Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1209 E. 2022/1284 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1209 Esas
KARAR NO: 2022/1284
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 20/11/2018
NUMARASI: 2017/478 E.-2018/439 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Tecavüzün Tespiti İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul 1. FSHHM’nin 2014/237 esas ve 2015/148 sayılı kararı ile; davalıya ait “…” markasının, müvekkiline ait “…” markasına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve “…” markasının kullanılmasının önlenmesine, kullanım olan ürün, tanıtım, ticari evrak ve internetten çıkartılmasına, çıkartılması mümkün olmayanların imhasına karar verildiğini ve kararın 08/09/2016 tarihinde kesinleştiğini, İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile davalıya ait internet sitesi sayfalarında “…” ve “…” ibareleriyle ayrı ayrı yapılan arama neticesinde “…” ibareli ürünlerin tespit edildiğini, sadece tespit edilen sayfaların erişime engellenmesinin yeterli olmayacağını, haksız markasal kullanımın ve sitenin erişime engellenmesi gerektiğini, İstanbul 2. FSHHM’nin 20/01/2017 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile, …com’a ait adreslere (linklere) erişimin engellenmesine karar verildiğini ve Erişim Sağlayıcıları Birliği tarafından erişimin engellendiğini, ancak İstanbul 1. FSHHM’nin ve İstanbul 2. FSHHM’nin belirtilen kararları ve bilirkişi raporundaki tespitlere rağmen, www…com adresinde halen müvekkilinin münhasıran marka hakkı sahibi olduğu “…” ibaresiyle satış yaptığı ürünlerin sergilendiğini, yeni bilirkişi incelemesi yapılmaksızan, teminatsız olarak belirtilen internet adreslerine erişimin engellenmesine yönelik ihtiyati tedbir kararı verilmesini, davalının 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil eden hukuka aykırı eylemlerinin tespitini, tecavüzün durdurulması ve önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine düzenlenen ve itiraz hakkının tanınmadığı İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.İş dosyasından davacının talep ettiği 28/12/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile herhangi bir inceleme ve araştırma yapılmadan, güncel durum tespit edilmeden www…com alan adlı internet sitesinde ve bu adresin herhangi diğer uzantılarında yer alan linklere erişimin dava sonuçlanıncaya kadar tedbiren engellenmesine karar verildiğini, www…com isimli internet sitesi müvekkile ait olmakla birlikte, sitede dava konusu marka hakkının ihlal edildiği öne sürülen malların satışının yapılmadığını, linklerin davalı tarafından kaldırıldığını, davanın reddi gerektiğini beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dava konusu uyuşmazlığın; davalının hukuka aykırı eylemlerinin 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinin tespiti, tecavüzün durdurulması ve önlenmesi, ayrıca erişimin engellenmesi (www…com) kapsamında olduğu, Davalının pasif husumet itirazının yerinde bulunmadığı, İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.İş sayılı dosyasında, bilirkişiden alınan rapor sonrasında 28/12/2016 tarihli ihtiyati tedbir kararı ile, dava konusu www…com alan adlı internet sitesinde ve bu adresin her hangi diğer uzantılarında yer alan linklere erişimin engellenmesine karar verildiği, İstanbul 2 FSHHM’nin 2016/108 D. iş dosyası ve İstanbul 1.FSHHM’nin 2014/237 Esas sayılı dosyasından verilen 15/09/2015 tarihli kesinleşmiş karar içeriği ile D.iş dosyasında bulunan 10/01/2017 tarihli bilişimci bilirkişi raporunda belirtilen teknik değerlendirme ve www…com adlı sitede bulunan görsellerin çıktılarında … ibaresinin markasal kullanıldığına dair bilgiler ve ürün adları nazara alınanak yeniden bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmediği, dosyada tespit edilen teknik bilgiler, …@… şirketinin 13/03/2017 tarihli tezkere ekindeki sahiplik bilgisinden alan adı sahibinin davalı … olduğunun anlaşıldığı,Kapatılan 3.FSHHM’nin 26/04/2017 tarihli kararı ile 5.000,00 TL teminat karşlığı davaya konu www…com isimli internet sitesine, dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye’den erişimin tedbiren engellenmesine karar verildiği, Kesinleşen İstanbul 1. FSHHM’nin 2014/237 esas, 2015/148 karar sayılı ilamı ile; davalı … adına tescilli … nolu markanın hükümsüzlüğüne, kullanımın marka haklarına tecavüz ve haksız rekabet oluşturduğunun tespitine ve önlenmesine, bu şekildeki kullanımın ürün, tanıtım, ticari evrak ve internetten çıkarılmasına, çıkarılması mümkün olmayanların imhasına karar verildiği ve karar 8.9.2016 tarihinde kesinleştiği halde 2. FSHHM’nin 2016/108 D.iş sayılı dosyasında bilirkişi … tarafından 5.1.2017 tarihinde davalı site adresindeki tespitte davacının tescilli ve tanınmış markası olan … markasına ait çok sayıda ürün sergilendiği, ayrıca … ibaresiyle arama yapıldığında çok sayıda ürün listelendiğinin bildirildiği, ekran görüntülerinin CD ile rapora eklendiği, raporun 8. sayfasında sadece tespit edilen adreslere erişim engellendiğinde farklı adres kombinasyonuna haiz sitelerin çalışmaya devam edeceği, bu sebeple sitenin tamamına erişimin engellenmesi gerektiğinin beyan edildiği, Davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu marka tescil belgelerinden, … esas unsurlu birden çok marka tesciline sahip olduğu, marka üzerinde davacının hak sahibi olduğu, davacı markasının Paris sözleşmesi kapsamında tanınmış marka olduğunun TPE’nin … nolu belge ve resmi marka gazetesi özel sayısı ile kurumun 27.3.2017 tarihli yazıları ekindeki belgelerden anlaşıldığı, İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.İş sayılı dosyası kapsamındaki görseller, bilirkişi raporu, site who’s kaydı ve tüm deliller birlikte incelendiğinde; davalının hukuka aykırı eylemlerinin 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden tecavüzün durdurulması ve önlenmesine, 26.4.2017 tarihinde verilen ihtiyati tedbirin karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde sitenin kalıcı olarak erişime kapatılmasına” karar verilmiştir. Davalı vekili 02/01/2019 tarihli istinaf dilekçesinde özetle; 1-Müvekkilinin, koruma altında olduğu iddia edilen markaya yönelik zarar doğuran herhangi bir eylemi bulunmadığını, iddia edilen şekilde satış satış gerçekleştirmediği için menfaat elde etmediği açık olmakla, davacının kötü niyet olduğu iddialarının mesnetsiz olduğunu, bu sebeple pasif husumet itirazında bulunulduğunu, yerel mahkeme tarafından bu itiraz ve iddiaları dikkate alınmaksızın yalnızca ”pasif husumet itirazının yerinde bulunmadığı” ifadesiyle gerekçesiz şekilde reddedildiğinden, usul ve yasaya aykırı olduğunu, 2-Davaya konu www…com isimli internet sitesi ve bu adresin herhangi diğer uzantılarında yer alan linklere erişimin engellenmesi kararının, müvekkiline itiraz hakkı tanınmaksızın, İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/ 108 D.İş sayılı dosyasından verildiğini, tespitin müvekkilinin yokluğunda gerçekleştiğini, Yargıtay yerleşik içtihatları uyarınca, itiraz hakkının hüküm verilinceye kadar kullanılabileceğini, dava konusu hakkında güncel durum tespitine ilişkin yeterli araştırma yapılması gerektiği yönündeki beyanlarına karşın, yargı denetimine açık ek rapor, yeni bilirkişi raporu alınmadan kurulan hükmün bozulması gerektiğini, (Yargıtay 13.HD., E.2003/3732 K. 2003/8636 ve 30.6.2003 tarihli kararı) 3-Yerel mahkemece verilen, www…com isimli internet sitesine, dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye’den erişimin tedbiren engellenmesine karar verilmesinin hukuki yarardan yoksun olduğunu, davaya konu internet sitesinin müvekkiline ait olup, marka hakkının ihlal edildiği öne sürülen malların satışının yapılmadığı itirazlarının kabul edilmediğini, güncel durum tespiti yapılmaksızın tedbirin devamı ve karar kesinleştiğinde kapatılması yönünde tesis edilen hükmün hukuki dayanağı bulunmadığını, izah olunan ve re’sen nazara alınacak sebeplerle mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafın 08/01/2019 tarihli ikinci istinaf dilekçesinde özetle; 1-) İstanbul 2. FSHHMnin 2016/108 D. İş dosyasından alınan bilirkişi raporunun, müvekkili davalının savunma ve itirazları değerlendirilmeden tek taraflı iddialara dayalı hazırlandığını, yetersiz ve hüküm kurmaya elverişsiz olduğunu, mahkemenin dosyada bilirkişi incelemesi yapılmadan karar vermesinin usul ve yasaya açıkça aykırı olduğunu, İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D. İş sayılı dasyasından alınan raporu düzenleyen bilişimci bilirkişi olup, marka hakkının kullanımına ilişkin