Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1203 E. 2022/1076 K. 23.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1203
KARAR NO: 2022/1076
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/07/2018
NUMARASI: 2016/324 E. 2018/743 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Tarafları … A.Ş ve … Tic. A.Ş’nin borcuna teminat olmak üzere imzalanan 04/12/2013 tarihli 1.000.000,00 TL tutarlı faktoring sözleşmesindeki borcun tasfiyesi için 10/06/2014 tarihinde yeni bir protokol imza edilerek sözleşmenin revize edildiğini, bu protokole göre asıl borçlu … A.Ş’nin borcunun 1.236.000,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmede aynı zamanda kefil olarak yer alan davacı ve şirket yetkilisi …’ın kefaletinin 600.000,00 TL ile sınırlandırıldığını, davalı Faktoring Şirketine iki kez EFT ile ödeme yapılmış olduğunu, devamında müşterilerden alınan çeklerin ciro edilerek verildiğini, davalının çeklerin ödenmeme ihtimaline karşılık anlaşılandan daha fazla çek talep etmesine karşılık 753.000,00 TL tutarında çek teslim edildiğini, 31/03/2016 tarihli 100.000,00 TL çekin ödenmesi ile toplam ödemenin 753.000,00 TL’ye ulaşacağını, davalının kefalet tutarını geçen 53.000,00 TL ile vadesi gelmeyen 100.000,00 TL çeki iade etmediğini, kefaletin 600.000,00 TL ile sınırlı olmasına karşılık davalının kendisine teminat olarak verilen çeklerin tahsiline devam etme amacında olduğunu, kefalet tutarından fazla ödeme yapılması nedeni ile 31/03/2016 vadeoli çekin tahsilinin tedbiren durdurulmasının talep edilmesinin telafisi güç zararlar doğmaması için zaruri olduğunu beyan ederek 100.000,00 TL çek için tedbir kararı verilmesini, şimdilik fazladan tahsil edilen 53.000,00 TL fazla ödemenin iadesini (100.000,00 TL’lik çekin tahsili halinde davanın ıslah hakkı saklı tutulmak üzere), 04/12/2013 tarihli ana sözleşme ve 10/06/2014 tarihli protokole göre borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı tarafından verilen dava dilekçesinde öne sürülen hususlar çerçevesinde … A.Ş Işıkkent Şubesi üzerine keşideli 100.000,00 TL bedelli çek ile ilgili tedbir karar verildiğini, davacı tarafça çekin dayanağı olan hukuki işlemin yanlış aksettirildiğini, böylece Sayın Mahkemede yanlış kanaat uyandırıldığını, 04/12/2013 tarihinde 1.000.000,00 TL faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attığını, imzalanan sözleşme zımnında … A.Ş’den olan 850.780 TL alacağın temlik alındığını, 16/10/2014 tarihinde davacının kullandığı kredinin zamanında ödenmemesi üzerine bu krediyi tasfiye amacı ile … A.Ş ile protokol yapıldığını, imzalanan protokole davacının yanı sıra … ve …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attığını, tasfiyeye konu borcun yenilenmediğini, protokole uyulmaması halinde borç için alacaklı şirketin kaldığı yerden yasal müracaatlara devam etmesinin kabul edildiğinin bahse konu protokolde zikredildiğini, protokol taksitleri zamanında ödenmediğinden imzalanan protokolün ortadan kalktığını, davacı ve kefilinin sadece 600.000.00 TL den sorumlu olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 25/12/2014 tarihinde davacının yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi nedeniyle Beşiktaş … Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 04/12/2013 tarihli sözleşmeye istinaden açılan cari hesabın kat edildiğini, 13/07/2015 tarihinde davacı ile yeni bir faktoring sözleşmesi imzalandığını, yeniden sözleşme imzalanması talebinin davacıdan geldiğini, daha önceki sözleşme döneme ait 1.236.000,00 TL civarında borcun kabul edilerek kapatılmasının hedeflendiğini, 29/07/2015 