Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1204 E. 2022/1419 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1204 Esas
KARAR NO: 2022/1419
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/11/2018
NUMARASI: 2017/348 E. – 2018/1242 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/10/2022
Yukarıda yazılı ilk derece Mahkemesi’nin kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin konut satın alma düşüncesi ile ilgili araştırmaları yapıp … San. ve Tic. Ltd. Şti. satışlarının kendi ekonomik ve yaşam koşullarına uygun olması sebebi ile davalı şirketin satmış olduğu konutlardan satın almak istediğini ancak … yapının kötü niyetli oluşu ve davacı müvekkilini mağdur eden tutumu sebebi ile Menfi Tespit davası açıldığını, 04.11.2014 tarihli sözleşme gereği müvekkilinin 05.11.2014 tarihinde imza altına alının ödeme taahhütnamesinde belirtilen ödeme şartlarına riayet etmeyi kabul ve taahhüt ederken, davalı yanın da sözleşmede belirtilen ve proje-maket üzerinden seçilen konutu 31.05.2016 tarihinde teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, geçen zaman zarfında yapımı vaat edilen konut ile herhangi bir gelişme ve inşa çalışması olmaması üzerine bir araştırma yapan müvekkilinin, henüz inşaat çalışmalarına başlanılmadığını ve hatta taşınmazın inşa edileceği arazinin tapusunun dahi devrinin yapılmadığını öğrendiğini, bu durum üzerine müteaahit şirket yetkililerine ulaşmaya çalışan müvekkilinin hiçbir muhatap bulamadığını, konuyla ilgili kimseden bilgi alamadığını, konuyla ilgili araştırmalarına devam eden müvekkilinin taşınmazın inşa edileceği arazinin üzerine birçok haciz vesair kısıtlayıcı şerhin bulunduğunu da öğrenmesiyle karşı tarafın kötü niyetli tutumundan emin olduğunu, … yapının haksız, kötü niyetli ve dolandırma amacı ile davrandığı net bir şekilde ortada olduğunu, müvekkilinin … yapı tarafından mağdur edildiğini, müteahhit firmaya karşı menfi tespit davası açıldığını, işbu dava doğrultusunda İstanbul Anadolu 7. Tüketici 2017/7/348 Mahkemesi’nin 2015/608 E.- 2016/1012 K. ve 03.05.2016 tarihli kararında; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin iptali ve bu sözleşme kapsamında ‘’bedeli malen ahzolunmuştur’’ ibaresi ile imzalanmış 16 adet senet yönünden borçlu olmadığının tespiti ve iş bu senetlerin müvekkil … yönünden geçersizliğine ilişkin karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, işbu senetlerin hükümsüzlüğü ve müvekkili yönünden geçersizliğinin kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğunu, icra takibine konu senet 04.11.2014 düzenleme tarihli 05.01.2016 ödeme tarihli 5.160,00 TL bedelli senet olduğunu, işbu senedin geçersizliği İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/608 E.- 2016/1012 K. ve 03.05.2016 tarihli kesinleşmiş mahkeme kararında yer aldığını, buna göre kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile geçersizliğine karar verilerek hüküm ve sonuç doğurmayacağı sabit olan senedin icra takibine konu edilmesinin usul ve yasalara aykırı olduğunu, işbu icra takibi ve senedin iptali ile davacı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitinin gerektiğini, davalı … Yapı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davacı müvekkili arasında imzalanan senetlerin ‘’bedeli malen ahzolunmuştur’’ ibareli olduğunu, malen ibareli senetlerin ve bu senetlerin konu edildiği taşınmaz satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğu İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nce verilen karar ile kesinleştiğini, buna göre davalı … Yapı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılması taahhüt edilen taşınmaz üzerinde pek çok haciz bulunduğu, geçersiz bir sözleşme bulunduğu, proje yapımına başlanmadığı ve 6502 sayılı