Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1199 E. 2022/1268 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1199
KARAR NO: 2022/1268
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİH: 25/10/2018
NUMARASI: 2017/235 E. – 2018/314 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Maddi Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/09/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin … tescil numaralı “ambalaj seperatörü” endüstriyel tasarım tescili bulunduğunu, mahkemenin 2018/88 D. İş sayılı dosyası ile davalı şirketin www…com.tr adlı internet sitesinde müvekkilinin modellerinin taklidinin satıldığının tespit edildiğini, davalı faaliyetlerinin müvekkilinin tasarım hakkını ihlal etiğini ve haksız rekabet oluşturduğunu, maddi ve manevi zararlara uğrattığını iddia ederek, davalının müvekkiline ait tasarımların birebir aynısını taklit etmek sureti ile ticari emtia şeklinde piyasaya arz şeklinde sabit olan tecavüz fiillerinin durdurulmasını, iltibas yaratan taklit ürünlerin satışının önlenmesini, toplatılmasını, tasarıma tecavüz ve haksız rekabetin men’ini, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini, hüküm özetinin ilanını talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin, internet sitesinde yer alan dava konusu ürünleri davacı şirket ve bayilerinden satın aldığından, davacının tasarım hakkına tecavüz, yahut haksız rekabet teşkil etmesinin mümkün olmadığını, ayrıca davacı tarafa ait ürünlerin yenilik ve ayırt edicilik vasfına haiz olmadıklarından, ortada korunmaya değer bir hukuki menfaat bulunmadığını, hükümsüzlük davası açma hakları saklı tutularak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.İlk Derece Mahkemesince; “Davanın, davacının tasarım haklarını davalının ihlal etmesi sebebiyle, tecavüzün durdurulması, tecavüz ve haksız rekabetin men’i, 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline ilişkin olduğu, TPE’da … numara ile kayıtlı “Gıda Kabı Seperatörü” isimli tasarım tescil belgesinin, 10/04/2013 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile davacı adına tescilli olduğu, Mahkemenin 2015/88 D. İş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafın satışlarını gerçekleştirdiği ve …, …, …, …, …, … merdiven ve … kodları ile isimlendirilen ürünlerinin sahip oldukları tüm detaylar ve genel yapılarının benzer şekilde kullanıldığı, ürünler arasında genel izlenimde farklılık bulunmadığından benzer olarak algılandıklarından, tüketici nezdinde karıştırılma ihtimaline sebep olacak nitelikte olduğu ve 556 Sayılı KHK’nın 9. maddesi anlamında iltibasa sebebiyet verdiğinin belirtildiği, 08/12/2016 havale tarihli bilirkişi raporunda, davalı adına kayıtlı www…com.tr isimli internet sitesinde satışa sunulan ürünlerin, davacının TPMK nezdinde … sayı ile tescilli tasarımdan doğan haklarına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiği, bu ürünlerin tespit edilen kısmının davacı şirketten alındığı ve davacının tasarım tescil belgesinden doğan haklarını ihlal etmediği, ürün alınan diğer firmaların davacının bayisi olup olmadığı hususunun taraflarınca tespit edilemediği, davalı şirketin 2015 yılı faaliyet kar tutarının satışların maliyeti tutarına oranının 11.465,17/834.256,09 = 0,014 olarak hesap edildiği, davalı şirketin davaya konu ürünleri 2.175,10 TL’ye satın almış olduğu ve ürünlerden 115,20 TL’lik kısmını davacı şirketten satın aldığı, davalı şirketin davacı şirket dışında satın aldığı 2.059,90 TL (2.175,10-115,20=2.059,90 TL.)’lik davaya konu üründen 28,84 TL (2.059,90 x 0.014 = 28,84 TL) faaliyet karı elde etmiş olabileceğinin belirtildiği, 03.09.2018 