Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1211 E. 2022/1273 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1211
KARAR NO: 2022/1273
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 12/12/2018
NUMARASI: 2017/588 E. – 2018/494 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ”…” animasyon dizisinin müvekkili tarafından oluşturulduğunu, 4-16 yaş arası hedef kitlesi olduğunu, dizide bulunan kız karakterlerle ilgili filmler yapıldığını, karakterin başta kıyafet sektörü olmak üzere her türlü aksesuar, çanta, kırtasiye, mobilya malzemelerinde kullanıldığını, davalı adına tescilli ”…+Şekil” markalarının müvekkilinin markalarına benzediği, karıştırılma ihtimali olduğu ve marka başvuruları kötüniyetli olduğundan, davalının …,…, … tescil nolu markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin dava dışı markaları ve marka başvurularının işbu dava için delil olamayacağını, karıştırma ihtimalinin bulunmadığını, davalının kötüniyetli olmadığını, davanın reddine karar verilmesini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, davalı adına …, …, … tescil nolu markaların kötü niyetli tescil ve karıştırma ihtimali gözetilerek hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ilişkin olduğu, Marka tescil belgeleri, bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde; davacıya ait markaların içinde “…” ibaresi bulunmakta olup, yazı unsurunun açık renk ile oluşturulduğu, davalının marka tescil belgesinde “…” ibaresi bulunmakta olup, koyu renk ile oluşturulduğu, yazı içeriklerinin markada yer olan görsellere göre tali unsur olduğu, tescil belgesinde yer alan kız karakterlerin, her iki markada da ince uzun vücut yapısına sahip, renkli saçları ve renkli etek, bluz veya elbise kombinasonu ile giydirildiği, kimi karakterlerde uzun çorap bulunduğu, karakterlerin gözlerinin özellikle iri / büyük olarak tasarlandığı, Markanın bir başka marka ile benzer olup olmadığının müşterinin hafızasında bıraktığı imaja göre belirleneceği, bir marka, hizmet veya malla karşılaştırılırken; marka, mal veya hizmete bütünsel açıdan yaklaşılarak, müşterileri nezdinde bıraktığı izlenimin dikkate alınması gerektiği, 6769 sayılı yasanın 6/1 hükmü kapsamında markalar arasında bir benzerliğin varlığının tespitinde doktrin ve yargı kararlarında; •Markalar arası görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, •Markalann birbirini çağrıştırması, •Markaların bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, •Markaların tescilli oldukları malların veya hizmetlerin hitap ettiği alıcı gurubunun toplumsal düzeyi ve durumu, •Markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, •Markanın esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları olarak düzenlendiği, somut olayda ise; markanın aynen veya benzerinin kullanılması suretiyle alıcı zihninde gerek hizmetlerin gerekse de müteşebbisinin kaynağı açısından yanlış kanaatler uyandırabileceği ve bunların aynı yerden piyasaya sürüldükleri/hizmet verildikleri yönünde çağrışım yapabileceği, sadece alıcıların belirli bir hizmet yerinde başka bir hizmeti almak istediklerinde değil, hizmetlerin birbirinden farklı olduklarını anlamalarına rağmen, kaynağının aynı işletme olduğu veya hizmetleri sunanlar arasında idari veya ekonomik bağlılık olduğuna inanabilecekleri, bunun da iltibas ihtimali yaratacağı olgusundan haraket edilmesi gerektiği, Markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı incelenirken, markaların ve markalar kapsamında bulunan mal ve hizmetlerin benzerlik derecesi, önceki markanın ayırt edici gücü, tanınmışlık derecesi ve inceleme konusu mal ve hizmetlerin ortalama tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyinin göz önünde bulundurulması gerektiği, Taraf markaların hitap ettikleri tüketici kitlesinin ağırlıklı olarak “çocuklar” olduğu, belirli bir yaşın altında olan çocukların ilgi ve dikkatlerinin, yetişkinlere göre daha kolay değişebildiği ve daha kolay yönlendirilebildikleri, davacı adına tescilli markalarda yer alan karakterler tek tek ve 6 karakter bir arada olarak tescile konu edildiği, davalıya ait markaların ise üç ve iki genç kız karakterinin bir araya gelmesi ile oluşturulduğu, ilk etapta farklılık içeriyor gibi gözükse de; kız görsellerin genel yapısı birbiri