teknik bilgi sahibi olmadığından raporun hükme dayanak teşkil edemeyeceğini, 2-) Bilirkişi raporunda müvekkilinin sitesinin gerçek bir e-ticaret sitesi gibi değerlendirildiğini, davalıya ait …com sitesinin bir demo internet sitesi olduğunu, davalının e-ticaret sitesi yapıp, söz konusu siteleri sattığını, müvekkilinin demo internet sitesi hazırladığını ve marka hakkına sahip olduğu … markalı otları örnek olarak demo sitesine satılamaz ibaresi ile koyduğunu, müvekkilinin markasal kullanımı olmadığını, 3-) Mahkeme kararında müvekkilinin 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil eden eylemlerinin somut olarak açıklanmadığını, 4-) Dava konusu …com’un gerçek bir e-ticaret sitesi olmayıp, demo niteliğinde olup, sitede aynı zamanda satılamaz ibaresi de bulunduğunu, davalının söz konusu internet sitesi üzerinden ticaret yapması yada alışveriş yapılması, sipariş verilmesinin mümkün olmadığını, Sitenin …’si bulunmadığını, … bulunmadan sistemin işletilemeyeceği gibi, sanal olarak almanın veya kurmanın, pos veya sepet kullanılmasının mümkün olmadığını, raporda söz konusu sitenin niteliği hakkında değerlendirme yapılmadığını, site üzerinden sipariş verilip verilmediği, satış yapılıp yapılmadığı v.s. hususları üzerinde değerlendirme ve tespitlerde bulunulmadığını, bilirkişi raporunda ….com’dan alınan çıktılarda her nasılsa uyarıların silinmiş veya değişmiş(değiştirilmiş) yada kullanılan bilgisayara bağlı olarak uyarıların çıktıda belirtilmediğini, bilişim uzmanı tarafından hazırlanan ve belirttiği hususlara değinmeyen raporun yeterli kabul edilip karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı, kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, izah ettiği ve re’seri dikkate alınacak gerekçelerle; kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; İstanbul 1. FSHHM’nin 2014/237 Esas ve 2015/148 sayılı kararı ve İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.İş sayılı dosyasında verilen kararları ve bilirkişi raporundaki tespitlere rağmen, www…..com adresinde halen münhasıran marka hakkı sahibi olduğu “…” ibaresiyle satış yaptığı ürünleri sergilendiğinden, teminatsız olarak belirtilen internet adreslerine ihtiyati tedbir kararı ile erişimin engellenmesi, davalının 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil eden hukuka aykırı eylemlerinin tespiti, durdurulması ve önlenmesine ilişkindir. Mahkemece; Davacının dava dilekçesi ekinde sunduğu marka tescil belgelerinden, … esas unsurlu birden çok marka tesciline sahip olduğu, marka üzerinde davacının hak sahibi olduğu, davacı markasının Paris sözleşmesi kapsamında tanınmış marka olduğunun TPE’nin … nolu belge ve resmi marka gazetesi özel sayısı ile kurumun 27.3.2017 tarihli yazıları ekindeki belgelerden anlaşıldığı, İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.İş sayılı dosyası kapsamındaki görseller, bilirkişi raporu, site who’s kaydı ve tüm deliller birlikte incelendiğinde; davalının hukuka aykırı eylemlerinin 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden, tecavüzün durdurulması ve önlenmesine, 26.4.2017 tarihinde verilen ihtiyati tedbirin karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde sitenin kalıcı olarak erişime kapatılmasına karar verilmiştir. Karar aleyhine davalı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Süresi içerisinde olmak koşulu ile birden fazla istinaf dilekçesi sunulmasını engelleyen yasal düzenleme bulunmadığından davalı tarafın her iki istinaf dilekçesindeki sebepler yönünden inceleme yapılmıştır. Davalı vekilinin 02/01/2019 tarihinde UYAP’a kaydedilen istinaf dilekçesi yönünden yapılan inceleme; 1-Yargıtay HGK’nun 25/11/2021 tarihli 2018/21(10)-242 esas ve 2021/1504 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141. maddesinin 3. fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi Anayasa düzeyinde vurgulanmıştır. 