Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1143 E. 2022/806 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1143
KARAR NO: 2022/806
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/05/2018
NUMARASI: 2015/1236 E. – 2018/587 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili mahkememize ibraz ettiği dava dilekçesi ile, müvekkili şirket ile dava dışı üçüncü kişi … arasında 22/04/2014 tarihli karz sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkili şirket tarafından …’e 400.000 TL nin ödünç olarak verildiğini, sözleşmeye göre ödünç alınan miktarın aynı para birimi ile tam ve zamanında faizi ile beraber geri ödeneceğinin … tarafından kabul ve taahhüt edildiğini , karz sözleşmesine konu geri ödeme miktarının teminatı olmak üzere İstanbul … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosya borçluları olan davalılar tarafından ayrı ayrı 600.000 TL için müşterek borçlu – müteselsil garantör beyanının verildiğini, karz sözleşmesinin 2.4.maddesine göre, geri ödeme miktarının taksitlerinden herhangi birinin ifa edilmemesi halinde bakiye tüm ödemeleri derhal muaccel olacağı ve bakiye tüm ödemeleri muaccel olduğu tarihten başlayarak muaccel olmuş ödemelere aynı bileşik faiz uygulamaya devam edileceğinin kararlaştırıldığını, karz miktarının geri ödeme planının sözleşmenin ekinde düzenlendiğini, …’in işbu tarihe kadar müvekkili şirkete hiçbir taksit ödemesinin yapmadığını, bu durumda ilk taksitin ödenmemesi ile birlikte sözleşmenin 2.4.maddesi uyarınca bakiye tüm ödemelerin muaccel hale geldiğini, sözleşmeye göre ilk 12 ayı geri ödemesiz olmak üzere 36 ayda toplam 532.997,28 TL olarak ödenmesi konusunda anlaşıldığını, birinci ve ikinci takdisin ödenmemesi üzere …’e hemde davalı garantörlere Beşiktaş … Noterliği aracılıyla 15 /7/2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamenin gönderildiğini, söz konusu ihtarname ile alacağın 15 iş günü içerisinde … tarafından ödenmemesi halinde garantörler hakkında yasal yollara başvurulacağının ihtaren bildirildiğini, o ihtarnamenin 21/7/2015 tarihinde tebliğ edilmiş olmasına rağmen herhangi bir ödeme yapılmadığını bunun üzerine icra takibine başladıklarını, davalıların borca ve ferilerine yetkiye itiraz ettiklerini, itirazlarının haksız olduğunu, sözleşmenin bir para alacağına ilişkin olması sebebiyle 6098 Sayılı BK nun 89/1maddesi uyarınca alacaklının ödeme zamanındaki yerleşim yerinde ifa edilmesi gerektiğinden müvekkilinin adresi itibariyle İstanbul İcra Müdürlüğünün ve İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunun tüm taksitlerin muaccel hale gelmesi halinde tüm taksit toplamı olan 532.997,28 TL nin talep edilebilir olduğunu belirterek davalıların itirazın iptaline ve icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava dışı …’in dava dışı … Ltd Şti ‘nin %50 payla ortağı olduğunu, davacı şirketin de … Ltd Şti ‘de … ile birlikte %50 payı bulunduğunu, davalı …’in … Ltd Şti ‘de yönetim kurulu üyesi olduğunu, davacı ile … arasında 15/01/2014 tarihli “karz , pay alım ve pay sahipleri sözleşmesi ” olduğunu, sözleşme metnine göre …’nın …’daki payının %50 sini …’a verdiğini, böylece tarafların %50 %50 paylarla ortak olduğunu, buna karşın …’un bir takım edimlerinden ayrı olarak …’e karz vereceğini vaat ettiğini, sözleşmenin 6.10.maddesinde “bildirim tarihinden itibaren bir ay içinde …’un yeni şirkette sahibi olduğu hisselerin tamamını 550.000 TL bedel ile …’tan satın alabilecektir. Söz konusu 550.000 TL ve ödeme tarihi