Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1135 E. 2022/867 K. 23.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1135 Esas
KARAR NO: 2022/867
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/02/2018
NUMARASI: 2015/946 E. – 2018/248 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili aleyhine davalı şirket tarafından Yatağan İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, yapılan icra takibinde müvekkilinin o dönem yetkilisi olduğu … Ltd. Şti.ve müvekkilinin borçlu olarak gösterildiğini, takip dayanağı olarak da … Ulus/Ankara Şubesi’ne ait keşidecisi … Ltd. Şti. olan 30.11.2016 keşide tarihli 10.000,00 TL tutarındaki çekin gösterildiğini, takibe konu edilen çekteki ciro silsilesi incelendiğinde çekin lehdarının … A.Ş. olduğunu, buna karşın … A.Ş. cirosu olmaksızın ilk cironun müvekkiline ait olduğunu, takip eden cironun ise yine davalı şirket olduğunun görüleceğini, izah edildiği üzere çekteki ciro silsilesinin bozuk olduğunu, mevcut haliyle anılan çekle müvekkili aleyhine icra takibi yapılamayacağını, bu sebeplerle Yatağan İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyasında davacının borçlu olmadığının tespitine, davalının %40 dan aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı yan 25.021.2007 tarihinde başlatılan icara takibine süresinde itiraz etmiş olup takibin hem keşideci … Tur. İth. İhr. Ltd. Şti. hem de ciranta … bakımından kesinleştiğini, takip tarihinden yaklaşık 9 sene geçtikten sonra borçlu olmadığının tespiti istemi ile müvekkili aleyhine dava açıldığını, davaya konu icra takibine dayanak yapılan çekin keşidecisi … Ltd.Şti. ve yetkilisi davacı … ile de benzer ticari ilişki sebebiyle müvekkiline çek verilmiş olduğunu fakat bedelinin ödenmediğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, şayet ciro silsilesi davacının iddia ettiği gibi bozuk olsa dahi bunun davacının borçlu olmadığı anlamına gelmediğini, davacının ciranta olarak çeke imza attığını ve basiretli bir tacir olarak çeke attığı imza ile müvekkiline karşı borçlu duruma geçtiğini beyan ederek haksız ve kötüniyetli olarak açılan davanın reddine, %20’den az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince; “Somut olayda, davacı takibe konu edilen çekteki ciro silsilesinin bozuk olduğunu iddia ederek borçlanma iradesinin bulunmadığını ileri sürmektedir. İspat yükü davalı alacaklıya düşmektedir. Davaya konu çekin lehdarı olan davalının çekin arkasındaki ilk ciranta olması gerekirken ilk cironun davacıya, takip eden cironun davalıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Çekteki ciro silsilesi bozuk olmakla beraber davalı şirket ile davacının keşide tarihinde yetkilisi olduğu dava dışı … Ltd. Şti arasında ticari ilişki bulunduğunun iddia edilmesi nedeni ile ticari ilişkinin var olup olmadığının belirlenmesi bakımından ticari defterler üzerinde inceleme yapılmasına karar verilmiş, dava dışı … Ltd. Şti’nn ticari defterleri sunulmamıştır. Davalı taraf ise ibraz ettiği ve davalı lehine delil teşkil eden ticari defterleri ile taraflar arasında ticari ilişki olduğunu ve davaya konu çekin ticari defterlerinde kayıtlı olduğunu ispat etmiş olup ciro silsilesindeki bozukluk çekin kambiyo senedi vasfını ortadan kaldırsa da alacağın varlığını ortadan kaldırmadığından ve davalı hamil senette kendisinden önce gelen cirantalara müracaat hakkına sahip olduğundan davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı verilmediğinden davalının kötüniyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Borçlu olunmadığının tespitini talep ettikleri takipte müvekkilinin borçlu olarak gösterilmesinin tek sebebinin çekte ciranta olarak görülmesi olduğunu, çekte ciro zinciri kopuk olup çekin kambiyo vasfı taşımadığını, müvekkilinin ciranta olması sebebiyle kambiyo vasfı taşımayan çeke dayalı olarak takip yapılmasının mümkün olmadığını, -İlk derece mahkemesince dava dışı … ile davalı arasında ticari ilişki olduğu dava dışı şirketin borçlu olduğunun belirtildiğini, ancak bu durumun müvekkilini bağlamasının söz konusu olmadığını, müvekkillinin her ne kadar