Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1192 E. 2021/1555 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1192
KARAR NO: 2021/1555
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 21/06/2018
NUMARASI: 2013/92 E. 2018/675 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/12/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça müvekkili aleyhine bonoya dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyasından takip başlatıldığını, senetteki imzanın ve yazının müvekkiline ait olmadığını, sahte olarak düzenlendiğini, ödeme tarihinde oynama yapıldığını ileri sürerek senedin iptaline, senede dayalı alacak talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Görevsizlik itirazları olduğunu, davcının, imza ve yazıların kendisine ait olmadığı iddiasının yerinde olmadığını, dava dışı … ile davacı arasında 2003 yılı ve sonrasında düzenlenen belgeler ve müvekkilinin kiracısı olarak attığı imzalar ile dava konusu senetteki imzanın aynı olduğunu, senette müvekkili tarafından oynama veya tahrifat yapılmadığını ileri sürerek davanın reddini, davacının tazminata mahkum edilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”Davanın kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile başlatılan takipten dolayı borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olup, tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, incelenen takip dosyası, benimsenen 01/10/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu, getirtilip-sunulan tüm belgeler ve toplanıp değerlendirilen tüm delillere göre; dava ve takip konusu bonodaki düzenleyen/keşideci imzasının davacı borçlu …’a ait olduğu belirlenmiş ise de; bononun ödeme/vade tarihinin ilk düzenlendiğinde 01/07/2004 olarak yazıldığı, daha sonra tarihteki yıla ait “4” rakamının “9” olarak değiştirildiği ve düzeltmede keşidecinin paraf veya imzasının bulunmadığı, dolayısı ile bononun vade tarihinde tahrifat yapıldığının anlaşıldığı, tahrif edilmediği durumdaki (01/07/2004) vade tarihinin, (01/01/2009) düzenleme tarihinden önce olduğu, bonoda vade tarihinin, düzenleme tarihinden önceki bir tarih içeremeyeceğinden, senedin, bono vasfında olmadığı, kambiyo senedi vasfını taşımayan senede dayanılarak takip borçlusu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip yapılamayacağından, davanın kabulüne” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Davacının, müvekkiline olan borcunu ödememek için ilk olarak İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nde aynı iddialar ile dava açtığını, davanın takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırılarak kesinleştiğini, davacının tahrifat vb. iddialar ile bu davayı açmasının süre yönünden mümkün olmadığını, 2- Mahkemece alınan 01.10.2015 tarihli bilirkişi raporunun sonuç kısmında yer alan, “inceleme konusu senette … adına atılı bulunan borçlu imzalarının davacı …’ın eli ürünü olduğu kanaatine varılmıştır” tespitinin, davacının imza ve sahtecilik yönünden öne sürdüğü iddiaları tamamen çürüttüğünü, davacının sahtelik iddialarına itibar edilemeyeceğini, Dosyadaki bilirkişi raporlarının hiç bir yerinde, gerekçeli kararın aksine, herhangi bir tahrifattan söz edilmediğini, mahkeme tarafından da bu husus kabul edilerek ve dosyanın başkaca itirazlar yönünden inceleme yapılması için ATK’na ve başkaca kurumlara gönderildiğini, tüm bilirkişi raporlarının ortak yönünün, davacının iddialarının gerçeklerle uyuşmadığına ilişkin olduğunu, gerekçeli kararın aksine, 01.07.2009 tarihinin tüm senet metniyle uyumlu olduğunu ve bu tarihin yazıldığı kalemin de aynı şekilde senet metninin düzenlendiği kalemle benzer nitelikte olduğunun, tek vade tarihinin 01.07.2009 olduğu gerçeğini, şüpheye yer bırakmayacak derecede ortaya koyduğunu, incelemenin yapıldığı cihazla, 9 rakamının altında 4 rakamının okunmuş olmasının bu gerçeği değiştirmediğini, bu rakam, davacı tarafından bilinçli veya bilinçsiz olarak 4 diye yanlış yazılmış ve sonra 9 olarak düzeltilmiş olabileceğini, davacının yazı örneklerinin alınmasıyla da bu durum açıklığa kavuşacağını,3- Alacaklının