tarihli 2. Ek bilirkişi raporunda; “davalının … – …” firmasından satın aldığı mallar yönünden tecavüz oluşmadığı, davalının … Ltd. Şirketi ile … Ambalaj-… Ambalaj …’dan alınan mallar yönünden tecavüzün oluştuğu ve satış bedelinin 7,63 TL olarak tespit edildiği, Dava tarihinde yürürlükte olan Mülga 554 sayılı KHK’de endüstriyel tasarıma tecavüzün; sahibinin izni olmaksızın tescilli bir tasarımın aynı veya belirgin bir şekilde benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek, bu amaçla depolamak, elinde bulundurmak, lisans haklarını genişletmek, meskur fiillere iştirak etmek, yardım ve bunları teşvik etmek, fiilleri kolaylaştırmak, tecavüzün bilinmesine rağmen o malların nereden sağlandığını bildirilmesinden kaçınmak ve gasp olarak tanımlandığı, Somut olayda; davalı tarafından satışa sunulan ürününün bilgilenmiş kullanıcı nezdinde öne çıkmayan küçük farklar dışında, davacı adına tescilli 2013/02913 nolu tasarımın aynı olduğu ve ticari amaçla satışa sunulduğu anlaşıldığından, tasarım hakkına yönelik tecavüzün tespiti ve menine, KHK’nin 48. maddesinde sayılan fiilleri işleyen kusurlu kişilerin tasarım hakkı sahibinin zararını tazmin etmek ile yükümlü olduğu, tasarım hakkı sahibinin uğradığı zararın, fiili kaybın yanında, yoksun kalınan kazancı da kapsayacağı, yoksun kalınan kazancın, hak sahibinin seçimine bağlı olarak; a) muhtemel gelir, b) tecavüz edenin tasarımı kullanmaktan elde ettiği kazanç, c) lisans anlaşması ile hukuka uygun şekilde kullanılmış olması halinde ödenmesi gereken lisans bedeline göre hesap edileceği, Davacı tarafın talebinin 554 sayılı KHK’nin 53/2-a maddesine dayalı olup, bilirkişi incelemesi ile davalı tarafın ürünlerin satışının davacı tarafından yapılması halinde 7,63 TL karı olabileceği tespit edildiğinden, tahsiline, davalının “… – …” firmasından satın aldığı mallar yönünden tecavüz oluşmadığından fazlaya yönelik taleplerin reddine, Tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet gereği, 10.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmün ilanına karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemece yapılan yargılama ve Bakırköy 1. FSHHM’nin 2014/88 D. İş dosyası ile davalı ürününün, müvekkilinin tasarımı ile iltibas oluşturacak şekilde benzer olduğu ve tecavüz edildiğinin tereddüde yer vermeyecek şekilde ispatlanarak mahkeme kararı ile sabit olduğunu, Yerel Mahkeme’nin davalının … –…’den aldığı mallar yönünden tecavüz oluşmadığına, … Ldt. Şti ile … Ambalaj-… Ambalaj …’dan alınan mallar yönünden tecavüzün varlığına karar verdiğini, …–… açısından tecavüz oluşmadığı kararını kabul etmediklerini, bu sebeple mahkemenin bu yöndeki kararının kaldırılması ve yeniden karar verilmesi gerektiğinden, maddi tazminat miktarınında bu duruma göre artacağını, 2-Davalının tasarıma tecavüzünün sabit olduğunu, ülkemizde ticari defter kayıtların çoğunlukla fiili durumu tam yansıtmadığından, davalı ticari defterlerindeki kayıtların da fiili durumu net yansıtan kayıtlar olmadığını ve fiili satış adedinin çok daha altında olduğundan, uğranılan zararın yarattığı olumsuzluğun, manevi tazminat miktarının yüksek tutularak dengelenmesinin hakkaniyete daha uygun olacağından 50.000,00TL manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulü gerektiğini, maddi ve manevi tazminatın kısmen kabulü kararının kaldırılmasını, maddi, manevi tazminat taleplerinin tamamının kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Mahkemece yaptırılan defter incelemeleri sonunda alınan bilirkişi raporları ile müvekkilinin davacının ürünlerini taklit etmediği ispatlanmış olmasına rağmen, verilen hükmün hukuka aykırı