6100 sayılı HMK 297/1-c maddesinde; “Tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin” belirtilmesi gerektiği ve bu kısmın hükmün gerekçe bölümü olduğu hüküm altına alınmıştır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın üst mahkeme tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın sebep, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi sebeple haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması, yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi hâlde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 31.05.2017 tarihli ve 2015/22-1236 E., 2017/1044 K.; 06.11.2018 tarihli ve 2017/12-2826 E., 2018/1619 K.; 06.12.2018 tarihli ve 2017/11-101 E., 2018/1869 K., 18.02.2020 tarihli ve 2016/22-2639 E., 2020/165 K. ile 04.02.2021 tarihli ve 2017/(21)10-1968 E., 2021/31 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında; “Davalı yanın pasif husumet itirazının yerinde bulunmadığı anlaşılmıştır” gerekçesi ile husumet itirazı ret edildiğinden, kararın HMK 297.maddesine uygun gerekçe taşıdığı kabul edilemez. Dosya içerisinde mevcut İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D. İş dosyasına ilişkin bilirkişi raporu ile; http://www…com internet sitesinde her hangi bir ünvan veya iletişim bilgisine yer verilmediği, alan adı sahibinin “…” mahremiyet koruma servisleri tarafından gizlenmiş olduğu, tespit edilmiş ise de; davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinin 2. bendinde internet sitesinin müvekkili davalıya ait olduğunun kabul edildiği, http://www…com internet sitesi üzerinde 05.01.2017 tarihinde yapılmış olan incelemelerde, metatag etiketlerinde “…” markasına ilişkin bir kullanıma rastlanmadığı, davacının markası olan “…” ibaresi ile arama yapıldığında davacının tescilli ve tanınmış markası olan … markasına ait çok sayıda ürünün sergilendiği, ayrıca “…” ibaresiyle de arama yapıldığında da “…” ibaresi ile arama yapıldığında çıkan aynı ürünlerin listelendiği, sitede tüm sayfalarda (… dosyasında gerekli ayarlar yapıldığı için) adresin başında www, olup olmamasından bağımsız olarak açılabildiği, ayrıca bir … eklentisi olduğu anlaşılan araçla hatalı adres girilse dahi sitedeki yakın ürünlerin sayfalarının gösterildiği bildirilmiş ve ekran görüntüleri kısmen raporda gösterilmiş, sayısının fazlalığı sebebiyle CD ile rapora eklenmiştir. Rapordaki ekran görüntülerinde; “…” markasına ait ürünlerin görsellerinin altında satış fiyatları belirtildikten sonra “satın al” veya “sepete ekle” bölümünün bulunduğu tespit edildiğinden, http://www…com internet sitesinin satış yapılan nitelikte olduğu tespit edildiğinden, davalı vekilinin bu satış yapılmadığı, menfaat elde edilmediğine ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi, 6769 Sayılı Yasanın7/3-d maddesinde “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının” marka sahibi tarafından önlenebileceği düzenlenmiştir. 6769 Sayılı Yasa’nın 29/1-a bendinde markanın 7. maddede belirtilen şekilde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmiştir. Yasa’nın 7/3-d maddesi uyarınca; “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının” marka sahibi tarafından ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabileceği düzenlendiğinden, İstanbul 2. FSHHMnin 2016/108 D. İş dosyasından alınan bilirkişi raporu ile davalının http://www…com internet sitesinde davacının markası olan “…” ibaresini anahtar sözcük ve yönlendirici kod olarak kullandığı tespit edildiğinden, yasa uyarınca markasal kullanım niteliğindedir. Marka hakkına tecavüzün tespiti, durdurulması ve önlenmesi davalarının bu eylemi gerçekleştirene karşı açılması gerektiğinden, davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinin 2. bendinde internet sitesinin müvekkili davalıya ait olduğu kabul edildiğinden, mevcut davada husumetin davalıya yöneltilmesi gerekip, her ne kadar davalı vekilinin husumet itirazının reddine ilişkin kararının gerekçesiz olduğu yönündeki istinaf sebebi yerinde ise de; verilen ret kararı sonuç itibariyle doğru olduğundan, davalı vekilinin pasif husumet itirazının reddinin doğru olmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 2-… Şirketi vekili tarafından, www…com alan adı sahibi aleyhine tespit talep edilmesi üzerine İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D. İş sayılı dosyasında 28/12/2016 tarihinde tensiben bilirkişiye HMK’nun 278/4 maddesi uyarınca aleyhine tespit talep edilen mahalde inceleme yapma yetkisi verilerek; dosya kapsamı ve tespit talep dilekçesindeki delil tespiti talepleri nazara alınarak, fotoğraf ve görsel suretlerde eklenmek suretiyle rapor tanzim etmek üzere mahkemece resen bilirkişi olarak …’nin seçilip