Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1144 E. 2022/821 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1144
KARAR NO: 2022/821
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2017/422 E. – 2018/443 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Ödünç Verme Sözleş. Kayna.)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile … A.Ş arasında faktoring sözleşmesi akdedilerek … Ltd Şti den fatura ile doğan 16/08/2016 tarihli alacak davalı şirkete Faktoring ile temlik edildiğini ve temlik edilen 302.205 TL alacakla ilgili fatura kesilen şirketten ciro yolu ile alınan ve teminat olarak vekil eden şirket tarafından muhatap şirkete 24/11/2016 tarihli 100.000 USD meblağlı bir adet müşteri çeki teslim edildiğini, muhatap şirketçe temlik konusu alacağa temlik tarihinde vade farkı uygulanarak 27.679,48 TL kesinti ile vekil eden şirkete 29/08/2016 tarihinde toplam 274.252,52 TL havale edildiğini, teslim edilen teminat çekinin 24/11/2016 tarihinde TCMB kur karşılığı 1 USD 3.41 TL olup bozma değeri 341.000 TL olduğunu, temlik tarihinde 16/08/2016 ise 1 USD 2.93 olduğunu, dolayısıyla alacağın davalı şirkete temlik tarihindeki kur ile alacağın temliki karşılığı davalı şirkete tevdi edilen teminat çekinin tahsil tarihindeki kur farkı 1 USD/TL 0,48 TL olduğunu, 100.000 USD için 48.000 TL sine tekabül ettiğini, alacağın teminat olan çekin vade tarihindeki kur farkını vekil eden şirke ödemesi gerektiğini, kur farkının doğurduğu sebepsiz iktisap edilen 48.000 TL davalı şirket hesaplarına ödeneceği yolunda Bursa müşteri temsilcisi …’ın beyanının aksine ödeme yapılmadığını, ihtarı takiben Yasa, Faktoring Yönetmeliği ve diğer mevzuat uyarınca ihtarı müteakip 3 gün içinde ödeme yapılması, aksi taktirde icra takibinde bulunulacağı, haksız itiraz halinde inkar tazminatı talep edileceği, yargı giderlerinin talep edileceği, Bakanlık SPK ve ilgili kurumlar ve vergisel yönden de idari müracaatların hazırlanacağı, Bursa … Noterliğinin … yevmiye nolu 01/12/2016 tarihli ihtarnameyle davalı şirkete ihtar olunduğunu, ihtara Beyoğlu … Noterlik … yevmiye sayılı, 16/12/2016 tarihte verilen cevapta taleplerinin reddedildiğini, bu sebeplerle borçlunun Factoring ilişkisinde müşterisine vade farkını baştan keserek temlik almış olduğu alacakta, teminat olarak aldığı çekin ödenmesi sonucu müşterisi lehine oluşmuş olan 48.000 TL’sine dair alacakla ilgili olarak aleyhine icra edilen icra takibine yaptığı itirazın iptaline, borçlunun takip konusu borcu takip dosyasında belirtilen %10,5 faiziyle ödemeye ve takip konusu alacağın likit oluşu dikkate alınarak %20 sinden az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davacı arasında 29/08/2016 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığını, çerçeve sözleşme niteliğinde olan bu sözleşmeye göre davacı, vadeli alacaklarını alacak bildirim formu doldurmak suretiyle müvekkiline devredeceği, böylelikle vadeli alacaklarını vade tarihini beklemeden nakde çevirerek kendisine nakit finansman sağlayacağını, davacı şirket 16/08/2016 tarihinde akaryakıt satımından kaynaklı olarak dava dışı … Tic Ltd Şti … numaralı ve 302.205,00 TL tutarlı fatura kestiğini, davacı şirket 302.205,00 Tl tutarlı bu alacağına karşılık dava dışı …Ltd Şti tarafından ciro edilen … Bankası Çankaya, İzmir Şubesine ait 24/11/2016 tarihli … seri numaralı 100.000 USD tutarlı çeki aldığını, alacağını devreden davacının, gerek taraflar arasında imzalanan faktoring sözleşmesi gerekse 6098 Sayılı TBK 190.maddesi gereğince alacağın ödeme aracı olan dava dışı …Ltd Şti den aldığı 