ile aynı derece benzer olup, yalnızca kız karakterlerin tescil kombinasyonlarında farklılık bulunduğu, göz ve vücut yapıları, kıyafetleri, saçları birbirlerine benzer olan karakterler, ortalama tüketici olan çocuklar nezdinde aynı markaya ait kız görsellerin sadece farklı kombinasyonları olduğu izlemini uyandırdığı, davacıya ait “…” karakterleri dizi formatında yayınlanmakta olup, doğal olarak dizideki akışa göre … karakterleri farklı şekillerde yan yana gelebildiği, kız karakterlerinin marka tescillerinde bir arada bulunmamasına karşın, dizi akışında karakterlerin farklı kombinasyonlarla yan yana geldikleri, davacı adına tescilli markalarının yanısıra eskiye dayalı kullanımlar sebebi ile de hak sahibi olduğunun, sunulan haberler, reklam içerikleri ve marka tescil belge tarihleri nazara alındığında bir duraksama bulunmadığı, Davacının, yapımcılığını üstlendiği … dizisinin karakterlerinden bir kısmını tek tek ve 6 karakter birlikte olarak tescile konu ettiği, hem tescilden doğan hem de önceki tarihli kullanımları ile telif haklarına dayanan davacının, … karakterlerini uzun yıllardır kullandığı, Davalının … karakterlerini, davacı tarafça tescili alınmayan renk ve kıyafetteki kız görsellerini bir araya getirerek ve … ibaresi ile ayırt edicilik katmaya çalışarak tescile konu ettiği, dolayısıyla davacının haklı ününden yararlanma amacıyla haraket ettiği ve kötüniyetli olduğu, davalının bu davranışının TTK’da düzenlenen basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne ve MK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiği,Yargıtay kararlarında; TTK hükümlerine göre tacir sıfatına sahip kişilerin, kendisi ile ilgili aynı alanda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip etmek ve bilmekle yükümlü olduğunun kabul edildiği, davalının bilerek ve isteyerek davacı markalarının çekim gücünden yararlanma amacıyla davaya konu markalar için tescil belgesi aldığı, 556 sayılı mülga KHK’nın 35. maddesinin, marka başvurusunun kötü niyetli olarak yapılmasını başlı başına bir ret sebebi olarak düzenlediği, 42. maddede 35. maddeye doğrudan bir yollama yoksa da, “kötü niyet” halinin, hukukun genel prensipleri çerçevesinde markanın hükümsüzlüğü ile ilgili bir sebep oluşturabildiği, (Yargıtay HGK’nun 16.7.2008 tarih ve 2008/11-501E. 2008/507 K. sayılı kararı) “Kötü niyet” ifadesi ile anlatılmak istenilenin, “iyiniyetli olmamak” yani markanın varlığını bilmek veya öğrenebilecek durumda bulunmak olup, mutlaka bir hilenin, aldatmanın, dolanmanın varlığının bulunup bulunmadığının araştırılmasına ayrıca gerek olmadığı, Davalının, davacının markasından haberdar olmaksızın söz konusu markayı tesadüfen yaratmış olduğunun somut deliller kapsamına göre söylenemeyeceği, zira davacı markalarının ilk tescil /telif hakkı sahibi olan davacı tarafından yaratılmış bir çizgi film karakterleri olduğu, Somut olayda MK. m.2 ile 556 sayılı mülga KHK’nın 35. ve SMK 6/9 maddeleri uyarınca da markanın hükümsüz kılınması koşullarının oluştuğu, Tüm dosya kapsamı, iddia ve savunmalar, TPE belgeleri, bilirkişi raporu dikkate alındığında; davalıya ait markaların başvuru anında 556 sayılı KHK’mn 35. maddesi ve SMK 6/9 maddeleri anlamında kötü niyetle tescil edildiği anlaşıldığından, davalı adına tescilli dava konusu markaların hükümsüzlüğüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemenin rapora itirazlarını dikkate almadan, rapora itibar ederek hükümsüzlüğü istenen markaların yeterli ayırt ediciliğe sahip olmadığı ve davalı yanın davacının haklı ününden kötü niyetle yararlanmaya çalıştığı gerekçesiyle davanın kabulüne ve markaların hükümsüzlüğüne karar verdiğini, Yargıtay HGK K.T. 08/06/2016 E. 2014/696 K. 2016/778 kararı uyarınca; markalar arasında karıştırılma ihtimali bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi hukuki bir konu olup, bilirkişinin oy ve görüşüne başvurulmasının, hakim yerine bilirkişinin konulması sonucunu doğuracağından, yerel mahkemenin kendi hukuki nitelemesini yapmaksızın hüküm kurmasının hukuka aykırı olduğunu, 2-Davacının, dava konusu marka başvurularının kötüniyetli olduğunu ispat için müvekkilinin dava konusu olmayan ve bu dava ile ilgisi bulunmayan diğer markaları ile karşılaştırma yaptığını, dava dışı markaların kötüniyetli olduğuna