Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1188 E. 2022/970 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1188
KARAR NO: 2022/970
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 04/10/2018
NUMARASI: 2017/191 E. – 2018/372 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Eseri (Maddi Tazminat İstemli)|Fikir Ve Sanat
Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün
Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili meslek birliğinin hak sahibi olduğu ve dava dilekçesinde listesi sunulan eserlerin 2012 yılında, davalıya ait … logolu televizyon kanalında izin alınmaksızın ve mali hak bedeli ödenmeksizin kullanıldığını ve kullanılmaya devam edildiğini beyan ederek, tecavüzün tespiti ile ref’ini, men’ini, 2012 yılı yasal tarife üzerinden hesaplanan 4.000,00 TL telif bedelinin FSEK 68. madde uyarınca 3 katı olan 12.000,00 TL’nin faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, verilecek kararın ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı ıslah dilekçesi ile, maddi tazminat istemini 277.310.11 TL olarak ıslah etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının hak sahibi olduğunu iddia ettiği eserlerin davalının sahibi olduğu … isimli kanalda yayınlanan bir anma ve klip tanıtımından ibaret olduğunu, hukuka aykırı veya hak ihlali bir eylem olamayacağını, dava konusu yayının “…” isimli sanatçının 50. sanat yılı ve … isimli sanatçının 13. ölüm yıl dönümü sebebiyle yapılan haber içerikli anma ve klip tanıtım programları olduğunu, programda bazı sanatçıların katılımıyla … ve …’nun sanat yaşamlarının, müziğe yaptıklarının dile getirildiği, geçmişteki söyleşi, canlı yayın ve konser görüntülerinin ve şarkılarından görüntülerin alıntı-kolaj yapılarak haber maksadıyla aktarıldığını; topluma mal olan sanatçıların hayatı hakkında yapılan anma programlarında kullanılan sanatçının eserlerinin “izin alınmadan işlenmesi, temsil edilmesi veya çoğaltılıp değiştirilmesi veya satışa sunulması” olarak nitelenemeyeceğini, sanatçı …’ın bizzat katıldığı programda kendine ait şarkılardan bölümler söylemesinin müzik yayını olamayacağını, davalı … logolu televizyonun tematik bir kanal olup müzik yayını yapmadığını, topluma mal olmuş sanatçıların hatıralarını yaşatmak yayın yapıldığını, haber ve belgesel amaçlı yayın olduğunu, ayrıca Eser Sahibinin Haklarına Komşu Haklar Yönetmeliğinin 24/g maddesi gereğince “fikir vce sanat eserlerinin kamu düzeni, eğitim, bilimsel araştırma yada röportaj amacıyla kazanç amacı güdülmeden icra edilmesi” halinde komşu hak sahibinin izni alınmasının zorunlu olmadığı hallerden olduğu, yayınlanan eserlerin eserin bir bölümü olup süresinin 1 dakikayı bile bulmadığını, 6112 sayılı kanunda belirtilen tanıtım, haber ve önemli olaylarda kısa gösterim hakkının 90 saniye olduğunu, üstelik anılan programın yıl dönümü ve anma programı olduğundan ve bir kereye mahsus yayınlandığından yayınının durdurulmasına ilişkin tecavüzün ref’i ve men’i taleplerinin reddinin gerektiğini, ayrıca davacının yine aynı konuda Küçükçekmece Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/42985 Soruşturma sayılı dosyası ile şikayette bulunduğunu, bu dosyanın bekletici mesele yapılması gerektiğini, dava süresinde açılmadığından zaman aşımı sebebiyle reddinin gerektiğini beyan ederek, davanın ve tüm taleplerin reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”… alınan ikinci ve 3.heyetin raporları denetime uygun bulunmuş, raporların birbirini teyit ettiği anlaşılmıştır. Eser İcra yapım ve Yayınların Kullanılması ve Kamuya İletilmesine İlişkin Usül ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te yer verilen düzenlemeler kapsamına göre ayrıntılı olarak düzenlendiği anlaşıldığından rapora yönelik itirazların afaki bulunduğu anlaşılmış ve denetime uygun 2 ve 3. heyet rapor gerekçeleri hesaplama yöntemleri hükme dayanak yapılmıştır.