Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1216 E. 2022/1011 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1216 Esas
KARAR NO: 2022/1011
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2017/612 E. – 2018/187 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Fikir Ve Sanat Eseri Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 4. FSHHM’nin 2011 /327 esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada tanınan bir sanatçı olan müvekkilinin, davalı ile liseden arkadaş olduklarını, davalının 2009 yılında müvekkilini ziyarete geldiği sırada evinde gördüğü 3 adet resmin, dayısına ait sanat galerisinde satılabileceğini söyleyerek bu üç resmi alıp götürdüğünü, uzun bir süre geçmesine rağmen resimlerin satışı ile ilgili bir haber gelmediğini, bu sırada internet ortamında araştırma yaparken davalıya verdiği resimlerin ve ayrıca www….com web sitesinden elde edilen eserlerin kesitleri kullanılarak elde edilmiş imajlarının ve hatta birebir görüntülerinin, davalıya ait www….com internet sitesinde sanki davalıya ait imiş gibi yayınlandığını farkettiğini, bu resimlerin kesilerek, bozularak kamuya arz edildiğini, müvekkilinin haklarına tecavüzde bulunulduğunu, Bakırköy FSHHM aracılığıyla 2010/241 D.İş sayılı dosya üzerinden tespit yaptırıldığını ve Şişli Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, davalının … adlı resimde davacının imzasını dahi taklit ettiğini iddia ile, müvekkiline ait eser niteliğindeki toplam 10 adet resimden intihal yolu ile üretilen toplam 37 Adet imajın her biri için ayrı ayrı belirlenecek rayiç bedelin şimdilik 10.000,00 TL sinin 02/10/2010 tespit tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek müvekkiline ödenmesine ayrıca 6.000,00 TL manevi tazminata hükmolunmasına ve verilecek kararın gazetede ve internet sitesinde yayınlanmasını talep ettiği davanın yapılan yargılaması sonucu İstanbul 4. FSHHM esas sayılı dosyasında verilen kararla 10.000,00 TL telif tazminatı ve 6.000,00 TL manevi tazminata hükmolunduğunu, davalının … İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasında hakkında ilam dışında takip yaptığını belirterek takipten dolayı alacaklıya borçlu olmadığının tespitine ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin 3 adet tablosunun çeşitli yöntemlerle tahrif edildiğini, bir tanesindeki imzanın sahtecilik yoluyla değiştirildiğini, bilgisayar ortamında 37 adet sahte görsel yaratıldığını, fotoğraflardan intihal yoluyla tecavüzün gerçekleştirildiğini, Bakırköy FSHHM’nin 2010/241 D.İş dosyasında delil tespiti yaptırıldığını, ve İstanbul 47.ASCM’de 2011/1154 sayılı ilam ile davacının mahkumiyetine karar verildiğini İstanbul 3.FSHCM’nin 2011/487 esas sayılı dosyasında mahkumiyetine karar verildiğini, İstanbul 4.FSHHM’nin 2011/327 esas sayılı dosyasında fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak davanın açıldığını bilirkişi tarafından belirlenen miktarın icra takibi ile talep edildiğini, olayda kötüniyetin bulunmadığını, belirterek harcın ikmalini ve davanın talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Mahkemece davalıya ait www…com internet sitesinde yer alan toplam 37 adet görselin, davacıya ait eser niteliğindeki resimler üzerinde dijital müdahalelerde bulunulmak suretiyle meydana getirildiği böylece davacının işleme çoğaltma yayma ve umuma iletim mali hakları ile eser bütünlüğünüm korunmasını isteme, adın belirtilmesi ve umuma arz manevi yetkilerinin davalı tarafından ihlal edildiği, davalının eylemlerinin davacıya ait mali ve manevi haklara tecavüz oluşturduğu, … adlı resmin altındaki imzanın orjinal halinde “…” olmasına rağmen, bu resim üzerinde yapılan fiziki müdahale ile imzanın “…” biçimine dönüştürüldüğü, tarafların liseden arkadaş olmaları, aralarında geçmişe dayalı bir tanışıklığın bulunması, davacıya ait bir kısım resimlerin davalı tarafından alınarak, davalının dayısına ait sanat galerisinde sergilenmek ve satılmak üzere götürülmüş oluşu ve müdahalenin davalının zilyetliğinde gerçekleşmiş oluşu karşısında, … adlı resmin eser sahibini gösteren imza değişikliğinin soyadı … olan davalı … tarafından yapıldığı konusunda vicdani kanaate ulaşıldığı, böyle bir değişikliğin