olduğunu, delil listesinde sundukları faturalardan anlaşılacağı üzere müvekkilinin, internet sitesinde satışa çıkardığı ürünleri davacı … onun bayileri ile arasındaki anlaşma çerçevesinde satın aldığından, hukuka uygun şekilde temin ettiğini, Bakırköy 1. FSHHM.’nin 2014/88 D. İş tespitine konu ürünler orijinal ürünler olduğundan, ürünler arasında benzerlik olmasının son derece normal olduğunu, söz konusu eylemde 556 Sayılı KHK yahut sair herhangi bir mevzuat hükmüne aykırılık bulunmadığını, Alınan bilirkişi 1. ek raporunda; müvekkilinin, ticari defterlerinde 2013 yılında davacının bayisi olan …-… firmasından mal aldığının, 03.09.2018 tarihli bilirkişi 2.ek raporunda; davacı şirketin 2013 yılında dava dışı …- …’ye kümülatif olarak 1.289.588,64 TL tutarında mal satışı yaptığının davacının ticari defterleri ile doğrulandığını, davacının bayisi …-…’ye satmış olduğu ürünler müvekkili tarafından satın alındığından, müvekkilinin orijinal ürünleri satması sebebiyle herhangi bir marka/endüstriyel tasarım hakkına tecavüzde bulunmadığını, bu iddialarının bilirkişi 2.ek raporunda “davalı şirketin dava dışı ‘…-…’ firmasından mal alışlarının tecavüz oluşturmadığı kanaatine varılmıştır” tespitiyle doğrulandığını, müvekkilinin internet sitesinde yer aldığı tespit edilen ve incelemeye esas ürünler zaten davacı tarafça üretildiğinden, ürünler arasında benzerlik olmasının normal olduğunu, eylemde 556 Sayılı KHK yahut sair herhangi bir mevzuat hükmüne aykırılık bulunmadığını, 2-Taklit ve orjinal ürün incelemesinin ancak ürünlerin fiziki olarak karşılaştırılması yoluyla yapılabileceğini, ürün numuneleri olmadan internet sitesi üzerinden gerçekleştirilen incelemenin geçerliliği olmadığını, yüksek mahkeme içtihatlarında da bilirkişi incelemesinin ürün numuneleri üzerinde yapılması gerektiğinin müteaddit defalar hüküm altına alındığını, (Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2005/7-143 E. 2005/169 K. 27.12.2005 Tarihli Kararı) internet üzerinden yapılan inceleme neticesi düzenlenen hatalı tespit raporunun hükme esas alınmasının hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, 3-Yapılan bilirkişi incelemesinde; satılan ürünlerin üretim teknikleri ve kullanılan kalıpları, tasarım detaylarının aynı olduğunun tespit edildiğini, ürünlerin davacının … Plastik … bayisinden satın alındığını, bu sebeple taklit veya tecavüz oluşturmadığını belirttiklerini, mahkeme gerekçesinde, dava konusu ürünler yönünden herhangi bir tecavüz işlemi olmadığı açıklamasına rağmen, hükümde; tasarıma satış yoluyla tecavüz edildiği, bu sebeple davanın kısmi kabulüne karar verildiği belirtildiğinden, gerekçe ile hüküm arasında çelişki bulunduğunu, 4-554 Sayılı KHK’nın 5. maddesinin; “Yeni ve ayırt edici niteliğe sahip tasarımlar belge verilerek korunur. Bileşik bir ürünün bir parçası ile ilgili tasarımın kendi yeni ise ve ayırt edici bir niteliğe sahipse ayrıca korumadan yararlanır.” 6/ 1 maddesinin; “Bir tasarımın aynısı, başvuru veya rüçhan tarihinden önce dünyanın herhangi bir yerinde kamuya sunulmamış ise o tasarım yeni kabul edilir. Tasarımlar sadece küçük ayrıntılarda farklılık gösteriyorlarsa aynı kabul edilir.”, 7. maddesi ise; “Bir tasarımın ayırt edici niteliğe sahip olması, bu tasarımın bilgilenmiş kullanıcı üzerinde yarattığı genel izlenim ile ikinci fıkrada belirtilen herhangi bir tasarımın böyle bir kullanıcıda yaratığı genel izlenim arasında belirgin bir farklılık olması anlamındadır.” hükmünü havi olup, yasa hükümlerinden görüleceği üzere Türk Hukuku’nda mutlak- objektif- nitelikli yenilik kriterinin esas alındığını, somut olayda ise davacının tescil