( her iki heyet raporları arasında sadece 1 TL fark olması sebebiyle raporların genel gerekçe ve hesaplama yöntemi mahkemece denetime uygun bulunmuş, lisanslama kriterleri, meslek birliğinin yıllık tarife oranları , TV kanalının müzik yayını yapan bir kanal olmadığı ancak uydu ile her yere ulaşan yayıncı bir kanal olması hususları bir bütün olarak incelendiğinde; FSEK 68. maddesi kapsamında farazi sözleşmenin kurulmuş olduğu yerleşik içtihatlar ile sabit olduğundan FSEK 68 göre 277.310.11 TL nın 3.2.2012 tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, Taraflar arasında FSEK 68 dayalı talep sebebiyle farazi sözleşme kurulmuş olduğundan ref ve men talepleri ile ihtiyati tedbir istemlerinin reddine, Karar kesinleştiğinde hüküm özetinin Türkiye’de tirajı yüksek bir gazetede bir kez ilanına masrafın davalılardan tahsiline karar verilerek yukarıda açıklanan gerekçe kapsamına göre aşağıdaki şekilde hüküm oluşturulmuştur.” şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne, FSEK’in 68.maddesine göre 277.310.11 TL’nin 03.02.2012 tarihinden itibaren ticari faiz ile birlikte tahsili ile davacıya ödenmesine, taraflar arasında FSEK ‘in 68.maddesine dayalı talep sebebiyle farazi sözleşme kurulmuş olduğundan ref ve men talepleri ile ihtiyati terbir istemlerinin reddine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının davayı 18.05.2017 tarihinde ıslah ettiğini, ıslahın BK 72. maddede öngörülen iki yıllık sürede yapılmadığını, Mahkemenin ıslah talebinin zamanaşımına uğradığını gözetmeden 265.310,11 TL tazminata hükmetmesinin yasaya aykırı olduğunu, kararın bu sebeple kaldırılması gerektiğini, Davacının meslek biriliği tarifesi üzerinden kullanıcılarla sözleşme yapıp bu fiyatlar/değerler üzerine faturalandırmalarda bulunduğunu 28.12.2012 tarihili dilekçe ekinde dosyaya sunduğu belgeyle doğruladığından, artık olayda belirsiz alacak davası ikame etmekten söz edilemeyeceğini, Dava konusu yayının, …’ın 50. sanat yılı, …’ un 13. ölüm yılı sebebi ile gerçekleşen haber amaçlı anma programı olduğunu, yapımcı ve sunucu … tarafından hazırlanan programda …, …, … gibi sanatçıların katılımlarıyla … ve …’nun sanat yaşamları dile getirilirken, onların geçmişteki söyleşi ve konserinden yapılan alıntıların da habere konu yapıldığını, topluma mal olan bir sanatçıyı anmanın, yaşamından anlık görüntüler alıntı yapılarak haber yapılmasının hukuka aykırı bir eylem olarak değerlendirilemeyeceğini, …’ ın programda kendi şarkılardan kısa bölümler/kesitler söylemesi; haberin müzik yayını olması anlamına gelemeyeceği gibi, davacının münhasır haklarına bir tecavüz olarak da değerlendirilemeyeceğini, şarkıların bestecileri olan …, … ve …’ın katıldığı programda bağlantılı ve komşu hakların ihlalinin de söz konusu olamayacağını, Davalı …’nin muhafazakâr çizgide tematik yayın yapan ve ağırlıklı olarak haber yayınlayan bir kanal olduğundan müzik-dinleti yayını yapması düşünülemeyeceğini, keza Komşu Haklar Yönetmeliğinin 24/g maddesinde fikir ve sanat eserlerinin kamu düzeni, eğitim-öğretim, bilimsel araştırma veya haber amacıyla icra edilmesinin hukuka aykırı olamayacağının vurgulandığını, bu itibarla da yasaya uygun bulunmayan kararın kaldırılması gerektiğini, Ayrıca programa katılan sanatçıların seslendirdiği veya almtı/kolaj olarak verilmiş şarkıların zaman itibarıyla bir dakikadan az olduğunu, 6112 Sayılı Yasanın ”Kısa gösterim hakkı” başlıklı 16. maddesinde; haber tanıtımlarda ”90 saniye” süreyle yayın yapmanın hukuka uygun bir eylem sayıldığını, davacının 18.11.2014 günlü oturumda sunduğu listesine bakıldığında, hiçbir eserin niza konusu haber yayınında 90 saniye süreyi aşmadığının anlaşıldığını, bir sanatçının ölüm yıldönümünde onun sanat yaşamından verilen anlık görüntü ve şarkıların asla bir hak tecavüzü veya tazminatı gerektiren