itibariyle güncellenmiş 22/04/2014 tarihli karz sözleşmesi ve 22/04/2014 tarihli alacak temliki sözleşmesinde tanımlı geri ödeme miktarlı …’a ödendikten sonra … yeni şirketteki %50 payını …’e devredecektir.” Bu sözleşmenin değişiklik protokolü başlıklı ekinin ikinci maddesinde ise “… ile … arasında 22/04/2014 tarihinde karz sözleşmesi imzalanmıştır. …’in şirketten temettü ödemesi alacak olması halinde bu temettü ödemesi mevcut ve ileride vadesi gelecek tüm geri ödeme miktarlarına mahsup edilecek ve söz konusu ödemenin tamamı geri ödeme miktarının kapatılması için …’a verilecektir, … söz konusu temliki baştan kabul etmiştir. ” denildiğini buna göre ortada iki adet sözleşme bulunduğunu, temel sözleşmenin 15/01/2014 tarihli olup, kayda geçen 6.10-bent a düzenlemesinden başlığındaki karz ibaresinden de anlaşılacağı üzere, davacı … tarafından …’e karz verileceğinin düzenlendiğini, tali olan sözleşmenin ise 22/04/2014 tarihli olup, karz miktarının 400.000 TL olarak belirlediğini, takip konusu miktarın temel ve tali sözleşmeler uyarınca …’e verilen işbu 400.000 TL miktarlı borca ilişkin olduğunu, temel sözleşmede müvekkillerinin yer almadığını, ancak … aleyhine doğabilecek sözleşme borçlarına … lehine müteselsil kefil ve garantör olduklarını, temel sözleşmedeki edimlerin … tarafından yerine getirilmediğini, …’in ödememezlik defilerini müvekkillerininde icra dosyasında ileri sürdüklerini, müvekkillerinin borcun yokluğuna ilişkin itiraz etmediklerini , sadece borcun istenemeyeceğini ileri sürdüklerini, ödemezlik defi asıl borçluya bir hak ise de, kefil ve garantör olan müvekkillerinin de bu iddiaya sığınmalarının kötü niyetli olmadığını, davacının edimlerini yerine getirmemesi sebebiyle alacağın muaccel olmadığını, …’un temel sözleşmedeki edimlerini … Ltd Şti ‘ne karşı yerine getirmediğini, bu sebeple şirket ortağı olan asıl borçlu …’e temettü üretmediğini, … üretilecek temettü gelirinden ödeme yapacak iken ödeme yapamadığını, … tarafından gönderilen ihtarnamelerde de bu hususlara yer verildiğini, müvekkillerinin temerrüte düşmediğini, itirazın haksız olmadığını, bu sebeple icra inkar tazminatı da istenemeyeceğini de belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Toplanan tüm deliller ve alınan bilirkişi raporuna göre , davacı taraf sözleşmedeki karz miktarını …’e ödemiştir, davalılar karz sözleşmesini garantör olarak imzalamışlardır. 15/01/2014 tarihli sözleşme ile karz sözleşmesi bilirkişi raporunda da belirtildiği şekilde tamamen ayrı bağımsız sözleşmelerdir. Beşiktaş … Noterliğinin ihtarnamesi ile …’e çıkartılan ihtarname ile borç muaccel hale gelmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere davalılar icra takibinden önce temerrüte düşürülmemiştir. ( Beşiktaş … Noterliğinde …’e yönelik olarak ödeme talep edildiği aksi takdirde ipoteğin paraya çevrilmesi yoluna müracaat edileceği belirtilmiş olup, davalıları temerrüte düşürecek herhangi bir beyan bulunmamaktadır. ) Bu sebeple davacı tarafın işlemiş faiz talebinin reddi gerekmektedir. Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere takip tarihi itibariyle talep edilecek miktar 498.770,60 TL dir. Bu miktar üzerinden davanın kabulü gerekmektedir sözleşme, BK 120.maddesi dikkate alındığında temerrüt faiz oranı aylık %1,2 ‘dir. Alacak likit itirazda haksız olduğundan belirlenen miktarın %20 si oranında icra inkar tazminatı talebinde davaca taraf haklıdır tüm bu sebeplerle aşağıdaki şekilde davacının davasının kısmen kabulüne,” karar vermek gerekmiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Bu sayfalarda davacı … A.