında olmadığını, haber verme amacıyla kullanıldığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Dava konusu fotoğrafın bütününün gazetede eserden normal yararlanmayı ortadan kaldıracak şekilde kullanılması, eser sahibinin kim olduğunun belirtilmemesi ve ayrıca kullanımın dava konusu eser İle İlgili değil fotoğrafı çekilen kişi ile İlgili olması dikkate alındığında kullanımın FSEK m.37 kapsamına girmediği ve davacıda izin alınmaksızın fotoğrafın kullanılmasının davacının eser sahipliğinden kaynaklanan FSEK m. 22’teki çoğaltma hakkının ihlali olduğu gibi davacının fotoğrafı kullanılırken eser sahibi olarak adının belirtilmemesinin manevi haklardan “eser sahibi olarak tanıtılma hakkı’(FSEK m.15)nın ihlali sayıldığı, bu kapsamda FSEK m.70/l’e göre; ‘manevi hakları haleldar edilen kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat ödenmesi için dava açabilir. Mahkeme, bu para yerine veya bunlara ek olarak başka bir manevi tazminat şekline de hükmedebilir…”hükmü de gözetilerek davacının fotoğrafı kullanılırken eser sahibi olarak adının belirtilmemesi sebebiyle ‘eser sahibi olarak tanıtılma hakkı'(FSEK m.15) ihlal edilmiş olmakla, ihlalin gazete yolu ile olması, manevi tazminatın amaç ve niteliği, talep edilen bedelin günün ekonomik koşullarına göre makul ve manevi tatmini sağlar nitelikte olması gözetilerek 5000,00 TL manevi tazminatın kabulüne , hükmün davalı gazetede yayınlanması talebinde davacının hukuki menfaati bulunduğu gözetilerek ilan isteminin kabulüne, saldırının kınanması kapsamındaki talebin feri bir talep olması, ilana karar verilmiş olması gözetildiğinde ayrıca bir kınama yazısının somut olayın özelliğine uygun düşmediği bu kapsamda hüküm özetinin davalı gazetede 1 kez ilanına karar verilerek yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturmak gerekmiştir şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporunun hüküm kurmaya elverişli olmadığını, dava konusu fotoğrafın dizi oyuncusuna ait ticari amaçla ile çekilmiş bir proje fotoğrafı olduğunu, bu tür fotoğrafların sanatsal bir kaygı ile değil, profesyonel olarak üretilmiş olduğunu, zira fotoğrafın herhangi bir teknik, ilmi mahiyet taşımadığını, herhangi bir yaratıcı unsur ve sanatsal kaygı taşımadığını, fotoğrafların çekildikten sonra bilgisayarda düzenlenmesi çalışmalarının, çekilen konunun (imaj) çevrelerinin temizlenip, basit şekilde rötuş (retouching) yapılarak meydana getirilmesi, imajların fotoğrafı çeken tarafından bir tasarım veya sanatsal çaba gösterilmeden meydana getirildiğini, verilen objelerin fotoğrafının aynen çekildiğini ve bilgisayar ortamında basit olarak düzeltildiğini, fotoğraflarda manüplasyon tekniği ve el becerisinin uygulanmadığını, dolayısıyla fotoğrafın eser mahiyetinde olmadığını, Mahkeme, bilirkişi kurulunun “Hürriyet Gazetesinde yayınlanırken fotoğrafı çekenin davacı olarak belirtilmesinden” şeklindeki tespiti ile davacının eser sahibi olduğu yönünde hüküm tesis ettiğini, ancak herhangi bir teknik/bilimsel bilgi ve veri ortaya konulmaksızın fotoğrafların davacı tarafından çekildiği kanaatine varılmış olup, bilirkişi raporunun bu yönüyle dc eksik incelemeye dayalı ve bilimsellikten uzak olduğunu, Eser sahibinin, bu iddiasını ispatlaması gerektiğini, Mahkemece verilen kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu, davaya konu fotoğrafın pek çok internet sitesinde davalının haber yayınından ünce yayınlanarak kamuoyunda aleniyet kazandığını, magazin basını tarafından yakında takip edilen ve ülkenin içtimai hayatında rol oynamış kişiliği de göz önüne alındığında yayının “haber” maksatlı olduğunu, davacının manevi haklarına tecavüz kastı taşımadığını, Habercilik kastıyla hareket edilerek Anayasal bir hakkın kullanıldığını, Mahkemece manevi tazminata hükmedilirken bedelin hangi kriterlere dayandığının belirtilmediğini, sıradan bir fotoğraf yayını için için hükmedilen manevi tazminat miktarının fahiş ve haksız zenginleşmeye sebep olacak nitelikte olduğunu, aynı zamanda davacının ” kararın davalı gazetede yayınlanması” talebinin de kabul görmesinin hukuka uygun olmadığını Diğer yandan uygulanması gereken faizin yasal faiz olması gerektiğini, kararın bu yönüyle de hatalı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava; davacının eser sahibi olduğunu iddia ettiği fotoğrafın, 16.12.2016 tarihli davalıya ait … gazetesinde izinsiz ve eser sahibi olarak davacının ismi yer almadan yayınlanması sebebiyle 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili ile hükmün