Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/118 E. 2020/307 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/118 Esas
KARAR NO: 2020/307 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 31/03/2017
NUMARASI: 2015/1127 E. – 2017/296 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 31/03/2017 tarihli kararına karşı yapılan istinaf başvurusu üzerine istinaf incelemesi için dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin İstanbul İli genelinde balık toptancısı olduğunu, davalı restauranta balık sattığını, davalı-borçlu tarafça bir ödeme gerçekleştirilmediğini, davalı-borçlu aleyhine, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. Sayılı icra dosyası ile cari hesaptan bakiye borç için 24.761,00 TL asıl alacak bedeli üzerinden takip başlatıldığını, davalı vekilinin takibe konu alacak ve tüm ferilerine itirazda bulunduğunu ve takibin durdurulduğunu, davalı-borçlunun borca kötü niyetli olarak itiraz ederek borç ödemekten kaçınmaya çalıştığını, davacı ile davalı arasında bir ticari ilişkinin mevcut olduğunu, alacaklının borçluya satıp teslim ettiği mal miktar ve bedelinin belli olduğunu beyan ederek haksız ve kötü niyetli itirazın iptaline ve takibin devamına,%20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde; icra takibinde ve davaya konu fatura içeriğinde gösterilen ürünlerin müvekkili firmaya teslim edilmediğini, bu nedenle müvekkili firmanın herhangi bir borcunun bulunmadığını, davacı yanın faturaya konu ürünleri müvekkili firmaya teslim ettiğini ispatlaması halinde söz konusu faturalardan dolayı alacak iddiasının kabul edilebilir olacağını beyan ederek davacı yanca haksız ve mesnetsiz olarak açılmış bulunan ilgili davanın reddine, davacı yanın %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince, davacının faturada belirtilen malları davalıya sattığını ve bu malların teslimini yaptığını usulüne uygun olarak ispat etmesi gerektiğini, davaya konu faturalardan 29/09/2015 tarihli … satış fatura nolu, 1.132,27 TL tutarlı faturadaki malın … tarafından imzalı alındığı, 23/09/2015 tarihli … satış fatura nolu, 129,60 TL tutarlı faturadaki malın … tarafından imzalı alındığı, 25/08/2015 tarihli … satış fatura nolu, 1.530,41 TL tutarlı faturadaki malın … tarafından imzalı alındığı, 20/08/2015 tarihli … satış fatura nolu, 1.336,18 TL tutarlı faturadaki malın … tarafından imzalı alındığı, SGK kayıtlarına göre bu kişilerin davalı çalışanı olduğu, davaya konu 21/09/2015 tarihli … nolu, 673,38 TL tutarlı fatura, 14/09/2015 tarihli … nolu, 1.210,84 TL tutarlı fatura, 09/09/2015 tarihli … nolu, 701,46 TL tutarlı fatura, 03/09/2015 tarihli … nolu, 986,90 TL tutarlı faturalarda sadece imza olduğu, kim tarafından teslim alındığına dair isim olmadığı,diğer faturalarda ise teslim alana ait imza ve isim olmadığı, satılan malla ilgili fatura düzenlenmiş olduğu halde malın teslimiyle ilgili belge düzenlenmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu gerekçesiyle, imzalı ve teslim alanın ad ve soyadının yazılı olduğu 4 adet faturaya göre davanın kısmen kabulüne, takibe itirazın kısmen iptali ile takibin 4.128,46 TL üzerinden devamına, alacağın yargılamayı gerektirmesi nedeniyle davacının inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davacı ile davalı arasında bir ticari ilişki olduğunu, yerel mahkemede alınan bilirkişi raporu ile müvekkili şirketin 2013-2014-2015-2016 yılı ticari defter ve kayıtları üzerinde inceleme yapılmış olup tüm defterlerin açılış ve kapanış tasdikleri zamanında yapıldığını, defter kayıtları eksiksiz, usulüne uygun ve birbirlerini doğrular nitelikte olduğundan, raporda da yer aldığı üzere tüm defterlerin şirket lehine kanuni delil vasfında olduğunu, davalı taraf ise defterlerini ibraz etmekten imtina ettiğini, buna göre, 2015 yılı sonu ve takip tarihi itibariyle davacının davalıdan 24.761,00.