görevlendirilmesine, rapor tanzimi için bilirkişiye 15 günlük mehil verilmesine, raporun ibrazına müteakip talep dilekçesi ile birlikte taraflara tebliğine karar verildiği, bilirkişi tarafından ara kararı doğrultusunda ibraz edilen raporun, değişik iş dosyası üzerinden aleyhine tespit ve tedbir istenene tebliğ edildiğine ilişkin belgenin bulunmadığı, esasa ilişkin davanın açıldığı (Kapatılan) İstanbul 3. FSHHM’nin 2017/21 esas sayılı (dosyanın kapatılan mahkemedeki esası) dosyasından, dava dilekçesi, delil listesi, eki belgeler ve tensip zaptının 26/04/2017 tarihinde davalının aynı çatı altında ikamet eden eşi …’e tebliğ edildiği, dava dilekçesi ekinde İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D. İş sayılı dosyasında alınan tespit raporunun bulunduğu, 25/05/2017 tarihinde gönderilen cevap dilekçesinde; “D. iş dosyasından verilen karardan haberdar olunduğunda işbu linkler zaten müvekkil tarafından kaldırılmıştır” sözlerinden davalı tarafça cevap dilekçesinin tanzim tarihi itibariyle rapordan haberdar olunduğu, ve rapordan haberdar olunduğu halde davalı ile vekili tarafından değişik iş dosyasından alınan rapora itirazda bulunulmadığı tespit edilmiştir. Davalı vekili; Yargıtay 13.HD.’nin, E.2003/3732 K. 2003/8636 ve 30.6.2003 tarihli kararında belirtilen ”delil tespiti yokluğunda yapılmış olan karşı taraf, delil tespitine itiraz edebilir. Kökleşmiş Yargıtay kararları gereğince de davalı, hüküm verilinceye kadar bu hakkını kullanabilir. İtiraza uğramış olan delil tespiti raporu ise hükme esas alınamaz. ….tespitin davalının yokluğunda yapılmış olması halinde, davalının rapora itirazları doğrultusunda taraf ve Yargıtay denetimine açık, gerekçeli ek rapor veya yeniden bilirkişi raporu alınmalı, sonucuna göre karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek, itiraza uğramış olan tesbit raporu esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.. ” şeklindeki gerekçeye dayanarak yokluklarında yapılan tespit raporuna dayanılarak karar verilemeyeceğini beyan etmiş ise de; Yargıtay kararının uygulanabilmesi için, tespitin gıyapta yapılması ve alınan rapora karşı tarafça yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi gerekip, davada; rapor gıyapta alınmakla birlikte, tespit dosyasına ve ilk derece mahkemesindeki yargılama aşamasında rapora itiraz edilmediğinden, davaya uygulanması mümkün değildir. Davalı tarafa dava dilekçesi ve ekleri 26/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği tespit edildiğinden, HMK 127. maddesi uyarınca cevap dilekçesi sunulması veya süre uzatım talebinde bulunulma süresi 2 hafta olduğundan, süre 10/05/2017 saat 24:00 itibariyle sona erdiğinden, 11/05/2017 tarihli süre uzatım talebi ve buna bağlı olarak 25/05/2017 tarihli cevap dilekçesi süresinde olmadığından, HMK 128. maddesi uyarınca davalı ancak inkara yönelik savunma yapabilir. HMK 190. maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle tecavüzün varlığını kanıtlamak davacı tarafa ait olduğundan, dilekçede belirtilen güncel tecavüzün tespiti için rapor alınması yönündeki talep inkara ilişkin olmakla mahkemece talep doğrultusunda rapor alınması gerekirken, dosyada yeniden rapor alınmadan karar verilmesi usule aykırı olduğundan, davalı vekilinin; dava konusu hakkında güncel durum tespitine ilişkin yeterli araştırma yapılması gerektiği yönündeki beyanlarına karşın, yargı denetimine açık ek rapor, yeni bilirkişi raporu alınmadan kurulan hükmün yerinde olmadığına ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. 3-İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D. İş dosyasından alınan bilirkişi raporu ile davacıya ait ürünlerin davalıya ait www…..com isimli internet sitesinde satışa arz edildiği tespit edildiğinden, marka sahibi tarafında 6769 Sayılı yasanın 159.maddesi uyarınca hükmün etkinliğinin arttırılması için tedbir talep edilebileceğinden, bu maddede hüküm bulunmayan hallerde HMK’nun tedbire ilişkin hükümleri uygulanacağından, HMK 389.maddesi uyarınca mevcut durumda meydana gelebilecek bir değime sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından veya gecikme sebebiyle ciddi zararın doğacağından endişe edilmesi halinde dava konusu hakkında tedbir kararı verilebilir. Mevcut davada mahkemece tedbir kararı verilmediği