kanunun ilgili maddeleri ile yönetmeliğin emredici hükümlerine aykırı olduğunun görüldüğünü, tüm bu sebepler doğrultusunda sözleşmenin iptali ile işbu senedin de içlerinde yer aldığı sözleşmeye konu senetlerin bedelsiz olduğu ve müvekkili … yönünden geçersiz olduğuna ve iş bu senetler için borçlu olmadığına dair karar verildiğini, kaldı ki yine … Yapı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin davalı olduğu huzurdaki davaya emsal teşkil edecek olan başka bir mahkeme kararının da İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi 2015/508 E.- 2016/719 K. 03.03.2016 tarihli Mahkeme Kararı olduğunu, anılan davada; sözleşme iptali ve senetlerin geçersizliğine ilişkin hüküm verildiğini ve bu senetlerden ciro edilerek başkasına verilmiş olan senetlerinde davacı yönünden geçersiz olduğuna ve iptaline karar verildiğini, TBK 125 maddesi gereğince sözleşmeden dönme halinde taraflar ifa ettikleri edimleri geri talep edebileceklerinin düzenlendiğini, müvekkili ile … Yapı arasında taşınmaz satışına ilişkin sözleşmenin harici olarak düzenlenen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi olup, Tapu Kanunu Madde 26. ve Türk Medeni Kanunu 706. maddesi, Borçlar Kanunu 213.maddesi gereğince düzenlenmediğinden geçersiz olduğunu, satıcı geçerli bir sözleşme yapmış olmadıkça tüketiciden herhangi bir isim altında ödeme yapmasını veya tüketiciyi borç altına sokacak bir belge vermesini isteyemeyeceğini ayrıca sözleşmeye konu taşınmazın yapı ruhsatı alınmadığını, iskan belgesi ve tasdikli projesinin bulunmadığını, … yapının inşaata ilişkin bir faaliyeti olmadığını ve taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğunu ve geçersiz sözleşme ile verilen senetlerinde nama yazılı olmadığı, 6502 sayılı kanunun 4/5 Maddesine aykırı düzenlendiğinin kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğunu, icra takibine konu senet geçersiz olduğundan, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine ve müvekkili yönünden iptaline karar verilmesini ve ayrıca yargılama sonuna kadar telafisi mümkün olmayan zararları engellemek amacıyla icra takibinin öncelikle teminatsız veya mahkemece uygun görülecek teminat karşılığında tedbiren durdurulmasına karar verilmesini müvekkili davacının, geçersiz senet yönünden davalıya borçlu olmadığının tespitine, icra takibine konu senedin müvekkili davacı yönünden geçersiz olduğundan senedin iptali ile geçersiz olan senede ilişkin olarak yapılan icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının, dava dilekçesinde müteahhit firma … İnşaat Şirketine İstanbul Anadolu 7.Tüketici Mahkemesinin 2015/608 E-2016/1012 K. sayılı dosyasıyla dava açtığını, karara atıfta bulunarak dava konusu senetlerin müvekkili açısından geçersiz olduğunu iddia ettiğini, söz konusu karar incelendiğinde davalının sadece …Ticaret Limited Şirketi olduğunu, müvekkilinin ve diğer ciro yoluyla alacaklı durumunda olan 3. kişilerin davalı olarak gösterilmediğinin görüldüğünü, kararın … Şirketi tarafından temyiz dahi edilmeden kesinleştiğini, davacının … şirketiyle birlikte hareket ederek alacaklıları zarara uğratmak kastıyla hareket ettikleri kanaatini uyandırdığını, dosyada ….Şti. dışındaki tüm cirantaların savunma hakkının elinden alındığını, dolayısıyla müvekkilinin taraf olarak gösterilmediği davada verilen karar müvekkilini bağlamayacağını, … şirketine senet veren bir başka davacının bir kısım senetlerde alacaklı olan … aleyhine Anadolu 5. İcra Hukuk Mahkemesine senetlerin iptali için açılan davada 2016/75 E-578 K. sayılı ilamıyla davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi olduğunu, senetler kendisine alacağından dolayı …’den ciro yoluyla geçtiğini, ne senet borçlusu davacıyı, ne de … Yapı Ltd.