Ş’ nin ana sözleşmesine göre davanın temeli olan “Karz Akdi” ile ilgili olarak; “C-Şirketin işleri için iç ve dış piyasalarda uzun, orta ve kısa vadeli istikrazlar akdetmek,teşvik ve- benzeri krediler temin etmek, emval ve kefalet kredileri ile emtia, açık krediler, esham ve tahvilat üzerine avans kredileri temin etmek, bütün hakları iktisap etmek ve borçları ilzam etmek ve her türlü tahvil ihraç etmek..” düzenlemesinin yer aldığını, Ana sözleşmenin diğer maddelerinde, “karz-ödünç” konularıyla ilgili başkaca düzenleme bulunmadığını, 2- Yani Şirketin, borçlanma (istikraz) işlemleri yapabileceği, teşvik vb krediler temin edebileceği emval ve kefalet kredileri ile emtia, açık krediler, esham ve tahvilat üzerine avans kredileri temin edebileceği, 3-Dava dilekçesi ekindeki “karz akdi” ve ihtarnamelerinden ve dosya kapsamından anlaşılacağı üzere, dava konusu uyuşmazlığın, davacı şirketin müvekkili E.D’ e faizli ödünç para vermesi, müvekkili …-…-…’ den işbu ödünçten doğma borca “garanti” almasından ve ayrıca …’dan ipotek almasından doğmuş bir uyuşmazlık olduğunu, 4- Davacı şirketin, 3.kişi … ve davalılar …-…- … ile kurmuş bulunduğu işbu ilişkilerin, şirket ana sözleşmesi ile bir ilgisinin bulunmadığını, Ana sözleşmenin tüm kuralları, konu ile ilgili italikle belirtilen düzenlemesi,davacı şirketin faizli borç vermesine değil, almasına ilişkin düzenlemelerden ibaret olduğunu, bunların, mevcut uyuşmazlığın dışında kalan kural ve düzenlemeler olduğunu, Ana sözleşmenin bu yapısıyla, davacı şirketin davaya konu karz akdine ve uyuşmazlığına taraf olmasının mümkün olmadığını, 5-İşbu hukuki imkânsızlık sonucunda davacı şirketin, karz akdinden dolayı hak sahibi olmadığını, karz akdinde taraf sıfatı olmayan şirketin adına müvekkillerine gönderilmiş ihtarnamelerin de, sıfat yokluğundan temerrüt sonucunu doğurma güçleri olmadığını, karz akdine ve ihtarnamelere dayalı olarak davacı şirketin, takip yapma, itiraza karşı itirazın kaldırılması davasını açmaya bağlı taraf sıfatları ve ehliyeti olmadığını, davaya sıfat ve ehliyetin, dava şartlarından olduğunu, 6-Son kararın oluşturulmasında, aktif husumet ve dava şartı yokluğuna ilişkin sebeplerin değerlendirmeye alınmadığını, 7-Davada İstanbul icrasına yapılan itirazın iptalinin istenildiğini, son kararda Kahramankazan icrasının 2015/1616 Esasının da kapsama alındığını, davacı yanın dava dilekçesinde böyle bir talebe yer vermediğini, yargılamanın “taraflarca hazırlama” ilkesine aykırı yürütüldüğünü, 8-Davada %20 Tazminata hükmedildiğini, takibe itirazın, borcun kökten yokluğuna yahut yerine getirilmiş olduğuna ilişkin değil, muaccel olmadığına ve müeccel olduğuna ilişkin olduğunu, tazminatın, borcun hiç doğmadığına ya da doğmuş olsa bile son bulduğuna ilişkin itirazların, “haksız” çıkmaları ve itirazların “kötüniyetle” yapılmış olmaları halinde, yasa gereği takdir edileceğini, oysa somut olayda itirazın, muacceliyete itiraz olduğunu ve borcun aslına karşı olmadığını,bu tür itirazın iptalinde tazminata hükmolunmasında hukuki isabet olmamak gerektiğini, 9-Üçüncü kişinin esasa, muacceliyyet tartışmasına ilişkin sebeplerini ileri sürmesi, fer’ an müdahale isteği hakkında (harcı da ödenmiş olduğu halde,) yargılamada ve son kararda herhangi bir karar verilmemiş olmasından ötürü mümkün olamadığını, yargılama ve son kararın bu yönüyle noksan olduğunu belirterek, yargılamanın duruşmalı yapılmasına, esasa