Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1200 E. 2022/1269 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1200
KARAR NO: 2022/1269
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/10/2018
NUMARASI: 2017/1050 E. -2018/966 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin şirket elemanı olarak işlerini takip ettiği ve oğlu …’in yetkilisi olduğu … Tic. A.Ş.’nin, davalı takip alacaklısının ortağı ve yetkililerinden biri olduğu … Tic. A.Ş.’ne mal sattığını, davalının ortağı olan kardeşi …’in; … A.Ş.’nin vergi dairesi ile çözülmesi belki de mümkün olmayan problemleri olduğunu, bu sebeple şirketin vergi dairesinden alması gereken KDV iadesini almadığını, sorun çözülünceye kadar bir adet teminat senedi istendiğini, şirketinin sorunu çözülür ise bonoyu geri vereceğini söyleyerek kendisini kandırdığından, güvenerek bir adet bono imzaladığını, bu bonoyu …’in kardeşi, davalı …’in adını yazarak icraya koyduklarını, bononun KDV iadesinin teminatı olduğunu, takip alacaklısına teminat olarak verdiği bono sebebiyle borcunun bulunmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının müvekkiline olan borcu sebebiyle takibe konu senedi düzenleyip verdiğini ve senet ödenmediği için takip başlatıldığını, borçlu olmadığı iddiasının hukuki dayanağının olmadığını, takip konusu bononun asıl borç ilişkisinden mücerret olduğundan, ödemeni yazılı olarak ispat edilmesi gerektiğini, bono ile ilgili davacıya protesto keşide edildiğini, davacının takibe ve borca bir itirazı olmadığını, bonoyu kendisinin düzenleyip verdiğini ikrar ettiğini, takibe dayanak bononun teminat amaçlı bir bono olmadığını, teminat bonosu olduğunun davacı tarafça yazılı delille ispatı gerektiğini, dava dilekçesinde bahsedilen sair hususların dava ile ilgili olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına konu senet sebebiyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkin olduğu, 29/05/2018 tarihli raporda; dava dışı … Tic. Şti, … ile dava dışı … A.Ş.’ne ait incelenen ticari defterlerin (bilirkişi tarafından taraf defterlerinin incelendiği belirtilmiş ise de, bu hususun sehven yazıldığı) lehe ispat unsuru taşıdığı, 2014 ve 2015 yıllarında kesilen fatura toplamı ile ödenen çek toplamının aynı olduğu ve cari hesap bakiyesinin sıfırlandığının bildirildiği,İncelenen tüm dosya kapsamına, tarafların iddia ve savunmalarına, bilirkişi raporu içeriğine göre; davacı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına konu 24/10/2015 keşide tarihli, 30/10/2015 vade tarihli, 186.614,00 TL bedelli davaya konu senet altındaki imzanın davacı tarafından inkar edilmediği ve tahrifat yapıldığına ilişkin iddiada bulunulmadığı, senette nakden ibaresi bulunduğu göz önüne alındığında, teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın davacı tarafça yazılı delille ispatı gerektiği, davacı tarafça bu hususun ispatlanamadığı, yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı ve davacı tarafından teklif olunan yemin davalı tarafından eda edildiğinden, davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle;1.Davalı tarafça cevap dilekçesinde; “davacının borcu olmadığı iddiasının hukuki bir dayanağı olmadığı, davacı … müvekkiline olan borcuna karşılık takip konusu bonoyu düzenleyip verdiği, imzaya ve borca itiraz edilmediği, takibin kesinleştiği, davacının takip konusu bonoyu düzenleyip verdiğini ikrar ettiği, senedin teminat amaçlı verilmediği” belirtilmesine rağmen, dava konusu bononun kendisine verilme sebebini açıklamaktan imtina ettiğini, Dava dışı … Tic. A.