Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1139 E. 2022/820 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1139 Esas
KARAR NO: 2022/820
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/06/2018
NUMARASI: 2017/304 E. – 2018/678 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalının 2 adet senede dayalı olarak hakkında icra takibi başlattığını ödeme emrinin TK 21/2’ye göre teblig edildiğini ve takibin kesinleştiğini, adına kayıtlı bulunan taşınmazın satışının talep edildiğini, icra takibine konu senetlerin düzenleme tarihi olan 29.12.2015 tarihinde davalı tarafından hesabına 23.000 TL borç gönderildiğini bunun üzerine kendisinin de dava konusu senetleri boş olarak imzalı bir şekilde davalıya verdiğini, ancak davalının senetleri gerçeğe aykırı olarak toplam 50.000 TL olarak doldurduğunu, bu borç ilişkisi dışında başkaca bir ilişki bulunmadığını, davalıya borcuna karşılık 8.500 TL ödeme yaptığını belirterek senetler nedeni ile borçlu olmadığının tespitine karar verilmesine ve borcun ödenmesini engeller biçimde icra takibinin durdurulmasına karar verilmesini, yargılama giderini davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı vekilinin 11/04/2017 tarihli dava dilekçesinde özetle, davacının senetteki imzayı inkar etmediğini, senetlerin boş olarak verilmediğini takibin usulüne uygun şekilde kesinleştiğini, yapılan hazırlık soruşturması sonunda takipsizlik kararı verildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davacı tarafından sunulan görüşme kayıtlarının aradaki hukuki ilişkinin ispatına yeterli olmadığı, davacının aradaki anlaşma gereği davalıdan 23.000 tl aldığına, karşılığında içi boş olan sadece kendi imzasının yer aldığı iki adet senet verdiğine dair yazılı herhangi bir delil sunamadığı , zira senetlerdeki yazıların borçlu tarafından yazılması gibi bir şartın olmadığı, 6102 sayılı TTK 776/1-f gereği senette düzenleme yerinin bulunması zorunlu unsurlardan olup aynı kanunun 777/4 maddesi gereğince düzenlendiği yer gösterilmeyen bir bononun ,düzenleyenin adının yanında yazılı olan yerde düzenlenmiş sayılacağı hükme bağlanmış olup keşideci olan davacının isminin yanında … yazılmak suretiyle düzenleme yeri de bulunan bononun zorunlu tüm unsurları ihtiva ettiği, TTK 749.maddesi gereğince keşideci olan davacıya karşı vadeden itibaren 3 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde senetten doğan hakların kullanılma imkanının bulunması, olayımızda senetlerin 3 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde kambiyo senetlerine özgü icra yoluyla takibe konu edilerek senetten doğan hakların kullanılması gözönüne alındığında imzaları kabul etmekle birlikte senetlerin gerçeğe aykırı doldurulduğu konusunda yazılı bir delil sunamayan davacının davasının sübut bulmadığından reddine,” dair karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Senette …’in, ad-soyad İmza kısmını doldurduğunu, geri kalan kısımların daha italik bir yazıyla başkalarınca doldurulduğunu, 2- Düzenleme yeri bononun (alternatifli) zorunlu unsurlardan olduğunu, senette düzenlenme yeri olmadığını, gerekçeli kararda “…davacının isminin yanında “B. evler yazdığı…” belirtilmişse de davacının isminin yanında “…” yazmadığını, “…” ibaresinin davacının E adresi kısmında yazdığını, düzenleme yerinin boş olduğunu, bonoda senedin nerede düzenlendiğinin de belirtilmesi gerektiğini, … biçimindeki yazının da geçerliliği olmadığını, bu durumun tereddüde yol açacağını, 3-Davacının tanık deliline dayanmasına, tanıklarının gider avansı olmasına, adres belirtilmesine, davalının tanıklarının dinlenmesine rağmen dinlenmediğini, 