Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1154 E. 2022/987 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1154 Esas
KARAR NO: 2022/987
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/04/2018
NUMARASI: 2014/726 E. – 2018/347 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davalının davacıya borçlandığını; bu alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını, takibe itiraz edilmesi üzerine de, itirazın iptali davası açıldığını, bu dava sonucunda davalının davacıya borçlu olduğunun tespit edildiğini, davalının, davacıya borçlu olduğunun tespit edilmesi üzerine, kararın icrasına engel olmak amacıyla hukuku ve kanunu dolanarak, davacı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında haksız ve mesnetsiz icra takibi başlattığını, bu takipten gönderilen tebligatın davacının takipten habersiz kalacağı biçimde kesinleştirildiğini, bu dosya üzerinden davacının, davalıdan Beykoz icra müdürlüğünün … sayılı dosyasındaki alacağına haciz konulduğunu, davacının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında takip konusu yapılan ve borcun kaynağı yapılan çekler ile ilgisinin bulunmadığını, ayrıca takipte istenilen faizin de fahiş olduğunu; bu sebeplerle, davacı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötü niyetli icra takibi başlattığından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı şirketin tüzel kişiliğinin bulunmadığını davacı tarafından davalıya vadesinde ödenmek üzere verilen çeklerin ödenmediğini, bu çeklerin, davalı tarafından meşru hamillere ödendiğini, bu alacaktan doğan alacağın tahsili için başlatılan takibin usulüne uygun kesinleştirildiğini; davacının, takip konusu çekleri ticari ilişki sebebiyle değil şahsi borcu olarak verdiğini, davacı tarafın, taraflar arasındaki alacak borç takasını imkansız kılmak için alacaklı olduğu icra takiplerine konu alacaklarını dava dışı 3. şahıslara temlik ettiğini davacının faiz itirazının da yersiz olduğunu; bu sebeplerle, davanın reddine karar verilmesinini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişi kurulundan alınan denetime elverişli rapor içeriğine göre; davacı şirketin inceleme sunulan ticari defterlerinde; icra takibi dayanak yapılan ve davaya konu çeklerin kaydının bulunmadığı; davalı yan cevap dilekçesinde; takibe dayanak yapılan çeklerin, davalı tarafından borcuna karşılık davacıya verildiğini; davacıya verilen çeklerin vadeleri geldiğinde bedellerinin davacının vermiş olduğu meşru hamillere ödendiğini; fakat, davacının bu çek bedellerini davalıya ödemediğini savunduğu; bilindiği üzere; çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ödenmesine yönelik verildiğinin kabulünün gerekeceği; hal böyle olunca, anılan çeklerin, davacıya borç olarak verildiğini iddia eden davalı yanın, bu iddiasını usulüne uygun HMK. 200. maddesi uyarınca yazılı delille ispat etmesinin gerektiği; bu kapsamda, [dava konusu (2) çek hariç] çeklerle ilgili olarak taraflar arasındaki davalı lehine bir alacak hakkı doğuran hukuki ilişkinin varlığı ispat edilemediği; ayrıca, Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/128 esas, 2012/1104 karar sayılı dava dosyası içeriği dikkate alındığında; davacı şirketin, davalıdan alacaklı bulunduğu; bu davanın 10/02/2009 tarihinde açıldığı; takibe konu edilen dava konusu çeklerin [dava konusu, davanın reddine karar verilen 2 çek hariç] keşide tarihlerinin bu tarihten öncesine ait bulunduğu bu davada, verilen kararın, temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/05/2013 tarih ve E. 013/3151 K.2013/9406 sayılı kararında da belirtildiği üzere davalının, davacı şirket dışındaki kişilere yaptığı ödemelerin davacının alacağından mahsup edilemeyeceğinin kesin hükümle de saptandığı; kural olarak gerçekte, hukukun tüm alanlarında, uygulama niteliğine sahip olan hakkın kötüye kullanılması, özellikle çelişkili davranış yasağı, buyurucu olması sebebi ile hakim tarafından doğrudan gözetileceği, öğreti ve uygulamada tartışmasız kabul edildiği, davalının, işbu davadaki savunması ile kesinleşen davadaki kesin hükmün çelişkili bulunduğu, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davacı şirketin, takibe dayanak yapılan çeklerden dolayı davalıya karşı borçlu bulunmadığı, dava konusu … seri nolu 15/03/2009 keşide tarihli 1.