Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/114 E. 2020/348 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/114
KARAR NO : 2020/348
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/05/2017
NUMARASI : 2015/1122 E. 2017/405 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kayn. Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde ve özetle, davacı şirket ile dava dışı … arasında ticari ilişki olduğunu, …’ın davacı şirkete olan borçlarının teminatı için … TAŞ Amasya Şubesi tarafından düzenlenen 13/01/2014 tarihli … numaralı kesin teminat mektubu verdiğini, teminat mektubunun 13/01/2015 tarihine kadar geçerli olduğunu, davacının 07/01/2015 tarihinde teminat mektubunu nakde çevirmek için … TAŞ Amasya Şubesine başvurmasına rağmen (mektup üzerinde bir tedbir kararı da yokken) davacıya ödeme yapılmadığını, davalının davacıyı haksız yere zarara uğrattığını bu nedenle, davalı hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ilamsız takip başlattıklarını davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek; itirazın iptaline, takibin devamına, davalının haksız itirazı nedeniyle %20’den az olmamak üzere icra tazminatı ve yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle, davacının 07/01/2015 tarihli tazmin talebi sonrasında, davalı bankanın ödeme de bulunmadan önce tazmin talebini incelemesi gerektiğini, bu inceleme esnasında 09/01/2015 tarihinde Erzurum 1. AHM 2015/25 E sayılı ihtiyati tedbir kararının geldiğini, bu nedenle ödeme yapılmadığını, Amasya 1. ASHM 2015/812 E sayılı dosyası ile 14/05/2015 tarihli ara karar ile söz konusu ihtiyati tedbirin kaldırıldığını, ancak teminat mektubunun süresinin 13/01/2015 tarihine kadar geçerli olduğundan, süresi dolmuş olmakla davacıya ödeme yapılmadığını, İstanbul …. İcra Dairesi’nin … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe borçları bulunmadığından itiraz ettiklerini, bu nedenlerle davanın reddine, aksi halde Amasya 1. ASH Mahkemesi’nin 2015/812 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini istemiştir.İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; Davacının teminat mektubunu paraya çevirmesi açıklanan ve sabit görülen şekilde mümkün olmamıştır. Talep tarihi itibariyle davacının dava dışı teminat mektubu lehdarı … nezdinde Amasya 1 ASHM 2015/812 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre yaklaşık 121.221,56 TL cari hesap alacağı mevcuttur.Bu alacak miktarı davacının tahsil edemediği ya da tahsilde gecikme yaşadığı teminat mektubu zararı olarak kabul edilmiştir. Bu miktara icra takip tarihine kadar teminat mektubu koşullarına göre yürütülen yasal faizin 6.834,90 TL olacağı anlaşılmıştır. Davacı bu zararını Amasya 1. ASHM 2015/812 Esas sayılı dosyasında da talep edilebilecektir. Bu nedenle tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla davacının zararının tahsiline ve davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, konusu itibariyle irtibatlı olması sebebiyle işbu dosyanın amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/812 e. sayılı dosyası ile birleştirilmesi yönündeki taleplerinin reddedildiğini, Davacı muhatap ile mektubun lehtar olan … arasında, mektup konusu ticari ilişki ile alakalı olarak Amasya 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/812 E. Sayılı dosyası üzerinden açılmış bir dava bulunmakta olup kararın verildiği tarih itibariyle halen derdest olduğunu, Amasya l.Asliye Hukuk Mahkemesi nezdinde görülmekte olan yargılama ile huzurdaki davanın konusu açık bir şekilde bağlantılı olduğunu, dosyaların konusu ve neticeleri bağlantılı olduğundan ve ilgili dosyada verilecek olan karar iş bu dosyayı yakından etkileyeceğinden, dosyaların