100.000 USD bedelli çeki müvekkiline teslim ettiğini, alacağı temellük alan müvekkilinin ise, ilgili çeki vade tarihinde, dava dışı üçüncü kişiden tahsil etiğini, davacı tarafın, işbu haksız ve mesnetsiz davasında, alacağın temliki hükümleri kapsamında müvekkiline devredilen alacağın tahsili sebebiyle iktisap edilen kur farkı tutarının sebepsiz zenginleşme hükümleri kapsamında iadesini talep ettiğini, alacağını müvekkiline devreden davacı şirketin, bu işlem sebebiyle müvekkilinden 274.525,52 Tl ödeme tahsil ettiğini, alacağın vadesi geldiğinde tahsil edilememesi riskini de üstlenerek davacı şirkete 274.525,52 TL ödeme yapan müvekkilinin, vade tarihinde yapmış olduğu tahsilat sebebiyle, davacı şirketin fakirleştiğinin söylenemeyeceğini, taraflar arasında imzalanan faktoring sözleşmesinin 23.maddesiyle davacı şirketin kur farkı talebinde bulunamayacağınında açıkça hükme bağlandığını, bu sebeplerle davanın reddini, icra inkar tazminat talebinin reddini, takibinde haksız ve kötü niyetli olan davacı aleyhine takip konusu alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İddia, savunma, emsal nitelikteki Yargıtay içtihatları ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; davanın faktoring sözleşmesinden kaynaklı alacağın takibinde itirazın iptaline ilişkin olduğu, davacı tarafından davalı aleyhine 48.000TL asıl alacak, 560 TL asıl alacağın vadelerden itibaren değişen oranlarda işlemiş avanz faiz olmak üzere toplam 48.560 TL alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından yasal 7 günlük süre içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, yasal bir yıllık süre içerisinde İİK 67 maddesine göre itirazın iptali davası açıldığı, yukarıda ki yargıtay kararında da vurgulandığı üzere kur farkından kaynaklı riskin davacı müşterinin üstlendiği ve taraflar arasındaki sözleşmede de kur farkının talep edilemeyeceği yönünde de açık hüküm bulunduğu bu sebeple davacının davasının, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine,” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/422 E. 2018/443 K. Nolu kararının lehimize kaldırılması talepli istinaf dilekçemizdir. Yerel mahkemenin tek bir celsede verdiği davanın reddine dair kararın gerekçesini özetle ‘Yargıtay kararında da vurgulandığı üzere kur farkından kaynaklı riskin davacı müşterinin üstlendiği ve taraflar arasındaki sözleşmede de kur farkının talep edilemeyeceği yönünde de açık hüküm bulunduğu bu sebeple davacının davasının reddi gerekeceği Dayandırmıştır. 1- Davalının bir faktoring şirketi olduğunu, müvekkili şirketten alacağı devraldığı anda yürütülen vade farkını da peşin aldığını, Sözleşmede hüküm olup olmamasına bakılmaksızın kur farkını ödemekle yükümlü olduğunu, aksi bir sözleşmenin, faktoring mevzuatıyla BK’nın genel hükümlerine aykırı olduğunu, üstelik kendilerinin, faktoring yönetmeliği mevzuatı uyarınca ihbar, ihtar yaptıklarını, 2-Yargıtay 19.Hukuk Dairesi’nin ticari teamüllere göre faktoring şirketine yapılan cironun temlik amacından çok garanti amacı ile yapıldığını, (28.03.2008 tarih 2008/2422 E. 2008/3182 K. Sayılı kararı) yine Yargıtay 13.Hukuk Dairesinin 10.10.2014 tarih 2013/29017 E. 2014/30788 K. Nolu kararında Alacak davası-Sebepsiz Zenginleşme Hukuksal sebebi-Dövizdeki Kur Farkından Haksız Kazanç Sağlandığı İddiası- Fakirleşme ile Zenginleşmenin Karşılaştırıldığı rapor alınması zenginleşmenin kapsamının tayini-hükmün bozulduğunun belirtildiğini, 3-Yerel mahkemenin esasa dahi girmeden hiçbir inceleme, araştırma yapmadan tek bir gerekçe ile BK’nın genel hükümleri ve faktoring