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 30/03/2008 keşide tarihli 6.000,00 TL çek hakkında muhatap bankalardan gelen yazı cevaplarına göre, bu çeklerin, dava dışı muhatap bankalara, davacı şirket tarafından ibraz edildiği ve bu şirkete ödeme yapıldığı, ciro zinciri dikkate alındığında davalının, iade talebi ile karşılaşacak olan kimse konumunda bulunduğu; bu sebeplerle, ancak, bu duruma ilişkin olarak hatalı değerlendirme yapılarak, bu çeklere yönelik davacının talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verildiği, kural olarak, HMK.m. 298-(2) uyarınca kısa karara uygun gerekçeli karar yazma zorunluluğu bulunduğu, bu sebeplerle, davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu davanın sübut bulduğundan kısmen kabulü ile davalının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında takibe dayanak yaptığı (5) adet çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu … seri nolu 15/03/2009 keşide tarihli 1.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 30/03/2008 keşide tarihli 6.000,00 TL çek hakkında fazlaya ilişkin istemin reddine, davacı aleyhindeki takipte haksız bulunduğu ancak davalı tarafından kötüniyetli bulunmadığından yasal koşulları mevcut olmadığından davacı yararına İİK.nun 72/5. maddesi uyarınca tazminata hükmolunmasına yer olmadığına,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; “1- Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan çeklerin bir kısmından müvekkilin borçlu olmadığının tespitine, ancak, dava konusu … seri nolu 15/03/2009 keşide tarihli 1.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 30/03/2008 tarihli 6.000,00 TL bedelli çek hakkında fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiğini, ancak, Yerel Mahkemenin davanın reddine karar verilen çekler yönünden verilen kararın hatalı olduğunu, bu hususun, yerel mahkeme tarafından gerekçeli kararında da kabul edildiğini, fakat gerekçeli kararın kısa karara uygun şekilde yazılması zorunluluğu bulunduğundan hatanın düzeltilemediğini, 2- Ayrıca, yargılama devam ederken aşamalarda sundukları dilekçelerde de belirttikleri üzere dava konusu takibe dayanak teşkil eden dönemi de kapsayacak şekilde İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/128 Esas ve 2012/1104 Karar Sayılın ilamı ile de davalının müvekkiline borçlu olduğunun tespit edildiğini, söz konusu ilamın, çekleri de kapsayan dönemi içine aldığından kesin hüküm sebebiyle de davanın kabulü ile müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken davanın kısmen kabulünün yerinde olmadığını, 3- Yerel mahkemece, hatalı olarak davalı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmediğini, oysa, davalı tarafın, takip konusu yaptığı çeklerin müvekkili şirket ile ilgisi olmadığını bilecek durumda olduğunu, davalının, müvekkili ile ilgisi olmayan çekleri takip konusu yaparak müvekkilinin haciz tehdidi ile karşı karşıya gelmesine sebep olduğunu, ayrıca, davalı taraf söz konusu takibi yaparak müvekkilinin davalı aleyhine başlatmış olduğu icra takibini de sonuçsuz bırakmak amacıyla Beykoz İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2016/428 Esas sayılı dosyası ile takas mahsup talebinde bulunduğunu, müvekkilin bu şekilde davalı tarafça kasıtlı olarak mağdur edildiğini bu sebeplerle, kötü niyeli davalı aleyhine İİK. madde 72/5. uyarınca tazminata hükmedilmesini ve bu sebeplerle, istinaf başvurusunun kabulüne, davanın tümden reddine ve davalı alacaklı kötü niyetle icra takibi başlattığından dolayı alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini,” talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişki neticesinde davalının davacıya borçlandığını. bu alacağın tahsili için icra