tarihinde davacının DSİ’den alacağın 731.314,00 TL’lik kısmının temlik edildiğini ve borçtan mahsup edilmesinin açıkça beyan edildiğini, 15/10/2015 tarihinde davacının … San. Tic. Ltd. Şti’den olan 119.700,00 TL tutarındaki alacağın 100.000,00 TL’lik kısmını temlik ettiğini ve ihtiyati tedbire konu çekin taraflarına verildiğini, borca mahsubunun istendiğini, bu beyanla dava dilekçesinde belirtilen 600.000,00 TL’den değil varlığının kabul ettikleri 1.236.000,00 TL’lik toplam borçtan sorumlu olduklarının davacı tarafından teyit edildiğini beyan ederek, ileri sürüldüğü üzere 04/12/2013 tarihli sözleşme ve 10/06/2014 tarihli protokol çerçevesinde değil 13/07/2015 tarihli sözleşme çerçevesinde alınan çek ile ilgili verilen ve yasal dayanağı bulunmayan ihtiyati tedbir kararının yasal dayanağının bulunmadığı gerekçesi ile kaldırılmasını talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Dosya tüm veriler, deliller toplanarak bilirkişiye tevdi edilmiş; TMK 6 ve 7 ile HMK 187- 293. maddeleri gereğince ispat hususuna ve ispat kurallarına dikkat edilmiştir. Tarafların ticari kayıtları incelenmiştir. Teknik inceleme sonucu; ilk aşamada davacıya dava dışı … Şirketinden olan alacağı temlik alınarak kredi kullandırıldığı, kredinin asıl borçlusunun davacı olduğu, dava dışı …’ın temlike göre ödeme yapmaması sonucunda, davacının asıl borçlu olarak sorumlu olduğu, son imzalanan protokol gereğince yeni bir sözleşmenin dava tarafları arasında imzalandığı, içeriğinin taraflarca kabul edildiği ve bu konuda çekişme bulunmadığı, buna teminat olarak teminat senedinin imzalandığı, taraflar arasındaki ticari ilişkide davacının halen davalı tarafa borçlu olduğu ticari kayıtlardan anlaşılmıştır. Saptanan ve hukuksal durum bu olunca; davacının borçlu olduğu bu nedenle istirdadı gereken bir meblağın bulunmadığı gibi borçlu olmadığının tespitinden bahsedilemeyeceği anlaşılmakla,” davanın reddine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Tarafları davalı … Faktoring A.Ş ve Müvekkili şirket olan 04.12.2013 tarihli 1.000,000,00-TL (Bir milyon Türk Lirası) tutarlı faktoring sözleşmesindeki borcu tasfiye etmek için 10.06.2014 tarihinde yeni bir protokol imza ederek sözleşmeyi revize ettiklerini,2.Bu protokole göre müvekkili şirketin borcunun 600.000,00-TL (AltıYüzBin Türk Lirası) ile sınırlandırıldığını,3.Fakat Müvekkilinin, davalı şirkete sehven toplamda 653.000,00-TL (AltıYüzElliÜçBin Türk Lirası) ödeme yaptığını, 31 Mart 2016 vade tarihli henüz tahsil edilmeyen ve tahsili tedbiren durdurulması gereken … numaralı 100.000,00-TLtutarlı … A.Ş Işıkkent şubesi olan çeki davalı şirkete teslim ettiğini,4- Ödeme tarih ve miktarlarının;•05.01.2015 103.000,00-TL EFT •19.10.2015 345.000,00-TL EFT • 05.01.2016 70.000,00-TL ÇEK ÖDEMESİ • 10.01.2016 80.000,00-TL ÇEK ÖDEMESİ •27.02.2016 55.000,00-TL ÇEK ÖDEMESİ olarak dava açıldığı tarihte toplam 653.000,00-TL Ödeme yapıldığını ve 31.03.2016 100.000,00-TL çek teslim edildiğini, çekin tahsilatınin tedbiren durdurulmadığını ve dava devam ederken davalı bankaya yapılmış fazla ödemenin 153.000,00-TL(Yüzelliüçbin Türk Lirası) olduğunu, 5-404.12.2013 tarihli sözleşmeyi revize eden ve davalı şirket imzasını taşıyan 10.06.2014 tarihli protokole göre müvekkilinin davalıya yaptığı ödemeler de dikkate alındığında artık borçlu olmadığının tespiti ve yapılan 53.000,00-TL lik fazla ödemenin iadesi istemli dava devam ederken; 31.03.2016 tarihli … Numaralı 100.000,00-TL tutarlı çekin de tahsilinin durdurulmadığını, 6-10.02.2017 kök raporda, bankacı bilirkişilerin uzmanlıkları gereği taraflar arasındaki ödemeleri ve sözleşmeleri oldukça detaylı ve itina ile incelediklerini, fakat davanın esasını oluşturan müvekkili ile davacı arasında yapılmış ve müvekkilinin söz konusu faktoring sözleşmesindeki borcunun 600.000,00-TL ile sınırlandığı 10.06.2014 tarihli protokolün hükümsüz kaldığından bahisle hukuken hatalı ve mahkeme yerine geçerek hükme esas oluşturacak bir hukuki yorumda bulunduklarını, 7- … A.