ettirmiş olduğu ürünlerin yenilikten ve özgünlükten uzak, teknik fonksiyonları gereği tasarımcıya seçenek özgürlüğü bırakmayan tasarımlar olduğunu, ürünlerin yenilik ve ayırt edicilik vasfı olmaması sebebiyle ortada korunmaya değer bir hukuki menfaat bulunmadığını, 5-Müvekkilinin, davacı firmanın bayiisinden aldığı ürünleri iyiniyetli olarak satışa sunduğunu, dava konusu ürünlerin tescilli olduğunu bilmediğini, dava konusu ürünlerin hiçbir ayırt edici vasfı olmadığını, kusurlu olmayan-iyiniyetli müvekkilinin satış yönüyle tasarıma tecavüz ettiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat talebinin hukuka aykırı olduğunu, (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2016/6964 Esas, 2018/1497 Karar sayılı, 28.2.2018 tarihli kararı) açıklanan sebepler ve tahkikat esnasında ortaya çıkacak sair hususlar doğrultusunda mahkeme kararının kaldırılmasını davacının haksız ve hukuka aykırı davasının reddini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Davacı tarafın talebi; davalının www…com.tr adlı internet sitesinde … tescil numaralı ambalaj seperatörü endüstriyel tasarım modellerinin taklitlerinin satılmak suretiyle tasarım hakkının ihlal edildiğinin ve haksız rekabet oluşturduğunun tespiti, durdurulması, önlenmesi, iltibas yaratan taklitli ürünlerin toplatılması, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak, 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili, hüküm özetinin ilanına ilişkindir. Mahkemece; sahibinin izni olmaksızın tescilli bir tasarımın aynı veya belirgin bir şekilde benzerini üretmek, piyasaya sunmak, satmak 554 Sayılı KHK’de tasarım hakkına tecavüz olarak tanımlandığından ve davalı tarafından satışa sunulan ürününün bilgilenmiş kullanıcı nezdinde öne çıkmayan küçük farklar dışında, davacı adına tescilli 2013/02913 nolu tasarımın aynı olduğu ve ticari amaçla satışa sunulduğu anlaşıldığından, tasarım hakkına yönelik tecavüzün tespiti ve menine, KHK’nin 48. maddesinde sayılan fiilleri işleyen kusurlu kişilerin tasarım hakkı sahibinin zararını tazmin etmek ile yükümlü olduğundan, davacı tarafın 554 sayılı KHK’nin 53/2-a maddesine dayalı kar kaybı zararının talep ettiğinden ve davacının 7,63 TL kar kaybı olabileceği tespit edildiğinden davalıdan tahsiline, “… Plastik – …” firmasından satın alınan ürünler yönünden tecavüz oluşmadığından fazlaya yönelik taleplerin reddine, tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet gereği, 10.000 TL manevi tazminatın davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, hükmün ilanına karar verilmiştir. Karar aleyhine taraf vekilleri istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Davacı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan inceleme; 1-Mahkemece alınan 08/12/2016 tarihli bilirkişi raporu ile; davalı şirketin ticari defterlerinin usule uygun tutulduğu, lehine delil niteliği taşıdığı , 2015 yılı defter ve ayıtlarına göre faaliyet kar tutarının satışların maliyet tutarına oranının 0.0014 olduğu, davaya konu ürünleri 2.175,10 TL’na satın aldığı, ürünlerin 115,20 TL’lık kısmını davacı şirketten satın aldığı, davacı dışındaki şirketlerden satın aldığı 2.059,90 TL tutarındaki ürünlerden (2.059,90 x 0,0014 = 28,84 TL) 28,84 TL kar elde etmiş olabileceği, 22/05/2018 tarihli bilirkişi ek raporunda; davalının 201 defter ve kayıtlarında … Plastik – …’ye 2013 yılında 1.289.588,64 TL tutarında ürün sattığı, … Plastik, … Ltd. Şti, … Gıda Malz. Ldt. Şti., … Ambalaj – … firmaları ile ilgili kayıt tespit edilemediği, 03/09/2018 tarihli ek rapor ile; davalı şirketin … Malz. Ldt. Şti., … – … firmalarından almış olduğu davaya konu