Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1152 E. 2022/1035 K. 14.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1152
KARAR NO: 2022/1035
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/09/2018
NUMARASI: 2018/509 E. 2018/818 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı tarafından başlatılan Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına konu, müvekkili tarafından davalıya verilen senedin … tarafından üstlenilerek araç devrinin yapıldığını, senede konu borcun ödenmesi sebebiyle, takibe konu senedin maddi ve hukuki bir hükmü kalmadığından, başlatılan takibin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin söz konusu senede ilişkin borcunun kalmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Aracın alımının senetten önce yapıldığını, aracı 6.500 TL’ye aldığını, davacı tarafa ait işlemlerin yapılması üzerine anlaştıklarını ve akabinde dava konusu senedin alındığını, senedin araçla ilgisinin olmadığını, davacı tarafın borçtan kurtulmaya çalıştığını, kötü niyetli olmadığını, davacının edimini yerine getirmediğini belirterek davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Dosya kapsamı, davacı ve davalı tarafın beyanları, tarafların sunmuş oldukları delil ve icra dosyası birlikte değerlendirildiğinde, hukukumuzda çek ve senetlerin sebepten mücerret olduğu, ödeme iddiasında bulunan davacının bu iddiasını, senet ile alacak iddiası bulunduğundan, senet ile yada geçerli yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği, Davacı tarafın araç devir ve satışı ile ödeme iddiasında bulunduğu, ancak senet vade tarihi ile arabanın celp edilen satış tarihi arasında 6 ay gibi bir sürenin olması dikkate alınarak iş bu ödeme iddiasının kabul edilmediği, dosya kapsamında başka delil sunamamış olması sebebiyle davacı tarafın ödeme iddiasını ispat edemediğinden, davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Müvekkilinin söz konusu senedi sonraki dönemde yapacakları ve aralarında süre gelen inşaat işlerine teminat olması amacıyla verdiğini, senedin, davalı tarafından icraya konulmadan önce 2016 yılı Temmuz ayında ifaya karşı edim yerine getirilmek suretiyle ödendiğini, ifa yerine edim olarak … plakalı aracın davalı tarafa devrinin sağlandığını ve bu hususun emniyetten gelen müzekkere cevabında da (tarih ve kişi olarak) açıkca gözüktüğünü, 07/09/2018 tarihli celsedeki; “vade tarihi 15/02/2016’dır, 05/08/2016 arabanın satış tarihidir. İnşaat işi bu aracın satışından sonra yapılmıştır” şeklindeki davalı vekilinin bu kabulünün delil başlangıcı olduğunun kabulü ile tanıkların dinlenmesi gerektiğini, Yargıtay’ın istikrarlı kararlarında ve hukuki dinlenilme hakkının temelinde de davacı ve davalı tarafça celbi talep edilen tüm bilgi ve belgelerin getirilmesi ve çelişmeli yargılamanın yapılması, sonucunda karar verilmesi, aksi halde hukuki dinlenilme hakkının yerine getirilmemiş olacağının ifade edildiğini, mahkemece eksik inceleme yapılması ve tanık dinletme taleplerinin dikkate alınmaması sebebiyle, kararın hukuka ve usule aykırı olduğunu, 6100 sayılı HMK 199. maddesinde “Uyuşmazlık konusu vakıaları ispata elverişli yazılı veya basılı metin, senet, çizim, plan, kroki, fotoğraf, film, görüntü veya ses kaydı gibi veriler ile elektronik ortamdaki veriler ve bunlara benzer bilgi taşıyıcıları bu Kanuna göre belgedir.” düzenlemesi bulunduğunu, söz konusu araç satışının noter aracılığı ile yapılmış olması ve yazılan müzekkereye verilen cevapta da aracın satış tarihi açıkça gözüktüğünden, davalı vekilince bu durumun celsede kabul edilmiş olmasına rağmen, araç satış tarihi göz ardı edilerek ve başkaca bir araştırmaya gerek duyulmaksızın eksik inceleme sonucu karar verildiğinden, belirtilen ve re’sen gözetilecek sebeplerle kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili ek istinaf dilekçesi ile; Mahkemenin vermiş olduğu gerekçeli kararda senedin vadesi ile araç satışı arasında 6 ay olması sebebiyle ödeme iddiasının kabul edilmediği belirtilmesine rağmen, tanık dinletme taleplerinin hangi gerekçe/gerekçeler ile reddedildiğine değinilmediğini, ödeme iddiasını ispat etmeye yarar başkaca belge veya delil sunamadıklarının belirtildiğini ve sonrasında davanın reddedildiğini, mahkemenin tanık dinletme ve delilleri sunma için süre vermediği halde, delil sunulmadığı için davayı reddettiğinden kararın çelişkili olduğunu, Davalı vekilinin “vade tarihi 15/02/2016’dır, 05/08/2016 arabanın satış tarihidir,” şeklindeki beyanının gerekçeli karar yazılırken gözardı edildiğini, açıkca kabul mevcut olduğu halde mahkeme dikkate almadığından, eksik inceleme ile karar verildiğinden, kararın iptaline karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davacı vekili istinaf yasa yoluna başvurmuştur. Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, keşidecisi … lehtarı … olan, 15/01/2016 tanzim, 15/02/2016 vade tarihli 14.000,00 TL tutarlı bonodan dolayı … tarafından, … aleyhine kambiyo senetlerine mahsus yolla takip başlatıldığı tespit edilmiştir. Davacı taraf dava dilekçesinde; “…Müvekkil davalıya vermiş olduğu senede konu borcunu davalıya ödemiştir. Müvekkil bu kapsamda dava dışı 3. Şahıs olan …’ta olan alacağına karşılık …’ın mülkiyetinde bulunan … plakalı … marka aracın davalıya devrini sağlayarak bu şekilde davalıya olan borcunu ödemiştir” şeklindeki beyanı ile senedin ödenme şeklini belirtmiştir. Davacı vekilinin 07/09/2018 tarihli oturumda; “….senedin bedelinin kendileri tarafından ödendiğini, ödemenin dava dışı …’tan olan alacağına karşılık bu şahsın mülkiyetinde bulunan … plakalı aracın davalıya devrini sağlayarak borcun ödendiğini” beyan ettiği tespit edilmiştir. Davalı vekilinin: “Vekaletnamemizi ibraz ettik, kabulüne karar verilsin, cevap dilekçesi ortaya koymaktadır, iddia edilen hususlar hukuken geçersizdir, kambiyo senediyle araç devrinin hiçbir alakası yoktur, vade tarihi 15/02/2016’dır, 05/08/2016 arabanın satış tarihidir, inşaat işi bu aracın satışından sonra yapılmıştır, böyle bir alacağı varsa sebep senedi imzalayıp versin, 6 ay sonra olacak inşaattan dolayı böyle bir senet verilsin, yazılı belgeyle ispatlanması gerekir, tanık dinlenemez, muvafakatimiz yoktur, davanın reddini talep ediyoruz” şeklinde beyanda bulunduğu, davacı tarafın iddiasının aksine davalı vekilinin kambiyo senedinin araç devri ile ilgisi olmadığını beyanla davacı tarafın iddiasını inkar ettiği tespit edilmiştir. Aracın trafik kaydının, senedin vade tarihinden sonra, 05/08/2016 tarihinde devir edilmiş olması, tek başına yazılı delil başlangıcı niteliği taşımadığından, takip dayanağı alacağın kambiyo vasfını haiz senet olması ve HMK 201. maddedeki senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikteki hukuki işlem HMK 200. maddedeki senetle ispat sınırının altında olsa bile senetle ispat edilmesi gerektiğinden, dosya kapsamına göre davada tanık dinlenmesi mümkün olmadığından, mahkemece tanık dinlenmeden karar verilmesi hukuki dinlenilme hakkının ihlali ve eksik inceleme olarak kabul edilemeyeceğinden, istinaf sebebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davanın 16/12/2017 tarihinde Büyükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açıldığı, 2017/697-324 esas ve karar sayılı yetkisizlik kararı ile gönderildiği Büyükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce 2018/87-51 esas ve karar sayısı ile görevsizlik kararı verildiği, dosyanın Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/805 esasını aldığı, 17/05/2018 tarihli tensip zaptı ile yargılamanın basit usule göre yapılmasına, tarafların gösterdikleri ve toplanmasını istedikleri deliller varsa masrafları kendilerince karşılanmak suretiyle ilgili yerlere yazılar yazılmasına karar verildiği, 27/06/2018 tarihli ön inceleme tensip zaptı ile; dilekçeler aşaması tamamlandığından ön incelemenin 07/09/2018 tarihinde yapılmasına karar verildiği, ön inceleme ve tahkikatın aynı oturumda icra edildiği, davacı vekilinin dava dilekçemizi tekrar ederiz, davalının iddialarını kabul etmiyoruz, aracın devri vadeden sonradır, emniyetten gelen yazı da ortadadır ve tüm delillerimizi sunduk, davamızın kabulüne karar verilsin şeklinde beyanda bulunduğu tespit edilmiştir. HMK 318. maddesi uyarınca basit yargılama usulüne tabi davalarda tarafların dilekçeleri ile birlikte tüm delillerini bildirmek ve ellerinde bulunan delileri eklemek, başka yerden getirtilecek delilleri için gerekli bilgiyi vermek zorunda olup, HMK 320/3. maddesinde; ön inceleme oturumu tamamlandıktan sonra taraf delillerinin incelenmesi için gerekirse tahkikat günü tayin edileceği ve ön inceleme oturumu hariç davanın 2 oturumda tamamlanacağı düzenlenmiştir. Davacı vekili dava dilekçesinde tanık deliline dayanmış ise de, ön inceleme ve tahkikat oturumunda tanık dinletme talebinde bulunmadığı tespit edildiğinden, gerekçeli kararda tanık dinletme isteğinin reddine ilişkin gerekçe bulunmaması yasal düzenlemelere aykırı değildir. Mahkemece gerekçeli kararda; hukukumuzda çek ve senetlerin sebepten mücerret olduğu, senet ile alacak iddiasında bulunulduğundan, ödeme iddiasında bulunan davacının bu iddiasını, senet ile yada geçerli yazılı belge ile ispat etmesi gerektiği belirtilmek suretiyle, tanıkla ispatın mümkün olmadığı ifade edildiğinden, gerekçe bulunmadığına ilişkin istinaf sebebinin yerinde olmadığı, mahkemenin dosya kapsamında başka delil sunamamış olması sebebiyle davacı tarafın ödeme iddiasını ispat edemediği şeklindeki gerekçesinin kendi içinde çelişkili olmadığı tespit edildiğinden, istinaf sebebinin reddi gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/09/2018 tarih ve 2018/509 E. 2018/818 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14/06/2022