ilişkin sair haklar saklı kalmak üzere Mahkemenin son kararının kaldırılmasına, yeni karar oluşturulmasıyla davanın reddine, %20 tazminatın davacı yandan kendilerine ödenmek üzere alınmasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davacı yana bırakılmasına, karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava,İİK 67 maddesi gereğince açılan itirazın iptaline ilişkindir. İstanbul … İcra Müdürlüğüne ait … esas sayılı dosyasında, davacı tarafından davalılar hakkında, karz sözleşmesi ve garantörlük beyanına dayanılarak 532.997,28 TL sözleşme alacağı , 11.512,74 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 544.510,02 TL alacağın ipotek takibi sebebiyle tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile , asıl alacağa işleyecek aylık 1,2 bileşik faizi ile birlikte tahsiline yönelik takip başlatıldığı, borçlular tarafından yetkiye ve borca itiraz edilerek süresinde itiraz edilerek takibin durdurulduğu görülmüştür. 22/04/2014 tarihli karz Sözleşmesi incelendiğinde, …in, … tarafından bu sözleşme altında belirtilen şartlarda ödünç olarak verilecek 400.000 TL karz miktarını, ödünç alınan miktar ile aynı para birimi ile tam ve zamanında faizi ile beraber ödemeyi kabul ettiği, …’un, karz ediminin 25.000 TL’sini 21/03/2014 tarihinde ödediği, kalan 375.000 TL’lik kısmının ise, sözleşmenin 2.2 maddesinde belirtilen tarihte ödeneceği, karz miktarının, geri ödeme planının sözleşme ekinde bulunan ek -1’deki gibi olacağı, …’a tüm ödemenin 36 ayda gerçekleştirileceği, ilk 12 ayın geri ödemesiz ve ödenecek faiz miktarının aylık %1,2 tutarında bileşik faiz olarak kararlaştırıldığı, 2.4.maddesine göre, geri ödeme miktarının taksitlerinden herhangi birinin zamanında ifa edilmemesi halinde, bakiye tüm ödemelerin derhal muaccel olacağı, bakiye tüm ödemelerin muaccel olduğu tarihten itibaren başlayarak muaccel olmuş ödemelere aynı bileşik faizin uygulanmaya devam edileceği, taraflarca imzalanmış 15/01/2014 tarihli karz pay alım …sözleşmesine …’in aykırı davranması ve bu aykırılığın yazılı bildirimi halinde 10 gün içinde giderilmemesi halinde, geri ödeme miktarının bakiyesinin tüm ödemelerinin derhal muaccel olacağı, …’in işbu sözleşmeden kaynaklanan tüm borçlarının, 600.000 TL ye kadar, davalılarca garanti edildiği, sözleşmenin ekinde geri ödeme planının tablo halinde yer aldığı görülmektedir. Dava dilekçesine ekli dekontlardan, davacı …’un 25.000 TL’yi, 21/03/2014 , 275.000 TL’yi 24/04/2014, 100.000 TL’yi 28/4/2014 tarihinde …’e karz sözleşmesi gereğince ödediği anlaşılmaktadır. Davalı, …, … ve …’in 22.04.2014 tarihli Karz Sözleşmes’nin eki olarak her birinin ayrı ayrı 600.000-TL için müşterek borçlu – müteselsil garantör beyanı verildiği, …’in karz sözleşmesinden doğan geri ödeme yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemesi halinde, davalıların davacı şirkete karşı 600.000,00 TL’ye kadar sorumlu olacaklarını taahhüt ettikleri anlaşılmaktadır. … tarafından … ve garantörlere Beşiktaş … Noterliği vasıtasıyla gönderilen ihtarnamede, 22/04/2014 tarihli karz sözleşmesinden doğan ve muaccel olan 532.997,28 TL lik geri ödeme miktarının tamamının ve 15/01/2014 tarihli karz , pay alım …sözleşmesinin 16.2.maddesinde doğan 26.941,63 TL lik şirket alacağının … tarafından 15 gün iş günü içinde ödenmesi, aksi takdirde ipoteğin paraya çevrilmesi ve garantörün sorumluluğuna gidileceğinin ihtar edildiği, buna göre karz sözleşmesinin 2.4.maddesinin son cümlesi ve Beşiktaş … Noterliğinin