Şti.’ni ne de aradaki ciranta …’i tanımadığını, davacının ise senetlerin tüketici senedi olduğunu TKHK 4.m/5 fıkrası gereğince sadece nama yazılabileceğini, senedin kendileri yönünden geçersiz olduğunu savunarak takibin durdurulması için tedbir kararı verilmesini ve iptalini talep ettiğini, TTK.nun 690. maddesi göndermesiyle bonolar hakkında da uygulanması gereken aynı kanunun 599.maddesinde; “… keşideci, lehtarla doğrudan doğruya arasında mevcut olan münasebetlere dayanan defileri, müracaatta bulunan hamile karşı ileri süremeyeceğini, dolayısıyla eldeki davada TKHK 4m/5 fıkrasının uygulanamayacağını, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2013/12-2113 Karar: 2014/210, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2013/12-2180 Karar: 2014/237, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu Esas: 2014/12-405 Karar: 2014/684 sayılı kararlarından bahsetmiş, sonuç olarak; 2014 yılına ait kökleşmiş Hukuk Genel Kurulu Kararları uyarınca ve söz konusu Hukuk Genel Kurulu Kararlarına atıfta bulunarak 2016 yılına kadar verilen 12. Hukuk Dairesi Kararları göz önünde bulundurularak iyi niyetli 3. kişi olan müvekkili aleyhine talep edilen ihtiyati tedbir talebinin reddine ve davanın reddine, takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatına ve alacağın % 10’u oranında para cezasına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ” … İstanbul … İcra Dairesinin … E. sayılı takip dosyasının bir sureti dosyamız arasına alınmış, tetkikinde; davalı … tarafından davacı … ile birlikte dava dışı … Yapı..Şti. … ve … aleyhine davaya konu 04/11/2014 tanzim, 05/12/2016 ödeme tarihli 5.160,00-TL bedelli bonoya istinaden takip başlatıldığı anlaşılmıştır. … davacı vekili davaya konu bononun dava dışı lehtar … Yapı İnşaat..Şti. İle aralarındaki ticari ilişkiye istinaden verildiğini, ancak keşideci şirketin kendi üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, bu sebeple keşideci … Yapı İnşaat….Şti’ ne menfi tespit davası açıldığı, karşı İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesinin 2015/608 E., 2016/1012 K. sayılı ilamı ile taraflar arasındaki sözleşmenin iptali ile davaya konu senetle birlikte toplam 16 senet için davacı yönünden senetlerin geçersizliğine karar verildiğini, icra takibine konu senet geçersiz olduğundan, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. … TTK nun 687. maddesi gereğince, keşideci borçlu, lehtara ve cirantalara karşı ileri sürebileceği şahsi defilerini, iyi niyetli hamile karşı ileri süremez. Somut olayda, keşideci olan davacı, her ne kadar lehtar dava dışı … Yapı… Şti. edimlerini yerine getirmediği ve senetlerin geçersizliğine karar verildiğinden borçlu olmadığını belirtmişse de, bu şahsi def’i bonoyu temlik cirosu ile devralan alacaklı iyi niyetli hamile karşı ileri sürülemez. Davalının bonoyu kötü niyetle iktisap ettiği ya da iktisapta ağır bir kusur bulunduğu davacı tarafça ispatlanamadığından, davacı vekiline yemin delili hatırlatılmış, davacı vekili yemin deliline dayandığından, bu hususta talimat yolu ile davalıya yemin ettirilmiş olup, davalı yeminli beyanında; senette ismi bulunanlardan … dışında kimseyi tanımadığına, senedi ticari ilişkiye istinaden iyi niyetli olarak aldığına, senedin taşımaz satış vaadi sözleşmesi kapsamında tüketici senedi olduğunu bilmediğine, senedi iktisap ederken bile bile davacı zararına hareket etmediğine yemin etmiş olmakla, ispatlanamayan davanın reddine …” karar vermiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasıyla icra takibi başlatıldığını, bu icra takibi sebebiyle müvekkilinin mağduriyetinin önlenmesi için ihtiyati tedbir talepli olarak dava açtığını, icra takibinin tedbiren durdurulmasını talep ettiğini, bu takibe konu senet hakkında İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/608 E.