Ş. ile … Tic. A.Ş.’nin defterleri ve …’in defterleri üzerinde yapılan incelemesi sonucu, (her ne kadar bilirkişi tarafından davacı, davalı ve dava dışı kişilerin sıfatları karıştırılmışsa da) alınan raporda; “… firmasının bağlı olduğu vergi dairesi tarafından yapılan KDV iade kontrollerinde kod denilen sisteme girdiği, bu sebeple … firmasının 2014-2015 yılı faturalarına istinaden KDV iadesi alamayacağından tüm KDV beyannamelerinden 2.446.715,00 TL’lik faturaların çıkarılıp KDV’lerinin tenzil edildiği, kayıt altına alınmış faturaların ürünler ile birlikte iade edildiğinin” beyan edildiğini, faturalar kayıtlardan çıkarılıp, beyannamelere düzeltme verilerek davalı firmanın vergisel ve mali risklerini sıfırladığı, davalı ile olan cari hesap bakiyesinde sadece verilen çeklere ait bir bakiye kalmış olup, çek tutarı kadar ortak cari hesabın çalıştığının görüldüğü, davalı firma tarafından ürünlerin fiziken iadesinin yapıldığı belirtildiğinden, davacıdan teyidi gerektiğini, davalı firmanın almadığı ürünler için 2.446.715,00 TL ödeme yapıp, ödeme tutarını geri talep etmesi yerine, ortak cari hesabını çalıştırarak muhasebe kayıtlarını kapatmış olmasının değerlendirilmesi gerektiğini, faturaların kayıtlardan çıkarılması ile birlikte … firmasının, … firmasına 2.446.715,00 TL borçlanmış olup, bu borçlanma 431-ortak cari hesabı ile: 31.12.2014 tarihinde:956.968,00 TL, 28.02.2015 tarihinde:691.448,00TL 28.02.2015 tarihinde:798.299,00 TL 2.446.715,00 TL bakiyenin kapatıldığının görüldüğünü, Davalı … firması, faturaları kayıtlarından çıkardığı için herhangi bir KDV iade talebi ve alacağının da doğmamış olduğunu, 2014-2015 yılları için kesilen faturaların %18 KDV toplamı 373.228,00 TL olup, indirilecek KDV ve iade listelerinden çıkarılan KDV tutarı olduğunu, davalı mali ve vergisel riskini bu şekilde sıfırladığından, davacının vergisel riski olmasa idi, vazgeçtiği KDV iadesini alıyor olacağını, alınamayan iadeye karşılık, davalının dava konusu olan senedinin düzenlendiğini” beyan edildiğini, raporun sonuç kısmından anlaşılacağı üzere; dava dışı … Gıda firması’nın dava dışı … ve dava dışı …’in faturalarını kayıtlardan çıkararak ulaşamadığı KDV iadesi/mahsubu kaybını, teminat olarak verilen senedi icra yoluyla tahsil etmek istediğini, İstanbul 5. Vergi Mahkemesi’nin 2015/1130 E. ve 2015/2469 K. sayılı kararı gereği KDV iadesi/mahsubu yapabilecekken bunu yapmadığını, mahkemenin, kararda “bilirkişi raporu içeriğine göre” şeklinde ibare geçse de, bilirkişi raporunda tespit edilen hususlar dikkate alınmadan davanın reddine karar verildiğini, 2. Davalının yemininin rapor içeriği ile örtüşmediğini, yeminin gerçeğe aykırı olduğunu, raporda da belirtildiği üzere; … firması’nın yerinde inceleme sırasında; “… firmasının bağlı olduğu vergi dairesi tarafından yapılan KDV iade kontrollerinde kod denilen sisteme girdiği bu sebep ile … firmasının 2014-2015 yılı faturalarına istinaden KDV iadesi alamayacağından tüm KDV beyannamelerinden 2.446.715,00 TL’lik faturaların çıkarılıp KDV’lerinin tenzil edildiğini, kayıt altına alınmış faturaların ürünler ile birlikte iade edildiğini” beyan ettiğini, Davacının oğlu … ve sahibi olduğu … Tic. A.Ş.’nin vergi dairesi ile olan probleminin, İstanbul 5. Vergi Mahkemesi’nin 2015/1130 E. ve 2015/2469 K. Sayılı 23.10.2015 tarihli kararı ile çözmesine rağmen … Tic. A.