Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1130 E. 2022/819 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1130 Esas
KARAR NO: 2022/819
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2017/188 E. – 2018/247 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka İtibarının Kaybı Nedeniyle Tazminat İstemli)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekilinin dava dilekçesinden özetle; Müvekkili şirketinin “…” markasını tescilden öncesinde dahil olmak üzere uzun süreden beridir ulusal pazarda kullanılmakta olduğunu, müvekkillerinin faaliyetleri sayesinde tanınmış marka haline geldiğini, … ibaresini … numara ile tescil ettirdiğini, davalı şirketin … ibaresi üzerinde marka hakkına sahip olmadığını, söz konusu markanın dava dışı bir üçüncü kişi adına kayıtlı göründüğünü ve ayrıca üçüncü kişi tarafından kuyumculuk sınıfında yapılan tescil başvurusuna itiraz edildiğini, davalı şirketin … markasını kullanarak internet ortamında satışlar yaptığını, tekstil, gözlük yanında müvekkilleri şirketin faaliyet konusunu oluşturan kuyumculuk alanında da satışlar yaptığını, davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, ihtarnamede davalı şirketin … ibaresini kullanarak yaptıkları satışların müvekkiline şirketin markasının itibarına ciddi şekilde zarar verildiğinin ve söz konusu kullanımın durdurulması gerektiğini, ihtarname üzerine www…com adlı adresin filen kullanımına sor verilmesine karşı çeşitli mecralarda … adı altında ürün satışına devam edildiğini davalı şirketin belli ürünlerini söz konusu … ibaresini kullanarak müvekkillerinin markasına tecavüz teşkil edecek şekilde satışa sunduğunu, davalı tarafın müvekkilinin itibarına zarar verdiğini, bunlardan dolayı internet sitelere erişimin tedbiren durdurulmasını, davalı tarafın tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasını, müvekkiline ait markanın kötüniyetle ve haksız biçimde kullanılması yoluyla meydana gelen haksız rekabetin menine 10.000 TL maddi 2.000 TL manevi tazminata ve ilamın davalı tarafça Türkiye’de en yüksek tirajlı üç gazetede yayımlanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf vekili usulüne uygun harcını yatırdığını ıslah dilekçesinde, 10.000 TL tazminat talebini 28.910,61 TL arttırarak 38.910,61 TL maddi ve 2.000 TL manevi tazminat yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Davalı tarafın sunduğu 19.11.2014 tarihli dilekçenin cevap süresinin son ermesi sebebiyle ancak beyan dilekçesi olarak kabul edileceğini, davalı tarafın husumet itirazının sonuçlandırılması için bilirkişi raporunda yer verilen telefon numaralarının kime ait olduğunun tespitinin beklenmesini, adı geçen internet sitelerinden verdikleri sipariş ve yaptıkları araştırma sonucunda işbu davanın davalı tarafa yöneltilmesi gerektiği sonucuna ulaştıklarını, ayrıca davalı tarafa tecavüzün durdurulması içerikli gönderilen ihtarnameye davalı tarafça yöneltilmesi gerektiği sonucuna ulaştıklarını, ayrıca davalı taraf tecavüzün durdurulması içerikli gönderilen ihtarnameye davalı tarafta da herhangi bir itirazda bulunulmadığını , sonuç olarak müvekkilinin iddialarının tarafı olamayacağı yazılı deliller ile açıkça sabit olduğunu, bilirkişi raporlarına katılmadıklarını, davacı tarafın ıslah dilekçesine katılmadıklarını beyan ile davanın tüm alacak talepleri ile reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda yaptırılan bilirkişi incelemesi ve tüm delillere göre davalı taraf şirket ortağının ilişkilendirilen internet sitesi kullanımlarında …com adlı internet sitesinde davacıya ait tescilli markanın … ibaresinin haksız olarak kullanıldığı, tanıtım ve satışta markanın ayırt edilemeyecek benzerlerinin kullanıldığı söz konusu kullanımların davalı şirket ortağı ve yöneticisi tarafından yapıldığı anlaşıldığında markaya yönelik tecavüz ve başkasına ait işaretin haksız şekilde kullanımı haksız rekabet olarak kabul