4-Davalı alacaklının bu miktarda davacıya elden borç vermesinin yaşamın olağan akışına aykırı olduğunu, 5-Konuyla ilgili açığa imzanın kötüye kullanılması soruşturmasında, ceza muhakemesinde maddi gerçeğin araştırılması ilkesine uyulmadığını, KYOK kararına itirazdan sonra dosyanın tekrar savcılığa geldiğini, ancak savcılığın da şekli |gerçekle yetinip, yazılı delil yok diyerek yine KYOK kararı verdiğini, bu kararla da hukuk hakiminin bağlı olmadığını, hukuk hakiminin davada gerçeği resen araştırması gerektiğini, 6-Dava dilekçesinde yemin deliline dayanılmasına rağmen vekili bulunmayan, davayı kendisi takip eden davacı asile iddialarını ispat etmesi, delillerini ortaya dökmesi istenmediği gibi, son olarak yemin teklifinde bulunabileceğinin de hatırlatılmadığını, bu hususun atlanmasının kararın kaldırılma sebebi olduğunu, 7- Senetlerin sonradan doldurulduğu hakkında bilirkişi incelemesi yapılmadığını, davalının düzenleme gününde 23.000 TL para gönderdiğini, ancak iki senet düzenlendiğini, bu iki senede de 25.000’er TL yazdığını, bu durumun açıkça senetlerin kötüniyetle düzenlendiğini ortaya koyduğunu, 8- Bu davada da ispat yükünün alacaklıda olduğunu, çünkü alacaklı davalının, 29.12.2015 tarihinde olayın meydana geldiği yerin alt katındaki … Bank hesabına 23.000 TL’yi açıklamasında “ …’e borç” açıklamasıyla gönderdiğini, ancak aynı tarihte keşide edilen senetlerin 25.000 – 25.000 olarak doldurulduğunu, neden iki senet doldurulduğu konusunda da davalıların iki tanığının da bilgisiz olduklarını, yani 50.000 TL lik borcun ispatlanamadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, İİK 72.maddesi gereğince senetten dolayı borçlu olmadığının tespiti davasıdır. İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında davalının davacı hakkında 29.12.2015 tanzim tarihli 25.000 TL bedelli iki adet senede dayalı olarak 50.000 TL asıl alacak + 268,75 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 50.268,75 TL alacağın tahsili amacıyla 18.02.2016 tarihinde icra takibi yaptığı, borçluya Teb.Kanunu 21 e göre tebligat yapılarak takibin kesinleştirildiği, borçlu davacı adına kayıtlı taşınmazlara haciz konulduğu ve banka hesaplarına bloke işlendiği görülmüştür., Davacı aşamalardan beri ısrarla davalıdan 23.000,00 TL borç aldığını, bunun banka havalesi yoluyla gönderildiğini, samimiyetinden dolayı ona iki adet boş ve imzalı senet ile evinin ve arsasının tapu fotokopisini vererek isterse ipotek koyabileceğini söylediğini, daha sonra davalının boş senetleri doldurarak hakkında icra takibi yaptığını öğrendiğini ileri sürmüş, davalı vekili, davacının senetteki imzayı inkar etmediğini, davacının davalı müvekkilinin işyerine uzun yıllardır gelip giden, bir kısımı kamuoyunda tanınan kişilerin çeşitli işlerinin takibi ile uğraşan ve şekilde geçimini sağlamaya çalışan kişi olduğunu, davacının, davalı müvekkilinden birçok defalar borç paralar aldığını,, bunların bir kısmını borç alırken ödeyeceğini belirttiği tarihte, bir kısmını ise daha sonraki tarihlerde ödemişse de halen davalı müvekkiline ödemediği, bu nedenle davacının dava konusu senetlerin boş olarak iddiası gibi davalı müvekkil ile aralarında başka hukuki ilişki olmadığı iddiasınında gerçek dışı olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar davacı vekilince yukarıdaki sebeplerle istinaf edilmiştir. Dava konusu senetlerden bir tanesinin düzenleme tarihinin 29.12.2015, ödeme tarihinin 20.01.2016, senet alacaklısının …, senet borçlusunun …, senet bedelinin 25.000,00 TL olup senet bedelinin nakden alındığının yazılı olduğu, diğer senedin düzenleme tarihinin 29.12.2015, ödeme tarihinin 01.02.2016, senet alacaklısının …, senet borçlusunun …, senet bedelinin 25.000,00 TL olup yine, senet bedelinin nakden alındığının yazılı olduğu, senetlerdeki imzaların davacı tarafından kabul edildiği görülmüştür. Davacı, davalı hakkında senetlerin anlaşmaya aykırı doldurulduğu iddiasıyla İstanbul Anadolu C.Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmuş, 2017/ 49458 soruşturma üzerinden yapılan tahkikatta “açığa imzanın kötüye kullanıldığı ile ilgili yazılı delil sunulmadığı gibi ihtilafın hukuki mahiyette olduğu “gerekçesiyle kovuşturma yapılmasına yer olmadığına dair karar verildiği görülmüştür. Davacı vekilince,senedin düzenleme yerinin boş olduğu, bonoda senedin nerede düzenlendiğinin de belirtilmesi gerektiği, ”…” biçimindeki yazının da geçerliliği olmadığı ileri sürülmüş olmakla senet incelendiğinde, keşideci olan davacının isminin yanında … yazılmak suretiyle düzenleme yeri de bulunan bononun zorunlu tüm unsurları ihtiva ettiği anlaşılmıştır. Alacaklının dayandığı senedin karşılıksız olduğunun iddia edilmesi, anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu, alacağın ödeme, ibra ve takas gibi bir nedenle son bulduğunun ileri sürülmesi durumunda, ispat yükü davacı borçluya düşer. Öte yandan, senede karşı ileri sürülen hukuki işlemlerin HMK madde 200’deki düzenleme uyarınca senetle ispatı zorunludur. HMK 201. maddesi gereği; senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı savunma olarak ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, HMK’nın 203. maddesindeki istisna kapsamında kalmadığı sürece HMK 200. maddedeki ispat sınırının altında olsa dahi ancak senet (kesin delil) ile ispat edilebilir. Somut olayda, kambiyo senetleri sebepten soyut olup, senedi elinde bulunduran kişiden ayrıca alacağın sebebini ispat etmesinin beklenemeyeceği, ispat yükünün, senedin anlaşmaya aykırı olarak sonradan doldurulduğunu iddia eden davacı taraftadır. Senedin imzalı olarak alacaklıya boş olarakda verilebileceği ve sonradan doldurulmasında hukuki bir engelin bulunmadığı, bu sebeple bunun ispatı için bilirkişi incelemesi gerekmediği, somut davaya konu senet incelendiğinde, unsurlarının tam olduğu, davacının senetle borç altına girdiği, davalının ise senette alacaklı olduğu, senedin ihdas kısmında ”nakden” kaydının bulunduğu, davalının savunmasında borç karşılığında senedi aldığını beyan etmesi sebebiyle senedin veriliş sebebini talil etmediği, aksine ispat yükünün, senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğunu iddia eden davacıda olduğu, İmzası açıkça inkar edilmeyen davaya konu senet yönünden, senedin anlaşmaya aykırı olarak doldurulduğu iddiasının, taraflar arasındaki borç ilişkisi senede bağlandığından ancak senetle ispatlanması gerektiği, tanıkla ispatın mümkün olmadığı, davacı vekilinin tanık dinlenmemesi sebebiyle eksik inceleme yapıldığına dair istinaf sebebinin yerinde olmadığı, davacının iddialarını yazılı bir belge ile ispat edemediği, ancak dava dilekçesinde yemin deliline dayandığı anlaşılmakla, Mahkemece davacıya yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken davanın doğrudan reddine karar verilmiş olması yerinde görülmediğinden davacı vekilinin sadece bu sebeple sınırlı olmak üzere istinaf başvurusunun kabulüne, kararın davacı tarafa usulüne uygun şekilde yemin teklifi hususunun hatırlatılarak sonucuna göre bu eksiklik giderilmek üzere 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/06/2018 tarih, 2017/304 E. 2018/678 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı/davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022