ürünlerin bedelinin 545,30 TL olup, davacının kar kaybının (545,30 x 0,0014 = 7,63 TL) 7,63 TL olacağı tespit edilmiştir. Dava konusu ihtilafa uygulanması gereken 554 Sayılı KHK’nin 24. maddesinde; “Tasarlanan veya bu tasarımın uygulandığı ürünün tasarım hakkı sahibi tarafından veya onun onayı ile Türkiye’de piyasaya sürülmesinden sonra, bu ürünle ilgili fiiller tasarım hakkının dışında kalır” düzenlemesi mevcut olup, “tasarım hakkının tüketilmesi” olarak tanımlanmaktadır. Davalı … davacının lehine delil niteliği olan defter ve kayıtları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu davalının 545,30 TL tutarındaki ürünler dışındaki ürünleri, bizzat davacıdan ve davacının satış yaptığı sabit olan … Plastik – …’den satın aldığı sübuta erdiğinden, davalının “… Plastik – …” firmasından satın aldığı ürünler yönünden eylemi davacı tasarım hakkı sahibi tarafından ürünün piyasaya sunulmasından sonra davacının satış yaptığı firmadan satın alma yolu ile 554 Sayılı KHK’nin 24. maddesindeki tasarım hakkının tüketilmesi kapsamında kaldığından, mahkemece bu kısım için taleplerin reddine karar verilmiş olmasında yasal düzenlemelere aykırılık bulunmadığından, davacı vekilinin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Tasarım hakkı tecavüze uğrayan kişi, 554 sayılı KHK’nin 48. maddesindeki tecavüz fillerinden birini işleyen mütecavize karşı 554 sayılı KHK’nin 49/d. ve 50. maddesi gereğince maddi ve manevi zararının tazmini taleplerinde bulunabilir. Tasarım hakkı tecavüze uğrayan kişinin manevi tazminat talebi hakkında, 554 sayılı KHK’nin 49/d ve 50. maddesi haricinde anılan KHK’de başkaca özel hüküm bulunmadığından 6098 sayılı TBK’nun 58/1 maddesi gereğince manevi tazminata karar verilecektir. Mütecavizin, kusurlu olması şartıyla, işletmesinin ticari hayattaki imajının ve kendisine duyulan güvenin sarsılması sebebiyle, tasarım hakkı sahibinin ticari ve kişisel varlığında meydana gelen olumsuz sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla manevi tazminat ödemesine karar verilebilir. Ticari itibar hem gerçek kişilerin hem de tüzel kişilerin sahip olduğu bir kişilik değeridir. Manevi tazminatın elem ve ıstırabı giderme işlevinin yanı sıra cezalandırma ve caydırma işlevleri de söz konusudur (Tekinalp, s. 504). Bu şekilde gelecekte gerçekleşebilecek tecavüzlerin önlenmesi de amaçlanmaktadır. Manevi tazminat miktarının belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hâl ve şartlar dikkate alınmalıdır. Bu bakımdan tasarım hakkını ihlal eden eylemin özelliği, tasarımın tanınmışlığı, tarafların kusur oranı, sıfatları, işgal ettikleri makam ve ihlalin boyutu manevi tazminatın miktarının belirlenmesinde dikkate alınmalıdır (Bozgeyik, Hayri: Marka Hakkının Korunması, İstanbul, 2019, s. 184). Yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca takdir edilecek manevi tazminat; zarara uğrayanda tatmin duygusu oluşturup, sebepsiz zenginleşmeye meydan vermeyecek bir miktar olmalıdır. Mahkemece; “Tasarım hakkına yapılan tecavüzün niteliği, tarafların dosyaya yansıyan sosyal ve ekonomik durumları, paranın alım gücü ve hakkaniyet nazara alınarak 10.000 TL manevi tazminatın tahsiline” karar verilmiştir. Davalının tasarım hakkına tecavüz oluşturan eyleminin niteliği ve …. Ldt. Şti., … Ambalaj – … firmalarından almış olduğu ürünlerin bedeli nazara alındığında, taktir edilen manevi tazminat miktarında yasal düzenlemelere ve dosya kapsamına aykırılık bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Davalı vekilinin istinaf talebi yönünden yapılan inceleme; 1-Dava tarihinde yürürlükte bulunan 554 sayılı Endüstriyel