Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1136 E. 2022/868 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1136
KARAR NO: 2022/868
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2016/415 E. – 2018/510 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirketin davalı … A.Ş. ile 02/12/2014 tarihinde Factoring Sözleşmesi imzalandığını, Factoring sözleşmesi kapsamında, sözleşmenin teminatını teşkil etmek üzere tanzim edeni müvekkil şirket … Ltd. Şti. Kefili şirket yetkilisi … olan, 100.000,00TL bedeli teminat bonosu düzenlendiğini ve vade tarihi boş bırakılmak suretiyle davalı şirket tarafından teminat olarak alındığını, davalı tarafından icra takibine geçilirken açık yasal düzenlemelere aykırı olarak işleme konulan bu bononun vade tarihinin sonradan 07/03/2016 olarak eklendiğini, müvekkilinin İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaya dayanak teminat senedinden dolayı davalı takip alacaklısına borçlu olmadığının tespiti ile icra takibinin iptaline, davalının haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olup, İİK md. 72/5. hükmü gereği takip miktarının %20’si oranında tazminata mahkum edilmesine, müvekkilin hukuk güvenliğinin ve ekonomik geleceğinin korunması amacıyla takibi dayanak bononun teminat senedi olduğu ve davalı tarafından mükerrer tahsilat yapıldığı da sabit olduğundan teminatsız ihtiyati tedbir kararı verilerek icra takibinin durdurulmasına, yargılama giderleri ve avukatlık ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Müvekkilin faktoring piyasasında faaliyet gösteren bir sermaye şirketi olduğunu, müvekkilin müşterilerinin üçüncü şahıslardan olan alacaklarının tahsilini üstlenmekte, temlik almış olduğu alacaklarının garantisi olarak çek veya benzeri belgelerin müvekkile devredildiğini, müvekkilinin sözleşmeden doğan fesih yetkisini kullandığını, dava konusu bononun hukuken teminat senedi olarak nitelendirilmesi mümkün olmadığını, bu sebeple haksız ve kötüniyetli açılan davanın reddine, davacı aleyhine %20’denç aşağı olmamak kaydı ile kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama masrafları ve vekalet ücretinin davalı üzerine bırakılmasına karar verilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesince; “Alınan bilirkişi raporu bütün dosya kapsamında davalının kendi ticari kayıtlarında da sabit olduğu üzere dava ve takip konusu vadesi gelmemiş bono hakkında gerekli teminat koşulları ve risk bulunmadığı halde davacılar aleyhinde icra takibi başlatmasının yerinde olmadığı, davacıların bu sebep nedeni ile davalıya borçlu olmadıkları anlaşılmakla davanın kabulüne, davacı vekili tarafından takip konusu borcun ödendiği bildirilmekle davanın istirdat davasına dönüştüğü gözetilerek takip konusu bono bedelinin davacılara iadesine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir. Her ne kadar davacılar ayrıca kötü niyet tazminatı talebinde bulunmuş iseler de İİK m.72/5 hükmü çerçevesinde davalı takip alacaklısı aleyhine hükmedilecek olan bu tazminat açısından davalının, davacılar hakkında kötü niyetli olarak icra takibi başlatmış olması şartının mevcut delil ve belgelerle kanıtlanamadığı anlaşılmakta bu yöndeki talebin reddine karar verilmiştir. Davacıların bu senet nedeni ile borçlu olmadıklarının tespiti ile birlikte aynı zamanda İİK m.72 maddesi çerçevesinde başlatılmış icra takibi çerçevesinde borçlu olmadığının tespiti talep edilmekle davanın takip çıkış tutarı (100.672,00 TL) üzerinden başlatıldığı dikkate alındığında dava değerini icra takip tutarı olduğu gözetilerek bu tutar üzerinden harç ve yargılama giderleri hesaplanarak davada haksız çıkan davalı tarafa yükletilmiştir” şeklinde karar verilmiştir. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; -İlk derece mahkemesinin davanın kabulün yönelik kararının doğru olduğunu ancak tazminat taleplerinin reddi yönündeki (2) nolu hüküm kararının hukuki değerlendirmeye, usule, yasaya ve Yargıtay kararlarına aykırı olduğunu, davalının haksız ve kötü niyetli olduğunun sabit olduğunu, İİK md. 72/5. hükmü gereği takip miktarının %20 oranından az olmamak üzere tazminata mahkum edilmesi gerektiğini, Factoring Sözleşmesi gereğince alınan teminat senetlerinin hukuki işleme konu edilerek bedelinin tahsili amacıyla icra takibi başlatılabilmesi için Bankacılık Denetleme ve Düzenleme Kurulunun (BDDK) 01.01.2015 tarihinde yürürlüğe giren “Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” hükümlerinde belirlenen koşulların oluşması gerektiğini, davalının, bu koşullar gerçekleşmeden yönetmelik hükmüne aykırı olarak işlem yaptığını, davalının kötü niyetli olduğunu, Müvekkilinin takip tarihinde davalı/takip alacaklısına muaccel hale gelmiş hiçbir borcu bulunmadığının sabit olduğunu, -Alacaklının kötü niyetli tutum ve davranışlarıyla müvekkillerini menfi tespit davası açmak zorunda bıraktığını, vade tarihi boş bırakılmış olan bononun vade tarihi sonradan 07.03.2016 olarak eklenerek 08.03.2016 tarihinde İstanbul 1.Asliye Ticaret Mahkemesine 2016/393 D.İş. sayılı dosyası ile usul ve yasaya aykırı ihtiyat-i haciz kararının alınması, Mahkemece ihtiyati haczin yalnızca 19.250,00 TL lik kısmı kabul edilmesine rağmen kararın aksine 100.000,00 TL üzerinden icra işlemleri tesis edilmesi, Ödeme emri henüz tebliğ edilmeden 16.03.2016 tarihinde müvekkil işyerinde ihtiyati haciz kararının fiilen tatbik edilmesi, Müvekkil şirketin çalıştığı pek çok müşterisine ve çalıştığı tüm finans kuruluşlarına (36 adet) İİK 89/1 kapsamında haciz ihbarnamesi gönderilmesi, – gönderilen haciz ihbarnamesinde miktar kısmı sadece ihtiyati haciz miktarı olan 19.250,00 TL’yi aşmaması gerekirken- kesinleşmeyen takip talebinde gösterilen 100.672,30 TL üzerinden birinci haciz ihbarnamesi gönderilmesi durumlarının davalının kötüniyetini ve kastını açıkça ortaya koyduğunu, davalı şirket hakkında haksız cebr-i icra işlemleri sebebiyle müvekkillerinin ticari itibari ve kişisel değerlerinin saldırıya uğraması sebebiyle manevi tazminat istemli dava açılacağını, İstanbul … İcra Müdürlüğü … Esas sayılı dosyası, ilgili yönetmelikler ve 17.01.2018 Tarihli Bilirkişi Raporu ile davalının haksız ve kötü niyetli olarak icra takibi başlattığının sabit olduğunu, “kötü niyet tazminatının reddine” yönelik istinaf taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Yerel mahkeme tarafından verilen kararın davacının sebepsiz zenginleşmesine neden olduğunu, takip konusu senet karşılığı olarak davacı tarafından ödeme yapılmamış olduğunu, sözleşmenin feshi ile birlikte dava konusu senedin icra takibine konu edilmiş olduğunu, borçluya hacze gidildiğini ve yapılan harici anlaşma ile borçlunun ödeme aracı olarak vermiş olduğu çeklerden ödenebilir olanlarının beklenmesine karar verilmiş olduğunu, karşılıksız olan çeklerin toplam bedeli 19.250,00 TL üzerinden vekalet ücreti hesaplandığını ve bu sayede takibe ilişkin olarak borçludan toplamda 26.010,00 TL ödeme alınmış olduğunu, ödeme sonrası karşılıksız işlemi gören iki çekin borçluya iade edildiğini, diğer çeklerin de gününde bankaya ibraz edildiğini, çek keşidecileri tarafından ödendiğini ve takip borcundan düşüldüğünü, mahkeme tarafından, sanki müvekkili şirket hem takip dolayısıyla senet bedelini hem de faktoring sözleşmesi kapsamında verilen çekleri tahsil ederek mükerrer tahsilat yapmış gibi hüküm tesis ettiğini, ancak müvekkilinin mükerrer tahsilatı olmadığından müvekkili tarafından senet bedelinin davacıya iade edildiğinde müvekkilin 105.100,00 TL yeniden alacağı oluşacağını, ayrıca çekler de iade edildiğinden müvekkilinin bu alacağına ilişkin olarak ancak ilamsız takip başlatılabileceğini, davacının kötü niyetinin açık olduğunu, borca batık halde olması sebebiyle alacağın tahsilinin de imkansız hale geleceğini, müvekkili şirketin, senet dayanaklı olarak başlatılan takip ile sadece karşılıksız kalan çek bedellerini tahsil ettiğini ve akabinde bu çekleri de davacıya iade ettiğini, -Yerel mahkeme tarafından yapılan riskin gerçekleşmediği tespitinin hatalı olduğunu, çeklerin keşide tarihinde hesap bakiyelerinin çek bedellerini karşılamaya yeterli olmadığını, ancak mahkeme tarafından sorunlu çekler ibrazla ödenmiş gibi risk oluşmamış tespitinde bulunmuş olduğunu, ancak, riskli olarak belirtilen çek bedellerinin senet takibi dolayısıyla tahsil edildiğini, ayrıca riskli çeklerden 8.250,00 TL bedelli çekin