Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1157 E. 2022/761 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1157
KARAR NO: 2022/761
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/03/2018
NUMARASI: 2014/718 E. – 2018/208 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafça müvekkili hakkında … Mega Center Şubesinin … nolu hesabına ait … çek nolu 15.11.2013 tarihli 4.000,00 TL ve … çek nolu 07.12.2013 tarih ve 8.000,00 TL bedelli iki adet çek yönünden İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatılmış olduğunu, sözkonusu çeklerde keşideci bölümüne atılan imzaların müvekkiline ait olmadığını, icra takip dosyasında bulunan çek suretleri incelendiğinde, her iki çekteki imzaların birbirinden farklı olup, müvekkiline ait imzalar ile benzerlik dahi göstermediğini, müvekkilinin davalı taraf ile görüşmelerde bulunarak imzaların kendisine ait olmadığını bildirmiş olduğunu, ancak bu görüşmelerden bir sonuç alınamamış olduğunu belirterek, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitine icra takibinin haksız ve kötü niyetli olması nedeniyle %40 dan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacıyı doğrudan tanımadığını, davaya konu çekleri … Firması’nın sahibi …’dan almış olduklarını, davacının ciranta ile ilgili hiçbir iddia ve beyanının bulunmadığını, davacının dava konusu çeklerle ilgili olarak hiç bir beyan ya da şikayeti olmadığını, çeklerin vade tarihinin ve takibin kesinleşmesinin üzerinden yaklaşık 7 ay geçtikten sonra davanın açılmış olduğunu, çeklerin incelenmesi neticesinde konunun daha açık olarak anlışılacağını belirterek, haksız ve dayanaksız ve kötü niyetli davanın reddi ile davacının %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Detaylı., gerekçeli, dosya kapsamı ile uyumlu, denetime açık olan davalının takip konusu ettiği davaya konu çekteki imzaların bilirkişi tarafından sunulan raporda, davacın eli ürünü olmadığı anlaşıldığından mutlak def’i niteliğinde olan bu def’inin davalı tarafça aksinin iddia edilmiş olmasına rağmen çürütülemediği, zira davalı tarafça dile getirilen benzer imzaları içerir çeklerin davacı tarafça daha önce ödendiğine dair herhangi bir delil dosyaya sunamadığı, buna göre de davacının piyasada kendisine ait olmasa da dahi kendisi adına düzenlenmiş aynı mahiyette çekleri ödediğine dair intiba oluşturduğuna ilişkin bir delil de ibraz edememiş olduğundan ve imzanın davacıya ait olmadığı da sabit olduğundan davacının 15/11/2013 tarihli 4.000,00 TL ve 07/12/2013 tarihli 8.000,00 TL lik her iki çekten dolayı da davalıya borçlu olmadığının tespitine karar,” vermek gerekmiştir. Davacı tarafça her ne kadar davası kabul edilmiş olmasından dolayı tazminat talebinde bulunmuş ise de; davalı tarafın açıkça kötü niyetli olduğunu ispatlar herhangi bir belge, delil sunamadığı, aksine aralarında doğrudan ilişki bulunmadığı, davalının çeki lehtar …’dan ciro yolu ile aldığı, bu nedenle de tazminat şartlarının oluşmadığına kanaat getirilmiş ve davacının bu yöndeki talebinin reddine karar verimiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.” şeklinde gerekçeyle davanın kabulüne, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Bilirkişi raporuyla sabit olduğu üzere, çekler üzerindeki imzaların birbirinden farklı olduğunu, buna rağmen çeklerin icra takibine konu edilmiş olmasının kötüniyeti gösterdiğini, bu nedenle tazminat talebinin reddine karar verilmiş olmasının hakkaniyete aykırı olduğunu beyan ederek Mahkemece verilen kararın bu yönden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı ile ciranta ( Dava ihbar olunan … ) arasındaki ilişkinin tam olarak ortaya çıkarılması gerektiğini, bunun için de davacı ile, ihbar olunan …’ın, her ikisinin de, Küçükçekmece Esnaf ve Sanatkarları Kredi Kefalet Kooperatifinden birbirlerine kefil olmak suretiyle aldıkları araçlar ile ilgili tüm Kredi belgelerinin istenmesini ve bunlar üzerinde de inceleme yaptırılmasını talep ettikleri halde, Yerel Mahkemece bu hususun tamamlanmadan, davacının Kredi evrakları gelmeden karar verildiğini, kararın bu nedenle eksik inceleme ile verildiğini, Ayrıca Yerel Mahkemeden, davacı tarafından daha önce keşide edilen ve banka tarafından ödenen veya ödenmeyen çeklerdeki imzaların