-2016/1012 sayılı kesinleşmiş mahkeme kararı ile senedin müvekkili yönünden geçersizliğine karar verildiğini, İstanbul 18. ATM tarafından verilen kararın usule- yasaya aykırı olduğunu, davalının senedi iktisap ederken kötü niyetli olarak hareket ettiğini, müvekkili …’ın konut satın alma düşüncesi ile ilgili araştırmaları yaptığını, … İnş.San. Ve Tic. Ltd. Şti satışlarının kendi ekonomik ve yaşam koşullarına uygun olması sebebi ile davalı şirketin sahip olduğu konutlardan satın almak istediğini, ancak … yapının kötü niyetli oluşu ve davacı müvekkili mağdur eden tutumu sebebiyle Menfi Tespit Davası açtığını, 04.11.2014 tarihli sözleşme gereği müvekkili davacının 05.11.2014 tarihinde imza altına alınan ödeme taahhütnamesinde belirtilen ödeme şartlarına riayet etmeyi kabul ve taahhüt ederken davalı yanın da sözleşmede belirtilen ve proje-maket üzerinden seçilen konutu 31.05.2016 tarihinde teslim etmeyi kabul ve taahhüt ettiğini, geçen zaman zarfında yapımı vaat edilen konut ile ilgili herhangi bir gelişme inşa çalışması olmaması üzerine bir araştırma yapan davacı müvekkilin henüz inşaat çalışmalarına başlanılmadığını ve hatta taşınmazın inşa edileceği arazinin tapusunun dahi yapılmadığını öğrendiğini, bu durum üzerine müteahhit şirket yetkililerine ulaşmaya çalışan müvekkilinin hiçbir muhatap bulamadığını ve konuyla ilgili kimseden bilgi alamadığını, konuyla ilgili araştırmalarına devam eden müvekkilinin taşınmazın inşa edileceği arazinin üzerine birçok haciz vesair kısıtlayıcı şerhin bulunduğunu da öğrenmesiyle karşı tarafın kötü niyetli tutumundan emin olduğunu, … yapının haksız, kötü niyetli ve dolandırma amacı ile davrandığın net bir şekilde ortada olduğunu, türlü güçlüklerle yaptığı birikim sonucu imkanlarını zorlayarak konut satın almak isteyen müvekkili davacının … yapı tarafından mağdur edildiğinin izaha gerek olmayan bir konu olduğunu, davaya konu senedin hükümsüzlüğü ve müvekkili yönünden geçersiz olduğu yönünde emsal niteliğinde olan kesinleşmiş mahkeme kararının mevcut olduğunu, izah edilen hususlar doğrultusunda müteaahit firmaya karşı Menfi Tespit Davası açılmış olup, işbu dava doğrultusunda İstanbul Anadolu 7.Tüketici Mahkemesinin 2015/608-2016/1012 K. ve 03.05.2016 tarihli kararında; taraflar arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin iptali ve bu sözleşme kapsamında ‘bedeli malen ahzolunmuştur’ ibaresi ile imzalanmış 16 adet senet yönünden borçlu olmadığının tespiti ve bu senetlerin müvekkili … yönünden geçersizliğine ilişkin karar verilip kararın kesinleştiğini, bu senetlerin hükümsüzlüğü ve müvekkili yönünden geçersizliğinin kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olduğunu, icra takibine konu senedin 04.11.2014 düzenleme tarihli, 05.01.2016 ödeme tarihli 5.160,00 TL bedelli senet olduğunu, bu senedin geçersizliğinin İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/608 Esas, 2016/1012 Karar ve 03.05.2016 tarihli kesinleşmiş mahkeme kararında yer aldığını, buna göre kesinleşmiş bir mahkeme kararı ile geçersizliğine karar verilerek hüküm ve sonuç doğurmayacağı sabit olan senedin icra takibine konu edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalı … Yapı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından yapılması taahhüt edilen taşınmaz üzerinde pek çok haciz bulunduğu, geçersiz bir sözleşme bulunduğu, proje yapımına başlanılmadığı ve 6502 Sayılı Kanunun ilgili maddeleri ile yönetmeliğin emredici hükümlerine aykırı olduğunun görüldüğünü, tüm bu sebepler doğrultusunda sözleşmenin iptali ile işbu davaya konu senedin de içlerinde yer aldığı sözleşmeye konu senetlerin bedelsiz olduğu ve davacı müvekkil … yönünden geçersiz olduğuna ve işbu senetler