Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1137 E. 2022/889 K. 26.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1137
KARAR NO: 2022/889
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/05/2018
NUMARASI: 2015/1085 E. – 2018/538 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … tarafından müvekkilleri aleyhine 72.000 TL bedelli bonoya dayalı olarak İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası üzerinden icra takibine girişildiğini, müvekkillerinin vermiş oldukları bonoya istinaden takip alacaklısına toplam 72.000 TL yi ödediğini, ancak takip alacaklısının kötü niyetli olarak müvekkilinden almış olduğu bonoyu iade etmeyerek icra takibine konu ettiğini, takip konusu bono bedelinin ödenmiş olduğunu beyan ederek, müvekkillerin davalıya borcu olmadığının tespit edilmesine, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması sebebi ile bonoda yazılı miktar olan 72.000-TL nin %20 si üzerinden kötü niyet tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacılar aleyhine 72.000 TL bedelli bonoya dayanarak İstanbul … İcra Müdürlüğü … esas sayılı dosyası üzerinden takibe giriştiğini, takibin kesinleştiğini, davacıların dava konusu bononun büyükbaş hayvan bakıcılığına teminat olarak verildiği iddiasının iyiniyetten uzak bir iddia olduğunu, davacıların senet bedelini ödedikleri iddiasının gerçekleri yansıtmadığını, senet bedelleri ile ilgili yaptıklarını iddia ettikleri ödemelerin dava konusu senet ile ilgili olduğuna dair hiçbir delil bulunmadığını, davacıların dava konusu bono bedeli ile ilgili iddialarının somut delillere ve belgelere dayanmayan soyut ve iyiniyetten yoksun olduğunu beyan ederek davanın reddine, bono tutarı olan 72.000 TL nin %20 si kadar kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; ”…Takibe konu ”Nakden” ibareli bono üzerinde teminat senedi olduğuna ilişkin herhangi bir ibare bulunmamaktadır. Davacılar dava ve takip konusu bononun teminat olarak verildiğini ileri sürmüş ancak bu hususa ilişkin yazılı delil sunulmamıştır. İzah edildiği üzere; bono, belli bir borç ikrarını içeren kambiyo senedi olup, bononun belli bir sebeple düzenlendiğini ve düzenlenme sebebinin gerçekleşmediğini veya bonoda yazılı borcun ödendiğini yasal delillerle ispat etme külfeti davacılardadır. Dava konusu edilen bonoda “nakten” kaydı bulunmaktadır. Bu sebeplerle somut olayda davacılar ispat külfeti altında olan taraftır. Davacı taraflarca ileri sürülen ödeme savunması yönünden yapılan tetkikte ise davalı tarafın ödemeyi kabul ettiği ancak mevcut ödemenin takibe dayanak bonoya mahsuben yapılmadığını, cari hesap ilişkisine dayalı olarak ödemelerin yapıldığını savunmasını ileri sürmüştür. Böylece davalı, karşı tarafın ileri sürdüğü maddi vakıanın varlığını (havale ile para gönderildiğini) kabul etmekle birlikte, onun hukuki niteliğinin (vasfının), ileri sürülenden başka olduğunu bildirmek suretiyle gerekçeli inkarda (vasıflı ikrar) bulunmuştur. Öğreti ve uygulamada kabul edildiği üzere vasıflı ikrar (gerekçeli inkar), bölünemeyen ikrarlardan olduğundan bu durumda ispat yükü yer değiştirmemiş olup ispat yükü altında olan tarafın davacılar olduğu tespit edilmiştir. (Bkz. HGK.nun aynı yöndeki 12.3.2003 tarih, 2003/3-118 esas ve 2003/158 karar; 9.6.2004 tarih, 2004/4-362 esas ve 2004/347 karar sayılı kararları) Bonoya mahsuben yapılan ödeme savunması noktasında celp edilen banka kayıtlarının tetkikinde ise ödemelerin büyük çoğunluğunun bononun tanzim tarihinden önceki dönemlere ilişkin olduğu ve ödemeler kapsamında bonoya dayalı herhangi bir ödeme açıklamasının