dair herhangi bir mahkeme veya kurum kararı olmadığını, müvekkilinin davacının hiç bir markasını önceden bilerek bir benzerini kötü niyetle tescil ettirmediğini, (11 HD.’nin 15/02/2017 tarihli E. 2015/12741 K. 2017/836 sayılı kararı) gerekçeli kararda davacı tarafın bu iddialarına ve davalı tarafın savunmalarına değinmeksizin; davalının davacının haklı ününden yararlanma amacıyla hareket ettiği ve kötüniyetli olduğu gerekçesiyle markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Haklı ünden/ tanınmışlıktan anlaşılanın … markasının mahkemece hukuki bir kavram olan “tanınmış marka” olarak nitelemesi olduğunu, davacı vekilince bu hususta bir delil dosyaya sunulmadığını, bilirkişi raporunda da tanınmış marka olduğu tespiti/ değerlendirilmesi yapılmadığını, mahkemenin delilleri tartışması ve değerlendirmesinde hukuka aykırılık bulunduğundan kararın kaldırılması gerektiğini, Türkiye’de satılmayan bir kitabın kapağındaki resimlerin ve markasının ortalama tüketici tarafından ve özelde 4-10 yaş grubunca bilinmesi beklenemeyeceğinden, davalı tarafa ait … markasının … markasının haklı ününden faydalanmasının imkansız olduğunu, 16. sınıfta yer alan, Türkiyede satışı bulunmayan, ABD de faal … sitesi üzerinden tespit edilen, yabancı dilde yayımlanan ürün kapağındaki resimlerin karşılaştırılması neticesinde başvurunun kötü niyetli olduğu sonucuna varılamayacağını, Kitap kapağındaki resimler ve okul kıyafet kombinlerinin, münhasıran korunan marka hakkı kapsamında olmadığını, davacının zorlama bir yorum ile telif hakkının varlığından bahisle başvurunun kötüniyetli olduğu iddiasında bulunduğunu, bilirkişi raporunda “davalının kötüniyetli olduğu yönündeki beyanları bakımından heyetimizce herhangi bir görüş beyan edilmeyecektir” tespitine rağmen, mahkemece gerekçeli kararda yalnızca davacının haklı tanınmışlığından bahisle davalı tarafın marka tescillerinin kötü niyetli olduğu sonucuna varılmasının hukuka aykırı olduğunu, 3-Taraflara ait markalarda (… ve …) bilirkişi ve yerel mahkemenin görüşünün aksine isim unsurunun ana unsur olup, yazı stili, rengi, büyüklüğü, okunuşu, seslendirilişi ile anlamının farklı ve yeterli ayırt ediciliğe haiz olduğunu, (11.HD Esas: 2009/ 3927 Karar: 2010 / 9972 Karar Tarihi: 11.10.2010) Bilirkişi raporunda karıştırılma ihtimalinin dayandırıldığı ince uzun vücut yapısına sahip olunması, renkli saçlar ve renkli etek, bluz veya elbise kombinasyonuyla giydirilmiş olması, kimi karakterlerde uzun çorap bulunması, karakterlerin gözlerinin özellikle iri/ büyük olarak tasarlanması ve görsellerde çok sayıda farklı rengin kullanılmasının, 2002 yılından bu yana yayında olan fantastik konseptte diğer çizgi diziler: …, …, …, …: …, …, …, …, …, …, …, …’de yaygın olarak kullanılan kamuya mal olmuş bir çizim/ tasarım tekniği olduğundan, yoğun ve yaygın kullanımlar, herkesin kullanımına açık ve bir kimseye münhasıran bağlanması mümkün olmadığından, markaların benzer olması için yeterli olmadığını, (11 HD. K.T. 09/01/2017 E. 2015/12402 K. 2017/96) Sayılan ortak özelliklerin kullanılması tüketici üzerindeki etkileyiciliği sebebiyle bir zorunluluk olup; seçenek özgürlüklüğünün dar olduğunu, seçenek özgürlüğünün dar olduğu ve bir zorunluluk halini aldığı hallerde iltibas yolu ile karıştırılma riskinin değerlendirilmesinde esneklik tanınacağını, (11.HD Esas: 2009/ 3927 Karar: 2010 / 9972 Karar Tarihi: 11.10.2010) müvekkiline ait … şekil + isim markasının da bu konseptin genel kabul görmüş kurallarına göre tasarladığını, seçenek özgürlüğünün dar olduğu hususlarda markaların birbirine benzer olduğu gerekçesiyle hükümsüzlüğüne karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, Bilirkişi raporunda yalnızca dizi karakterlerinin “transformations” olarak adlandırılan fantastik/ peri halleri tescile konu edildiğinden, her bir gündelik kıyafet kombinleri tescil ettirilmediğinden, münhasıran ve mutlak bir şekilde sınai hak olarak korunmasının da düşünülemeyeceğini, … markası şık okul kıyafetleri , asi pozları ve fantastik/ masalsı tarzı ve ön plana çıkan isim unsuru bir bütün olarak değerlendirildiğinde … markasının karıştırılma ihtimali bulunmadığını, iltibas ve karıştırılma ihtimali bulunmadığından davacı markasının tanınmış marka olup olmamasının davaya etkisinin