için borçlu olmadığına dair karar verildiğini, … Yapı İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ‘nin davalı olduğu huzurdaki davaya emsal teşkil edecek olan başka bir mahkeme kararı da yerel mahkemeye sunulmuş olan dava dilekçemizde mevcut olduğunu, buna göre sözleşme iptali ve senetlerin geçersizliğine ilişkin karar verilmiş ve bu senetlerden ciro edilerek başkasına verilmiş olan senetlerin de davacı yönünden geçersiz olduğuna ve iptaline karar verildiğini, (İstanbul 11. Tüketici Mahkemesi 2015/508 E. -2016/719 K. 03.03.2016 tarihli mahkeme kararı) müvekkilinin borçlu olmadığını ve aynı zamanda kanuna aykırı olarak düzenlenmiş ve ciro edilmiş, kötü niyetli olarak takibe konu edilen senedi icra tehdidi ile ödemek zorunda kaldığından işbu bedelin müvekkile iadesi gerekmekte ise de yerel mahkemece müvekkili aleyhine hüküm kurulmasının yasalara ve hakkaniyete aykırı olduğunu, istinaf sebeplerin kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Dilekçede açıklanan hususlar gereğince davacının davalı hamilin davaya konu senetleri keşidecinin zararına bile bile iktisab ettiği veya kötü niyetle iktisab ettiği hususlarının ispatlanamadığını, ihtiyati tedbir kararı sebebiyle davalı/alacaklı alacağına geç kavuştuğundan davalı yararına kabul edilen alacak üzerinden yüzde yirmi oranında tazminata hükmedilmesi gerektiği(İİK m. 72/4), sonuç ve vicdani kanaatine(Ay. m.138) varılarak davanın reddine karar verildiğini, tüm bu sebeplerle davacının istinaf talebinin reddine karar verilmesini savunmuştur. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/608 Esas- 2016/1012 Karar sayılı 03.05.2016 tarihli kararı gereğince davacı ile dava dışı … Yapı İnşaat şirketi arasında imzalanan satış vaadi sözleşmesinin iptali ile bu sözleşme kapsamında ”bedeli malen ahzolunmuştur” ibaresi ile imzalanmış 16 adet senet yönünden davacının dava dışı … Yapı İnşaat şirketine borçlu olmadığının tespiti ve iş bu senetlerin davacı … yönünden geçersizliğine ilişkin verilen karar uyarınca; davacının senetlerin geçersiz olduğunun, senet sebebiyle kimseye borçlu olmadığının kesinleşen mahkeme hükmü ile tespit edildiği iddiası ile açtığı, İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu senet sebebiyle davacının davalıya 5.309,29-TL borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkin ”menfi tespit davası”dır. Senetlerden bir tanesi (emre yazılı olarak, keşidecisi davacı … – lehtarı dava dışı … Yapı… – 04.11.2014 keşide tarihli- 05.12.2016 ödeme tarihli- 5.160-TL bedelli- malen kayıtlı- son cirantası- hamili davalı …) İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takip dosyasında davalı tarafından davacı aleyhine takibe konulmakla, davacının menfi tespit talebinin incelenmesinde; davacı paranın davalıya verilmesi lazım gelmediğini ispat etmesi gerekmektedir. Taşınmaz satışına ilişkin tüketici işlemlerine binaen tüketici tarafından düzenlenen senetler kural gereği mutlak surette zorunlu olarak sadece nama yazılı olarak düzenlenebilir. Buradaki amaç tüketiciyi koruma ilkesinin gereğidir. Bu kural teminat olarak tüketiciden alınacak kambiyo senetlerinde de geçerlidir. Aksi düzenleme karşısında senet, tüketici yönünden geçersizdir. Yine güvence kapsamında nama yazılı senetler alacağın temliki yolu ile devir olur. 