bilgisi ve rızası dışında, borçlu tarafından doldurulmuş bir halde borca karşılık verilen kambiyo senedi üzerinde, tesliminden evvel yapılan ve çıplak gözle de anlaşılamayan eklenti ve oynamaların tahrifat sayılamayacağını, 24.11.2017 tarihli ATK raporunun da beyanlarını desteklediğini, 4- Davaya konu senede eğer bir eklenti yapılmış ise, bunun failinin müvekkili veya müvekkilin bilgisi dahilinde olan bir kişi olmadığını, eklenti, tahrifat iddialarının, ne zaman ve kim tarafından yapıldığının mutlaka tespiti gerektiğini, bu hususun araştırma konusu yapılmaksızın senette tahrifat yapıldığı iddiası ile davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğunu, somut ve net deliller, Adli Tıp Kurumu ve diğer bilirkişi raporları karşısında verilen davanın kabulü kararının, açıkça mevzuata ve hakkaniyete aykırılık teşkil ettiğini, açıklanan ve re’sen nazara alınacak diğer nedenlerle verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı tarafın talebi; aleyhine başlatılan, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … takip sayılı dosyasına konu, 01/01/2009 tanzim, 01/07/2009 vade tarihli, 60.000,00 TL bedelli bonodaki imzanın ve yazının eli ürünü olmadığından bahisle senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ilişkindir. Mahkemece; alınan 01/10/2015 tarihli bilirkişi kurulu raporu ve tüm delillere göre; dava ve takip konusu bonodaki düzenleyen/keşideci imzasının davacı borçlu …’a ait olduğu, bononun ödeme/vade tarihinin ilk düzenlendiğinde 01/07/2004 olarak yazıldığı, daha sonra tarihteki yıla ait “4” rakamının “9” olarak değiştirildiği ve düzeltmede keşidecinin paraf veya imzasının bulunmadığı, dolayısı ile bononun vade tarihinde tahrifat yapıldığının anlaşıldığı, tahrif edilmeden önce 01/07/2004 olan vade tarihinin, 01/01/2009 olan düzenleme tarihinden önceye ait olduğu, bonoda vade tarihinin, düzenleme tarihinden önceki bir tarihi içeremeyeceğinden senedin, bono vasfında olmadığı, kambiyo senedi vasfını taşımayan bir senede dayanılarak borçlu hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibine girişilemeceğinden, davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekilinin ilk istinaf sebebi; davacının, müvekkiline olan borcunu ödememek için ilk olarak İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nde aynı iddialar ile dava açtığı ve davanın takipsizlik nedeni ile işlemden kaldırılarak kesinleştiği, davacının tahrifat vb. iddialar ile bu davayı açmasının süre yönünden mümkün olmadığına ilişkindir. 1-Yasada belirtilen istisnai davalar hariç İcra Hukuk Mahkemeleri tarafından verilen kararlar, diğer mahkemeler yönünden kesin hüküm oluşturmayacağından, aynı taleplerle İstanbul 14. İcra Hukuk Mahkemesi’nde dava açılması sonuca etkili görülmemiştir. Davacı tarafın talebi menfi tespit davası olup, İİK 72. maddesinde menfi tespit davalarının icra takibinden önce veya icra takibinden sonra açılabileceği belirtilmekle birlikte, menfi tespit davaları için kısıtlayıcı bir süre getirilmemiştir. İİK 72/7. maddesindeki ” menfi tespit davası sırasında tedbir kararı alınmamış ve borçta ödenmiş olursa, davaya istirdat davası olarak devam edilir ” hükmü nazara alındığında menfi tespit davasının borç ödenene kadar açılabileceğinden, davalı vekilinin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 2-Davaya konu bononun 01/01/2009 tanzim tarihli, 60.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı … olan, … emrü havalesine keşide edildiği, senet metninde vade tarihinin 01/07/2009 olarak gösterildiği, sol üst köşede bulunan ödeme tarihi altında vadeyi gösteren yıl bölümünde değişiklik yapıldığının çıplak gözle dahi tespitinin mümkün olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece alınan raporlardan sadece 01/10/2015 tarihli bilirkişi raporunda imzanın davacı eli ürünü olduğu tespit edilmiş, AKT’nun 27/04/2014 ve 12/05/2015 tarihli raporlarında davacı eli ürünü olduğunun tespitinin mümkün olmadığı, davacı tarafça sunulan uzman raporunda ise davacı eli ürünü olmadığının bildirildi tespit edilmiş ise de, 01/10/2015 tarihli