Ş nin ödemesi gereken taksitlerin ödenmediğinin kendilerine 25.12.2014 de bildirildiğini, hemen firmalarının 05.01.2015 tarihinde bir taksiti yatırıp (103.000 TL), borcunun kalan kısmıyla ilgili de, çözüm yoluna giderek kendilerine daha önceden rehin verilmiş olan Ankara Çankaya da bulunan daire ye karşılık başka bankadan (…) kredi çekerek 345.000 Tl daha ödeme yaptıklarını ve ayrıca daha önceden de … nin ödediği 84.000 Tl ile birlikte toplamda 532.000 Tl ödeme yapıldığını, bu rakamda 5 taksitin ödendiği manasına geldiğini, 8-DSİ den verdiklerini idda ettikleri temlik için, DSİ ye böyle bir temliğin olup olmadığının yazıyla sorulmasını isteyebileceklerini, bu temlikin, davalının kendilerini müfettiş denetiminden kurtarmak amacıyla hazırladıkları hiçbir geçerliliği olmayan üzerindeki geçerlilik tarihi de geçmiş olan bir evrak olduğunu, müvekkili şirket tarafından verilen temlikle; neden DSİ ye geçerlilik tarihinden önce müracaat edildiğini, kamu ihalelerinde temliklerin idarenin onayıyla geçerli olduğunu, aksi taktirde hiçbir geçerliliğinin olmadığını, bu temliğin hiçbir hükmünün olmadığını mahkemeden DSİ ye yazarak sorulmasını talep etiklerini, 9-2014 YILI Temmuz veya Ağustos ayı içerisinde …’nin (Anadolu hayatta bulunan şahsi bireysel emeklilik sistemindeki parasını bozdurarak) şimdi tam rakamı hatırlanamamakla birlikte seksen bin Türk Lirası üzerinde bir ödeme yaptığını, bu ödemeden de hiç bir yerde bahsedilmediğini, 10-Dava için hayati önem taşıyan bu yorum hatasının düzeltilerek, Protokolün geçerli olduğunun tespiti ile buna göre müvekkili şirketin yaptığı fazla ödemenin hesabı için ek rapor alınmasının zaruri olduğunu, bilirkişinin, iki alternatifli değerlendirme yapıp, aksi haldeki rakamı da hesap edip kararı mahkemeye bırakmalı talebiyle gelen 17.04.2017 tarihli ek raporun sonuç kısmının 6.bendinde 10.06.2014 tarihinde akdedilen protokolün önceki tarihli 04.12.2013 tarihinde akdedilen 1. sözleşmenin yerine geçip geçmediği tamamen hakim takdiri olup; diyerek takdir hususunu mahkemeye bıraktığını, fakat mahkemenin de son olarak hatalı değerlendirme yaparak müvekkili şirketin sorumluluğunu kısıtlayan ve revize eden, 10.06.2014 tarihinde akdedilen protokolün önceki tarihli 04.12.2013 tarihinde akdedilen 1. sözleşmenin yerine geçtiğini gözardı ederek iş hukuka ve hakkaniyete alenen aykırı karar verdiğini belirterek, yukarıda izah edilen hususlar ve dosya kapsamı dikkate alınarak 2016/324 E-2018/743 K. 05.07.2018 tarihli kararının kaldırılmasını, yeniden yargılama yapılarak, müvekkili şirketin dava başlangıcında 53.000,00-TL dava devam ederken 100.000,00-TL lik çekin de tahsili ile toplam 153.000,00-TL fazla ödemenin tespiti ve bu tutarın müvekkili şirkete iadesi yönünde davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72.maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Tarafları … A.Ş ve … Tic. A.Ş’nin borcuna teminat olmak üzere imzalanan 04/12/2013 tarihli 1.000.000,00 TL tutarlı faktoring sözleşmesindeki borcun tasfiyesi için 10/06/2014 tarihinde yeni bir protokol imza edilerek sözleşmenin revize edildiğini, bu protokole göre asıl borçlu … A.