şirketinin sorumluluğu araştırılmadan hüküm vermiş olduğunu, bu sebeplerle yukarıda arz ve izah edilen sebep ve gerekçeler ve kamu düzeninden olan hususlar da dikkate alınarak yerel mahkemenin usul ve yasaya aykırı kararının istinaf incelemesi yapılarak istinaf talebinin kabulüne,kararın kaldırılmasına, ya da aynı kanunun ilgili maddesine göre esas hakkında yeniden bir karar verilerek davanın kabulüne, yapılan yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı yan üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Davacının, faktoring işlemi kapsamında müvekkilime ödeme aracı olarak tevdii ettiği döviz cinsindeki çekin tahsilatı sırasında meydana gelen kur artışı sebebiyle herhangi bir hak ve alacak talebinde bulunamayacağını bildiğini, nitekim davacının özgür iradesi ve sözleşme serbestisi kapsamında imzaladığı 29.08.2016 tarihli faktoring sözleşmesi uyarınca davacının kur artışından kaynaklanan alacak talebinde bulunamayacağını bilmesi gerektiğini, 2-Üstelik icra takibi öncesinde davacının göndermiş olduğu ihtarnamelere karşı müvekkili şirket tarafından tüm açıklamaların yapıldığını, kendisine sözleşmenin ilgili maddeleri uyarınca kur artışından kaynaklanan herhangi bir alacak talep edemeyeceğinin izah edildiğini, 3-Bu kapsamda davacının icra takibine konu alacağının bulunmadığını bildiğini, buna rağmen haksız ve kötü niyetli olarak müvekkili şirket aleyhine icra takibine giriştiğinin, dolayısıyla %20’den az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, bu sebeplerle istinaf başvurusunun kabulü ile davalı tarafın istinaf başvurusunun reddine, müvekkili lehine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava faktoring sözleşmesi kapsamında devredilen dolar bedelli çekten kaynaklanan kur farkı alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali davasıdır. Dava faktoring sözleşmesi kapsamında devredilen dolar bazlı çekten kaynaklanan kur farkı alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine yapılan itirazın İİK 67 maddesi gereğince iptali davasıdır. İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasında davacı tarafından davalı aleyhine 48.000,00 TL asıl alacak, 560,00 TL asıl alacağın vadelerden itibaren değişen oranlarda işlemiş avans faizi olmak üzere toplam 48.560,00 TL alacağın tahsili için genel haciz yoluyla ilamsız icra takibi yapıldığı, davalı tarafından yasal 7 günlük süre içinde borcun tamamına, faize ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu, anlaşılmıştır. Davacı şirket ile davalı şirket arasında 29.08.2016 tarihinde faktoring sözleşmesi imzalandığı, çerçeve sözleşme niteliğinde olan bu sözleşmeye göre davacının, vadeli alacaklarını, alacak bildirim formu doldurmak suretiyle davalı şirkete devredeceği, böylelikle vadeli alacaklarını vade tarihini beklemeden nakde çevireceği davacı şirketin, 16.08.2016 tarihinde akaryakıt satımından kaynaklı olarak dava dışı … Ltd. Şti.’ne … numaralı ve 302.205 TL tutarlı fatura kestiği, davacı şirketin, 302.205 TL tutarlı bu alacağına karşılık, dava dışı … Tic. Ltd. Şti. tarafından ciro edilen … Bankası Çankaya / İzmir Şubesine ait 24.11.2016 tarihli … seri numaralı 100.000 USD tutarlı çeki aldığı ve davalı şirkete teslim ettiği, böylelikle üçüncü kişiden olan 302.205,00 TL alacağını davalı şirkete temlik ettiği ve bu işlem karşılığında davalı şirketin davacıya 274.525,52 TL ödeme yaptığı, alacağı temlik alan davalı şirketinde ilgili çeki vade tarihinde dava dışı üçüncü kişiden tahsil ettiği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, teslim edilen teminat çekinin 