-TL alacaklı olduğunu, Cari hesaba dayanak olan tüm faturaların davalı şirkete tebliğ edildiğini, davalı defterlerinin bu nedenle incelenmesi gerektiğini, Davalı şirketin 2013-2016 yıllarına ait vergi beyannamelerinin incelenmesi gerektiğini, Ayrıca alacağın likit olduğunu, bu nedenle icra inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğunu beyan ederek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, faturadan kaynaklı cari hesap alacağı nedeniyle yürütülen icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. Davacı, davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında davalıya balık satarak teslim ettiğini, bu nedenle davalıdan cari hesap temelinde alacaklı olduğunu iddia ederken, davalı, kendilerine mal teslim edilmediğini beyan etmiştir. İlk derece mahkemesince, cari hesabın dayanağı olan faturalardan yalnızca, teslim alan kısmında isim ile imza taşıyan ve SGK cevabına göre belirtilen ismin şirket çalışanı olduğu faturalar (dört adet) bakımından alacağın bulunduğu kanaatiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ve alacağın yargılamayı gerektirdiği gerekçesiyle icra inkar tazminatının reddine karar verilmiştir. Cari hesabın temelini oluşturan faturalara konu malın teslim edildiğinin ispat yükü davacı üzerindedir. Bu hususta ilk derece mahkemesince yalnızca tarafların ticari defterleri üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılmasına karar verilmiş, davalı taraf ticari defterlerini sunmamış ve davacı tarafın ticari defter kayıtları üzerinden rapor alınmış, mahkemece başka bir araştırmaya girilmeksizin yeterli delil toplanmadan eksik incelemeyle yalnızca bu rapor hükme esas alınarak hüküm kurulmuştur. Bu kapsamda, SGK’ya yeniden müzekkere yazılarak, hükme esas alınan faturalar üzerinde isimleri bulunan kişilerin, faturalar tarihi (2015) itibariyle şirket çalışanı olup olmadığının araştırılması, Teslim alan kısmında sadece imza bulunan 21/09/2015 tarihli … nolu 673,38 TL tutarlı fatura, 14/09/2015 tarihli … nolu 1.210,84 TL tutarlı fatura, 09/09/2015 tarihli … nolu 701,46 TL tutarlı fatura, 03/09/2015 tarihli … nolu, 986,90 TL tutarlı faturalara ilişkin olarak imzaların şirket çalışanı veya yetkilisine aidiyeti hususunda davalı tarafın isticvab edilmesi, Son olarak yukarıda açıklandığı şekilde delil toplandıktan sonra dosyanın kül halinde bilirkişiye verilerek gerekirse ek rapor aldırılması gerekirken eksik inceleme ve yeterli delil toplanmaksızın hüküm kurulması doğru bulunmamıştır. Kabule göre de; Alacağın dayanağını bir kısım faturaların oluşturması, cari hesap temelinde faturadan doğan alacağın likit ve belirlenebilir olması dikkate alınarak icra inkar tazminatına hükmedilmemesi hatalı bulunmuştur. Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olduğu anlaşıldığından, esasa ilişkin diğer yönler incelenmeksizin, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi uyarınca kararın kaldırılmasına ve takibe konu cari hesabın dayanağını oluşturan faturalar yönünden yukarıda açıklandığı üzere araştırma ve yeniden yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince, İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 31/03/2017 tarihli 2015/1127 E. – 2017/296 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2-Yargılamaya devam olunmak üzere dosyanın, karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-İstinaf talebi kabul edildiğinden, istinaf peşin harcının talebi halinde davacı tarafa iadesine, 4-İstinaf yargılama giderleri olarak; Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 51,50 TL (posta-teb-müz) masrafının davalıdan alınarak, davacıya verilmesine, 5-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/11/2020