Ş’nin borcunun 1.236.000,00 TL olarak belirlendiğini, sözleşmede aynı zamanda kefil olarak yer alan davacı ve şirket yetkilisi …’ın kefaletinin 600.000,00 TL ile sınırlandırıldığını, davalı Faktoring Şirketine iki kez EFT ile ödeme yapılmış olduğunu, devamında müşterilerden alınan çeklerin ciro edilerek verildiğini, davalının çeklerin ödenmeme ihtimaline karşılık anlaşılandan daha fazla çek talep etmesine karşılık 753.000,00 TL tutarında çek teslim edildiğini, 31/03/2016 tarihli 100.000,00 TL çekin ödenmesi ile toplam ödemenin 753.000,00 TL’ye ulaşacağını, davalının kefalet tutarını geçen 53.000,00 TL ile vadesi gelmeyen 100.000,00 TL çeki iade etmediğini, kefaletin 600.000,00 TL ile sınırlı olmasına karşılık davalının kendisine teminat olarak verilen çeklerin tahsiline devam etme amacında olduğunu, kefalet tutarından fazla ödeme yapılması nedeni ile 31/03/2016 vadeli çekin tahsilinin tedbiren durdurulmasının talep edilmesinin telafisi güç zararlar doğmaması için zaruri olduğunu beyan ederek 100.000,00 TL çek için tedbir kararı verilmesini, şimdilik fazladan tahsil edilen 53.000,00 TL fazla ödemenin iadesini (100.000,00 TL’lik çekin tahsili halinde davanın ıslah hakkı saklı tutulmak üzere), 04/12/2013 tarihli ana sözleşme ve 10/06/2014 tarihli protokole göre borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili, 04/12/2013 tarihinde 1.000.000,00 TL faktoring sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attığını, imzalanan sözleşme zımnında … A.Ş’den olan 850.780 TL alacağın temlik alındığını, 16/10/2014 tarihinde davacının kullandığı kredinin zamanında ödenmemesi üzerine bu krediyi tasfiye amacı ile … A.Ş ile protokol yapıldığını, imzalanan protokole davacının yanı sıra … ve …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imza attığını, tasfiyeye konu borcun yenilenmediğini, protokole uyulmaması halinde borç için alacaklı şirketin kaldığı yerden yasal müracaatlara devam etmesinin kabul edildiğinin bahse konu protokolde zikredildiğini, protokol taksitleri zamanında ödenmediğinden imzalanan protokolün ortadan kalktığını, davacı ve kefilinin sadece 600.000.00 TL den sorumlu olduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, 25/12/2014 tarihinde davacının yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi nedeniyle Beşiktaş … Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 04/12/2013 tarihli sözleşmeye istinaden açılan cari hesabın kat edildiğini, 13/07/2015 tarihinde davacı ile yeni bir faktoring sözleşmesi imzalandığını, yeniden sözleşme imzalanması talebinin davacıdan geldiğini, daha önceki sözleşme döneme ait 1.236.000,00 TL civarında borcun kabul edilerek kapatılmasının hedeflendiğini, 29/07/2015 tarihinde davacının DSİ’den alacağın 731.314,00 TL’lik kısmının temlik edildiğini ve borçtan mahsup edilmesinin açıkça beyan edildiğini, 15/10/2015 tarihinde davacının … Tic. Ltd. Şti’den olan 119.700,00 TL tutarındaki alacağının 100.000,00 TL’lik kısmını temlik ettiğini ve ihtiyati tedbire konu çekin taraflarına verildiğini, borca mahsubunun istendiğini, bu beyanla dava dilekçesinde belirtilen 600.000,00 TL’den değil varlığının kabul ettikleri 1.236.000,00 TL’lik toplam borçtan sorumlu olduklarının davacı tarafından teyit edildiğini savunarak davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, davacı vekili yukarıdaki sebeplerle kararı istinaf etmiştir.Mahkemece 10.02.2017 tarihli asıl ve 17.04.2017 tarihli ek rapor alınmış bu raporlar dosya kapasamına uygun ve hüküm kurmaya elverişli görülmüştür.Dosya kapsamına göre davacı … Ltd. Şti ile davalı arasında 04.12013 tarihinde imzalanan sözleşme çerçevesinde, dava dışı … Tic. A.