da incelenmesini talep ettiklerini, Mahkemece, … Şubesine, bu talep ile ilgili, 17.02.2015 tarihinde müzekkere yazıldığını, fakat Bankanın diğer çekleri göndermediğini, dosyanın bu haliyle bilirkişiye verildiğini, bilirkişi raporunda belirtilen “Mukayese Belgeler” arasında istenen diğer çeklerin inceleme aşamasında olmadığının görüldüğünü, Mahkemenin bu eksikliği gidermeden rapor alması nedeniyle, kararın eksik incelemeye dayalı olduğunu, Davacının bu davayı, aracın icradan satışına ilişkin tebligatı aldıktan sonra açtığını, Davacının çeklerle ilgili hiçbir beyan ya da şikayetinin olmadığını, davacının çeklerdeki imzanın kendisine ait olmadığı iddiası karşısında, söz konusu çeklerin kaybedilmiş, ya da çalınmış, ya da rızası dışında elinden çıkmış olduğu şeklinde bir olayın da gerçekleşmiş olması gerektiğini, davacının, çeklerle ilgili ne çalıştığı Bankaya, ne Emniyet birimlerine, ne de Cumhuriyet Savcılığına çekleri kaybettiğine, ya da çalınmış olduklarına dair herhangi bir şikayet veya bildiriminin olmadığını, Çeklerin Bankaya ibrazında da, çeklerin arkasına, Bankanın ödemekle yükümlü olduğu meblağın ödenebileceği, fakat takas sisteminden tahsile verildiği için ödenemediği şerhi verildiğini, yani davacının Bankaya herhangi bir bildirimde bulunmadığını, Davacının ciranta ile ilgili de hiçbir iddia ve beyanının olmadığını, davacının, çekleri müvekkiline ciro eden ilk ciranta olan …’ın eline bu çeklerin nasıl geçmiş olabileceği konusunda hiçbir açıklama ve beyanda bulunmadığını, hatta çekleri ciro eden … hakkında dava bile açmadığını, bu durumun davacının kötü niyetinin bir başka kanıtı olduğunu, Davanın ciranta …’ın Mahkemenin 02.02.2017 tarihli duruşmasında ; “…” firmasının sahibi olduğunu, fakat resmi kayıtta böyle olmasına rağmen, bütün işlerin babası tarafından yapıldığını, dava konusu çeklerin de babası tarafından imzalanmış olabileceğini….” şeklindeki beyanının, davacı ve ciranta “…” firması arasında danışıklı işlem olduğunu, tarafların müvekkili dolandırmak konusunda anlaşarak hareket ettiklerini, davacının davasının kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, Çeklerdeki imza ile, mukayese belgelerdeki imzalara çıplak gözle bakıldığında bile, imzanın davacı imzası ile son derece benzerlik gösterdiğini, çok başarılı bir taklit yapıldığını, davacının imzasının bu kadar iyi taklit edilebilmesi için, onunla yakından ilgisi olan birisi tarafından atılmış olması gerektiğini, Kötüniyetin hukuk düzeni tarafından korunmaması gerektiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine konu edilen, … Mega Center Şubesinin … nolu hesabına ait … nolu 15.11.2013 tarihli 4.000,00 TL ve … nolu 07.12.2013 tarih ve 8.000,00 TL bedelli iki adet çek nedeniyle davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine ilişkin menfi tespit davası olup, davacı çekler üzerindeki imzaların kendisine ait olmadığını iddia etmiştir. Dosyaya sunulan denetime elverişli bilirkişi raporuna göre, davacı keşideciye atfen atılı imzaların davacının eli ürünü olmadığının belirtildiği, Mahkemece kabulün bu yönde olduğu, varılan kabulde bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Dava ve takip konusu çeklerde davacı keşideci, ihbar olunan … lehdar, davalı ise bir çekte ciro silsilesiyle çeki devralan son hamilden önceki ciranta, diğer çekte ise son hamildir. İmzada sahtecilik mutlak defilerden olup herkese karşı ileri sürülebilecektir. Çekler üzerindeki imzaların davacıya ait olmamasına göre, davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Zira aksi yönde bir delil ve belgeye rastlanmamıştır. Tarafların dava konusu çeklerin düzenlenmesine kaynaklık eden ilişkinin tarafları olmadığı, bu nedenle davalının çeklerdeki imzanın sahte olduğunu bilebilecek durumda olmadığı, davalının kötüniyetle takip başlattığına dair dosyaya yansıyan bir bilgi, belge ve delilin bulunmadığı dikkate alınarak, kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/03/2018 tarih ve 2014/718 E., 2018/208 K. sayılı kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 819,72 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 205,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 613,82 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022