Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/120
KARAR NO : 2020/324
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ 06/06/2017
NUMARASI : 2015/1083 E., 2017/655 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/342 esas sayılı dosyası ile, davalıdan … plakalı dorsenin satın alındığı, bu dorse üzerine davacı tarafından Kanada’dan satın alınan yağ rejenerasyon makinasının monte edildiği, ancak dorsenin şase numarasında sahtecilik yapıldığı, bu nedenle ayıplı olmasından dolayı dorse ve yağ rejenerasyon makinesinin kullanılamaması sonucu uğranılan işgücü kaybından doğan alacak için fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00-TL zararın tazmini talebiyle dava açtıklarını, yapılan yargılama sırasında temin edilen bilirkişi raporu ile işgücü kaybının 225.000,00-TL olarak hesaplandığını, Mahkemece taleple bağlı kalınarak 1.000,00-TL zararın tahsiline karar verildiğini, bakiye 224.000,00-TL alacağın tahsili için davalı hakkında Bursa …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının tirazı üzerine takibin durduğnu belirterek, davalı tarafın icra takibine karşı yapmış olduğu itirazın iptaline, davalı aleyhine %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının, davalıdan 15/07/2008 tarihnide 1 adet ikinci el dorseyi, lastikleri yeni bakımı yapılmış ve tenteli olarak satın aldığını, kullanmaya başladığını, 30/03/2011 tarihinde gönderdiği ihtarname ile aracın muayenesini yaptıramadığını, aracın şase numarasının sahte çıktığını beyan ettiğini, daha sonra Bursa 4.ATM 2012/342 esas sayılı dosyası ile akdin feshi, bedelin iadesi ve zarar ziyan talepleri için dava açtığını, açılan davanın kısmen kabul-kısmen reddine karar verildiğini, bu kararda davacının iş gücü kaybı nedeniyle doğan zararı için bağlayıcı değerlendirmeler yapıldığını, davacının aylık üretim kaybını isteyemeyeceği, sadece dorse üzerindeki rejenerasyon cihazının bir başka dorseye aktarım masrafları ile aktarma için gerekli olan süre içindeki 3 günlük faaliyet gösterememekten doğacak zararı isteyebileceğinin hükme bağlandığını, taraflar tacir olup, aralarında ticari satımın sözkonusu olduğunu, davacının muayene ve ihbar külfetini süresinde yerine getirmediğini, davacının daha önce ayıbı farketmesine rağmen ihbar yükümlüğünü yerine getirmeyerek zararın artmasına sebebiyet verdiğini, davacının sökülebilir durumdaki cihazı söküp başka bir araçta kullanmak yerine aylarca gayrifaal tutarak kar yoksunluğu talep etmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu, ayrıca talebin zamanaşımına uğramış olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/342 E., 2014/103 K. karar sayılı kesinleşmiş mahkeme kararının incelenmesinden; davacının, davalıdan ”… marka … plakalı … şase nolu Plot dorseyi 30.000,00-TL bedelle aldığı, dorse üzerine davacı tarafından Kanada’dan ithal edilen yağ jenerasyon cihazının monte edildiği, tekerleklerin değiştirildiği, iyileştirici masrafların yapıldığı, periyodik muayenesi sırasında şase numarasının NLS3DPL0P0600 4860 olduğunun tespit edildiği, davacı şirket yetkilisi … hakkında Bursa 14.ACM 2010/1526 esas 2011/659 karar sayılı dosyası ile dava açıldığı ve beraatine karar verildiği, alınan dorsenin trafiğe çıkartılamadığı, yağ rejenerasyon cihazının dorse üzerinden sökülmesinin mümkün olmadığı, dolayısıyla davacının iştigal konusu olan Trafo bakım işinin yapılamaz hale geldiği bu sebeple gördüğü zararın giderilmesi için davalıya Bursa … Noterliği’nin 30/03/2011 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini göndererek satış sözleşmesinin feshedildiğini, fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 30.000,00-TL satış bedeli, dorse üzerinden yapılan iyileştirme masrafları içinde 1.000,00-TL, dorseyi kullanamamasından dolayı 1.000,00-TL olmak üzere 32.000,00-TL üzerinden dava açtığı, alınan bilirkişi raporu ve yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilerek 30.000,00-TL dorse satış bedelinin 12/04/2011 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dorsenin