birleştirilmesinin talep edildiğini, Amasya 1 ASHM’nin 2015/812 E. sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda tespit edilen tutarların, adeta kesinleşmiş bir yargı kararıymış gibi doğru kabul edilerek bu meblağlar üzerinden hüküm kurulduğunu, ancak söz konusu dosyada henüz karar verilmediğini, dolayısıyla kesinleşmiş bir hüküm bulunmadığı halde, o dosyada alınan raporun doğru kabul edilerek hükme dayanak tutulmasının açıkça hatalı olduğunu, Amasya l.ASHM tarafından dava dışı mektup lehtarın bu kadar borcu bulunmadığına da hükmedilirse, iş bu davanın dayanağı olan alacak iddiasının da çürütülmüş olacağını, icra takibinin başlatıldığı tarihte mektuptan kaynaklanan yükümlülüklerinin sona erdiğini, -davacının 07.01.2015 tarihli tazmin talebi sonrasında, tazmin talebi müvekkil banka tarafından incelenirken, 09.01.2015 tarihinde teminat mektuplarının ödenmemesi yönünde Erzurum 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/25 E ve 09.01.2015 tarihli ihtiyati tedbir kararı getirildiğini, söz konusu mektup hakkında verilmiş bir tedbir kararı bulunduğundan, tazmin talebinin yerine getirilemediğini, İhtiyati tedbir kararının bankaya 09.01.2015 tarihinde bildirildiğini, kararın bildirildiği tarihte vadenin bitimine 4 gün kaldığını(vade 13.01.2015 te dolmaktadır), tedbir kararı kaldırıldıktan sonra 4 gün içerisinde tazmin talebinde bulunulacağını, İhtiyati tedbir kararı verildiğinde vadenin bitimine kaç gün kalmış ise, karar kalktıktan sonra da ancak o kadar süre içerisinde tazmin istenebileceğini, davacının tedbir kararı kaldırıldıktan sonra yazılı tazmin talebinde bile bulunmadan doğrudan icra takibine giriştiğini, dolayısıyla icra takibine davalı bankanın sebebiyet vermediğini, Mahkeme tarafından verilen tedbir kararı 14.05.2015 tarihinde kaldırıldığından, davacının bakiye 4 günlük süre içerisinde yazılı olarak tazmin talebinde bulunması gerektiğini, davacı bu süre içerisinde tazmin talebinde bulunmayıp, süre dolduktan sonra, yazılı talepte dahi bulunulmadan 16.07.2015 tarihinde icra takibi başlattığını, takip tarihi itibariyle mektubun vadesi ve tazmin talep süresi geçmiş bulunduğundan, bankanın mektuptan kaynaklanan borcunun sona erdiğini, -kararda icra inkâr tazminatına hükmedilmesinin, kanuna ve müstakar yargıtay içtihatlarına açıkça aykırı olduğunu, alacağın likit olmadığını, mektup konusu ticari ilişki sebebiyle Amasya 1 .Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/812 E, Sayılı dosyası üzerinden açılmış bir davanın mektup tutarını belirleyeceğini,-teminat mektubu metnine bakıldığında, davalı banka “tazmin talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere alt kanuni faizi ile birlikte ödeyeceğini” garanti etmekte olduğundan, tazminin gecikmesi halinde bankanın ödemeyi taahhüt ettiği faiz türü kanuni faiz olduğunu, o nedenle, yasal faiz yerine TCMB Avans faizi üzerinden karar verilmesinin, usul ve yasalara aykırı olduğunu, tüm nedelerle bu kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını talep etmiştirDava konusu uyuşmazlık ve istinaf istemi, davacı şirket ile dava dışı … arasında ticari ilişki kapsamında verilen teminat mektubunun, davalı … TAŞ Amasya Şubesi’ne sunulmasına rağmen ödenmemesi üzerine bankacılık işlemi nedeniyle uğranılan zararın tahsili talebine ilişkin olup, İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Banka Teminat Mektuplarının Hukuki Niteliği 1. Yasal Dayanak:5411 sayılı Bankacılık Kanunu’nun 48’inci maddesinde, “Bankalarca verilen … teminat mektupları, …, gayrinakdî kredilerin nakde tahvil olan bedelleri … izlendikleri hesaba bakılmaksızın bu Kanun uygulamasında kredi sayılır” düzenlemesi mevcuttur.