şirketin temsilcisi olsa da şirketin ayrı bir tüzel kişiliği olduğunu, bu şirket ile davalı arasındaki ilişki sebebiyle müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle; Takibe dayanak çekin keşidecisi olan … Tic. Turz. İth. İhr. Ltd. Şti.’nin, müvekkili şirketten bedeli çek karşılığı ile ödenmek üzere mermer satın aldığını, anılan çeki, borçlu şirket yetkilisi olan davacının bizzat kendisinin imzaladığını ve bu durumun davacının kötü niyetinin ispatı olduğunu kararın doğru olduğunu istinaf isteminin esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Uyuşmazlık, çeke dayalı kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibinde takibin konusu çekte ciro zincirinin bozuk olması sebebiyle alacaklının takip hakkı olmadığı, ve çek bedelinin tahrif edildiği iddiasına ilişkindir. 6102 Sayılı TTK’nın 788. maddesi uyarınca, emre yazılı veya belirli bir kimse lehine düzenlenen çek, ciro ve teslim yolu ile devredilebilir. Çekin emre yazılı veya belirli bir kişi lehine düzenlenmesi halinde, ilk cironun lehtara ait olması gerekir. Lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamiller yetkili hamil olurlar. TTK’nın 790. maddesinde de; “Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Çizilmiş cirolar yazılmamış hükmündedir. Bir ciroyu diğer bir ciro izlerse bu son ciroyu imzalayan kişi çeki beyaz ciro ile iktisap etmiş sayılır” düzenlemesi getirilmiştir. Lehtarın cirosundan önce başka ciro yapılması ve daha sonra da lehtarın cirosunun bulunması halinde ise, lehtarın cirosundan önceki cirolar yok sayılır. Somut olayda, çekte ilk cironun davacıya ait olduğu, alacaklı lehtar …’ne ait olmayıp, ilk cirodan sora lehtarın cirosunun geldiği, ilk ciro yok hükmünde olup, davacı ciro silsilesi içinde yer alamaz. Senetlerdeki ciro zincirinin kopuk olması veya zorunlu unsuru olmayan cirantaya ait imzanın sahte olması senedin kambiyo senedi olma vasfını ortadan kaldırmaz. Sadece imzası sahte olduğu tespit edilen cirantanın senet sebebiyle sorumluluğunun ortadan kalkması ve senedin lehdarı tarafından yapılmayan ciro ve ondan sonraki ciroların geçersiz olması sonucunu doğurur. Hal böyle olunca da, davalı alacaklının ciro silsilesi içerisinde ancak lehtardan sonra gelen çek borçlularına yönelik kambiyo takibi yapma hakkı bulunmakta olup, ciro silsilesinde lehtardan önce gelen davacı borçlu aleyhine kambiyo takibinde bulunma hakkı mevcut değildir. Bu durumda ciro silsilesinde kopukluk oluştuğundan davacı ile aralarında herhangi bir temel ilişkiye dayanmamış olan davalı, davacı aleyhine kambiyo senedine dayalı olarak talepte bulunamaz. Açıklanan sebeple davanın kabulüne, davalının kötüniyeti sabit olmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmesi yerinde görülmemiş ve davacı vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kabulü ile, ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2018 tarih, 2015/946 E., 2018/248 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davacının davasının kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu davanın KABULÜ ile; 3/a- Davacının takibe konu 30.11.2016 tanzim tarihli, 10.000,00 TL bedelli senet yönünden davalılara borçlu olmadığının tespitine, 3/b- Davacının kötüniyet tazminat isteminin reddine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 683,10 TL nispi karar harcından peşin alınan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,32 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 170,78 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı, 500,00 TL bilirkişi ücreti, 167,50 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 870,08 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi 13/(1). maddesine göre, 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 istinaf yoluna başvurma harcı, 59,50 tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 157,60 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından avukatlık ücreti tayinine yer olmadığına, 6- Artan gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince, miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23/05/2022