bir eylem olarak nitelenemeyeceğini, Hüküm özetinin tirajı yüksek bir gazetede ilanına hükmedilmesinin hukuk ve uygulamaya aykırı olduğunu, hükmün bu sebeple de kaldırılması gerektiğini, Bilirkişi raporları arasında çelişkiler bulunduğunu, davacı tarafından tüm eserleri temsile yetkili olduğuna dair bir belge sunulmadığını, bu hususun bilirkişiler tarafından da tespit edildiğini, yayının yapıldığı 2012 yılındaki gelir durumu sorulmadan hüküm kurulduğunu, bilirkişilerin mali hak sahipliğine ilişkin değerlendirmelerinin hatalı olduğunu, ortada bir yetki belgesi veya vekâletname bulunmadığını, dava konusu eserlere ilişkin yetki belgelerinin ise geçersiz olduğunu, FSEK’ un 35. maddesi kamuya mal olan sanatçının yaşamıyla ilgili, toplum kültürüne katkıda bulunacak haber/anma amaçlı programların yapılmasını öngörürken bir eserden, bilimsel ve kültürel amaçlı iktibas yapılmasını hukuka uygunluk sebebi saydığını, Komşu Haklar Yönetmeliğinin 24/c maddesinin de; Eserin röportaj amacıya ve kazanç amacı güdülmeden icra edilmesini hukuka uygun eylem saydığını, bu durumlarda hak sahibinden izin almanın şart olmadığını, Bilirkişinin tüm tarife bedeli dikkate alınarak lisanslama bedeli üzerinden hesap yapmasının kabul edilemeyeceğini, emsal Yargıtay kararının sunduklarını (Yargıtay 11. HD 2014/17229 E. 2015/3400 K.), (Yargıtay 11. HD. 2012/6301 E, K. 2013/22126)…, beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, davacı meslek birliği üyelerine ait ve dilekçe ekinde gösterilen listede yazılı eserlerin, davalıya ait … logolu televizyon kanalında belirtilen tarihlerde izinsiz ve mali hak bedeli ödenmeksizin kullanıldığı iddiasıyla, davacının tecavüzde bulunduğunun tespiti ile ref’i ve meslek birliği tarifesi nazara alınarak FSEK’in 68. maddesi gereğince tazminatın üç katı belirlenmek suretiyle şimdilik 12.000 TL maddi tazminatın tahsili talepli davadır. Davalı, ıslah talebinin zamanaşımına uğradığını ileri sürmüş ise de; 6100 sayılı HMK’nun 177/1. maddesinde; ıslahın, tahkikatın sona ermesine kadar yapılabileceği açıkça düzenlenmiştir. Şu durumda, ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunulamaz. Zira ıslah, yeni bir dava olmayıp sadece dava dilekçesinde yapılan bir değişikliktir. Açıklanan sebeplerle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvuru sebebi yerinde görülmemiştir. Diğer yandan dava, FSEK’in 68.maddesi kapsamında tazminat talebine yönelik olup, tazminat hesabının yargılamayı gerektirmesi karşısında, davacının tazminat talebini ”fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik …TL” üzerinden açmasında hukuki yararının bulunduğu, dolayısıyla, belirsiz alacak davası açamayacağı yönündeki davalı istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Davacı meslek birliğinin sunduğu MSG üyelik başvuru formları ve üyelik yetki belgeleri ile eserlere ilişkin eser bildirim listeleri incelendiğinde, davacının …’ya ait listelenen on altı şarkı ile ilgili hak takibine yetkili olduğu, kaldı ki, 01.10.2015 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere, … varisleri ile Müzikotek firması arasında yapılan sözleşmelerin eki olarak dosyaya sunulan ”Ek liste A” ve ”Ek liste B” başlıklı listelerin üzerinde yer alan ”…” formatlı kaşeler ile bu kaşelerin altında yer alan 15.01.2007 tarih kaşesinin, bu dökümanın ”meslek birliğine eser bildirim listesi” olarak verildiği yönünde değerlendirilmesi gerektiği, bu değerlendirmenin sektörel teamüllere de uygun olduğu, diğer yandan, yine üyelik başvuru formları ve üyelik yetki belgeleri ile eserlere ilişkin eser bildirim listeleri incelendiğinde; 12.05.2012 tarihli yayınında tespit edilen ”…” adlı eserin söz ve müzik (…), ”…” ve ”…” adlı eserlerin söz (…, …) yönünden davacı meslek birliğinin mali hak takibi yetkisinde olduğu anlaşılmaktadır. Diğer yandan, 3112 sayılı kanunun 