Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1146 E. 2022/869 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1146
KARAR NO: 2022/869
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 02/10/2018
NUMARASI: 2017/278 E. – 2018/359 K.
DAVANIN KONUSU: Fikir ve Sanat Sanat Eseri Sahipliğinden Kaynaklanan Haklara Tecavüzün Ref’i, Önlenmesi Ve Tazmini
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin yanında çalışan …’un Fosforlu Zeminli Çini ve Seramik Üretim Yönetimi” ni bulduğunu ve … Ltd. Şti’nin elemanı … Aracılığıyla patent başvurusunda bulunduğunu, 21/04/2015 tarihinde patent başvurularının onaylandığını, … un daha sonra işten ayrılarak davalı şirketi kurduğu, davalı firma tarafından da 12/05/2015 tarihinde patentli ürünleri için başvuruda bulunulduğunu, davalının personeli tarafından Kapadokya da patentli ürünlerinin taklitlerinin satılmaya çalışıldığını, bu konuda Avanos C. Başsavcılığına şikayette bulunmaları üzerine müvekkiline ait patentli ürünlere el konulduğunu, ancak Avanos Sulh Ceza Mahkemesinin 2015/150 D. İş sayılı kararı ile el koyma kararının kaldırıldığını, Avanos Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/4 Değişik İş sayılı dosyası ile davalının ürünlerinin, taklit olduğunun bilirkişi raporu ile ortaya çıktığını, davalının … adlı iş yerinde müvekkilinin patentli ürününün taklitlerini satmaya devam ettiğini, bu durumunda İstanbul 15. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/856 D. İş sayılı dosyası ile tespit ettirildiğini iddia ile, davalının tecavüzünün durdurulmasını, giderilmesini, 1 TL maddi, 1 TL manevi zararın tazminini, davalının adresinde bulunan tecavüz oluşturan üretilen veya ithal edilen ürünleri, üretiminde kullanılan araçların ve patente bağlı bir usulün kullanımını sağlayan araçlara el konulmasını, el konulan araçlara mülkiyet hakkının tanınmasını, tecavüz edenin patent konusu buluşu kullanmakla elde ettiği kazanca ve lisans sözleşmesi yapılmış olsaydı ödemesi davalının ödemesi gereken lisans bedeline göre, yoksun kalınan tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin kendisine ait … başvuru nolu patente dayalı olarak üretim yaptığını, davanın rekabet sebebiyle açılmış olduğundan reddi gerektiğini, davacının Avanos C. Başsavcılığına müracaat ederek müvekkilinin ürünlerine el konulması sonucunda Avanos Sulh Ceza Mahkemesine itiraz ettiklerini, mahkemece el koyma kararının kaldırılmasına karar verildiğini, huzurdaki dava ile Avanos Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/198 Esas sayılı dosyasında görülen davanın aynı olması sebebiyle derdestlik itirazlarının bulunduğunu, müvekkilinin davacının patent hakkına tecavüz oluşturan herhangi bir eyleminin bulunmadığını, patent müracaatına dayalı olarak üretim ve satışını sürdürdüğünü, davanın mahiyeti tarafların durumu nazara alındığında tazminata hükmedilmesinin elverişli olmadığını, tarafların patentlerinin birbirinden farklı olduğunu, davanın konusunun tecavüz tespiti, men’i ve tazminat davası olması sebebiyle iki patentin karşılaştırılmasının mümkün olmadığını, davacının yoksun kalınan kar talebinin neye dayandığının belli olmadığını, davacının tazminat isteme hakkının bulunmadığını beyanla davanın reddini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince; “Davacının patent başvurusu 3.3.2014 tarihinde, davalının ise 12.5.2014 tarihinde olduğu, davacının Avanos Asliye Hukuk mahkemesine 15.6.2015 tarihinde dava açtığı, mahkememizde ise 16.8.2015 tarihinde dava açtığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla yargılama sırasında davalının patenti tescil edilmiş olup, davalının dava tarihinde üretiminin tescile dayalı olduğu anlaşılmış, esas yönünden de davanın reddi gerekliyse de; usuli itirazların eveliyetle incelenmesi gerekli olduğundan, her iki davanın tarafları dava sebebi ve dava dilekçesindeki talepler (tecavüz tespiti, meni-i tazminat) aynı olduğu, HMK’nın 114/ı ve 115. maddeleri gereğince davanın derdestlik sebebiyle reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı şirketin müvekkilinin patentini almış olduğu ürünü kullanmakta kullanmaya da devam etmekte olduğunu, bu patenti İstanbul da bulunan 2 şubesinde ve 3 kişilere satmaya devam ettiğini, bu olayı mahkemece tespit edildiğini ve yeni olaylar hakkında da dava açıldığını, kararın hukuka aykırı olduğunu kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; İstinaf kanun yoluna başvuru dilekçelerinde HMK. m. 342/2’de sayılan hususların bulunması zorunlu iken, anılan fıkranın “e” ve “f” bentlerinde yer alan başvuru sebepleri ve gerekçesi ve talep sonucu kısımları,davacının istinaf başvuru dilekçesinde açık ve net olarak yer almadığını, kararın, usul ve yasaya uygun olduğunu, istinaf kanun yolu başvurusunun tümden reddi ile usul ve yasaya uygun Yerel Mahkeme kararının onanmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Mahkemece davanın derdestlik yönünden usûlden reddine karar verilmiş, karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bir davanın derdest kabul edilebilmesi için, şu üç koşulun birlikte bulunması gerekir. Bunlar, aynı davanın iki kere açılmış olması, birinci davanın görülmekte olması ve birinci dava ile ikinci davanın aynı olmasıdır. Birinci dava ile ikinci davanın aynı olmasından kasıt ise; davanın taraflarının, konusunun (talep sonucunun), sebebinin (davanın dayanağını oluşturan vakıaların) aynı olmasıdır. Mahkemece davanın derdestlik sebebiyle reddine karar verilmiş olup; Patente tecavüz fiilinin aynı zamanda bir haksız fiil teşkil ettiği, dolayısıyla haksız fiil gerçekleştiği sürece, ihlal sayısınca davacı patentinin korunmasında davacının hukuki yararının bulunduğu, ancak istinaf talebinde ihlalin farklı tarihlerde olduğu belirtilmiş ise de, farklı tarihlerde olduğuna dair tespit raporunun ve başkaca delillerin bulunmadığı, dava açılma tarihlerinin yakın olduğu, mevcut delillere göre, ihlalin gerçekleştiği yerlerde açılmış olan davaların aynı vakıalara dayandığı, farklı değerlendirilmesi için başkaca delil bulunmaması sebebiyle derdestlik şartının somut davada gerçekleştiğinin kabul edilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 1. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 02/10/2018 tarih ve 2017/278 E., 2018/359 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 23/05/2022