taktirde, davacının marka sahibi olduğu ürünlerin dava konusu sitede satışa arz edilerek satılması sebebiyle davacı tarafın ciddi kazanç kaybına uğrayacağı tartışmasız olup, davalı tarafça satış yapılmadığına ilişkin delil sunulmadığından, tedbir kararı verilmesinde davacının hukuki yararının mevcut olduğu sabittir. Yasa koyucu tarafından tedbir kararının nihai hükmün infazını temin bakımından önemi gözetilerek HMK 397/2.maddesi uyarınca aksi belirtilmediği sürece tedbir kararının hükmün kesinleşmesine kadar devam edeceği hüküm altına alınmıştır. Mahkeme yasa hükmünü uyguladığından dava sonuçlanıncaya kadar Türkiye’den erişimin tedbiren engellenmesine karar verilmesinde usul ve yasalara aykırılık bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Davalı tarafın 08/01/2019 tarihli ikinci istinaf dilekçesi yönünden inceleme; 1-) … Şirketi vekili tarafından, www…..com alan adı sahibi aleyhine tespit talep edilmesi üzerine İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D. İş sayılı dosyasında 28/12/2016 tarihinde tensiben bilirkişiye HMK ‘nun 278/4 maddesi uyarınca aleyhine tespit talep edilen mahalde inceleme yapma yetkisi verilerek; dosya kapsamı ve tespit talep dilekçesindeki delil tespiti talepleri nazara alınarak, fotoğraf ve görsel suretlerde eklenmek suretiyle rapor tanzim etmek üzere mahkemece resen bilirkişi olarak …’nin seçilip görevlendirilmesine, rapor tanzimi için bilirkişiye 15 günlük mehil verilmesine, raporun ibrazına müteakip talep dilekçesi ile birlikte taraflara tebliğine karar verildiği, bilirkişi tarafından ara kararı doğrultusunda ibraz edilen raporun, değişik iş dosyası üzerinden aleyhine tespit ve tedbir istenene tebliğ edildiğine ilişkin belgenin bulunmadığı, esasa ilişkin davanın açıldığı (Kapatılan) İstanbul 3. FSHHM’nin 2017/21 esas sayılı (dosyanın kapatılan mahkemedeki esası) dosyasından, dava dilekçesi, delil listesi, eki belgeler ve tensip zaptının 26/04/2017 tarihinde davalının ayın çatı altında ikamet eden eşi …’e tebliğ edildiği, dava dilekçesi ekinde İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D. İş sayılı dosyasında alınan tespit raporunun bulunduğu, 25/05/2017 tarihinde gönderilen cevap dilekçesinde; “D. iş dosyasından verilen karardan haberdar olunduğunda işbu linkler zaten müvekkil tarafından kaldırılmıştır” sözleri cevap dilekçesi tarihi itibariyle rapordan haberdar olunduğunu göstereceğinden, rapordan haberdar olunduğu halde davalı ve vekili tarafından değişik iş dosyasından alınan rapora itirazda bulunulmadığı tespit edilmiştir. Davalı vekili; Yargıtay 13.HD. E.2003/3732 K. 2003/8636 ve 30.6.2003 tarihli kararını emsal göstererek, yokluklarında yapılan tespit raporuna dayanılarak karar verilemeyeceğini beyan etmiş ise de; Yargıtay kararının uygulanabilmesi için, tespitin gıyapta yapılması ve alınan rapora karşı tarafça yasal süresi içerisinde itiraz edilmesi gerekip, görülmekte olan davada hükme esas alınan değişik iş tespit raporu gıyapta alınmakla birlikte, tespit dosyasında ve ilk derece mahkemesindeki yargılama aşamasında rapora itiraz edilmediğinden, davaya uygulanması mümkün değildir. Davalı tarafa dava dilekçesi ve eklerinin 26/04/2017 tarihinde tebliğ edildiği tespit edilmiştir. HMK 127. maddesi uyarınca cevap dilekçesi sunma veya süre uzatım talebinde bulunulma süresi 2 hafta olduğundan, süre 10/05/2017 saat 24:00 itibariyle sona erdiğinden, 11/05/2017 tarihli süre uzatım talebinin, buna bağlı olarak 25/05/2017 tarihli cevap dilekçesi süresinde olmadığından, HMK 128. maddesi uyarınca ancak inkara yönelik savunma yapabilir. HMK 190. maddesi uyarınca dava tarihi itibariyle tecavüzün varlığını kanıtlamak davacı tarafa ait olduğundan, dilekçede belirtilen güncel tecavüzün tespiti için rapor alınması yönündeki talep inkara ilişkin olmakla, mahkemece talep doğrultusunda rapor alınması gerekirken, dosyada yeniden rapor alınmadan karar verilmesi usule aykırı olduğundan, dava konusu hakkında güncel durum tespitine ilişkin yeterli araştırma yapılması gerektiği yönündeki beyanlarına karşın, yargı denetimine açık ek rapor, yeni bilirkişi raporu alınmadan kurulan hükmün yerinde olmadığına ilişkin istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. 