2. Hukuki Niteliği:Teminat mektuplarının hukuki niteliği kanunlarda belirtilmiş değildir.Yargıtay 1967 tarihli içtihadı birleştirme kararında, banka teminat mektuplarının hukuki niteliğini teferruatlı olarak tartışılmış ve bu mektupların kefalet niteliğinde olmadığını, garanti sözleşmesi sayılması gerektiğini kabul etmiştir. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararına göre “…bankanın sıfatı teminatı veren olduğundan, taahhüdün, esas sözleşmeyi yapan taraflardan ve esas akitten ayrı ve tamamen müstakil olduğunu, banka taahhüdünün lehtarın borcunun geçerliliğine ve varlığına bağlı olmaksızın garanti taahhüdü olarak tecessüm edeceğini; asıl borçlunun ileri sürebileceği itirazlara bakılmaksızın borcun yerine getirilmemesinden doğan zararın tazmininin kabul edilmesi hâlinde, garanti verme durumunun söz konusu olduğu, üçüncü şahsın fiilini garanti edenin müstakil bir taahhüt altına girdiği…” belirtilmiştir (13.12.1967 gün ve 1966/16 E., 1967/7 K. sayılı İBK). Keza, 1967 tarihli bir başka İçtihadı Birleştirme Kararında: “…Teminat mektuplarının mahiyet itibariyle Borçlar Kanunu’nun 110. [TBK m. 128] maddesinde sözü edilen üçüncü şahsın fiilini taahhüt niteliğinde bir garanti akdi olduğu…” hüküm altına alınmıştır (11.06.1969 gün ve 1969/4 E., 1969/6 K. sayılı İBK.).Teminat mektupları ile ilgili sözleşme, üçüncü şahsın belli bir fiilini ya da fiillerini Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 128’inci maddesi kapsamında taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesidir ve banka borcu ancak riskin doğması ile ortaya çıkar (Reisoğlu. S.: Banka Teminat Mektupları ve Kontrgarantiler, 4.b., Ankara 2003). Teminat mektuplarında banka ile muhatap arasındaki garanti sözleşmesi soyut borç ikrarı niteliğinde değildir ve bankanın ödeme mükellefiyetinin doğumu için, garanti sözleşmesi kapsamında kalan riskin gerçekleştiğinin muhatap tarafından ispat edilmesi gerekir (Doğan, V.: Banka Teminat Mektupları, 2.b., s. 177).3. Risk Tanımı:Risk’in (riziko) sözlük karşılığı “bir şeyin kaybına, sair herhangi bir zararın ortaya çıkmasına sebebiyet veren gelecek ve belirsiz ya da zamanı belli olmayan bir olayın, tarafların iradesi dışında gerçekleşmesi”dir (bkz. Türk Hukuk Lügati, s.287). Bir olayın meydana gelmesi veya gelmemesi muhakkak ise riskten söz edilemez. Risk, ekonomik açıdan zararlı bir olayın meydana gelmesi veya yararlı bir olayın meydana gelmemesi olarak da tanımlanabilir. Teminat mektuplarında risk kavramı bu kadar belirsiz değildir, zira teminat mektuplarında lehdar ile muhatap arasında (kural olarak) sözleşmesel bir alt ilişki bulunmaktadır ve lehdarın, bu sözleşmeden doğan asli ve /veya yan edim yükümlerini vaktinde, tam ve gereği gibi ifa etmemesi hâlinde muhatap bakımından riskin oluştuğu söylenebilir. Garanti veren bankanın yükümlülüğü, garanti alanı (teminat mektubu muhatabını) müstakbel bir zarara karşı korur.4. Teminat mektupları bakımından varılan sonuç:Yukarıdan beri yapılan açıklamalar göstermektedir ki, bankanın teminat mektubu verilmesini sağlamak amacıyla yapılan gayri nakdi kredi sözleşmesinden doğan borcunun doğrudan nakit çıkışı yapılması değil, bir riskin üstlenilmesi niteliğinde olduğu; risk gerçekleşip bankaca muhataba ödeme yapılmadıkça, diğer deyişle mektup bedeli tazmin edilmedikçe bankanın müşterisine rücu etmesinin de söz konusu olamayacağı anlaşılmaktadır. Mektup bedeli tazmin edilmeden ve rücu hakkı doğmadan takip yapılamaz (Bank. K. m.48).Uyuşmazlık davacının davalı bankadan, bakiye teminat mektubu bedelinin tahsilini talep edip edemeyeceği, davacı tarafından ihbar olunan dava dışı şirkete cari hesap borcunun bulunup bulunmadığının teminat mektubu bedelinin ödenmemesini haklı kılıp kılmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır. Teminat mektubu ile banka, sözleşmede belirtilen riskin gerçekleşmesi halinde muhatabın ilk tazmin talebi üzerine, belirli bir meblağa kadar ödemede bulunmayı garanti etmektedir. Bankanın söz konusu ilişkiden doğan ödeme taahhüdü, taraflar arasındaki her türlü hukuki ilişkiden bağımsızdır (Abdurrrahman Çetin, Yusuf Dinç, Finansal Araştırmalar ve Çalışmalar Dergisi ,C:5 Sayı:9, Y: 2013, sh. 67 vd., Türkiye’de Teminat Mektupları: Uygulamalar ve Hukuki Sorunlar). Davalı banka tarafından düzenlenen teminat mektubu, ilk yazılı talepte ödeme kaydını havi nitelikte bir mektuptur. İlk yazılı talepte ödeme kaydını havi banka teminat mektuplarında banka, muhatabın yazılı talebi üzerine herhangi bir itiraza mahal vermeden ve muhataptan teminat mektubuna dayanarak talepte bulunma hakkının