Ş.’den alacağı olan 850.000,00 TL temlik alınmak suretiyle davacıya kredi kullandırıldığı, kredinin asıl borçlusunun davacı … Ltd. Şti.olup borçtan bu şirketin sorumlu olduğu, temlik borçlusu dava dışı … A.Ş. nin ödeme yapmaması üzerine 10.06.2014 tarihinde bir protokol düzenlendiği, bu protokolde, protokolün 04.12013 tarihinde imzalanan faktoring sözleşmesinin eki ve ayrılmaz parçası olduğu, davacı şirketin ve şirket yetkilisi …’ın her birinin sorumluluklarının 600.000,-TL olduğunun belirlendiği, Protokolun borcun yenilenmesi anlamına gelmediğinin düzenlendiği, fakat bu Protokol çerçevesinde ödeme yapılmadığı, bunun üzerine 25/12/2014 tarihinde davacının yükümlülüklerine aykırı hareket ettiği gerekçesiyle, Beşiktaş … Noterliğinden … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 04/12/2013 tarihli sözleşmeye istinaden açılan cari hesabın kat edildiği, ardından, 13.07.2015 tarihinde davacı … Ltd, Şti. ile … A.Ş. arasında 1.000.000,00 TL’lik yeni bir sözleşme yapıldığı ve ayrıca teminat senedinin de davacı şirket tarafından imzalandığı, bu sözleşme çerçevesinde 3 adet kredi kullandırıldığı, bu bedellerin 04/12/2013 tarihli sözleşmeden kaynaklanan eski borç ana para ve faizlerine sayılması yönünde yazılı irade beyanında bulundukları, bilirkişilerce, yukarıda açıklandığı üzere … A.Ş. tarafından hesaplanan anapara borcun, ihtarnamede belirtilen 378.960,77 TL değil, 250.865,89 TL olarak hesaplandığı anlaşılmaktadır.Her ne kadar davacı vekilince … ile davalı arasında imzalan 10.06.2014 tarihli protokolde davacının kefil olarak sorumluluğunun 600.000,00 TL ile sınırlandırıldığı ve önceki sözleşmenin bu protokolle ortadan kalktığı ileri sürülmüşse de, söz konusu protokolde ödemelerin kararlaştırıldığı şekilde ödenmemesi halinde borç için alacaklı şirketin kaldığı yerden yasal müracaatlara devam etmesinin kabul edildiği, protokolün borcun yenilendiği anlamına gelmediği, taraflar arasında daha sonra düzenlenen 13.07.2015 tarihli faktoring sözleşmesinde de ilk sözleşmedeki borcun kabul edildiği ve bu sözlemeden kaynaklı olup kalan borçların yapılandırılarak tasfiyesinin amaçlandığı, yani ilk yapılan faktoring sözleşmesinin ayakta olduğu, bu nedenle davacı vekilinin bu istinaf sebepleri yerinde olmadığı anlaşılmaktadır. DSİ’den olan hak edişlerinin temlikine dair davacı tarafça imzalanan temliknamenin, yine kendisi tarafından kamudan olan hak ediş şeklindeki alacakların kamu idaresi tarafından onaylanmaması halinde geçerli olmadığını ileri sürmek genel bir hukuk ilkesi olan iyi niyet ilkesine aykırı olduğu gibi, taraflar arasında düzenlenen sözleşmelerin ve bu sözleşmelerden kaynaklı borçların var olmadığı anlamına da gelmemektedir. Sonuç olarak bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere davacı … A.Ş. nin kayıtlara dayalı olarak hesaplanan ve ihtarname tarihi olan 05.04.2016 tarihi itibari ile icra takibine esas borcunun, 258.592,56 TL, bu süreçte teminatta bulunan 100,000,- TL lık çekin masraf düşülmek suretiyle davadan sonra 14.06.2016 tarihinde 99.9655,00 TL olarak tahsil edildiği ve davacının 14.06.2016 tarihi itibarı ile borcunun 158.627,56 TL olduğu, bu durumda davacının dava tarihi itbarıyle dava konusu olan çekten ve iadesi istenen meblağdan borçlu olduğunun kanıtlandığı, Mahkemece yapılan delil değerlendirmesi ve verilen kararda herhangi bir hukuka aykırılık bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmakla HMK 353.1.b.1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/07/2018 tarih ve 2016/324 E. 2018/743 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/06/2022