Ş.’nin KDV iadesi alacağını vergi dairesinden talep etmek yerine güvence olarak müvekkili tarafından verilen senedi ortağı olan davalı adına icra yoluyla tahsil etmeye çalıştığını, icra takibine konu olan senedin KDV iadesinin alınamaması riskine karşı verilmiş bir teminat senedi olduğunu ve bu risk ortadan kalkmış olmasına rağmen davalının ortağı olduğu şirketin, KDV iadesini vergi dairesinden talep etmediğini, senedin teminat amacıyla verildiğini gösterir delillerinin defter kayıtlarında göründüğünü, bu sebeple menfi tespit davasının kabulü gerekirken usul ve yasaya aykırı olarak reddedildiğinden, kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına konu 24/10/2015 keşide tarihli, 30/10/2015 vade tarihli, 186.614,00 TL bedelli bononun, … Tic. A.Ş.’nin vergi dairesinden olan KDV alacağının teminat olarak verildiğinden bahisle, bonodan dolayı davalı tarafa borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece; Davacı tarafından Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasına konu 24/10/2015 keşide, 30/10/2015 vade tarihli, 186.614,00 TL bedelli senet altındaki imzanın davacı tarafından inkar edilmediği ve herhangi bir tahrifat yapıldığına ilişkin iddiada bulunulmadığı, senette nakden ibaresi bulunduğundan, teminat senedi olduğuna ilişkin iddianın davacı tarafça yazılı delille ispatı gerektiği, davacı tarafça bu hususun ispatlanamadığı, davacıya yemin teklif etme hakkının hatırlatıldığı, davacı tarafından teklif olunan yemin davalı tarafından eda edildiğinden, davacı tarafça ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir. Karar aleyhine davacı taraf istinaf yasa yoluna başvurmuştur. 1-Davalı vekili cevap ve 2. cevap dilekçesinin 1 numaralı bendinde; “Davacı … müvekkile olan borcuna karşılık takip konusu bonoyu düzenleyip vermiştir” şeklindeki beyanı ile takip ve dava konusu bononun verilme sebebini açıklamış olup, davacı vekilinin bononun verilme sebebinin açıklanmadığına ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. Bilirkişi raporunda; “… firmasının bağlı olduğu vergi dairesi tarafından yapılan KDV iade kontrollerinde kod denilen sisteme girdiği, bu sebeple … firmasının 2014-2015 yılı faturalarına istinaden KDV iadesi alamayacağından tüm KDV beyannamelerinden 2.446.715,00 TL’lik faturaların çıkarılıp KDV’lerinin tenzil edildiğini, kayıt altına alınmış faturaların ürünler ile birlikte iade edildiğini” yerinde incelemede beyan ettiği, 4. bentte “Davalı … firması, faturaları kayıtlarından çıkardığı için herhangi bir KDV iade talebi ve alacağı da doğmamış olmaktadır. 2014-2015 yılları için kesilen faturaların %18 KDV toplamı 373.228,00 TL olup indirilecek KDV ve iade listelerinden çıkarılan KDV tutarıdır. Davalı mali ve vergisel riskini bu şekilde sıfırladığından, davacının vergisel riski olmasa idi vazgeçtiği KDV iadesini alıyor olacaktı. Alınamayan iadeye karşılık, davalı dava konusu olan senedi düzenlendiğini beyan etmiştir” şeklinde ifade edilmiş ise de; davalının “Alınamayan iadeye karşılık, dava konusu olan senedin düzenlendiğine” ilişkin beyanını kanıtlar rapora davalı şirketi temsil ve ilzama yetkili kişi tarafından verilmiş ekli belge bulunmadığından, bilirkişinin bu tespiti sadece dava dışı … firmasının, dava dışı … Tic. A.Ş.’nden alacağı bulunmadığını kanıtlar, senedin teminat senedi olduğunu kanıtlamaz. Bilirkişi mali müşavir olup, görevi defter ve kayıtlar üzerinde yaptığı inceleme sonucu bulgularını mahkemeye bildirmektir. HMK 282. maddesi uyarınca bilirkişi raporunu hakim diğer delillerle birlikte değerlendirir. Mahkemece dava dışı … Tic. Şti, … ile dava dışı … A.