raporda vade tarihinde tahrifatın bulunduğu, ATK raporlarında rakamla yazılan vade tarihinde “01.07.2004” tarihi ve üzerinde senet metninin düzenlendiği kalem ile benzer fiziki evsafta kalem ile yazılmış “01.07.2009” tarihinin okunduğu, vade tarihinin yazıyla belirtildiği bölümde tahrifat yapıldığını gösterir nitelik ve yeterlilikte bulgu saptanmadığı belirtildiğinden, mahkemece bir başka heyetten aykırılığı giderir rapor alınmadığı gibi, imzanın davacının eli ürünü olduğunun tespiti, vade tarihinde tahrifat yapılmadığına karine olamayacağından, davalı vekilinin davacının imza ve sahtecilik yönünden öne sürdüğü iddialarının tamamen çürütüldüğü, davacının sahtelik iddialarına itibar edilemeyeceğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. AKT raporlarında tahrifatın varlığının tespit edilmediği belirtilmiş ise de; 01/10/2015 tarihli raporda; inceleme konusu senette senedin ilk tanziminde rakamla ödeme tarihini gösteren kısmına bir kalemle ‘01.07.2004’ yazıldığı ve imzalandığı, bilahare ilk tanzimde kullanılandan farklı bir kalemle yıl grubu birler basamağındaki ‘4’ rakamının üzerine ‘9’ rakamının yazıldığı, bu kısımdaki diğer ‘07.07.200’ rakamlarının üzerinden değişikliğin yapıldığı kalemle mükerrer gidildiği; ilk düzenlemede boş bırakılan diğer tüm bölümlerin, değişiklik ve mükerrer gidişin yapıldığı kalemle doldurulduğu, davacı tarafça dosyaya sunulan 04/03/2018 tarihli uzman görüşünde; inceleme konusu senette, ödeme günü olan 01.07.2009 tarihte “2009” rakamlarında gözle görülür vaziyette ve senet aslı üzerinde optik cihazlarla yapılan incelemede, tahrifatın bulunduğu, 07.07.2004 tarihinin bulunduğu ve aynı renk mavi tükenmez kalemle üzerinde yılı gösteren “2004” tarihinin birler basamağındaki “4” rakamının sürşarj ve tamamlama ile “9” rakamına çevrildiği, böylece 2009 tarihine getirilmiş olduğu tespit edildiğinden, davalı vekilinin dosyadaki bilirkişi raporlarının hiç bir yerinde, gerekçeli kararın aksine, herhangi bir tahrifattan söz edilmediği, mahkeme tarafından da bu husus kabul edilerek ve dosyanın başkaca itirazlar yönünden inceleme yapılması için ATK’ya ve başkaca kurumlara gönderildiği, tüm bilirkişi raporlarının ortak yönünün, davacının iddialarının gerçeklerle uyuşmadığına, ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 01/10/2015 tarihli rapor ile 04/03/2018 tarihli uzman görüşünde; ilk tanziminde rakamla ödeme tarihini gösteren kısmına bir kalemle ‘01.07.2004’ yazıldığı ve imzalandığı, bilahare ilk tanzimde kullanılandan farklı bir kalemle yıl grubu birler basamağındaki ‘4’ rakamının üzerine ‘9’ rakamının yazıldığı, bu kısımdaki diğer ‘07.07.200’ rakamlarının üzerinden değişikliğin yapıldığı kalemle mükerrer gidildiği, “4” rakamının sürşarj ve tamamlama ile “9” rakamına çevrildiği, böylece 2009 tarihine getirilmiş olduğu tespit edildiğinden, bu değişiklik çıplak gözle dahi tespit edildiğinden, ATK raporunda tahrifatın tespitin mümkün olmadığının belirtilmesi, iki rapordaki tahrifata ilişkin tespiti ortadan kaldırmayacağından, davalı vekilinin gerekçeli kararın aksine, 01.07.2009 tarihinin tüm senet metniyle uyumlu olduğu ve tek vade tarihinin 01.07.2009 olduğunun, şüpheye yer bırakmayacak derecede ortaya konulduğu, incelemede 9 rakamının altında 4 rakamının okunmuş olmasının bu gerçeği değiştirmediğine ilişkin istinaf sebebi yerinde olmadığından reddine karar verilmiştir. 3-Davaya konu bononun 01/01/2009 tanzim tarihli, 60.000,00 TL bedelli, keşidecisi davacı … olan, … emri havalesine keşide edildiği, senet metninde vade tarihinin 01/07/2009 olarak gösterildiği, sol üst köşede bulunan ödeme tarihi altında vadeyi gösteren yıl bölümünde değişiklik yapıldığının çıplak gözle dahi tespitinin mümkün olduğu tespit edilmiştir. Davalı vekilinin 24/11/2017 tarihli olduğunu beyan ettiği ATK’nun 16/11/2017 tarihli raporunda; İnceleme konusu belgelerde sorulan husus doğrultusunda sağlıklı bir değerlendirme yapılarak sonuç bildirir rapor tanzim edilebilmesi için; …’nun inceleme konusu belgelerin düzenlenme tarihine yakın ve tercihen bu tarihten önce başka