olmadığını, tanınmış marka olduğu ispat edilmediğinden, davanın reddi gerektiğini, (11 HD. K.T. 24/01/2017 E. 2015/12529 K. 2017/456) Markaların benzerliği ve yeterli ayırt ediciliğe haiz olup olmadığı değerlendirilirken kural olarak markayı oluşturan isim+şekil ögelerinin karşılaştırılması gerektiğini, raporda; izlenme sayısı (2851 olan) oldukça düşük bir video ekran görüntüsü ile … markasının şekil ögeleri karşılaştırılarak yeterli ayırt ediciliğin bulunmadığı gerekçesiyle ortalama tüketicinin gözünde karıştırma ihtimalinin bulunduğu sonucuna varılmasının yanılgılı, hukuka aykırı olduğunu, 4-16.sınıfta yer alan, Türkiyede satışı bulunmayan, ABD de faal … sitesi üzerinden tespit edilen ürün kapağındaki resimler ve okul kıyafet kombinleri münhasıran korunan marka hakkının kapsamında olmadığını, davacı tarafça zorlama bir yorum ile telif hakkının varlığından bahisle talepte bulunulduğunu, Türkiye’de satılmayan bir kitabın kapağındaki resimlerin ve markasının ortalama tüketici tarafından ve özelde 4-10 yaş grubunca bilinmesi beklenemeyeceğinden davalı tarafa ait … markasının karıştırılma ve bağlantı kurulma ihtimalinin bulunmadığını, 5-Bilirkişi tarafından dosya içerisindeki 18. sınıf ürün resimlerinin incelenmediğini, 18. Sınıf ürünler incelendiği takdirde ürünlerin ve dolayısıyla markaların karıştırılma ihtimalinin bulunmadığının görüleceğini, tarafların 18. sınıfta yer alan ürünlerinin karşılaştırılmamasının eksiklik olduğunu, izah edilen hususlar gereğince kararının kaldırılmasına, davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; tarafından oluşturulan ”…” animasyon dizisindeki kız karakterlerle ilgili davalının ”…+Şekil” markalarının, sahibi olduğu markalara benzediği, karıştırılma ihtimali olduğu ve marka başvurularının kötüniyetli olduğundan bahisle, davalının …, …, … tescil numaralı markalarının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine ilişkindir. Mahkemece; Davalının … karakterlerini, davacı tarafça tescili alınmayan renk ve kıyafetteki kız görsellerini bir araya getirerek ve … ibaresi ile ayırt edicilik katmaya çalışarak tescile konu ettiği, dolayısıyla davacının haklı ününden yararlanma amacıyla haraket ettiği ve kötüniyetli olduğu, davacının markasından haberdar olmaksızın söz konusu markayı tesadüfen yaratmış olduğunun somut deliller kapsamına göre söylenemeyeceği, zira davacı markalarının ilk tescil /telif hakkı sahibi olan davacı tarafından yaratılmış bir çizgi film karakterleri olduğu, Somut olayda MK. m.2 ile 556 sayılı mülga KHK’nın 35. ve SMK 6/9 maddeleri uyarınca da markanın hükümsüz kılınması koşullarının oluştuğu anlaşıldığından, davalı adına tescilli dava konusu markaların hükümsüzlüğüne karar verilmiştir. Karar aleyhine davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Mahkemece alınan bilirkişi raporu taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup, davalı vekili 05/07/2018 tarihli dilekçesi ile rapora itiraz etmiştir. Mahkemece 02/10/2018 tarihli oturumda, 2 numaralı ara kararı ile; “Sunulan rapor denetime uygun bulunduğundan, itirazlar marka hukukuna ilişkin olup mahkememizce değerlendirileceğinden ek rapor isteminin reddine” karar verilmiş, gerekçeli kararın 2. sayfasında “..Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması sebebiyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır.” sözleri ile hükme dayanak yapılma sebepleri açıklanmış ve gerekçenin devamında, davalının markaya tecavüz oluşturan ve mahkemeyi davalının marka başvurusunun kötüniyetli olduğu sonucuna ulaştıran eylemlerinin ve yasal dayanaklarının belirtildiği tespit edilmiştir. HMK 266. maddesinde; Mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamaz hükmü mevcuttur. Karıştırılma ihtimali marka hakkına tecavüzün bir türü olup, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca, markaya tecavüzün varlığını tespit etmek hakimin mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan hususlardan olduğundan, mahkeme hakimi tarafından değerlendirilmesi gerekir. HMK 282. maddesi uyarınca hakim, bilirkişi raporunu diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirir. Mahkemece bilirkişi raporu, 02/10/2018 tarihli oturumdaki 2 numaralı ara kararındaki “Sunulan rapor denetime uygun bulunduğundan, itirazlar marka