2-) Demo internet sitesi; daha önceden yapılan web sitelerinin sunum halidir. İstanbul 2. FSHHMnin 2016/108 D. İş dosyasından alınan bilirkişi raporunda; 5.1.2017 tarihinde davalı site adresindeki tespitte; … etiketlerinde “…” markasına ilişkin bir kullanıma rastlanmadığı, davacının markası olan “…” ibaresi ile arama yapıldığında davacının tescilli ve tanınmış markası olan … markasına ait çok sayıda ürünün sergilendiği, ayrıca “…” ibaresiyle arama yapıldığında da “…” ibaresi ile arama yapıldığında çıkan aynı ürünlerin listelendiği, sitede tüm sayfalarda (.htaccess dosyasında gerekli ayarlar yapıldığı için) adresin başında www, olup olmamasından bağımsız olarak açılabildiği, ayrıca bir SEO eklentisi olduğu anlaşılan araçla hatalı adres girilse dahi sitedeki yakın ürünlerin sayfalarının gösterildiği bildirilmiş ve ekran görüntüleri kısmen raporda gösterilmiş, sayısının fazlalığı sebebiyle CD ile rapora eklenmiştir. Rapordaki ekran görüntülerinde; “…” markasına ait ürünlerin görsellerinin altında satış fiyatları belirtildikten sonra “satın al” veya “sepete ekle” bölümünün bulunduğu tespit edildiğinden, http://www…..com internet sitesinin satış yapılan nitelikte olduğu, demo site niteliğinde olmadığı tespit edilmekle, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.6769 Sayılı Yasanın 7/3-d maddesinde “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının” marka sahibi tarafından önlenebileceği düzenlenmiştir. 6769 Sayılı Yasa’nın 29/1-a bendinde markanın 7. maddede belirtilen şekilde kullanmak marka hakkına tecavüz olarak kabul edilmiştir. Yasa’nın 7/3-d maddesi uyarınca; “İşareti kullanan kişinin, işaretin kullanımına ilişkin hakkı veya meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla, işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde, alan adı, yönlendirici kod, anahtar sözcük veya benzeri biçimlerde kullanılmasının” marka sahibi tarafından ikinci fıkra hükmü uyarınca yasaklanabileceği düzenlendiğinden, İstanbul 2. FSHHMnin 2016/108 D. İş dosyasından alınan bilirkişi raporu ile davalının http://www…..com internet sitesinde davacının markası olan “…” ibaresini anahtar sözcük ve yönlendirici kod olarak kullandığı tespit edildiğinden, yasa uyarınca markasal kullanım olduğundan, davalı vekilinin markasal kullanım olmadığına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 3-) Mahkeme gerekçeli kararında bilirkişi raporunu ve dosya kapsamını özetledikten sonra; “İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.İş sayılı dosyası kapsamındaki görseller, bilirkişi raporu, site who’s kaydı ve tüm deliller birlikte incelendiğinde; davalının hukuka aykırı eylemlerinin 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden tecavüzün durdurulması ve önlenmesine, 26.4.2017 tarihinde verilen ihtiyati tedbirin karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde sitenin kalıcı olarak erişime kapatılmasına karar verilmiştir.” gerekçesi ile davayı kabul ettiği tespit edilmiştir. Yargıtay HGK’nun 25/11/2021 tarihli 2018/21(10)-242 esas ve 2021/1504 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 141. maddesinin 3. fıkrasında, “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli yazılır” hükmü bulunmaktadır. Bu hüküm ile gerekçenin önemi anayasa düzeyinde vurgulanmış olup, gerekçe ve hüküm birbirine sıkı sıkıya bağlıdır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 297. maddesi bir mahkeme hükmünün neleri kapsaması gerektiğini açıklamış olup, HMK 297/1-c maddesinde; “Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin” belirtilmesi gerekip, bu kısım hükmün gerekçe bölümüdür. HMK 297/2 maddesinde “hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hüküm altına alınmıştır. Gerekçe sayesinde kararların doğru olup olmadığı denetlenebilir. Gerekçesiz bir kararın üst mahkeme tarafından denetlenmesi de mümkün değildir. Gerekçe, doyurucu olmalı, kararın sebep, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermelidir. Bu hususları içermeyen kararların gerekçeli olduğundan bahsedilemez. Ayrıca kararda maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiği, kurulan hükmün hangi sebeplere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığı ortaya konulmalı, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantı açıklanmalıdır. Tarafların o dava yönünden hukuk düzenince hangi sebeple