davalıya iadesine, davacının 1.000,00-TL gelir kaybı bedelinin kabulü ile, 13/12/2011 dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verildiği, davacının bakım ve iyileştirme masrafı taleplerinin reddine karar verildiği, kararın Yargıtay incelemesinden ve Karar düzeltme kanun yolundan geçerek 02/03/2017 tarihinde kesinleştiğinin görüldüğü, davacının açtığı ek dava ile, Bursa 4.ATM’de açtığı davada fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000,00-TL gelir kaybı talebinde bulunduğunu, talebinin kabulüne karar verildiğini ve kararın kesinleştiğini, alınan bilirkişi raporunda işgücü kaybının 225.000,00 TL hesaplandığını, bakiye 224.000,00-TL için icra takibi yaptığını beyan ederek itirazın iptali davası açmış olduğu, Bursa 4. ATM’nin 2012/342 esas sayılı dosyası kapsamında alınan alınan 09/04/2013 tarihli bilirkişi raporu ile; 2007 model yarı römork 15/07/2008 tarihli Araç Satış Sözleşmesi ile satın alınan ve 11/05/2010 tarihinde yani 21 ay 11 gün çalıştırıldıktan sonra muayeneye götürülen aracın şase numarasının sahte olduğunun anlaşıldığı, aracın ayıplı olduğu, araç üzerine monte edilen yağ rejenerasyon cihazı ile birlikte kimyasal, fiziksel arıtma yaparak trafolardaki yağı temizleme işlemi yaptığı, trafolarda litre bazında yağ temizleme işlemi yapıldığı, işlem yapılırken elektrik akımı kesilmeden trafo durmadan her trafo için 4 gün 24 saat üzerinden çalışıldığı ve litre bazında ücret alındığı, 1 litresi 1-2,00 TL arası ücret karşılığı işlem yapıldığı, ayda 15 tonluk bir trafonun yağının temizlendiği dikkate alındığında ve 1 trafoda 4 gün 24 saat çalışılacağı düşünülerek yapılan hesaplamaya göre keşif tarihine kadar yapılan hesaplama sonucunda geçen 15 aylık sürede davacının aracın ayıplı olması nedeniyle çalışamamış olduğu süreye göre; araçtan mahrumiyet zararının 225.000,00-TL olduğunun tespit edildiği, asıl davada 1.000,00-TL gelir kaybının davalıdan tahsiline karar verildiği, kararın kesinleşmesi nedeniyle bu mahkemece verilen karar ve kararın gerekçesinin mahkememizde açılan ek davada da geçerli olacağı, aracın muayene tarihi olan 11/05/2010 tarihi itibariyle araçtaki ayıbın öğrenildiği, davacının aracı satın aldığında araç muayene ve kontrollerinin Karayolları tarafından yapıldığı, ilk muayenede sorunun çıkmadığının Bursa 14. ACM’nin 2010/1526 esas 2011/659 karar sayılı karar gerekçesinden anlaşıldığı, daha sonraki muayene sırasında şasedeki sahteliğin ortaya çıktığı, kısmi davada verilen bilirkişi raporu ile kararın birlikte kesinleştiği ve ek davanın kısmi davadaki tespitlerle bağlı olduğu gerekçesiyle; “1-Davanın KISMEN KABULÜ ile; davalının Bursa ….İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazının; 224.000,00 TL asıl alacak, masraf, icra gideri, vekalet ücreti ile 224.000,00 TL asıl alacağa 09/09/2014 takip tarihinden tahsil gününe kadar yürütülecek değişen oranlarda yasal faiziyle birlikte sınırlı olarak İPTALİNE,Fazlaya ait istemin REDDİNE,2-Hüküm altına alınan alacak miktarının %20’si üzerinden hesaplanan 44.800,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,” karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı vekilinin istinaf sebepleri; Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/342 E. Sayılı dosyası ile açılan davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, kararın davacı tarafça temyiz edilmeden kesinleştiği, mahkeme kararlarının hüküm bölümünün dışında gerekçedeki tespitlerin de temyizinin mümkün olduğu, kısmi davadaki gerekçeli kararda davacının iş gücü kaybı(gelir kaybı) bakımından bağlayıcı değerlendirmeler yapıldığı, davacının aylık üretim kaybını isteyemeyeceği, sadece dorse üzerindeki rejenerasyon cihazının bir başka dorseye aktarım masrafları ve aktarma için gerekli olan 3 günlük süredeki faaliyet gösterememekten doğacak zararını isteyebileceğinin belirtildiği, Mahkemece, araç üzerindeki sistemin montajı için gerekli olan süredeki gelir kaybının 2.138,33-TL olarak belirlendiği, davanın kısmi dava olarak açılmış olduğu da gözönünde