hukukuna ilişkin olup mahkememizce değerlendirileceğinden ek rapor isteminin reddine” sözleri ile davalı vekilinin rapora itirazları yönünden karar verildiği ve gerekçeli kararın 2. sayfasındaki ” … Düzenlenen raporun denetim ve hüküm kurmaya elverişli bulunması sebebiyle rapor mahkememizce kabul edilmiş ve hükme dayanak yapılmıştır” sözleri ile değerlendirildiği gibi, gerekçenin diğer bölümlerinde dosya kapsamında tarafların sunmuş olduğu delillerin, yasal düzenlemeler nazara alınarak değerlendirilmek suretiyle karar verildiği tespit edildiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-İyi niyet Türk Medeni Kanunu’nda düzenlemiş olup, TMK’daki iyi niyete ilişkin hükümler; TMK 2.maddesinde; “Herkes haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.” TMK 3. maddesinde; “Kanunun iyi niyete hukuki bir sonuç bağladığı durumlarda asıl olan iyi niyettir. Ancak, durumun gereklerine göre kendisinden beklenen özeni göstermeyen kimse iyi niyet iddiasında bulunamaz.” TMK 5. maddesinde;” Bu kanun ve Borçlar Kanunun genel nitelikli hükümleri, uygun düştüğü ölçüde tüm hukuk ilişkilerinde uygulanır” şeklinde düzenlenmiştir. TMK 2. maddesindeki iyiniyet iddiası hukuki düzenlemelerin yetersiz kaldığı durumlarda mahkeme hakimine adaleti gerçekleştirebilmesi için hareket serbestisi sağlayan takdir hakkıdır. HMK 266/(1) maddesinin 2. cümlesinde; Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgiyle çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişiye başvurulamayacağı, Bilirkişilik Mevzuatı’nda ise; bilirkişilerin hukuki yorum yapamayacağı düzenlenmiştir. Kötü niyet, hakimin genel ve hukuki bilgisi ile çözümlenmesi gereken bir husus olduğundan, bilirkişilerin bu yönde görüş bildirmeleri mümkün olmadığı gibi, aski görüş bildirilse dahi, mahkemece HMK 282. Maddesindeki bilirkişi raporunun, dosya kapsamındaki diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirileceğine ilişkin hüküm uyarınca, mahkeme hakimi gerekçelerini açıklamak suretiyle rapordan farklı yönde karar verebilir. Mahkemece de; “Davalının, davacının markasından haberdar olmaksızın söz konusu markayı tesadüfen yaratmış olduğunun somut deliller kapsamına göre söylenemeyeceği, zira davacı markalarının ilk tescil /telif hakkı sahibi olan davacı tarafından yaratılmış bir çizgi film karakterleri olduğu,” ve “Davalı yanın … karakterlerini, davacı tarafça tescili alınmayan renk ve kıyafetteki kız görsellerini bir araya getirerek ve astral crazy giriş ibaresi ile ayırt edicilik katmaya çalışarak tescile konu ettiği, dolayısıyla davacının haklı ününden yararlanma amacıyla haraket ettiği ve kötüniyetli olduğu, davalının bu davranışının TTK’da düzenlenen basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğüne ve MK m.2’de düzenlenen dürüstlük kuralına da aykırılık teşkil ettiği, Yargıtay kararlarında; TTK hükümlerine göre tacir sıfatına sahip kişilerin, kendisi ile ilgili aynı alanda faaliyet gösteren ulusal ve uluslararası gelişmeleri takip etmek ve bilmekle yükümlü olduğunun kabul edildiği, davalının bilerek ve isteyerek davacı markalarının çekim gücünden yararlanma amacıyla davaya konu markalar için tescil belgesi aldığı” belirtilmek suretiyle, gerekçesi açıklanarak davalı tarafın marka tescillerinin kötü niyetli olduğu sonucuna varılmasında hukuka aykırılık bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça; davalı adına …, …, … numaraların ile tescilli markaların kötü niyetle tescil ettirildiği ve karıştırma ihtimali bulunduğu belirtilerek, hükümsüzlüğü ve sicilden terkini talep edilmiş, mahkemece kötü niyet gerekçesi; “Davacı yan adına tescilli markalarda yer alan karakterler tek tek ve 6 karakter bir arada olarak tescile konu edilmiştir. Davalı yana ait marka tescilleri ise üç ve iki genç kız karakterinin bir araya gelmesi ile oluşturulmuştur.” …. ” Davalı yanın … karakterlerini, davacı tarafça tescili alınmayan renk ve kıyafetteki kız görsellerini bir araya getirerek ve … ibaresi ile ayırt edicilik katmaya çalışarak tescile konu ettiği dolayısıyla davacının haklı ününden yararlanma amacıyla haraket ettiği ve kötüniyetli olduğu anlaşılmıştır.” şeklinde açıklanmıştır. Ankara 1. FSHHM’nin 08/12/2015 tarihli ve 2014/331 esas -2015/353 karar sayılı olup, kötü niyetli başvurunun tespitinde; taraflar arasında daha önce görülen davaların esas alındığı kararı, Yargıtay 11. HD 23/05/2018 tarihli 2016/11406 esas ve 2018/3869 karar sayılı kararı ile onaylamıştır. Davalı vekilinin emsal gösterdiği 11 HD.’nin 15/02/2017 tarihli E. 2015/12741 K. 2017/836 sayılı kararı da aynı yöndedir. Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca; davalı tarafın davacıya ait diğer markalar ile benzer olan başvurularının kötü niyetin tespitinde dikkate alınması mümkün ise de, görülmekte olan davanın gerekçeli kararında, taraflar arasında daha önce görülen davalar ve davalının davacı markaları ile benzerlikler taşıyan ilk başvurusu olmadığı hususu, kötü niyetli başvuru ve davacının ününden yararlanma gerekçesi olarak kabul edildiğine ilişkin ibare olmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararının 3. sayfa 2. paragrafında karıştırılma ihtimalinin tespitinde dikkate alınacak kıstaslar arasında tanınmışlık derecesinin bir kıstas olduğu belirtildikten sonra, yasal düzenlemeler çerçevesinde, davalının markalarının hükümsüzlüğe dayanak oluşturan dosyada tespit edilen somut bulgular belirtilmiş, kararın hiçbir yerinde davacı markasının tanınmış marka olduğu yönünde tespite yer verilmemiştir. Markanın ait olduğu sektörde tanınıp bilinmesi ile tanınmış marka kavramı birbirinden farklıdır. Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca; davacı ve davalı aynı sektörde hizmet verdiğinden, davacının sektördeki ününün davalı tarafça bilindiği veya bilinmesi gerektiği kabul edileceğinden, davalı tarafın seçenek özgürlüğü kapsamında farklı şekil içeren marka başvurusunda bulunabilecekken, davacının üne kavuşturduğu görselleri seçmesi, davacının ününden yararlanmak olarak kabul edilmesinde, yasal düzenlemelere ve Yargıtay uygulamasına aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Davacı taraf iddiasını ispat kapsamında; davalının internet sitesinden temin ettiği görselleri, … 2015 kataloğunu fiziki olarak sunmuş olup, kataloğu temin ettikleri davalı tarafın http://www…com/… internet sitesi halen kapalı olduğundan, kataloğun eski tarihlerdeki görüntülerini kaydeden …org sitesinden temin edilebileceğini belirtmiştir. Bilirkişi tarafından ABD de faal … sitesi üzerinden tespit edilen yabancı dilde yayımlanan ürün kapağındaki resimler dışında, davalının internet sitesinden temin ettiği görseller, … 2015 kataloğu ve sunulan tüm deliller değerlendirilerek rapor oluşturulduğundan, davalı vekilinin Türkiye’de satışı bulunmayan, ABD de faal … sitesi üzerinden tespit edilen yabancı dilde yayımlanan ürün kapağındaki resimlerin karşılaştırılması neticesinde başvurunun kötü niyetli olduğu sonucuna varılamayacağına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 3-Bilirkişi raporunda; “Davacı adına tescilli markaların içerdiği “…” ibaresi ile davalı adına tescilli markalarda yer alan “…” ibaresinin tali nitelikte olduğu, asli unsurlarının markalarda yer alan kız karakterleri olduğu, davacı tarafça … karakterlerinin her birinin tek tek ve 6 kız karakter birlikte tescile konu edilmesi, davalı tarafça üçlü ve ikili kız karakterlerinin tecile konu edilmesi farklılık arz etmekte ise de, her iki markada kız karakterlerinin renkli kıyafetli, ince uzun vücut yapılı, iri gözlü, elbise-etek şeklinde kıyafet giyiyor olması ve markalar arasındaki farkın sadece davalı yana ait markalarda ikili ve üçlü kız karakterlerinin bulunuyor olmasının nihai tüketici nezdinde ayırt edicilik sağlamaya yeterli olmayacağı ve markalar arasında iltibas riskinin olduğu, davacı tarafça telif haklarına sahip olunan ve davacı tarafça davalının tescil başvurusundan önce kullanıldığı tespit edilen … karakterlerinin birebir aynılarının dava konusu markalar üzerinde davalı yan adına tescil edildiği,” tespit edilmiştir. Davacı markaları “…+şekil”, davalı markaları ise “…+şekil” olup, her iki marka da kelime ve şekil unsurundan oluşmaktadır. Her iki markada da şekil ibarelerinin; ebatları, markada kapladıkları alan ve renk çeşitliliği nazara alındığında, şekil unsurunun öne çıktığı açıkça görüldüğünden, bilirkişilerin markadaki kelime ibaresinin tali nitelikte olduğuna ilişkin tespiti, dosya kapsamına uygundur. Davalı tarafça uzman görüşü veya başka dosyadan alınmış rapor sunularak aksinin