haklı ya da haksız olduğunu anlayıp değerlendirilebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimi yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi sebeple o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçenin bulunması, yasal ve Anayasal düzenleme karşısında zorunludur. Aksi hâlde, kararın gerekçeli olduğundan bahsetmek mümkün değildir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 31.05.2017 tarihli ve 2015/22-1236 E., 2017/1044 K.; 06.11.2018 tarihli ve 2017/12-2826 E., 2018/1619 K.; 06.12.2018 tarihli ve 2017/11-101 E., 2018/1869 K., 18.02.2020 tarihli ve 2016/22-2639 E., 2020/165 K. ile 04.02.2021 tarihli ve 2017/(21)10-1968 E., 2021/31 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir. Mahkemenin gerekçeli kararında bilirkişi raporu ve dosya kapsamı özetlendikten sonra; “İstanbul 2. FSHHM’nin 2016/108 D.İş sayılı dosyası kapsamındaki görseller, bilirkişi raporu, site who’s kaydı ve tüm deliller birlikte incelendiğinde; davalının hukuka aykırı eylemlerinin 6769 sayılı SMK uyarınca marka hakkına tecavüz teşkil ettiğinden tecavüzün durdurulması ve önlenmesine, 26.4.2017 tarihinde verilen ihtiyati tedbirin karar kesinleşene kadar devamına, karar kesinleştiğinde sitenin kalıcı olarak erişime kapatılmasına karar verilmiştir.” gerekçesi ile dava kabul edildiğinden, bulgulardan hareketle, davalının dosyada tespit edilen hangi somut eyleminin 6769 sayılı SMK’nun marka hakkına tecavüz teşkil ettiği belirtilmediğinden, mahkeme kararının HMK 297.maddesine uygun gerekçe taşıdığı kabul edilemeyeceğinden, davalı vekilinin kararın gerekçesiz olduğuna ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmiştir. 4-)Demo internet sitesi; daha önceden yapılan web sitelerinin sunum halidir. İstanbul 2. FSHHMnin 2016/108 D. İş dosyasından alınan bilirkişi raporunda; 5.1.2017 tarihinde davalı site adresindeki tespitte davacının tescilli ve tanınmış markası olan … markasına ait çok sayıda ürün sergilendiği, ayrıca … ibaresiyle de arama yapıldığında çok sayıda ürünün listelendiği bildirilmiş ve ekran görüntüleri kısmen raporda gösterilmiş, sayısının fazlalığı sebebiyle CD ile rapora eklenmiştir. Rapordaki ekran görüntülerinde; “…” markasına ait ürünlerin görsellerinin altında satış fiyatları belirtildikten sonra “satın al” veya “sepete ekle” bölümünün bulunduğu tespit edildiğinden, http://www…com internet sitesinin satış yapılan nitelikte olduğu, demo site olmadığı tespit edildiğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Bilirkişi raporunda http://www…com internet sitesinin …’sinin mevcudiyeti, … bulunmadan sistemin işletilemeyeceği, sanal olarak satın alım, pos veya sepet kullanılmasının mümkün olup olmadığı konusunda bilgi bulunmadığı tespit edilmiş ise de, davalı tarafça bu konuda ilk derece mahkemesindeki yargılama sırasında iddiada bulunulmamıştır. Bölge Adliye Mahkemelerinde Yapılamayacak İşlemleri düzenleyen HMK 357.maddesi uyarınca, bölge adliye mahkemesince re’sen gözönünde tutulacaklar dışında ilk derece mahkemesinde ileri sürülmeyen iddia ve savunmalar dinlenmeyeceğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Bilirkişi raporunda ….com’dan alınan çıktılarda her nasılsa uyarıların silinmiş veya değişmiş(değiştirilmiş) yada kullanılan bilgisayara bağlı olarak uyarıların çıktıda belirtilmediği iddia edilmiş ise de; bu iddiayı doğrulayıcı delil sunulmadığından, bilişim uzmanı tarafından hazırlanan ve belirttiği hususlara değinmeyen raporun yeterli kabul edilip karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu, kararın eksik incelemeye dayalı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı tarafın 02/01/2019 tarihinde UYAP’a kaydedilen istinaf dilekçesi yönünden 1 ve 3 numaralı istinaf sebebinin reddine, 2 numaralı istinaf sebebinin kabulüne, 08/01/2019 tarihli ikinci istinaf dilekçesi yönünden 2 ve 4 numaralı istinaf sebebinin reddine, 1 ve 3 numaralı istinaf sebebinin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMNEN KABULÜ ile;2- İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 20/11/2018 tarih, 2017/478 Esas ve 2018/439 Karar Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 44,40 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine,5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022