bulundurularak taleple bağlı kalınmak suretiyle 1.000,00-TL iş gücü kaybı(gelir kaybı)na hükmedildiği, davacı tarafça verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığı için kararın davacı yönünden kesinleşmiş olduğu, bu nedenle davacının iş gücü kaybının 2.138,33-TL olduğunun sabit olduğu, davacının ancak 1.138,33-TL alacak talebinde bulunabileceği, bu nedenle davanın, kesinleşen hükümde belirlenen miktarı aşan kısmı bakımından reddine karar verilmesi gerektiği, davacının süresi içinde ayıp ihbarında bulunmadığı, zararın azalması için gerekli tedbirleri almadığı, bu nedenle de herhangi bir zarar talebinde bulunmasının mümkün olmadığı, verilen kararın hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, taraflar arasında görülen kısmi davada saklı tutulan fazlaya ilişkin hakkın tahsili istemiyle başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır. Bilindiği üzere, bir mahkeme kararının gerekçesi, davaya konu maddi olguların mahkemece ne şekilde nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hangi hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyar; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterir. Tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve hukuka uygunluk denetimi yapılabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla ortaya koyan, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek bir açıklık taşıyan gerekçe bölümünün bulunması zorunludur. Öte yandan, bir mahkeme kararının, başka bir dava yönünden (maddi anlamda) kesin hüküm, kesin veya güçlü delil oluşturup oluşturamayacağı gibi hukuksal değerlendirmeler de, çoğu kez o kararın yukarıda açıklanan nitelikte bir gerekçeyi içermesini gerektirir.Maddi anlamda kesin hükmün varlığından sözedilebilmesi için, tarafların, dava konularının ve dava sebeplerinin aynı olması gerekir. Maddi anlamda kesinlik, yalnız hüküm fıkrası içindir; hükmün gerekçesinin kesin hüküm gücü yoktur. Bununla beraber gerekçe, maddi anlamda kesinlikten tamamen soyutlanmış da değildir. Gerekçenin hüküm fıkrasına sıkı sıkıya bağlı olduğu hallerde, bir başka anlatımla hakimi hüküm vermeye hukuken zorlayan gerekçenin var olduğu durumlarda, gerekçenin de “maddi anlamda kesin hüküm” teşkil edeceği öğretide ve yargısal uygulamalarla kabul edilmiş bulunmaktadır(Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 19/10/2015 tarih ve 2015/10704 E., 2015/16019 K. sayılı kararı). Yapılan bu açıklamalar ışığında, taraflar arasında Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2012/342 E., 2014/103 K. sayılı kısmi dava incelendiğinde; davacı tarafından, müvekkilinin davalıdan satın aldığı pilot dorseye yağ rejenerasyon cihazı monte edip, tekerleklerini değiştirip, iyileştirici nitelikte masraflar yaptığı, dorsenin periyodik araç muayenesinde araç şase numarasının sonradan değiştirildiğinin saptanması üzerine davacı şirket yetkilisinin ceza mahkemesinde yargılanıp beraat ettiği halde dorsenin trafiğe çıkarılması halinde kamuca el konulacağından aracın kullanılamadığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla dorsenin satış bedeli olan 30.000,00-TL’nin temerrüt tarihinden işleyecek faiziyle, dorsede yapılan iyileştirme ve bakım masrafları olan 1.000,00-TL’nin, dorsenin kullanılamamasından dolayı uğranılan zarar tutarı 1.000,00-TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesi talebiyle açılan davaya bakan Mahkemece (…yapılan yargılama sonunda toplanan delillere göre, aracın şase numarasında oynama yapılmış olduğu, davacı şirket yetkilisinin ceza mahkemesinde açılan resmi belgede sahtecilik davasında beraatine karar verildiği, 818 sayılı B.K’nın 200., 6098 sayılı TBK’nın 225. maddesine göre, satıcının ağır kusurlu olmasında ayıbın bildirilmemiş olduğunu belirterek sorumluluktan kurtulamayacağının belirlendiği, araçtaki şase numarasının önemli bir unsur olup, şase numarasının değiştirilmesinin trafik kaydına aykırılık oluşturup, aracın trafiğe çıkmasını engellediği, önemli unsur olan şase numarasının ayıplı olmasının ağır kusur