ihtarnamesine göre, garantör olan davalıların, bu ihtarnameyle değil, icra takibiyle temerrüte düştükleri, davalılar vekili her ne kadar alacağın muaccel hale gelmediği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüşse de, …’in, bu ihtarname ile verilen 15 gün iş günü içinde ödeme yapmaması sebebiyle davalılar yönünden alacağın muaccel hale geldiği anlaşılmaktadır. … ile davacı şirket arasında 15/01/2014 tarihinde imzalanan karz , pay alım ve pay sözleşmesine göre …’un %50 paydaşı, diğer %50 payın maliki ise … ve … oldukları ve sözleşmede” ( … ) ” olarak ifade edildikleri, Sözleşmenin imzalanmasıyla …’in, …’da sahibi olduğu %50 payı …’a devredeceği, …in daha sonra …’in sahip olduğu payların tamamını devralacağı, buna göre bu sözleşmeyle, tarafların işbu sözleşmeden pay alım ve satımının …’da oluşacak pay sahipliği yapısını düzenleme ve Sözleşmenin 3. maddesiyle “… ile …’un hedef şirketteki yani … Ltd Şti ‘ndeki ortaklık ilişkilerini gerçekleştirmek ve yeni şirkete ilişkin kuruluş ve yönetim esaslarını tespit etmek, …’un işbu sözleşme hükümlerine dayanarak …’e, …’un şirkete ortaklığı akabinde vereceği karzın ödeme teminat ve geri ödeme esaslarının tespit etmek amacıyla akdedildiği anlaşılmaktadır. Sözleşmenin 5.maddesine göre, …, …’in …’daki %50 payının 550.000 TL karşılığında satın alacak, daha sonra …, … ve … ( … ) ‘den şirket sermayesinin %50 sine karşılık gelen payın satın alacak, …, …’dan aldığı 550.000 TL yi sadece bu satın alma ve hedef şirketin …’e olan borcunun, … tarafından üstlenerek kapatılması için kullanacak, başka bir amaçla bu bedelle tasarruf edemeyecektir. …’nin sözleşmenin 5.2 ca 5.3 ‘deki herhangi bir yükümlülüğünün zamanında gereği gibi yerine getirmemesi halinde, …, …’dan aldığı 550.000 TL’yi derhal …’a iade edeceği, …’un da aldığı hisseyi …’e devredeceği, 5.8.maddesinde “karz işlemi : Hedef şirket hisselerin iktisabının , işbu sözleşme kapasında ön görülen yönetim ve hisse devir esaslarını içeren ana sözleşme değişikliklerinin ve …’u temsil eden yöneticilerin seçiminin tescili ve …’un şirket pay defterine hissedar olarak işlenmesini takiben 5 iş günü içerisinde c bendine göre, …, …’e karz vereceği, d bendine göre, verilecek olan karz miktarının 400.000 TL yi aşamayacağı, karz işlemin teminatı olarak ipotek verileceği, Sözleşmenin 6.10. Maddesine göre, ” (i) …’un yeni şirkette sahibi olduğu hisselerin tamamını 550.000 TL ye satın alabilecektir. 550.000 TL ve karz ( ferileri ile beraber) …’a ödendikten sonra … yeni şirketteki %50 payı …’ye devredecektir, ( ii) 550.000 TL hisse bedelini ve ferileri ile beraber karz ödemesi zamanında yapılmazsa … hissedar ve yönetimde ortak olarak kalmaya devam edecektir. (iv) yukarıdaki (i) veya (ii) hususları bir yıl içinde gerçekleşmemesi halinde ve işbu bir yıllık süre sonunda …’a olan ferileri ile beraber Karz ve hisse bedelinin ve ilgili faizlerin en az %50′ sini ödemezse … kendisine verilmiş olan ipoteğin paraya çevirme konusunda her türlü işleme başvurabileceğini ve sözleşmenin 16.maddesine göre hareket edebileceği” hükümlerinin yer aldığı görülmektedir. Davalılar vekili, davacı şirketin ana sözleşmesinin tüm kurallarının, davacı şirketin faizli borç vermesine değil, almasına ilişkin düzenlemeler olduğu, ana sözleşmenin bu yapısıyla, davacı şirketin davaya konu karz akdine ve uyuşmazlığına taraf olmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla bu davayı açmaya bağlı taraf sıfatı ve ehliyetinin bulunmadığını istinaf sebebi olarak