Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1223 E. 2022/1078 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1223
KARAR NO: 2022/1078
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 16/10/2018
NUMARASI: 2016/1285 E. 2018/1016 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı … Bankası A.Ş.’nin 20.000 TL bedelli imzası ve yazıları müvekkiline ait olmayan bonoya dayalı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını, icra tebligatının esasen eline geçmemesi nedeniyle yasal sürede itirazlarını yapamadığını, bonoda yazılı tüm yazıların ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, çekte keşide yerinin de belirtilmediğini, müvekkilinin borcu olmadığı halde, icra takibi başlatılarak borcun tahsiline çalışılması nedeniyle teminat karşılığında İİK. 72/3. maddesi gereği icra dairesi veznesine yatırılan paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verilmesini, takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile takibin müvekkili yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Bankası A.Ş.’vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili banka ile diğer davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, kredi borçlarını ödememesi üzerine hesapları kat edilerek borçlu firma ve kefilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, davanın, davacı … tarafından … San. ve Tic. Ltd. Şti. lehine tanzim edilen ve bono lehtarı tarafından kredi borcuna mahsup edilmek üzere müvekkili bankaya teslim edilen 04/07/2015 vade tarihli 20.000 TL bedelli bir adet bonoya ilişkin olduğunu, bonoya dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, davacının iddalarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, borcunun tahsilat sürecini uzatmayı amaçladığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Takibe konu bonoda bulunan borçlu imzasının, davacı …’ın eli ürünü olmadığı tespit edilmiş olduğundan, davacının davasının kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasında takibe konu 04/07/2015 vade tarihli, 20.000 TL bedelli keşidecisi …, …, … San. Tic. Ltd. Şti olan bonodan dolayı davalılara borçlu olmadığının tespitine, takip miktarı üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Davalı … Bankası A.Ş. vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Huzurdaki davanın, davacı … tarafından … San. ve Tic. Ltd. Şti. lehine tanzim edilen ve bono lehtarı tarafından kredi borcuna mahsup edilmek üzere müvekkili Bankaya teslim edilen 04,07.2015 vade tarihli 20,000.00 TL bedelli bir adet bonoya ilişkin bir dava olduğunu, 2-Söz konusu bonoya dayalı olarak da İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyasından kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığını, davacı tarafın dava dilekçesinde iddiasını ispatlar hiçbir sonut delile dayanmamış olmasına rağmen yerel mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, söz konusu kararın hukuka aykırı olduğunu, 3-Müvekkili banka aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin ‘yasal dayanağı bulunmadığını, müvekkili bankanın dava konusu bonoyu elinde bulunduran iyi niyetli hamil konumunda olup, müvekkili banka aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin yasaya açık aykırılık teşkil ettiğini belirterek, ykarıda açıkladığı ve re’sen dikkate alınacak nedenlerle, istinaf incelemesi neticesinde İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1285 E. 2018/1016 K. Sayılı hukuka aykırı kararının kaldırılmasını, yargılama giderleri ile ücreti vekâletin davacı taraf uhdesine yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davacı taraf müvekkili aleyhine davalı … Bankası A.Ş.’nin 20.000 TL bedelli imzası ve kendisi müvekkiline ait olmayan bonoya dayalı, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibinin başlatıldığını yasal sürede itirazlarını yapamadığını, bonoda yazılı tüm yazıların ve imzanın müvekkiline ait olmadığını, çekte keşide yerinin de belirtilmediğini, takibin haksız ve kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti ile takibin müvekkili yönünden iptaline karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili, Müvekkili olduğu banka ile diğer davalı … San. ve Tic. Ltd. Şti. arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme kapsamında adı geçen şirkete kredi kullandırıldığını, kredi borçlarını ödememesi üzerine hesapları kat edilerek borçlu firma ve kefilleri hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının iddalarının soyut ve mesnetsiz olduğunu, borcunun tahsilat sürecini uzatmayı amaçladığını bildirerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, iş bu karar davalı vekili tarafından yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davalı Banka tarafından davacı ve davalı lehtar… San. ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasında, 20.000 TL asıl alacak, 1.352,05 TL işlemiş avans faizi, 60,00 TL komisyon olmak üzere toplam 21.412,05 TL tutarında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, dosya içerisindeki bono örneğinden, bonoda borçlunun …-…, lehtarın … San. ve Tic. Ltd. Şti., bononun 02/01/2015 düzenleme 04/07/2015 vade ve 20.000 TL bedelli olduğu, görülmüştür. Mahkemece grafolog bilirkişiler …, … ve… ‘ten oluşan heyetten alınan 25/07/2018 tarihli heyet raporunda, inceleme konusu belgede … adına atfen atılmış imzalar ile …’ın dosyada mevcut mukayese imzaları arasında yapılan karşılaştırmada, imzaların kısımlara yönelik olarak yapılan incelemesinde imzanın tersim edilişi boyutu, istifi, bağlantıları, bitirilişi açısından önemli farklılıklar bulunduğundan inceleme konusu belgede …’a atfen atılmış imzalar ile mevcut mukayese imzaları arasında saptanan farklılıklara nazaran …’ın eli ürünü olmadığı tespiti yapılmış, rapor dosya kapsamına ve denetime uygun, teknik yönden yeterli görülmüştür. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”,“imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. “….Senetteki imzanın inkarı halinde, imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü belgeyi elinde bulunduran senet alacaklısına aittir. Yargılama sırasında takibe konu senedin kaybolmuş olduğu tespit edildiğinden davalılar imzanın davacı borçlu şirket yetkilisine ait olduğunu ispatlayamamıştır. İmzada sahtecilik iddiası kambiyo senetlerinde mutlak defi olup, lehdar ve ciro yolu ile hamil olan cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebilir…” (Yargıtay 11. HD 2020/5093 E. 2021/5318 K.) Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, çekte sahtecilik iddiasının mutlak defi olarak herkese karşı sürülebileceği, burada ispat yükünün çekteki imzanın davacıya ait olduğunu iddia eden tarafa aittir. Somut olayda davalı tarafça senetteki imzanın davacıya ait olduğu kanıtlanamadığından mahkemece davacının senetten dolayı borçlu olmadığına dair kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Fakat mahkemece davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmiş, davalı tarafça karara karşı bu yönden de istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İcra ve İflas Kanunu’nun 67. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının kötü niyet tazminatına mahkûm edilebilmesi için takibin haksız ve kötü niyetle yapılmış olması gerekir. Hemen belirtilmelidir ki, alacaklının icra takibini kötü niyetli olarak yaptığı hususu, borçlu tarafından kanıtlanmalıdır. Öğretide ve Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre, alacağının bulunmadığını bildiği veya bilmesi gereken bir durumda olduğu hâlde, icra takibine girişen alacaklının kötüniyetli olduğu kabul edilmektedir. Anılan yasa hükmünde düzenlenen ve ‘kötü niyet tazminatı’ olarak adlandırılan tazminat, yukarıdaki açıklamalar çerçevesinde takibe girişmekte kötü niyetli bulunduğu borçlu tarafından açıkça kanıtlanmış olan, ya da öyle olduğu ayrıca kanıtlanmasına gerek bulunmaksızın dosya kapsamından açıkça anlaşılabilen alacaklıya yönelik bir yaptırım niteliğindedir. Hemen belirtilmelidir ki, alacağının varlığına maddi hukuk kuralları çerçevesinde inanarak icra takibine girişen, ancak bunu usul hukuku kurallarına uygun şekilde kanıtlayamadığı için itirazın iptali istemi reddedilen bir alacaklı, İİK’nın 67. maddesi anlamında ‘haksız’ ise de, ‘kötü niyetli’ olarak kabul edilmesine ve dolayısıyla, bu iki koşulun birlikte gerçekleşmesini açıkça şart koşan söz konusu hüküm çerçevesinde tazminatla sorumlu tutulmasına hukuken olanak yoktur. Nitekim, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.06.2019 tarihli ve 2017/19-928 E. 2019/658 K., 01.03.2017 tarihli ve 2015/1048 E., 2017/380 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Başka bir ifadeyle; İİK’nın 67/2. maddesi hükmüne göre, itirazın iptali davasının davalı (borçlu) lehine sonuçlanması üzerine, alacak likit olsun veya olmasın, böyle bir alacağa dayalı takibin, haksız ve kötü niyetli olması hâlinde, istem varsa, davalı (borçlu) lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesi gereklidir. Burada takibin haksız olması tek başına yetmemekte, ayrıca kötü niyetli olması da gerekmekte olup, ispat yükü; takibin kötü niyetli olduğunu iddia eden davalı (borçlu)’nun üzerindedir. Somut olayda davacının, yasal hamil olarak dava konusu senetten dolayı keşideci ve lehtar hakkında icra takibine giriştiği, senetteki imzanın davacıya ait olmadığını bilebilecek durumda olmadığı, bu nedenle kötü niyetli olarak takibe giriştiğine dair başka bir delilinde dosyada bulunmadığı, buna rağmen mahkemece davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğu, davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönde haklı olduğu ve kısmen kabulü gerektiği anlaşılmakla sadece bu yönden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına, fakat bu hata yaniden yargılama gerektirmediğinden, hükmün diğer kısımları aynı kalacak şekilde resen davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin davalı … Bankası yönünden reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/10/2018 tarih, 2016/1285 E., 2018/1016 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacının davasının kabulüne, davacının İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasında takibe konu 04/07/2015 vade tarihli, 20.000,00 TL bedelli keşidecisi …, …, Lehtarı … San. Tic. Ltd. Şti olan bonodan dolayı DAVALILARA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE, 4- Takip miktarı üzerinden %20 kötüniyet tazminatının davalı … San. ve Tic.Ltd.Şti..’nden tahsili ile davacıya ödenmesine, 5- Davacı vekilinin kötü niyet tazminat talebinin davalı İş Bankası yönünden reddine, 6- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.366,20 TL nispi karar harcından peşin alınan 365,67 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.000,53 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 365,67 TL peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 2.900,00 TL bilirkişi ücreti, 237,40 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 3.536,57 TL yargılama giderinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/c-Davalı … Bankası tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 6/ç-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre takdir edilen 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan müteselsilen tahsiliyle davacıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;7/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı İş Bankası tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,7/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 46,31 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 144,41 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalı … Bankası’na verilmesine, 7/c-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7/ç-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022