24/11/2016 tarihinde TCMB kur karşılığı 1 USD 3.41 TL olup bozma değeri 341.000,00 TL olduğunu, temlik tarihinde 16/08/2016 ise 1 USD 2.93 olduğunu, dolayısıyla alacağın davalı şirkete temlik tarihindeki kur ile alacağın temliki karşılığı davalı şirkete tevdi edilen teminat çekinin tahsil tarihindeki kur farkı 1 USD/TL 0,48 TL olduğunu, 100.000 USD için 48.000,00 TL sine tekabül ettiğini, alacağın teminat olan çekin vade tarihindeki kur farkını vekil eden şirkete ödemesi gerektiğini ileri sürerek bu amaçla yukarıda davalı aleyhine dava konusu icra takibi başlatmış, davalı vekili davacının sözleşmeye göre kur farkını isteyemeyeceğini ileri sürerek davanın reddini talep emiş, mahkemece davanın reddine, davacılının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiş, iş bu karar yukarıdaki sebeplerle her iki taraf vekilince istinaf edilmiştir. Alacağın temliki ile alacak hakkı, bunu devralan üçüncü kişiye geçer. Böylece devralan daha önce temlik edene ait olan alacak hakkını kesin olarak iktisap eder, bunun üzerinde “tasarruf etme” yetkisini kazanır. Temlik eden alacaklının da bu aşamadan sonra artık tasarruf hak ve yetkisi bulunmadığından, bu alacağa dayalı olarak herhangi bir hukuki işlem yapması mümkün değildir. Bu durumda temlik işlemi ile eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devralan üçüncü kişi geçer. 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 189. Maddesine göre davacı şirketin alacağını aralarında düzenledikleri faktoring sözleşmesiyle davalı şirkete devrettiği, bu devirle birlikte alacak sebebiyle borçlusundan almış olduğu ve davalıya tevdii ettiği çek üzerindeki tüm haklarını da davalıya devretmiş olduğu, taraflar arasında imzalanan faktoring sözleşmesinin 23. maddesiyle davacı şirketin kur farkı talebinde bulunamayacağının hükme bağlandığı, bu kapsamda davacı şirketin kur farkı talebinin haklı olmadığı ve mahkemece yapılan tespitin yerinde olduğu, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşıldığı anlaşıldığından istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı vekilinin katılma yoluyla yaptığı istinaf başvurusuna gelince, İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca itirazın iptali davasının kısmen veya tamamen reddi halinde, borçlu lehine hükmedilecek tazminat kötü niyet tazminatı olup, borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanında takip alacaklısının kötü niyetli de olması gerekir. Alacaklı icra takibi başlatmakta kötü niyetli değilse, aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilemez (Yargıtay 4.HD: 2021/19203 E.2022/416 K.). Somut olayda Davacının, faktoring işlemi kapsamında davalıya ödeme aracı olarak tevdii ettiği döviz cinsindeki çekin tahsilatı sırasında meydana gelen kur artış farkını talebe yönelik başlattığı işlemlerin hukuk çerçevesinde gerçekleştirilen hak arama yollarına başvuru niteliğinde olduğu, dosya içeriğinden davacının takibi başlatmakta kötü niyetli olduğunu gösterir emareye rastlanmadığı, kötü niyetin varlığının ispat yükü üzerinde olan davalının kötü niyeti kanıtlayamadığı kanaatine ulaşıldığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı yönünden yaptığı istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak, ilk derece mahkemesince açıklanan ve benimsenen sebeplerle dosya içeriğine, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, taraf vekillerinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/06/2018 tarih ve 2017/422 E., 2018/443 K. sayılı kararına karşı taraf vekillerince yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022