davalı dışında bir başkası tarafından yapılmış olmasının hayatın olağan akışına uygun düşmeyeceği, davalı tarafından gmail elektronik posta sistemi üzerinde 23 Ağustos 2011 günü gönderilen elektronik posta mesajında davalı tarafından davacıya hitaben yapılan açıklamaların da, davalının sorumluluğunu teyid ettiği, “…” adlı resimdeki imza değişikliğinin de davalı tarafından yapıldığı kabul edilmiş ve her ne kadar davalı taraf yargılama sırasında davacının resimleri üzerinde müvekkilinin dijital kolaj yaptığını ve bunun ihlal oluşturmadığını savunmuş ise de, eser sahibi davacının eserleri üzerinde davalı tarafından … resmi yönünden yapılan imza değişikliği ile diğer resimler yönünden yapılan dijital müdahaleler sonucunda ortaya çıkarılan 37 adet dijital resmin, davacının işleme çoğaltma, yayma ve umuma iletim mali haklarını ihlal ettiği, dijital kolaj çalışmasının hukuka uygun olduğu savunmasının kabul edilmesinin mümkün olmadığı, bir eser sahibinin eserleri üzerinde yapılacak her türlü işleme, değişiklik, çoğaltma, internet üzerinden umuma iletim, yayma eylemleri için davacının açık izninin gerekli olduğu, dijital kolaj ya da adı her ne olursa olsun izin alınmaksızın yapılacak her türlü müdahale, değişiklik, işleme faaliyetlerinin davacının mali haklarının ihlal teşkil edeceği gözetilerek bu yöndeki savunmalara itibar edilmemiş, davalının tüm eylemlerinin davacıya ait güzel sanat eserleri sahipliğinden kaynaklanan FSEK te yazılı maddi ve manevi hakların ihlali anlamına geldiği, mali hak ihlalinden dolayı, ihlal edilen her mali hak için ayrı ayrı her iki tazminatın hesaplanması mümkün olmadığı bu durumda müdahale yoluyla izinsiz oluşturulan her bir resim için 250,00 TL üzerinden hesaplama yapıldığında davacının talep edebileceği telif tazminatına esas rayiç bedelin 27.750,00 TL olduğu, bu rakamın 3 katına kadar artırılmasının mümkün görüldüğü ancak somut olayda davacını talebinin 10.000,00 TL olduğu, bu nedenle rayiç bedelin artırılıp artırılmayacağı ya da kaç kat artırılacağı hususunda bir değerlendirme yapılmasına gerek görülmediği gözetilerek taleple bağlı kalınmak suretiyle 10.000,00 TL telif tazminatına hükmolunmuştur. Taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL telif tazminatı ve 6.000,00 TL manevi tazminata ilişkin karar Yargıtay 11. HD’ nin kararı ile kesinleşmiştir. Davacı vekili mahkememize açtığı iş bu davada 4 FSHHM de alınan bilirkişi raporu doğrultusunda yapılan icra takibinin yersiz olduğunu, ve borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir. İstanbul 4.FSHHM dosyasında mahkemece telif tazminatına esas rayiç bedelin 250 TL olduğu 37 adet resim için toplam 9.250,00 TL rayiç bedelin tespit edilebileceği davacı tarafından 10.000,00 TL talep edilerek mahkemece 10.000,00 TL’ye hükmolunması nedeniyle arta kalan 17.750,00 TL’yi …’ün talep edebileceği, anlaşılmaktadır. Bu durumda davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünce … sayılı takip dosyasında yapılan 128.750,00 TL’lik takipte ki 111.000,00 TL’lik kısım yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespiti gerekmiş, davalının kötü niyetli olduğu ispatlanamadığından kötü niyeti tazminatı hükmolunmasına gerek görülmediğine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İstanbul 4. Fikri Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2011/327 E.-2013/241 K. sayılı dosyasının Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşmiş olan hükmüne dayanak Yrd. Doç. Dr. …, … ve Prof. Dr. … tarafından tanzim edilen 06.09.2013 tarihli bilirkişi raporunda müvekkilinin alacağının Mali Hakların ihlalinden doğan tazminat 111.000,00 TL olarak, manevi hakların ihlalinden doğan tazminat olarak 27.500,00 TL olarak, raporun sonuç kısmında toplam maddi tazminat 138.750,00 TL olarak bildirildiğini, bu nedenle İstanbul 2. Fikri Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin yalnızca manevi hakların ihlalinden doğan tazminat olarak belirlenen tutarı esas alarak hüküm kurmasının isabetsiz olduğunu, önceki mahkeme kararı ve kapsamındaki bilirkişi raporu ile uyumlu olmayan İstanbul 2. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi kararının usule, yasaya aykırı olup davalı müvekkilinin hukukuna ve kazanılmış hakkına halel getirdiğinden bu kararın kaldırılması/bozulması gerektiğini, davacının davası esas yönden haksız ve dayanaksız olduğundan davacı lehine vekalet ücreti ile davalı aleyhine yargılama giderine hükmedilmesinin hatalı olduğunu, -13.02.2018 tarihli celse (5) no.lu ara karar ile davacı yanın eksik olan harcı ikmal etmesine karar verildiğini, kesin süre ve ihtarat ile verilmiş olan bu ara karara davacı yanın uymadığını, 20.03.2018 tarihli celsede davalı vekili olarak yeniden süre verilmesine muvafakat etmedikleri halde Mahkemece eksik kalan harcın tamamlanması için yeniden kesin süre verildiğini, verilen ilk kesin süre içerisinde ara kararın yerine getirilmemiş olmasının müvekkil lehine müktesep hak doğurduğunu, 20.03.2018 tarihli celsede davanın usul yönünden reddine karar verilmesi gerekirken yeniden kesin süre vermesinin usule ve yasaya aykırı olduğunu, -Davacı yan cevaba cevap dilekçesinde aynen “Müvekkilimiz ile davalı arasında 4. FSHMM’de görülen dosyaya konu borç ilişkisinden başka herhangi bir borç ilişkisi de yoktur. O halde, davalı yanın bahsedilen davaya konu olan alacağıyla ilgili mahkeme ilamınına aykırı olarak takip yapmasının hukuki bir açıklaması yoktur.” şeklinde vakıa anlatımında bulunduğunu, Yerel mahkemenin davacının dahi davasını dayandırmadığı vakıaya dayalı hüküm kurmasının isabetsiz olduğunu, adı geçen kararın kaldırılmasına, davacının davasının reddine, 2004 Sayılı İİK’nın 72/4. madde uyarınca %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine; yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davacı üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. İstanbul 4. Fikri Sınai Haklar Mahkemesi’nin 2011/327 E.-2013/241 K sayılı kararı ile telif tazminatına esas rayiç bedelin 250,00 TL olduğu 37 adet resim için toplam 9.250,00 TL rayiç bedelin tespit edilebileceği davacı tarafından 10.000,00 TL talep edilerek mahkemece 10.000,00 TL’nin kabulüne karar verildiği, davalı tarafça bu dosyadan alınan bilirkişi raporuna göre bilirkişiler tarafından hesaplanan bakiye yönünden ilamsız takip yapıldığı, takibe itiraz edilmeyerek kesinleşmiş olduğu ve davacı borçlu tarafından icra takibinden sonra menfi tespit davası açılmış bulunmaktadır. Özetle davalının, davacı aleyhine açmış olduğu kısmi davada bilirkişice hesaplanan bakiye kısım için takip başlattığı anlaşılmaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 03/10/2007 tarih ve 2007/15-614 esas 2007/696 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere daha önce açılan kısmi davada alınan bilirkişi raporu daha sonra açılan ikinci davada hakimi bağlamaz. Zira bilirkişi raporunun kesinlik kazanması ve kazanılmış hak teşkil etmesi verildiği ilk dava içindir. Bilirkişi raporu takdiri delillerden olup, kısmi davada alacağın dava edilen miktar kadar olduğunun ispat edilmesi yeterlidir. Açılan ikinci davaya konu edilen alacağın miktarının davacı tarafından kanıtlanması gerekir. Bu sebeple ilk davada alınan bilirkişi raporu bu davadaki alacak miktarının da ispatı için yeterli sayılamayacağından Mahkemece takibe konu alacakların ispatı için taraflara delil sunma imkanı sağlanarak toplanan deliller kapsamında bilirkişiden rapor aldırılması gerekirken ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince, ilamsız takip alacağı, ilamlı takip alacağı gibi yorumlanarak deliller tam olarak toplanmadan eksik inceleme ile davanın kabulü yönünde karar verildiği anlaşıldığından, davalı vekilinin ilk derece mahkemesince verilen karara karşı istinaf başvurusunun usulü yönden kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının, tüm sonuçları ile birlikte kaldırılmasına, gerekçede belirtilen hususlarda ilgili dosyaların veya kararların dosyaya celbi, ilgili icra dosyasının da incelemek sureti ile gerekirse dosyanın konusunda uzman bir bilirkişiye tevdi ile rapor alınması ve tüm delilleri birlikte değerlendirilerek açılan dava hakkında karar verilmek üzere ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 26/06/2018 tarih, 2017/612 E. 2018/187 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 2.198,75 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.14/06/2022