Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/117 E. 2020/313 K. 13.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
DOSYA NO: 2020/117 Esas
KARAR NO: 2020/313 Karar
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 01/06/2017
NUMARASI: 2015/459 E. – 2017/721 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/11/2020
BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ tarafından verilen 01/06/2017 tarihli kararına karşı, yapılan istinaf başvurusu üzerine dairemize gönderilen dosyanın ilk incelemesi tamamlanmış olmakla, HMK 353. ve 356. maddeleri gereğince dosya içeriğine göre duruşma yapılmasına gerek görülmeden dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili ile davalı arasında ticari ilişki nedeniyle, davalıya teslim edilen mallara ilişkin faturalardan ve toplam ticari ilişkinden kaynaklanan alacağının borçlu tarafından ödenmediğini, bu nedenle icra takibi yürüttüğünü ancak davalının icra takibine itiraz ederek takibi durdurduğunu, takip tarihi itibari ile müvekkili şirketteki eksik bilgilendirmeden kaynaklı olarak her ne kadar borçlu aleyhine dava değeri meblağın çok üzerinde bir rakamdan icra takibine girilmişse de, davalı tarafından borca kısmi itiraz etmek yerine borcun tamamına itiraz ettiğini beyan ederek itirazın iptali ile, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmolunmasını talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; Yetkiye, göreve ve zamanaşımına itirazlarının olduğunu, tarafların defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin borçlu olmadığının anlaşılacağını belirterek davanın reddini savunmuştur. İlk derece mahkemesince, 13.03.2017 tarihli bilirkişi raporu hükme esas alınarak; Davacı tarafından 61.978,05 TL tutarında davalıya mal satışı yapılıp teslim edildiği, satın alınan mallara karşılık, davalı tarafından çekle 47.200,00 TL tutarında ödeme yaptığı, 14.409,04 TL tutarında da iade ve fiyat farkı faturası kesildiği, satılan mal bedelinden 47.000,00 TL davalı ödemesi ile 14.409,04 TL iade faturası bedeli olmak üzere 61.609,04 TL düşüldüğünde, davacının davalıdan 369,01 TL tutarında alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin davalı tarafa tüm borcunu ödemiş olduğunu, herhangi bir borcu bulunmadığını, bu nedenle anılan mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, hatta 11.10.2016 tarihli bilirkişi ek raporunda da görülebileceği üzere müvekkilinin davacıdan 8.537,45 TL alacaklı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Müvekkilinin kendi ticari defterlerine göre davalıdan dava değeri oranında alacaklı olduğunu ve bu hususun dosyadaki 4 farklı bilirkişi raporuyla da sabit olduğunu, bununla beraber, davalı tarafın ticari defterleri ve ödeme belgelerinin mahkemenin hükmüne dayanak alınacak nitelikte belgeler olmadığını, Bununla beraber davalı tarafın kendisine ait ticari defterlerine göre de müvekkiline aynı oranda borçlu olduğu ortadayken, müvekkilince kabul edilmeyen ve müvekkiline teslim edildiği ispat edilemeyen iade ve fiyat farkı faturalarının alacaktan düşülerek hesaplanmasının hatalı olduğunu, Davalının yasal sürelerden sonra sunduğu bir takım ödeme makbuzlarındaki imzaların kime ait olduğunun belli olmadığını, bu belgelerin kendilerince kabul edilmediğini, yargılamanın her aşamasında bu belgelere itiraz edildiğini, davalının BA formunda … no’lu faturayı kabul ettiğini, bu belgelere dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporunun hatalı olduğunu beyanla ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, fatura alacağından kaynaklanan icra takibine vaki itirazın iptali davasıdır. İcra dosyası incelendiğinde, 20 adet fatura tutarı olan 63.817,20 TL üzerinden icra takibine başlandığı, davalı tarafça takibe itiraz edilmesi üzerine açılan eldeki davada 4.329,02 TL üzerinden takibin iptaline karar verilmesinin talep edildiği anlaşılmıştır. Dosya kapsamında 18.09.2015 tarihli kök bilirkişi raporu ile bu rapora ek olarak 17.02.2016 tarihli ek bilirkişi raporu ve 11.10.2016 tarihli ek bilirkişi raporlarının aldırıldığı, aşamalarda sunulan raporlar arasında, tespit edilen alacak miktarı yönünden farklılıklar bulunduğu, bu nedenle dosyanın son olarak yeniden farklı bir bilirkişiye gönderildiği, nihayetinde sunulan13.03.2017 tarihli bilirkişi raporunun ilk derece mahkemesince hükme esas alındığı anlaşılmıştır. Dosyadaki tüm bilgi, ve belgelere göre, davacının davalıya 2013 yılında toplam 61.447,06 TL tutarında 11 adet fatura karşılığı mal satışı yaptığı, 2014 yılında 1 adet fatura ile 531,00 TL satış yaptığı toplam satış rakamının 61.978,05 TL olduğu, davalının ise düzenlemiş olduğu iade faturaları tutarının 14.409,04 TL olduğu, bu faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, dolayısıyla toplam alacaktan mahsubunun gerektiği, diğer yandan davalı tarafından ibraz edilen tahsilat makbuzlarına göre, yapılan ödeme tutarının 47.200,00 TL olduğu, Kasım 2013 tarihli davalı BA formu ile davalının davacıdan almış olduğu 11 adet faturayı beyan ettiğini, dolayısıyla mal almadığını iddia ettiği 466,45 TL tutarındaki faturayı da beyan ettiğinin tespit edildiği, sonuç itibariyle davacının davalıya 61.978,05 TL tutarında mal sattığı, karşılığında 47.200,00 TL ödeme yapıldığı, ayrıca 14.409,04 TL tutarında iade faturası ve fiyat farkı faturası düzenlendiği, bu ödemeler ile faturaların davacı kayıtlarıyla sabit olduğu üzere davacının kabulünde sayılarak alacaktan mahsubu gerektiği, toplam alacaktan mahsup edildiğinde davacının davalıdan 369,01 TL alacaklı olduğu, açıklanan sebeplerle ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin yerinde görülmeyen istinaf istemlerinin ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı yönden alınması gereken 54,40 TL maktu istinaf harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davacıdan alınarak hazineye irat kaydına, 3- Davalı yönden alınması gereken 54,40 TL maktu istinaf harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 23,00 TL eksik harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına, 4- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 5- İstinaf yargılama giderleri olarak; a) Davacı avansından kullanıldığı anlaşılan; 34,50 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 17,25 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye giderin üzerinde bırakılmasına, b) Davalı avansından kullanıldığı anlaşılan; 28,00 TL (posta-teb-müz) masrafının 1/2 oranında 14,00 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye giderin üzerinde bırakılmasına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333 maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 13/11/2020