Tasarımların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile sağlanan koruma tescilli tasarımlar yönünden tescil yoluyla elde edilir. Tasarım tescilinden doğan hakların kapsamı 554 sayılı KHK’nin 17. Maddesinde “Tasarımın kullanılması hak ve yetkileri münhasıran tasarım hakkı sahibinindir. Üçüncü kişiler, tasarım hakkı sahibinin izni olmadan koruma kapsamındaki tasarlanan veya tasarımın uygulandığı bir ürünü üretemez, piyasaya sunamaz, satamaz, sözleşme yapmak için icapta bulunamaz, ithal edemez, ticari amaçlı kullanamaz veya bu amaçlarla elde bulunduramaz.” düzenlenmesi olup, 554 sayılı KHK’nin 48. maddesinde marka hakkına tecavüz sayılacak eylemler arasında; a) Tasarım hakkı sahibinin izni olmaksızın aynını veya belirgin bir şekilde benzerini yapmak, üretmek, piyasaya sunmak, satmak, sözleşme akdi için icapta bulunmak, kullanmak, ithal etmek ve bu amaçla depolama, elde bulundurmakta mevcuttur. Davalı, tacir vasfı sebebiyle, ürünü satın alırken, ticaretinde basiretli tacir gibi davranıp, satan firmanın yetkili satıcı sıfatının bulunduğunu denetlemekle yükümlüdür. Davalı, iştigal ettiği ettiği hizmet kolu itibariyle dava konusu ürünü, 16/02/2013 tarihinden itibaren, ürünleri davacıdan alıp satan “… Plastik-…” firmasından satın alarak kullanmakta olup, davacı firmadan da ürün aldığından, ürünlerin davacıya ait olduğunu bildiği, basiretli tacir olarak en azından bilmesi gerektiği anlaşılmaktadır. Davalıda tespit edilen 545,30 TL tutarlı ürünün, … Malz. Ldt. Şti., … Ambalaj – … firmalarından alınmış olduğu taraf defterlerinin incelenmesi sonucu tespit edilmesine rağmen, bu firmaların davacının yetkili bayii veya ürün sattığı firmalardan olduğu kanıtlanmamıştır. 554 sayılı KHK’nin 17. ve 48. maddesi birlikte değerlendirildiğinde; davacı adına tescilli olup izni alınmadan imal edilmiş olan tasarım ürünlerinin bilerek veya bilmesi gereken kişi yada kişilerce satılması davacının tasarım hakkına tecavüz teşkil ettiğinden, ürünlerin üreticisi olunmaması tecavüzün oluşmasına engel değildir. Toplanan deliller ile davalının, önceki tarihli ürün alımları sebebiyle davacıya ait olduğunu bildiği, en azından bilmesi gerektiği ürünleri, davacının yetkili bayii olduğu ve davacıdan yasal yollarla alarak piyasaya sürdüğü kanıtlanmayan … Ldt. Şti., … Ambalaj – … firmalarından aldığı ve sattığı, bu suretle davacının tasarım hakkına tecavüz ettiği sübuta erdiğinden, davalı vekilinin; ürünleri müvekkili üretmediği halde tecavüzün varlığına hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğuna ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Davalının defterleri üzerinde yapılan incelemede; 16/02/2013 tarihi ile 17/04/2015 tarihleri arasında satın aldığı 2.175,10 TL tutarlı toplam 15.600 adet ürünün, 110 adedinin 12/06/2014 tarihinde … Ambalaj’dan, toplam 2.000 adedinin 17/04/2015 tarihinde … Ambalaj’dan alındığı, davalının defterlerinin usulüne uygun tutulduğu tespit edilmiştir. Her ne kadar bilirkişi incelemesi sonucu; dava dışı ‘… Plastik-…’ firmasının davacıdan kümülatif olarak 1.289.588,64 TL tutarında mal satın aldığı, davalıda tespit edilen ürün miktarını karşıladığı tespit edilmiş ise de; marka hakkına tecavüzün oluşmaması için, davalıda tespit edilen tüm ürünlerin dava dışı ‘… Plastik-…’ firmasından satın alındığının kanıtlanması gerekip, davalının, davacı şirketin ürün satışı yapmadığı … Ambalaj ve … Ambalaj’dan ürün alarak satışa sunduğu lehine ve aleyhine delil nitelliği taşıyan ticari defter ve kayıtları ile sabit olduğundan, ‘… Plastik-…’ firmasının satın aldığı ürün miktarının, davalıda tespit edilen ürün miktarını karşılaması, marka hakkına tecavüzün