olup, bundan satıcının sorumlu olduğu, davalı satıcının dava dışı şirketten aracı satın alırken aynı şase numarasının olmasının davalıyı sorumluluktan kurtarmayacağı, bu nedenlerle de zamanaşımı itirazının yerinde görülmediği, davalının meydana gelen zarardan ve satış bedelinden sorumlu olduğu, davacının dorse bedeli olarak davalıya 30.000,00 TL ödediği, aracın şase numarasıyla oynanmış olduğunun 25/05/2010 tarihinde tespit edilmesiyle, bu tarihten itibaren çalıştırılmasının mümkün olmadığı, dorseye monte edilen sistemin sökülüp başka bir dorseye montesinin mümkün olduğu, davacının söküm ve montaj gideri ile bu süreçte uğradığı zararı talep edebileceği, diğer istemlerini ispat edemediği, davacı dorseye monte edilen sistemin tekrar sökülemediğini belirtmiş ise de, alınan bilirkişi raporu ile 10.000,00-TL karşılığında 2-3 günde sökülüp başka bir şaseye montajının yapılmasının mümkün olduğunun belirtildiği, buna göre, davacının sistemi sökerek başka bir dorseye montajını yaparak çalışabilmesinin mümkün olduğu, buna göre, zararının 10.000,00-TL montaj bedeli ve 3 günlük çalışmama bedeli olacağı, davacının araç kullanımından yoksun kalınan bedel için 1.000,00-TL talep ettiği, davacının zararını talep ederken zararın artmasına da sebebiyet vermemesi gerektiği, yani uzun süre bekleyerek dava açıp dava tarihine kadarki zararını talep edemeyeceği, bu sebeple öncelikle kullanamadığı araç yerine araç kiralayarak bunun bedelini isteyebilecek olduğu, bu durumda davacının kira bedeli yerine aracın montajı için gerekli süre ve bu sürede çalışmadığından dolayı uğradığı süre için faiz talep edebileceği, yani kira bedeli yerine talep ettiği bedelin faizinin bu zararı karşılayacak olduğu, alınan bilirkişi raporuna göre, ayda 15 tonluk trafo yağının temizlenebildiğinin belirlendiği, bunun da litre bazında 1,00 – 2,00-TL arasında olduğunun belirtildiği, buna göre aylık bedelin 15.000,00-30.000,00-TL arasında olduğunun belirlendiği, bu rakamların ortalaması alındığında 22.500,00-TL ettiği, günlük miktarın ise 30 güne bölündüğünde 750,00-TL ettiği, bilirkişi raporunda montaj için 3 gün sürenin gerekli olduğunun belirtildiği, buna göre üç günlük gelir kaybının 2.250,00-TL olarak belirlendiği, bunun yanında davacının bu üç gün boyunca yapmak zorunda olup da yapmadığı giderleri talep edemeyeceği, bu hususta alınan bilirkişi raporunda, iki eleman çalıştırılması gerektiği bunların aylık bedellerinin ise toplam 3.350,00-TL olduğunun belirlendiği, 3 gün hesabından toplam (30 güne bölündüğünde) 111,67-TL olduğu, bu miktarın 3 günlük gelir kaybından yani 2.250,00-TL’den mahsup edildiğinde (2.250,00-111,67) 2.138,33-TL ettiği, buna göre, davacının talep edebileceği bedel 30.000,00-TL dorse bedeli, 10.000,00-TL montaj bedeli ile 2.138,33-TL aracın üzerindeki sistemin montajı için gerekli olan süredeki gelir kaybı ve faiz geliri olduğu, davacının aracı kullandığı, davalının da satış bedelini kullanarak faiz getirisinden faydalandığından kullanım bedelinin satım bedelinden düşülemeyeceği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne davalının davacıya satışını yaptığı dorsenin satış bedeli olan 30.000,00-TL’nin temerrüt tarihi olan 12/04/2011’den işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, dorsenin davalıya iadesine, 1.000,00-TL gelir kaybı talebinin kabulü ile 13/12/2011’den işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davacının bakım ve iyileştirme masrafı isteminin reddine karar verilmiş…) gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verildiği, hükmün davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 17/09/2015 tarih ve 2014/13348 E., 2015/11150 K. sayılı kararı ile onandığı, bu karara karşı davalı vekili tarafından yapılan karar düzeltme talebinin Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 02/03/2017 tarih ve 2016/6679 E., 2017/1694 K. sayılı ilamı ile reddine karar verildiği ve Mahkeme kararının 02/03/2017 tarihi itibariyle kesinleştiği anlaşılmıştır.Kısmi davada davacı tarafça rejenerasyon makinesinin