kanıtlanamadığı anlaşıldığından, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir Davalı vekili, ince uzun vücut yapısı, renkli saçlar ve renkli etek, bluz veya elbise kombinasyonuyla giydirilme, kimi karakterlerde uzun çorap, gözlerin özellikle iri/ büyük olarak tasarlanması ve görsellerde çok sayıda farklı rengin kullanılmasının, 2002 yılından bu yana yayında olan fantastik konseptte diğer çizgi dizilerde de yaygın olarak kullanılan kamuya mal olmuş bir çizim/ tasarım tekniği olup, yoğun ve yaygın kullanımların herkesin kullanımına açık ve bir kimseye münhasıran bağlanması mümkün ve markaların benzer olması için yeterli olmadığını, sayılan ortak özelliklerin tüketici üzerindeki etkileyiciliği sebebiyle kullanılmasının zorunlu ve bu hususlarda seçenek özgürlüğünün dar olduğunu iddia etmiş ise de; davalının çantacılık sektöründe hizmet verdiği sabit olup, hizmet verdiği sektör ve ürünleri nazara alındığında seçenek özgürlüğü olmadığı iddiası hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, kabulü mümkün değildir. Davacı tarafın, “…” ibareli markanın ve “…” isimli dizinin yapımcısı ve dizideki karakterlerin telif hakkı sahibi olduğu sabittir. 6769 Sayılı Yasa’nın 6/6. maddesi; Tescil başvurusu yapılan markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir hükmünü ihtiva etmektedir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca 6769 Sayılı Yasası kapsamında markalar arasındaki benzerliğin tespitinde; görsel, işitsel, anlamsal ve biçimsel benzerliğin bulunması, markaların birbirini çağrıştırması, bir bütün olarak uyandırdığı kanaat, tescilli oldukları ürünlerin veya hizmetin hitap ettiği tüketicinin toplumsal düzeyi ve durumu, malın değeri ve tüketicinin bu ürünü almaya ayırdığı zaman, markanın esaslı ve tamamlayıcı unsurlarının dikkate alınması gerekir. Bilirkişiler tarafından; “davalının dava konusu markalarında yer alan kız görsellerinin, davacının “…” markasında yer alan kız görselleri ile genel yapısı itibariyle aynılık derecesinde benzer olduğu, davacı tekli ve altılı kombinasyon olarak kullandığı halde, davalının üçlü kombinasyon olarak kullandığı, sadece kombinasyonlarda fark olduğu, raporda tablo halinde karşılaştırmalı olarak gösterildiği, dosya kapsamındaki delillerle uyumlu olduğu, bu bulgulardan hareketle; “göz ve vücut yapıları, kıyafetleri, saçları benzer olan karakterlerin ortalama tüketici olan çocuklar nezdinde aynı markaya ait kız görsellerinin sadece farklı kombinasyonları olduğu izlenimi uyandıracağı, farklı kombinasyonlarda kullanılmasının nihai tüketici nezdinde ayırt edicilik sağlamadığı, markalar arasında iltibas riskinin bulunduğu” tespitinin yapıldığı görüldüğünden, bilirkişilerin Yasanın ve Yargıtay’ın aradığı kıstasları dikkate alarak, dosya kapsamında sunulan tüm deliller üzerinde inceleme ve değerlendirme yaptıkları tespit edilmiştir. Rapor dosya kapsamına uygun olduğu gibi, ortalama tüketici nezdinde markalar arasında karıştırılma ihtimalinin bulunduğu sabit olduğundan, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 4-Davacı tarafın, “…” ibareli markanın ve “…” isimli dizinin yapımcısı ve dizideki karakterlerin telif hakkı sahibi olduğu sabittir. 6769 Sayılı Yasa’nın 6/6.maddesi; Tescil başvurusu yapılan markanın, başkasına ait kişi ismini, ticaret unvanını, telif hakkını veya herhangi bir fikri mülkiyet hakkını içermesi halinde hak sahibinin itirazı üzerine başvuru reddedilir hükmünü ihtiva etmektedir. Dosya kapsamındaki görseller ve bilirkişi raporu ile davalının dava konusu markalarında yer alan kız görsellerinin, davacının “…” markasında yer alan kız görselleri ile genel yapısı itibariyle aynılık derecesinde benzer olduğu, sadece kombinasyonlarda fark olduğu, kombinasyonlardaki farkın markaya ayırt edicilik kazandırmadığı oluşa uygun şekilde tespit edildiğinden ve telif hakkını ihlal eden marka başvurusunun reddi 6769 Sayılı Yasa’nın 6/6. maddesinde açıkça düzenlendiğinden, telif hakkına dayalı hükümsüzlük talebinin zorlama yorum olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. …, …. tarafından oluşturulan İtalyan animasyon televizyon dizisi ve yapımcı şirketi … olup, Türkiye’de yayını olan Nickelodeon kanalında yayınlanmıştır. ABD de faal … sitesi üzerinden tespit edilen Türkiye’de satılmayan