takibi yapıldığını, takibe itiraz edilmesi üzerine de, itirazın iptali davası açıldığını bu dava sonucunda davalının davacıya borçlu olduğunun tespit edildiğini, davalının, davacıya borçlu olduğunun tespit edilmesi üzerine, kararın icrasına engel olmak amacıyla hukuku ve kanunu dolanarak, davacı hakkında İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasında haksız ve mesnetsiz icra takibi başlattığını, bu takipten gönderilen tebligatın davacının takipten habersiz kalacağı biçimde kesinleştirildiğini, bu dosya üzerinden davacının, davalıdan Beykoz icra müdürlüğünün 2009/12 sayılı dosyasındaki alacağına haciz konulduğunu, davacının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyasında takip konusu yapılan ve borcun kaynağı yapılan çekler ile ilgisinin bulunmadığını, ayrıca takipte istenilen faizin de fahiş olduğunu, bu sebeplerle, davacı aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında davalıya borçlu olmadığının tespitine ve davalının kötü niyetli icra takibi başlattığından dolayı %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili, davacı şirketin tüzel kişiliğinin bulunmadığını, davalı tarafından davacıya vadesinde ödenmek üzere verilen çeklerin ödenmediğini, bu çeklerin, davalı tarafından meşru hamillere ödendiğini, bu alacaktan doğan alacağın tahsili için başlatılan takibin usulüne uygun kesinleştirildiğini, davacının, takip konusu çekleri ticari ilişki sebebiyle değil şahsi borcu olarak verdiğini, davacı tarafın, taraflar arasındaki alacak borç takasını imkansız kılmak için alacaklı olduğu icra takiplerine konu alacaklarını dava dışı 3. şahıslara temlik ettiğini, davacının faiz itirazının da yersiz olduğunu, bu sebeplerle, davanın reddine karar verilmesi talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne, davalının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında takibe dayanak yaptığı (5) adet çekten dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine, dava konusu … seri nolu 15/03/2009 keşide tarihli 1.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 30/03/2008 keşide tarihli 6.000,00 TL çek hakkında fazlaya ilişkin istemin reddine, yasal koşulları mevcut olmadığından davacı yararına 2004 Sayılı İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca tazminata hükmolunmasına yer olmadığına karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Davalı tarafça davalı aleyhinde, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, borçlu firmaya borç olarak verilen müşteri çekleri bedelleri açıklamasıyla 25.000,00 TL asıl alacak, 21.545,93 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 46.545,93 TL’nin fer’ileriyle birlikte tahsiline yönelik genel haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, takibin kesinleştiği, davacı vekilince bu dosyadaki borçtan sorumlu olmadığının tespitini talep ettiği anlaşılmaktadır. Çek bir ödeme vasıtası olup mevcut bir borcun ödenmesine yönelik verildiğinin kabulü gerekir. Bunun tersinin ispat yükü iddia edene düşer. Somut olayda dava konusu çeklerin, davacıya borç olarak verildiğini iddia eden davalının, bu iddiasını usulüne uygun 6100 Sayılı HMK’nın 200. maddesi uyarınca yazılı delille ispat etmesi gerekir. Dosya kapsamında bu çeklerle ilgili olarak taraflar arasındaki davalı lehine bir alacak hakkı doğuran hukuki ilişkinin varlığının kesin delille ispat edilemediği gibi, taraflar arasında görülen Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/128 esas, 2012/1104 karar sayılı dava dosyası içeriği dikkate alındığında, davacı şirketin, davalıdan alacaklı bulunduğu, bu davanın 10/02/2009 tarihinde açıldığı, takibe konu edilen dava konusu çeklerin, ( … seri nolu 15/03/2009 keşide tarihli 1.