kullanılamaması nedeniyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak iş gücü kaybı (gelir kaybı) olarak 1.000,00-TL talep edilmiş, bilirkişi raporunda gelir kaybının 225.000,00-TL olduğu belirtilmişse de, Mahkemece bilirkişi raporunda belirlenen miktar kabul edilmemiş, Mahkemece , aracın kullanılmamasından kaynaklı gelir kaybı re’sen hesaplanarak davacının gelir kaybının 2.138,33-TL olduğu belirlenmiş, taleple bağlı kalınarak 1.000,00-TL iş gücü kaybı(gelir kaybı)na hükmedilmiştir. Bu durumda; kısmi davada fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak iş gücü kaybı(gelir kaybı) nedeniyle talep edilen miktar 1.000,00 TL olup, Mahkemece davacının bu hususta talep edebileceği miktar 2.138,33 TL olarak belirlenmiş, Mahkemece bu yöne ilişkin gerekçe ile verilen kararın sadece davalı tarafça temyiz edilmiş (davacı tarafça temyiz edilmemiş) olması nedeniyle, davacının iş gücü (gelir) kaybı olarak Mahkemece belirlenen 2.138,33-TL’yi aşan talep hakkının sona erdiği, bu sebeple kısmi davada verilen kesin hükmün; tarafları, dava konusu ve sebeplerinin aynı olması sebebiyle istinafa konu ek dava için kesin delil teşkil edeceği tartışmasızdır. Bu sebeple Mahkemece, açıklanan bu gerekçe ile davanın kısmen kabul kısmen reddine karar verilmesi, davalı tarafın icra takibine yapmış olduğu itirazın 1.138,33 TL’lik kısmı yönünden iptaline karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi, usul ve yasaya aykırıdır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile davalının icra takibine karşı yaptığı itirazın 1.138,33 TL’sine yönelik kısmın iptaline, kabul edilen kısım yönünden davacı lehine icra inkâr tazminatın hükmedilmesine, davacı tarafın icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu sabit olmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine yönelik olarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2017 tarih ve 2015/1083 E., 2017/655 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda gösterilen sebeplerle KABULÜNE, 1/1- Davalı tarafından yatırılan 3.826,00 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalıya İADESİNE, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 1/3- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,2- Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2017 tarih ve 2015/1083 E., 2017/655 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1- Davanın KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile; davalının Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın KISMEN İPTALİNE, takibin, 1.138,33-TL asıl alacak ile bu alacağa 09/09/2014 takip tarihinden tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faiz üzerinden DEVAMINA, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 2/2- 2004 Sayılı İİK’nın 67/2. maddesi gereğince kabul edilen miktar olan 1.138,33 TL üzerinden %20 oranında belirlenen 227,66 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2/3- Davacı tarafın icra takibi yapmakta kötü niyetli olduğu sabit olmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,2/4- Alınması gerekli 77,75 TL karar ve ilam harcının davacı tarafından peşin olarak yatırılan 2.431,16 TL harçtan mahsubu ile fazladan alınan 2.353,41-TL harcın talep halinde davacı tarafa İADESİNE, 2/5- Davacı tarafından yapılan ve 27,70-TL başvurma harcı, 4,10-TL vekâlet harcı, 90,00-TL tebligat ücreti olmak üzere toplam 121,80-TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranına göre belirlenen 0,62-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, artan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına, 2/6- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 13/2. maddesi gereğince belirlenen 1.138,33 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 2/7- Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 24.050,32 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 2/8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının kararın kesinleşmesinden sonra taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2020