Ş.’ne ait defterler üzerinde inceleme yaptırılmış ve bilirkişi raporu da dahil dava sırasında toplanan tüm deliller değerlendirilerek karar verilmiş olduğundan, gerekçeli kararda bilirkişi raporu nazara alınarak karar verildiğinin belirtilmesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Bilirkişinin mevcut tespitleri takip ve dava konusu bononun … Tic. A.Ş.’nin KDV iadesinin teminatı olarak verildiğini kanıtlamaya yeterli olmadığından, davalının yerinde inceleme sırasında “Alınamayan iadeye karşılık, dava konusu olan senedin düzenlendiğine” ilişkin beyanını kanıtlar rapora ekli belge bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2. Davacı tarafın yemin teklifi üzerine mahkemece 24/10/2018 tarihli oturumda davalıya usulen yemini yaptırılıp, yemin metni okunmak ve bir sureti kendisine verilmek suretiyle yemini tahtında; “ben …’i tanıdığıma ve kendisine vermiş olduğum borç karşılığı dava konusu senedi aldığıma, davaya konu olan senedin davacının yemin metninde belirtmiş olduğu KDV iadesi ya da başka bir ticaretten dolayı alınmış bir teminat senedi olmadığına ve senedin vade ve keşide tarihleri boş olarak verilmediği hususlarında namusum şerefim ve kutsal saydığım bütün inaç ve değerler üzerine yemin ederim ” şeklindeki beyanının zapta geçirildiği tespit edilmiştir. Yeminin konusu; Davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar olup, icra ettirilecek yeminin, davada iddia edilen ve kanunun tayin ettiği usule uygun belge ile kanıtlanmayan hususları içermesi gerekir.Görülmekte olan davada çekişmeli olup kanıtlanması gereken husus, dava ve takip konusu senedin davacının oğluna ait … Tic. A.Ş’nin KDV iadesinin teminatı olarak verilip verilmediğine ilişkindir. Alacağın miktarı ve dayanak belgenin bono olması nazara alındığında; HMK 200 ve 201. maddesi uyarınca senetle ispatı gerekir. Bilirkişi tarafından davalının yetkilisi olduğu … ile davacının oğluna ait … San. ve Tic. A.Ş’nin defter ve kayıtları incelenerek rapor sunulmuştur. Takip ve dava konusu senette keşideci davacı …, lehtar davalı … ve bedelinin nakden ahz olunduğu belirtilmiş olup, bononun kambiyo vasfı sebebi ile temelindeki hukuki ilişkiden ayrık kayıtsız şartsız borç ikrarını içerdiğinden, bilirkişi raporunda tespit edilen “… firmasının bağlı olduğu vergi dairesi tarafından yapılan KDV iade kontrollerinde kod denilen sisteme girdiği bu sebep ile … firmasının 2014-2015 yılı faturalarına istinaden KDV iadesi alamayacağından tüm KDV beyannamelerinden 2.446.715,00 TL’lik faturaların çıkarılıp KDV’lerinin tenzil edildiğinin, kayıt altına alınmış faturaların ürünler ile birlikte iade edildiğine” ilişkin hususlar ve davacı tarafın sunduğu İstanbul 5. Vergi Mahkemesi’nin 2015/1130 E. ve 2015/2469 K. sayılı kararı, senedin … Tic. A.Ş’nin KDV iadesinin teminatı olarak verildiğini kanıtlamaya yeterli değildir. Davacı taraf bu yönde yazılı belge ibraz edemediğinden yemin deliline dayanmış ve davalıya mahkemece HMK 225.maddesi kapsamında davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan hususta usule uygun yemini yaptırılmış olduğundan, yeminin bilirkişi raporu ile örtüşmesi gerekmez. Davalının yemininin gerçeğe aykırı olduğunu kanıtlamak davacı tarafa ait olup bu yönde delil sunulmamıştır. Davacı taraf, dava ve takip konusu senedin oğluna ait şirketin KDV iadesinin teminatı olarak verildiğini kanıtlamadığından davanın reddine karar verilmesinde mevcut dosya kapsamı ve yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığından istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/10/2018 tarih ve 2017/1050 E. 2018/966 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022