olduğunu ispat etmesine gerek kalmadan ödeme yapmayı taahhüt etmektedir. Kural olarak ilk yazılı talepte ödeme kaydını havi banka teminat mektuplarında banka, yalnızca şekli manada inceleme yapma yetkisini haiz olup, esasa ilişkin herhangi bir inceleme yapma hak ve yetkisini haiz değildir. Bir başka anlatımla riskin gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda esasa ilişkin bir inceleme yapamayacağı gibi, teminat mektubu lehtarı ile muhatabı arasındaki sözleşmenin ifa edilip edilmediği ya da gerektiği şekilde ifa edilip edilmediği gibi sözleşmenin taraflarınca ileri sürülebilecek def’i ve itirazları ileri sürerek ödeme yapmaktan da imtina edemez. Bu sebeple de ilk yazılı talepte ödeme kaydını havi banka teminat mektuplarının esas itibariyle muhatap lehine olduğu kabul edilmektedir. Bu kuralın iki önemli istisnası bulunmaktadır. Birincisi, banka, teminat mektubu sözleşmesinin tarafı sıfatıyla kendisine ait olan defileri ileri sürerek ödemeden kaçınabilecektir. İkinci istisna da, lehdarın mahkemelerden ihtiyati tedbir kararı alarak, bankanın ilk talepte ödeme kaydını havi teminat mektuplarının ödenmesine engel olabilmesi halidir. Somut olayda ise davalı banka yönünden anılan istisnalardan hiç biri söz konusu değildir. (Emsal Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 28/11/2007 tarih 2007/11-852 Esas 2007/892 Karar, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 20/06/2018 tarih 2016/12449 Esas 2018/4598 Karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 14/06/2016 tarih 2016/3199 Esas 2016/10669 Karar, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 12/09/2013 tarih 2012/15280 Esas 2013/13788 Karar)Teminat mektubu; teminat mektubu veren banka ile muhatap arasındaki sözleşme garanti sözleşmesi niteliğinde olup, bankanın sorumluluğu fer’i olmayıp asıl borçtan bağımsız ve asıldır. Bu nedenledir ki, banka sadece borçluya (lehdara ait) defileri muhataba karşı ileri süremez. Teminat mektubu ile belli bir riziko garanti edilmekte ve rizikonun doğduğu, muhatap tarafından yazılı olarak bildirildiği taktirde, bu beyana itibar olunarak hiçbir araştırma yapılmadan banka ödemeyi taahhüt etmektedir. Hiçbir araştırma yapmaksızın muhataba ödeme yapma yükümlülüğü altına giren banka, lehdara bir kontrgaranti imzalatmaktadır.Hal böyle olunca mahkemece, teminat mektubunda yer alan ödeme taahhüdü uyarınca davacının ilk yazılı talebi üzerine davalı bankanın derhal teminat mektubu bedelini nakden ve tamamen ödemesi gerektiği, davacı tarafın 07.01.2015 tarihinde davalıya başvuru yaptığı, ihtiyati tedbir kararının başvurudan sonra alındığı, Banka’nın başvuru tarihi itibariyle ödeme yükümünün bulunduğu Mahkeme kararının bu yönüyle doğru olduğu anlaşılmıştır.Davalı banka “tazmin talep tarihinden ödeme tarihine kadar geçen günlere alt kanuni faizi ile birlikte ödeyeceğini” garanti etmekte olduğundan, tazminin gecikmesi halinde bankanın ödemeyi taahhüt ettiği faiz türü kanuni faiz olduğunu, o nedenle, yasal faiz yerine TCMB Avans faizi üzerinden karar verilmesinin, usul ve yasalara aykırı olduğunu belirtmiş ise de, karar incelendiğinde işlemiş faize Mahkemece yasal faiz üzerinden karar verildiği, davalı Bankanın istinaf isteminin de işlemiş faize ilişkin olup, Mahkemece kanuni faize hükmedildiği anlaşılmakla Mahkeme kararının davalı istemi gibi olduğu ve hukuka uygun olduğu anlaşılmıştır. Teminat mektubu niteliği gereği likit olduğundan, icra inkar tazminat talebi yönünden de Davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde değildir.Yukarıda açıkalanan nedenlerle mahkemece, yargılamanın HMK’da düzenlenen usul kurallarına uygun olarak yapılmış olmasına, kamu düzenine aykırılık hallerinin bulunmamasına, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilip yasal düzenlemelere uygun isabetli, yeterli gerekçeyle karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılığın olmamasına göre davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2017 gün ve 2015/1122 E., 2017/405 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davalıdan alınması gerekli 8.747,53 TL istinaf karar ve ilam harcından davalı tarafından yatırılan 2.186,88 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 6.560,65 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye GELİR KAYDINA, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- Davalı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerilerinde BIRAKILMASINA,5- Davalı tarafça yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde İADESİNE,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 26/11/2020