bulunmadığının tespiti karşısında davacı iddiasına itibar edilemeyeceği sonucuna varılmıştır. Tüm bu açıklanan sebeplerle ve dosya kapsamına göre; davacı taraf teminat senedi ve takip konusu bononun bedelsizliği iddiasını usulüne uygun kesin ve yazılı delille ispat edemediği, davacı tarafın açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla, sübuta ermeyen davanın reddine, davacıların tedbir kararının reddine karar verilmesi ve takibin devam etmesi sebebi ile davalı yanın tazminat talebinin reddine dair aşağıdaki hüküm kurmak gerekmiştir. ” şeklinde gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dosyaya sunulan ödeme dekontları dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, bono miktarı ile bonoya istinaden yapılan toplam miktarın aynı olduğunu, davalı tarafın davacı ile başkaca alışverişi olduğunu ispat edemediğini, Bilirkişi raporuna yapmış oldukları itirazların dikkate alınmadığını, kaldı ki raporda dahi borcun bir kısmından sorumlu olmayacaklarının belirtildiğini, ancak Mahkemece hatalı bir şekilde davanın tümden reddedildiğini beyan ederek Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, bir kambiyo senedi olan bonodan kaynaklı menfi tespit davasıdır. Davacı; İcra takibine konu edilen bononun teminat olarak verildiğini, daha sonra bedelinin ödendiğini, ancak buna rağmen bononun iade edilmeyerek icra takibine konu edildiğini iddia etmiş, davalı ise, senede ilişkin ödeme iddiasının gerçek dışı olduğunu, yapılan ödemelerin cari hesaba ilişkin olduğunu savunmuş, Mahkemece; ispat yükünün davacıda olduğu, ancak ödeme iddiasının ispatlanamadığı, senedin teminat senedi olduğu iddiasının da ispatlanamadığı, davacının yemin deliline de dayanmadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiş, karar yukarıda açıklanan sebeplerle davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İstanbul … İcra Dairesi’nin … esas sayılı takip dosyası incelendiğinde; takibin 30/08/2014 tanzim, 30/09/2014 vade tarihli 72.000 TL bedelli bonoya dayalı olduğu görülmüştür. Somut olayda davacı senedin, davalı yanca gerçekleştirilecek hayvan bakıcılığının teminatı olarak davalıya verildiğini, işin bitiminde senet bedelinin ödendiğini ancak senedin iade edilmediğini iddia ettiğine göre, ispat yükü ödeme iddiasında bulunan davacı üzerindedir. Bilirkişi raporunda tespit edilen ödemelerin, banka havalesi yoluyla yapıldığı, ancak dava konusu senede ilişkin olduklarına dair bir açıklamanın bulunmadığı, ödemelerin çoğunluğunun senedin vadesinden önce yapıldığı, bir kısmının ise senedin düzenleme tarihinden sonra yapıldığı görülmektedir. İspat yükü üzerinde olan davacının, senedin teminat senedi olduğunu yazılı kesin delil ile ispat edemediği, senedin nakden düzenlenmiş olması ve davalı yanca; mevcut ödemelerin takibe dayanak bonoya mahsuben yapılmadığı, cari hesap ilişkisine dayalı olarak yapıldığının savunulmuş olması karşısında, halen ispat yükü üzerinde olan davacının ödeme def’ini ispat edemediği, davacı yanın yemin deliline de dayanmadığı, açıklanan sebeplerle Mahkemece davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı görülmüştür. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, ilk derece mahkemesi kararında davanın esasıyla ilgili tarafların gösterdiği hükme etki edecek tüm delillerin toplandığı, kanunun olaya uygulanmasında ve gerekçede hata edilmediği, ihtilafın doğru olarak tanımlandığı, kararın usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/05/2018 tarih ve 2015/1085 E., 2018/538 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 26/05/2022