amaçlarla atmış olduğu bol ve samimi imzalarını içerir belgelerin; muhtarlıklar, noterler, bankalar, seçim kurulları, tapu ve vergi daireleri, nüfus müdürlükleri, evlendirme dairesi, dernekler ve vakıflar, vb. gibi çeşitli kurum ve kuruluşlardan temini, dosyada mevcut fotokopi mukayese belgelerin asıllarının temin edilerek mevcutlar ile birlikte kuruma gönderilmesi gerektiği bildirilmiştir. Dava konusu senedin sol üst köşesinde bulunan ödeme tarihi altında vadeyi gösteren yıl bölümünde değişiklik yapıldığının çıplak gözle dahi tespitinin mümkün olduğu gözlendiğinden, değişikliğin teslimden önce yapıldığı davalı tarafça kanıtlanmadığından, metni yukarıya alının ATK raporunda senedin tesliminden evvel yapılan ve çıplak gözle de anlaşılamayan eklenti ve oynamaların tahrifat sayılamayacağına ilişkin ibare bulunmadığından, davalı vekilinin senedin tesliminden evvel yapılan ve çıplak gözle de anlaşılamayan eklenti ve oynamaların tahrifat sayılamayacağı, 24.11.2017 tarihli ATK raporunun da bu beyanlarını desteklediğine ilişkin istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. 4-Alınan raporlar arasında keşideci imzasının davacı … eli ürünü olup olmadığı konusunda aykırılık mevcut ise de; 01/10/2015 tarihli raporda senedin ilk tanziminde rakamla ödeme tarihini gösteren kısmına bir katemle ‘01.07.2004’ yazıldığı ve imzalandığı, bilahare ilk tanzimde kullanılandan farklı bir kalemle yıl grubu birler basamağındaki ‘4’ rakamının üzerine ‘9’ rakamının yazıldığı, bu kısımdaki diğer ‘07.07.200’ rakamlarının üzerinden değişikliğin yapıldığı kalemle mükerrer gidildiği; ilk düzenlemede boş bırakılan diğer tüm bölümlerin, değişiklik ve mükerrer gidişin yapıldığı kalemle doldurulduğu şeklindeki ve 04/03/2018 tarihli uzman görüşünde; inceleme konusu senette, ödeme günü olan 01.07.2009 tarihte “2009” rakamlarında gözle görülür vaziyette ve senet aslı üzerinde optik cihazlarla yapılan incelemede, tahrifatın bulunduğu, 07.07.2004 tarihinin bulunduğu ve aynı renk mavi tükenmez kalemle üzerinde yılı gösteren “2004” tarihinin birler basamağındaki “4” rakamının sürşarj ve tamamlama ile “9” rakamına çevrildiği, böylece 2009 tarihine getirilmiş olduğu, yönündeki birbirini doğrulayan tespitler, ATK’nun 12/05/2015 tarihli raporundaki İncelememe konusu senette vade tarihinin rakamla belirtildiği bölümde; … cihazı görüntüsünden de anlaşılacağı üzere, farklı fiziki evsafta bir kalem ile yazılmış “01.07.2004” tarihi ve üzerinde senet metninin düzenlendiği kalem ile benzer fiziki evsafta kalem ile yazılmış “01.07.2009” tarihinin okunduğu, tespiti ile doğrulandığından, senedin ilk düzenlendiği zaman vade tarihinin 01/07/2004 olduğu sabit olmuştur. 01/07/2009 olarak düzeltme/değiştirmede keşideci davacının paraf veya imzası bulunmadığı tespit edilmiştir. Yerleşmiş Yargıtay uygulamaları uyarınca keşidecinin paraf veya imzasını taşımayan değişiklik geçersiz olup, değişiklikten önceki tarihin esas alınması gerektiğinden, bu hali ile senedin 01/09/2009 tanzim tarihi 01/07/2004 vade tarihinden daha sonraki bir tarih olmaktadır. Bonoda tanzim tarihinin vade tarihinden daha sonraki bir tarih olması mümkün olmadığından, bu hali ile senedin bono vasfının olmadığı sübuta ermiştir. Takip kambiyo senetlerine mahsus yolla başlatılmış ise de; bono vasfında olmayan senede dayanılarak kambiyo senetlerine mahsus yolla takip yapılamayacağından, senedin kambiyo vasfını taşıyıp taşımadığının mahkemece re’sen dikkate alınması gerektiğinden, tahrifatın failinin tespiti bu hali ile sonuca etkili olmadığından istinaf sebebinin reddine karar verilmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/06/2018 tarih ve 2013/92 E. 2018/675 K. Sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Davalıdan alınması gerekli 4.098,60 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 1.024,65 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.073,95 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydına, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine,6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09/12/2021