oluşmasını etkilemeyeceğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 2-Dava açılmadan önce Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2015/88 D. İş dosyasından alınan raporun 4. sayfasındaki; “davacının TPE’da … numara ile kayıtlı “Gıda Kabı Seperatörü” isimli tasarım tescil belgesinin TPE’de bulunan ürün görselleri ile davalı şirket … tarafından satışın yapıldığı, www…com.tr adlı internet sitesinin, ‘Ürünlerimiz’ üst başlığının “Termoform” alt başlığının 3. sayfasında görsel olarak yayınlanarak satışını yapmakta olduğu dava konusu ürünler çerçeve içerisine alınmış teknik inceleme için büyütülmüş halleri ile aşağıda karşılaştırmaya alınmışlardır.” şeklindeki beyandan karşılaştırmanın ürünlerin fiziki incelemesi ile yapılmadığı sabittir. 08/12/2016 tarihli rapordaki karşılaştırmada Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk 2015/88 D. İş dosyasından alınan rapor ve davalı adına kayıtlı www…com.tr adresinde yapılan incelemeler sonunda ilgili web sitesinin yapım aşamasında olduğu tespit edilerek ekran görüntüsü alınarak www…org adresinden çeşitli tarihlerdeki ekran görüntüleri araştırılarak tespit edilen görüntüler üzerinden inceleme yapıldığı, 03/09/2018 tarihli 2. ek raporunda internet sitesindeki ekran görüntüleri üzerinden yapıldığı tespit edilmiştir. Fiziki tespit ve niceleme yapılmamış ve yerleşmiş Yargıtay kararları uyarınca ürünlerin taklit ürün olup olmadığının tespiti için fiziki inceleme yapılması zorunlu ise de; davalı tarafın eylemi, TPE’da … numara ile kayıtlı “Gıda Kabı Seperatörü” isimli davacıya ait tasarım tescil belgesine konu ürünü internet sitesi üzerinden satmak suretiyle endüstriyel tasarım hakkına tecavüz olup, defter ve kayıtlarında yapılan inceleme sonunda 16/02/2013 tarihinden 17/04/2015 tarihine kadar 15.600 adet ürün alarak satışa sunduğu, bu ürünlerin 720 adedinin davacıdan, 12.770 adedinin ‘… Plastik-…’ firmasından, 110 adedinin … Malz. Ldt. Şti.’den ve 2.000 adedinin … Ambalaj – ..’dan satın alındığı tespit edilmiştir. … Gıda Malz. Ldt. Şti. ve … Ambalaj – …’ya davacı tarafça ürün satılmadığı, davacı … davalının leyh ve aleyhlerine delil niteliği bulunan defter ve kayıtları ile sabit olduğundan, 2110 adet tasarımın davacı tarafça satışa sunulmadığı gibi, bayilik verilmek suretiyle onay da verilmediği anlaşılmakla taklit olduğu sübuta erdiğinden, fiziki inceleme yapılmaması sonuca etkili olmadığından istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 3-Gerekçeli kararın 4. paragrafında alınan raporlardaki bulguların özetlenmesi sırasında; “08/12/2016 havale tarihli raporda sonuç olarak; satışa sunulan bu ürünlerin tespit edilen kısmının davacı şirketten alındığı ve bu ürünlerin davacının tasarım tescil belgesinden doğan haklarını ihlal etmediği, 03.09.2018 tarihli 2. ek bilirkişi raporunda “davalının … Plastik – …” firmasından satın aldığı mallar yönünden tecavüzün oluşmadığının belirtildiği, 6. paragrafta ise; Somut olayda davacı taraf adına tescilli … nolu tasarım dikkate alındığında davalı tarafın satışa sunduğu ürününün bilgilenmiş kullanıcı nezdinde öne çıkmayan küçük farklar dışında aynı olduğu, davacı tarafa ait tasarımın ticari amaçla davalı tarafından satışa sunulduğundan tasarım hakkına yönelik tecavüzün tespiti ve menine, karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür.” şeklinde mahkemenin kanaatinin yer aldığı tespit edilmiştir. Gerekçeli kararın 4. paragrafında belirtilen hususlar, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporlarındaki bulgular olup, 6. paragrafta belirtilen husus ise; mahkeme hakiminin dosya kapsamındaki bulguları ve yasal