bankaya ibraz edilerek karşılıksız işlemi de gördüğünü, -Davacının, müvekkil şirket ile imzaladığı sözleşme ile müvekkili şirketin fesih yetkisini kabul ettiğini ve müvekkili şirketin uğrayacağı zarar ve masrafı ödemeyi garanti ettiğini, takip açıldıktan sonraki süreçte sözleşmenin haklı sebeple feshedildiğinin ispatlandığını, müvekkil şirketin sözleşmeyi haklı sebeple fesih ettiği kesin olarak ispatlanması sebebiyle takibin de haklı kılındığını, -Yerel mahkeme tarafından alınan bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlarının değerlendirilmediğini, haklı fesih halinin araştırılmadığını, bilirkişi tarafından yapılan incelemede mükerrer tahsilata ilişkin bir tespit bulunmamasına ve sadece çek bedellerinin ödendiği tespiti yer almasına karşılık yerel mahkeme hem çek hem senet karşılığı tahsilat yapılmış gibi senet bedelinin istirdadına karar verdiğini, bu sebeplerle hükmün istinaf incelemesi neticesinde ortadan kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacının kötü niyet tazminatı yönünden yaptığı istinaf başvurusuna yönelik yapılan incelemede; 2004 Sayılı İİK’nın 72/5. maddesi uyarınca, menfi tespit davası açan borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için icra takibinin haksız olmasının yanı sıra takibin kötü niyetle yapılması da zorunludur. Bir başka deyişle, takibin kötü niyetle yapıldığının iddia ve ispat edilememesi halinde, sadece takibin haksız olması sebebiyle borçlu lehine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi olanaklı değildir. İcra takibinde bulunan alacaklının da kötü niyetli olup olmadığının somut olaya özgü olarak değerlendirilmesi gerekir. Somut uyuşmazlıkta taraflar arasında bir ticari ilişkide mevcut olduğu, davalının alacağı takibe koyduğu için kötü niyetli olduğu varsayılamaz. Bu sebeplerle kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmamıştır. Davalı istinaf sebeplerine yönelik yapılan incelemede; Davalı taraf alınan bilirkişi raporuna karşı yapmış oldukları itirazlarının değerlendirilmediğini, haklı fesih halinin araştırılmadığını, bilirkişi tarafından yapılan incelemede mükerrer tahsilata ilişkin bir tespit bulunmamasına ve sadece çek bedellerinin ödendiği tespiti yer almasına karşılık yerel mahkeme hem çek hem senet karşılığı tahsilat yapılmış gibi senet bedelinin istirdadına karar verdiğini iddia etmiş olup, dosya içeriğinde alacıklı vekili tarafından … İcra Müdürlüğü dosyasına sunulmuş beyan dilekçesi bulunduğu, harici tahsil yapıldığı ve dosyanın kaydının kapatılmasının talep edildiği, buna yönelik olarak kurulan hükümde mükerrer ödemeye sebep olabilecek bir husus bulunmadığı, davanın sözleşmenin feshi davası olmadığı, başlatılan icra takibi sonrasında fesih hakkı kullanılmış ise de, dava dosyası yönünden feshin haklılığının inceleme konusu yapılmasının gerekmediği, dava konusu takibin kambiyo takibi olduğu ancak faktoring sözleşmesine bağlı teminat senedi olması sebebiyle öncelikle sözleşme kapsamında ödeme yapılıp yapılmadığının tespitinin gerektiği, ödeme yapılması halinde teminat senedi sebebiyle alacak talebinde bulunulabileceği, ödemenin yapılmış olması sebebiyle teminat senedi yönünden riskin gerçekleşmediğine yönelik Mahkeme kabulünde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, sonuç olarak tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacılar vekili ve davalı vekilinin istinaf taleplerinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2016/415 E., 2018/510 K. sayılı kararına karşı davacılar vekili ve davalı vekili tarafından yapılan istinaf taleplerinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE, 2- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacılardan müteselsilen tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 3- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 6.876,92 TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 1.719,23 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.157,69 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4- Taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 5- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 7- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/05/2022