16.maddesi, ”– (1) Kamuoyu için büyük önem taşıyan olayların münhasır yayın haklarına sahip televizyon yayıncıları, 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu kapsamında, diğer yayıncılara âdil, makul ve eşitlikçi bir temelde bedeli karşılığında kısa gösterim hakkı sağlamak zorundadır. (2) Münhasır yayın hakkına konu olaylara erişim hakkı talep eden diğer televizyon yayıncılarına, kısa gösterimleri serbest bir biçimde seçme hakkı tanınır. (3) Kısa gösterimler, kaynağını belirtmek suretiyle sadece haber programları içinde doksan saniyeyi geçmeyecek şekilde kullanılır ve isteğe bağlı medya hizmetlerinde ise sadece aynı programın aynı medya hizmet sağlayıcı tarafından banttan verilmesi durumunda uygulanır. (4) Bu maddenin uygulanmasıyla ilgili usul ve esaslar Üst Kurulca çıkarılacak yönetmelikle belirlenir.” şeklinde olup, maddede kısa gösterim hakkının ancak kamu için büyük önem arz eden olaylara münhasır olarak haber programları için geçerli olduğunun düzenlendiği, eldeki davanın konusunun izinsiz yayınlanan müzik eserleri olması sebebiyle, davalı eyleminin kısa gösterim hakkı kapsamında hukuka uygunluk sebebi sayılamayacağı, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır. Davacı, davalıya ait … logolu kanal tarafından izinsiz kullanılan eserlerle ilgili, eğer … kanalıyla yıllık sözleşme yapılsaydı alacağı yıllık sözleşme bedelini talep etmektedir. 5846 sayılı FSEK’in 68/1.maddesine göre; eseri, icrayı, fonogramı veya yapımları hak sahiplerinden bu Kanuna uygun yazılı izni almadan, işleyen, çoğaltan, çoğaltılmış nüshaları yayan, temsil eden veya hertürlü işaret, ses veya görüntü nakline yarayan araçlarla umuma iletenlerden, izni alınmamış hak sahipleri sözleşme yapılmış olması halinde isteyebileceği bedelin veya bu Kanun hükümleri uyarınca tespit edilecek rayiç bedelin en çok üç kat fazlasını isteyebilir. Ayrıca, davalı her ne kadar istinaf başvurusunda, bilirkişinin tüm tarife bedeli dikkate alınarak lisanslama bedeli üzerinden hesap yapmasının kabul edilemeyeceğini ileri sürmüş ise de; denetime elverişli son iki heyet raporundan ve sektör bilirkişisi tarafından yapılan değerlendirmelerden de anlaşılacağı üzere, meslek birliklerinin toplu hak yönetimi usulüne göre sektörde takip yaptığı, bu takibin tarifeler üzerinden yapıldığı, tarifelerin yayın kategorisine göre değişkenlik gösterdiği, dolayısıyla somut olayda yayın yapılan kanalın tematik olmasının bir hukuka uygunluk sebebi olamayacağı, yapılan lisanslamaların, ilgili meslek birliği repertuvarında yer alan eserlerin, ilgili mecra tarafından takvim yılı içerisinde kullanılma haklarıyla ilgili olduğu, kullanılan eser sayısının ve kullanım sıklığının değil, repertuvarın kullanım haklarının lisanslanmasının söz konusu olduğu, dolayısıyla tek tek eser üzerinden bir hesaplamanın söz konusu olamayacağı, sadece tespiti yapılan eserler üzerinden bir hesaplama yapılabilmesi için kriterleri belirli olan sektörel uygulamaların varlığı gerektiği, ancak bu durumun sektörel gerçeklerle örtüşmediği, aksi yöndeki istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. 21.12.2016 tarihli raporda; 2012 yılı lisanslama bedelinin 277.310 TL olarak bildirilmiş olması, son bilirkişi heyet raporunda ise, yıllık lisanslama bedelinin 277.309.51 TL olarak bildirilmiş olması sebebiyle raporların birbiriyle uyumlu olması, hükme esas alınan bilirkişi raporlarının bilimsel, teknik ve sektörel açıdan denetime elverişli olması hususları birlikte değerlendirildiğinde, Mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 04/10/2018 tarih ve 2017/191 E., 2018/372 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 18.943,45 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 4.742,95 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.200,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022