düzenlemeleri nazara alarak ulaştığı yargısal sonuçtur. HMK 282. maddesi uyarınca hakim, bilirkişi oy ve görüşünü diğer delillerle birlikte serbestçe değerlendirip karar verebileceği gibi, her iki bilirkişi raporunda da, davalının “… Plastik – …” firmasından satın aldığı mallar yönünden tecavüzün oluşmadığı” belirtildiğinden, her ne kadar 6. paragrafta açıkça “… Plastik – …” firmasından satın alınmayan ürünlerin davalı tarafça satışa sunulması yönünden tasarım hakkına tecavüz oluştuğu belirtilmemiş ise de; mahkeme kararının gerekçesi bir bütün olup, maddi tazminat yönünden oluşturulan gerekçede açıkça davacı … “… Plastik – …” firmasından satın alınan mallar yönünden tazminata hükmedildiğinden, mahkemenin tecavüzün varlığına ilişkin kanısını bu ürünler sebebiyle oluşturduğu açıkça anlaşıldığından, mahkeme kararında çelişki olduğu yönündeki istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. 4-Davacının “Gıda Kabı Seperatörü” isimli tasarımı … numara ile dava dışı TPE nezdinde tescilli olup, koruma altındadır. Davalı tarafından, davacı adına tescilli tasarımın hükümsüz kılınması için açılmış bir dava bulunmadığından; davacı tasarımın yeni olmadığına ilişkin davalı savunmasının bu davada dinlenilmesi mümkün değildir. (Yargıtay 11.H.D.’nin 10/04/2008 tarihli 2007/3080 esas ve 2008/4800 sayılı kararı) Dava tarihinde yürürlükte olup dosyada uygulanması gereken 554 Sayılı KHK’nin tasarım hakkı sahibinin taleplerini düzenleyen 49. maddesinde; tecavüzün tespiti, durdurulması, önlenmesi, giderilmesi, maddi ve manevi zararın tazmini, ürünlere ve üretimde doğrudan doğruya kullanılan araçlara el konulmasına karar verilmesini talep edebileceği düzenlendiğinden, davacının mevcut davayı açmaması halinde, tasarımdan doğan hakları zarar görmeye ve zararı artmaya devam edeceğinden, davacının mevcut davayı açmakta hukuki yararının bulunduğu sabit olmakla, bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 5-Yaptırılan bilirkişi incelemesi ile davalının, bizzat davacı … davacıdan ürün alarak satan “… Plastik – …” firması dışında, davacının bayisi olduğu ve ürün sattığı kanıtlanmayan … Malz. Ldt. Şti. ile … Ambalaj – … firmalarından aldığı ve sattığı tespit edilmiştir. Davalı, tacir vasfı sebebiyle, ürünü satın alırken, ticaretinde basiretli tacir gibi davranıp, satan firmanın yetkili satıcı sıfatının bulunduğunu denetlemekle yükümlüdür.Davalı, iştigal ettiği ettiği hizmet kolu itibariyle dava konusu ürünü, 16/02/2013 tarihinden itibaren, ürünleri davacıdan alıp satan “… Plastik-…” firmasından ve davacı firmadan ürün alarak sattığından, yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca ürünlerin davacıya ait olduğunu bildiği, basiretli tacir olarak en azından bilmesi gerektiği farz olunur. Başkasına ait olduğunu bilen veya en azından bilmesi gereken davalının, dava konusu tasarımları sahibi ve yetkili bayii dışındaki satıcılardan alarak satışa arzında iyi niyet iddiasında bulunamayacağından ve 554 Sayılı KHK’nin 49. maddesine göre tasarım hakkı sahibi maddi ve manevi zararın tazmini talep edebileceğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı … davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 25/10/2018 tarih ve 2017/235 E. 2018/314 K. Sayılı kararına karşı davacı … davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,62 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 647,72 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5- Davalı … davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,6- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 8- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/09/2022