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ”Temel İlkeler” başlıklı 4/5. maddesine göre, ” Tüketicinin yapmış olduğu işlemler nedeniyle kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı ve her bir taksit ödemesi için ayrı ayrı olacak şekilde senet düzenlenebilir. Bu fıkra hükümlerine aykırı olarak düzenlenen senetler tüketici yönünden geçersizdir.” Tüketicinin yapmış olduğu işlemler sebebiyle ile kıymetli evrak niteliğinde sadece nama yazılı senet düzenlenebileceği kabul edilmiştir. Yapılan bu düzenleme Kanunun temel amacı olan tüketiciyi koruma ilkesi uyarınca bu kural teminat olarak tüketiciden alınacak kambiyo senetleri için de geçerlidir. Bu sebeple kural olarak tüketici sözleşmesi sebebiyle düzenlenen kambiyo senedinin geçerli olabilmesi için bunun mutlak surette nama yazılı olarak düzenlenmesi zorunludur. Bu düzenleme uyarınca, nama yazılı olmayan kambiyo senedi tanzim edilmesi durumunda kambiyo senedinin geçersizliği yönündeki iddia karşısında senedi ciro yolu ile devralan taraf iyi niyet iddiasında bulunamaz. Yani davacı tüketici olduğundan sözleşmeden kaynaklanan def’lerini senedi ciro yoluyla devralan üçüncü kişiye karşı ileri sürebilir (Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 2017/9801 esas, 2020/3995 karar sayılı, 28.5.2020 günlü ilamı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 2018/3617 esas, 2021/1266 karar sayılı, 01.07.2021 günlü kararı). Eldeki davaya konu emre yazılı senedin davacı açısından geçersizliği İstanbul Anadolu 7. Tüketici Mahkemesi’nin 2015/608 Esas- 2016/1012 Karar sayılı 03.05.2016 tarihli kararı ile tevsik edilmiştir. Buna göre, nama yazılı olmayan kambiyo senedinin düzenlenmesi durumunda geçersiz olduğu yönündeki iddia karşısında senedi ciro ile devralan tarafın iyi niyet savunması dinlenemez. Davacı senedi düzenleyen tüketici olmakla sözleşmeden kaynaklanan def’ilerini senedi ciro yolu ile devralan üçüncü kişiye karşı ileri sürebilir. Yani, davacı davasını ispat ederken, bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi/ düzenleyen kişi olarak, lehtar/ önceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ilere başvurarak bunu hamile karşı ileri sürebilir. Bu husus da eldeki dava konusu senet açısından mezkur Mahkeme kararı ile tevsik edilmiştir. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davaya konu senedin geçersiz tüketici senedi olduğu, senedi ciro ile devralan davalının iyi niyet savunmasında bulunamayacağı dikkate alındığında davanın kabulü gerekirken ilk derece Mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan sebeplerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince kaldırılmasına ancak yargılamada eksiklik bulunmamakla beraber kanunun olaya uygulanmasında hata edilip yeniden yargılamaya ihtiyaç duyulmamakla, kararın kaldırılarak davanın kabulü yönünde yeniden esasla ilgili karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile,2- İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesİnin 21/11/2018 tarih, 2017/348 E., 2018/1242 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3-Davacı tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasının KABULÜ İLE;4- İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas sayılı takibe konu senet sebebiyle davacının davalıya 5.309,29 TL borçlu olmadığının tespitine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 362,68 TL nispi karar harcından peşin alınan 90,67 TL’nin mahsubu ile bakiye 272,01 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b-Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 90,67 peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 102,50 TL müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 229,17 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1).-(2) maddelerine göre 5.309,29 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;6/a-İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,6/b-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 35,90 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 43,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 78,90 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,6/c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13/10/2022