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 30/03/2008 keşide tarihli 6.000,00 TL çek hariç) keşide tarihlerinin bu tarihten öncesine ait bulunduğu, bu davada, mahkemece asıl alacak yönünden davanın kabulüne, işlemiş faiz yönünden reddine dair verilen kararın, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 22/05/2013 tarih ve E:2013/3151 K:2013/9406 sayılı onama kararında da belirtildiği üzere davalının, davacı şirket dışındaki kişilere yaptığı ödemelerin davacının alacağından mahsup edilemeyeceğinin saptandığı, böylelikle, dava konusu çeklerin davacıya borç olarak verildiğinin davalı tarafça kesin delille kanıtlanamadığı, bu sebeple davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüyle … seri nolu 15/03/2009 keşide tarihli 1.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 30/03/2008 keşide tarihli 6.000,00 TL çek yönünden reddine karar verilmesi, mahkemeninde kararının gerekçesinde açıkladığı ve kabul ettiği üzere hatalı olduğu, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunun kabulü gerektiği anlaşılmaktadır. Davacı taraf ayrıca 2004 Sayılı İİK’nın 72. maddesi gereğince kötü niyet tazminatı talep etmiş, mahkemece davalının icra takibi başlatmasında kötü niyetli olduğu kanıtlanamadığından talebin reddine karar verilmiştir. 2004 Sayılı İİK’nın 72/5. maddesinde; “Dava borçlu lehine hükme bağlanırsa derhal takip durur. İlamın kesinleşmesi üzerine münderecatına göre ve ayrıca hükme hacet kalmadan icra kısmen veya tamamen eski hale iade edilir. Borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötü niyetli olduğu anlaşılırsa, talebi üzerine, borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararında alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar, haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın % 20’sinden aşağı olamaz.” düzenlemesi nazara alındığında, 2004 Sayılı İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca alacaklının tazminata mahkum edilebilmesi için, takip başlattığında kötü niyetli olması gerekip, kötü niyetin varlığını kanıtlamak davacı tarafa aittir. Somut olayda, davalı tarafın alacaklı olduğu zannıyla icra takibi başlatmasının yasal hak arayışını aşar mahiyette kötü niyetli olarak gerçekleştirilen bir işlem olduğunun davacı tarafça somut delillerle kanıtlanamadığı, zira Kadıköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2009/128 esas, 2012/1104 karar sayılı dava dosyasının direkt olarak bu çeklerle ilgisinin bulunmadığı, bu sebeple davacı vekilinin bu yöndeki başvurusunda haklı olmadığı anlaşılmaktadır. Sonuç olarak yukarıda açıklandığı üzere davanın tüm çeklerden dolayı davacının borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulüyle … seri nolu 15/03/2009 keşide tarihli 1.000,00 TL bedelli ve … seri nolu 30/03/2008 keşide tarihli 6.000,00 TL çek yönünden reddine karar verilmesi hatalı olduğundan, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüyle 6100 Sayılı HMK’nın 352/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden resen davacının İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan çeklerin tamamı yönünden borçlu olmadığının tespitine, davacının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesİnin 03/04/2018 tarih, 2014/726 E., 2018/347 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacının davalı lehine açtığı menfi tespit davasının KABULÜ ile; İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında takip konusu yapılan çeklerin tamamı yönünden borçlu olmadığının tespitine, 4- Davacının kötü niyet tazminat talebinin yasal koşullar oluşmadığından reddine, 5- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.707,75 TL nispi karar harcından peşin alınan 426,95 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.280,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 5/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 25,20 TL başvurma harcı, 426,95 peşin harç, 3,80 TL vekalet harcı, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti, 181,80 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.237,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 6/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 62,30 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 160,40 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022