ilanına karar verilmesine yöneliktir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanununda, eser sahibinin hususiyetini taşıyan ve ilim edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eseri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsulleri eser niteliğinde sayılmıştır. Eserin ifade biçimi yada yöntemi ne olursa olsun edebiyat, müzik, grafik sanatlar, mimarlık, tiyatro, sinema alanında yaratıcı nitelik taşıyan düşünce ürünü olması gerekir. Bir fikir ve sanat ürününün eser olarak nitelendirilebilmesi için iki unsurun olması gerekir. Birincisi fikir ve sanat ürününün sahibinin husiyetini taşıması ikincisi ise kanunda sayılan eser kategorilerinden birine dahil olması lazımdır. Fotoğraflar eser türü açısından bir yandan FSEK’in 2. maddesinde ilim ve edebiyat eserlerinin alt grupları arasında, diğer yandan FSEK’in 4. maddesinde güzel sanat eserleri arasında sayılmıştır. Dosyaya sunulan görseller, teknik ve bilimsel açıdan denetime elverişli bilirkişi raporları ile toplanan delillere göre; fotoğraf eserleri bakımından, konu seçimi ve kullanılan fotoğraf tekniğinin hususiyet için yeterli kabul edildiği, bu sebeple şaheser veya profesyonel bir el ürünü olmasa da, bir kimsenin zihninde tasarlayıp, mesafeyi, açıyı, … ışığı, kadrajın içeriği, objelerin çerçevesindeki yerleşimi, fotoğraf makinesindeki çok sayıda çekim modu içerisinden en uygun çekim modunu belirleyerek, bunu uygulamaya geçirmesi sonucunda, ortaya çıkan fotoğrafın da eser sayılması gerektiği, somut davaya konu fotoğrafın çekiminin grafik kompozisyon kurulmak suretiyle tasarlandığı, fotoğrafın çekilmesinde fikri bir emeğin bulunduğu ve bilirkişi raporunda belirtilen teknik kriterleri taşıdığı, diğer yandan davacı yanın fotoğrafın orijinalini dosyaya sunmuş olması sebebiyle FSEK’in 11.maddesinde düzenlenen karine gereği eser sahibi sayılması gerektiği yönündeki kabulün yerinde olduğu, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.Davalı, fotoğraf kullanımının FSEK’in 37. maddesi kapsamında hukuka uygun olduğunu savunmuştur. FSEK’in 37.maddesi hükmü; ”Haber mahiyetinde olmak ve bilgilendirme kapsamını aşmamak kaydıyla, günlük hadiselere bağlı olarak fikir ve sanat eserlerinden bazı parçaların işaret, ses ve/veya görüntü nakline yarayan vasıtalara alınması mümkündür. Bu şekilde alınmış parçaların çoğaltılması, yayılması, temsil edilmesi veya radyo ve televizyon gibi araçlarla yayınlanması serbesttir. Bu serbestlik, hak sahibinin hukuki menfaatlerine zarar verecek şekilde veya eserden norma/ yararlanmaya aykırı biçimde kullanılamaz.” şeklindedir. Bu madde çerçevesinde basının fikir ve sanat eseflerinden haber ve bilgi verme maksadıyla yararlanabilmesi için alenileşmiş bir eserin söz konusu olması, eserin haber ve topluma bilgi vermek maksadıyla kullanılması, haberin eser veya eser sahibiyle ilgili olarak kullanılması, eser veya eser sahibinin adının kullanılması ve haberin güncel değerini koruması gerekir. İktibas olunan eser parçalarının tanıtma amacının dışında kullanılması yararlanmanın kapsamına girmez. Somut olayda, dava konusu fotoğrafın bütününün gazetede eserden normal yararlanmayı ortadan kaldıracak şekilde kullanılması, eser sahibinin kim olduğunun belirtilmemesi, kullanımın dava konusu eser ile ilgili değil fotoğrafı çekilen kişi ile ilgili olması hususları dikkâte alındığında, kullanımın FSEK’in 37.maddesi kapsamına girmediği ve davacıdan izin alınmaksızın dava konusu fotoğrafın kullanılmasının davacının eser sahipliğinden kaynaklanan FSEK’in 22.maddesinde düzenlenen çoğaltma hakkının ihlâli niteliğinde olduğu ve aynı kanunun 70.maddesi gereğince davacının manevi tazminat isteminde bulunabileceği,Mahkemece; ihlalin gazete yolu ile olması, manevi tazminatın amaç ve niteliği, talep edilen bedelin günün ekonomik koşullarına göre makul ve manevi tatmini sağlar nitelikte olduğu gerekçeleriyle 5.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, aksi yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Diğer yandan hak ihlali yapan davalının tacir olması sebebiyle bu türden bir uyuşmazlıkta ticari işlerde uygulanan faizin talep edilebileceği açıktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2008/870 Esas, 2009/4870 Karar sayılı ilamı). Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/12/2018 tarih ve 2017/469 E., 2018/470 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 85,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 255,71 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022