bir kitabın kapağındaki resimlerin ve markanın ortalama tüketici tarafından ve özelde 4-10 yaş grubunca bilinmesi beklenemeyeceğinden davalı tarafa ait … markasının karıştırılma ve bağlantı kurulma ihtimalinin bulunmadığı, ileri sürülmüş ise de; bilirkişiler tarafından, sadece bu materyalin referans alınmadığı, davacı tarafın sunduğu; … Gazetesi’nin 02/10/2014 tarihli, …’nin 16/04/2012 tarihli ve 2014 yılı 6. ayında https//…com adresindeki görsellerle de karşılaştırma yapıldığı gibi, davanın açıldığı tarih itibariyle internet ve sosyal medyanın yaygın kullanımı, çocukların internete olan yoğun ilgileri sebebiyle okuma yazma öğrenmeden internette gezinmeyi öğrenmeleri nazara alındığında, bu yaş grubunun markalar arasında karıştırma ve bağlantı kurma ihtimali yüksek olduğundan, istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 5-Davacı tarafın talebi; marka hükümsüzlüğüne ilişkindir. 6769 Sayılı Kanun’da “Hükümsüzlük halleri ve hükümsüzlük talebi”ni düzenleyen 25(1). maddesi; “5 inci veya 6 ıncı maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması halinde, mahkeme tarafından markanın hükümsüzlüğüne karar verilir.” hükmünü ihtiva etmekte olup, 5. madde “mutlak ret sebeplerini”, 6. madde “nispi ret sebeplerini” düzenlemiştir. Davacı taraf 6 (1). maddesindeki; “Tescil başvurusu yapılan bir markanın, tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile aynılığı yada benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı yada benzerliği sebebiyle, tescil edilmiş veya önceki tarihli başvurusu yapılmış marka ile halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimali varsa itiraz üzerine başvuru reddedilir.” hükmüne dayanarak hükümsüzlük talebinde bulunduğundan, bilirkişiler tarafından incelemenin bu madde kapsamında yapılması gerekir. Davacının … tescil numaralı markası 03,09,14,16,18,21,24,25,27,28,29,30,32. sınıfta, …, …, …,… tescil numaralı markası 18. sınıfta tescilli olup, “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar(Çantalar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtarlıklar dahil). Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları.” emtialarını içerdiği, davalının …, …, … tescil numaralı markaları 18. sınıfta olup, “İşlenmiş veya işlenmemiş deriler ve postlar, yapay deriler, köseleler, astarlık deriler. Derilerden, deri taklitlerinden veya diğer malzemelerden mamul taşıma amaçlı başka sınıflarda yer almayan eşyalar: çantalar, cüzdanlar, deri veya kösele kutular ve sandıklar, anahtar muhafazaları, bavullar, valizler. Şemsiyeler, güneş şemsiyeleri, güneşlikler, bastonlar. Kırbaçlar, koşum takımları, eyerler, üzengi ve eyer kayışları.” emtialarını içerdiği tespit edilmiştir. Bilirkişi raporunun 4 ve 5. sayfasında davacı markalarının görselleri ve tescilli oldukları sınıflar, 6. sayfasında ise davalı markalarının görselleri ve tescilli oldukları sınıflar gösterilmiş, markaların benzer ve farklı olan yönleri tabloda açıklaması yapılarak gösterilmiştir. Markaların kullanıldığı ürünler üzerinde inceleme yapılmadığı tespit edilmiş ise; markalarda kullanılan görsellerin ayırt edilemeyecek derece benzer oldukları, davalının hükümsüzlüğü talep edilen …, …, … tescil numaralı markalarının, davacının …, …, …, …, … tescil numaralı markaları ile aynı sınıfta olması (18. Sınıfta) sebebiyle aynı mal ve hizmetleri kapsadığı, bu suretle; 6769 Sayılı Kanun’un 6 (1). maddesindeki; “tescil edilmiş veya önceki tarihte başvurusu yapılmış marka ile benzerliği ve kapsadığı mal veya hizmetlerin aynılığı, halk tarafından ilişkilendirilme ihtimali de dahil karıştırılma ihtimalinin varlığı” TPMK’nun kayıtları ve taraf delilleri ile tespit edildiğinden, Yasanın 25/(1). maddesindeki; 6. maddede sayılan hallerden birinin mevcut olması hali gerçekleşmiştir. Ürünler üzerinde inceleme, marka hakkına tecavüz veya haksız rekabetin tespiti, durdurulması, men’i ve tazminat davalarında incelenmesi gereken hususlardan olup, görülmekte olan davada davacının bu yönde talebi olmadığından, 18. sınıf ürünlerin incelenmemesinin eksiklik teşkil ettiğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda, ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 12/12/2018 tarih ve 2017/588 E. 2018/494 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022