sürmüş olup bu yönde yapılan incelemede, dosyaya sunulan Ticaret Sicil Kaydına göre, davacı şirketin, amacını gerçekleştirmek için her türlü mali, ticari, idari tasarruf ve faaliyetlerde bulunabileceği, şirketin faaliyetlerine paralel işler yapan gerçek ve tüzel kişilerle şirket kurmak veya bunları devralmak, ortak girişimde bulunarak, şirketin bu faaliyetleri çerçevesinde gerekli gördüğü taktirde ipotek almak, ipotek vermek gibi amaçlarının bulunduğu. dava konusu sözleşme ve işlemlerin, davacı şirket ana sözleşmesine aykırı olmadığı, davacı şirketin dava ve taraf ehliyetine sahip olduğu anlaşıldığından bu istinaf itirazının reddi gerekmiştir. Davalılar vekili takibe itirazının borcun kökten yokluğuna veya yerine getirilmiş olduğuna ilişkin değil, borcun muaccel olmadığına ilişkin olduğu ve itirazın kötüniyetli olmadığı iddiasıyla %20 tazminatına hükmedilemeyeceği itirazında bulunmuştur. İtirazın iptali davasında borçlunun inkâr tazminata mahkûm edilebilmesi için, öğretide ve Yargıtay kararlarında genellikle kabul edildiği üzere, aşağıdaki şartların (birlikte) gerçekleşmesi gerekir: 1) Alacaklının ilâmsız icra takibi yapması; 2) Borçlunun ödeme emrine itiraz etmiş olması; 3) İtirazın iptali davasının süresi içinde açılmış olması; 4) Alacaklının talepte bulunulması; 5) Borçlunun itirazının haksızlığına karar verilmesi. Yerleşik Yargıtay uygulaması ile de sabit olduğu üzere, icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takibe kötü niyetle itiraz etmiş olması veya kusurlu olması şartı aranmadığı, davalıların Garantör olarak imzaladıkları sözleşme ve eklerinden borç miktarının belli olduğu, ayrıca davacı tarafından gönderilen ihtarnamelerde de, borç miktarının belli olduğu, borcun muaccel olmadığı yönündeki savunmanın ve bu yöndeki icra takibine yapılan itirazın icra inkar tazminatı hükmedilmesine engel teşkil etmeyeceği, zira icra takibine yapılan itirazın, nihayetinde borca yapılan itiraz niteliğinde olduğu ve bu sebeple açılan itirazın iptali davasında alacağın likit olması halinde, borçlunun itirazının haksız olduğuna mahkemece verilmesi halinde İİK 67.maddesi gereğince icra inkar tazminatına hükmedileceği, mahkemece bu yönde karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı görülmekle davalılar vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. …’in fer’ an müdahale isteği hakkında (harcı da ödenmiş olduğu halde,) yargılamada ve son kararda herhangi bir karar verilmemiş olması yönünden yapılan incelemede …’in 13/03/2017 tarihli dilekçeyle Kahramankazan Asliye Hukuk Mahkemesi aracılığıyla feri müdahale talebinde bulunduğu, mahkemece harç yatırılması için süre verildiği, fakat talep eden tarafından müdahale dilekçesi harcının yatırılmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, vakıa mahkemesi hakiminin objektif, mantıksal ve hayatın olağan akışına uygun dosyadaki verilerle çelişmeyen tespitlerine ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK.nın 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve re’sen kamu düzeni yönünden yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve yasa yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2018 tarih ve 2015/1236 E., 2018/587 K. sayılı kararına karşı davalılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 34.071,02 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 8.517,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.553,27 TL harcın davalılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022