edilmiş, bu sebeple tecavüzün tespiti ve menine, davacı taraf markasının değeri kullanım şekil dikkate alınarak 15.000,00 TL maddi tazminatın davalı taraftan tahsili davacı tarafa ödenmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat talebinin reddine, davalı kullanımı izinsiz kapsamda olup talep edilen 2.000,00 TL manevi tazminatın yerinde görülerek davalıdan tahsili davacıya ödenmesine,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere, iddia edilen markanın müvekkili şirketle hiç bir ilgisinin olmadığını ve mezkur ibareli ürünlerin müvekkili şirket tarafından satışının yapıldığına ilişkin dosyada hiç bir delilin de mevcut olmadığını, iddia edilen internet sitelerinin, telefon numaralarının müvekkiline ait olmadığını, kaldı ki davacı tarafın, asılsız iddialarında şayet samimi ise işbu davayı müvekkili şirkete karşı değil, … ibaraesini kullanan, tescil ettirmeye çalışan kişi ya da kişilere açması gerektiğini, 2-Dosyaya alınan ilk bilirkişi raporunda ww…com adlı sitede ve sitelerde yer alan kullanımlarda MARKA … ibaresinin … ibareli marka ile benzer şeklide kullanımı olduğu, söz konusu kullanımların davalı ile ilişkilendirilmesi halinde, markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet oluşacağının beyan edildiğini, daha sonra 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığını, 3 kişilik bilirkişi heyetinin davacıya ait … markasının kullanıldığı mal ve hizmetler ile ilgili internet sitelerinde, MARKA … ibaresi taşıyan ürünlerin aynı olduğu tüketici nezdinde markaların karıştırılma ihtimalinin bulunduğunun beyan edildiği, alınan ek raporda ….org ve ….com alan adlarının kullanım dışı durumda olduğu, buna karşılık tektaşpırlantayüzük.com, markazenyüzük.com, markazenpırlanta.com alan adlarının kullanmakta olduğu, ….com tektaş adlı sitede, sitenin ortağı ve yöneticisinin … olduğu diğer sitelerin şirket ile özdeşleşmediğinin beyan edildiğini, söz konusu bilirkişi raporlarının isabetsiz bir şekilde hükme dayanak yapıldığını, 3-Dosyaya gelen müzekkere cevaplarında, …’e ait olan yazıda bulunan … numaralı gsm hattının müvekkil şirket ortağı adına kayıtlı olduğunun bildirildiğini, ancak işbu telefon numarasının da sadece, www…com isimli internet sitesinin 18.07.2014 tarihli bilirkişi raporunda yer verilmiş ‘who is’ sorgusunda, iletişim bilgisi olarak yer aldığını, yani böyle bir durumun hukuken müvekkil şirket açısından hiç bir iddianın ispatına delil olamayacağını, kaldı ki, işbu internet sitesinde, davacının marka haklarının ihlal edildiğini gösteren hiçbir ekran görüntüsü vb. Delilin dosyada yer almadığı gibi, raporda da bu site yönünden hiçbir somut ve olumsuz tespit yapılmadığını, ilgili internet sitesinin alan adında dahi, davacının markasıyla ilgili bir ibare bulunmadığını, nitekim bu siteye girilmeye çalışıldığında, hiçbir içeriğe ulaşılamadığını, buna dair internet sonuçlarını, döküm halinde dosyaya ibraz ettiklerini, 4-Davacı taraf, marka haklarını ihlal ettiğini iddia ettiği sitelerden birini www…com olarak zikretmiş iken, bilirkişi raporunda, www…com isimli internet sitesinin “who is” sorgusuna yer verilmiştir. Yani bilirkişi, davacının dahi zikretmediği bir siteyle ilgili inceleme yaptığını, davacının iddiasında yer alan sitenin alan adında, ‘r’ ve ‘j’ harfleri arasında ‘i’ harfi var iken, incelemesi yapılan sitede bu harfin olmadığını, kısacası bu iki sitenin, birbirinden tamamen ayrı, iki farklı site olduğunu, dolayısıyla, buradan yola çıkılarak da müvekkilim aleyhinde bir sonuca varılmasının, usul kuralları gereğince mümkün olmadığını, nitekim internet sitesi alan adlarında, tek harf bir yana noktanın dahi çok önemi olduğunu, en küçük bir ibarenin, alan adını değiştirdiğini, bu husus da maalesef dikkate alınmadığını, hal böyle olmakla beraber aksi durumda da iki siteden hangisi esas alınırsa alınsın, hukuki neticenin yine değişmediğini, zira her iki internet sitesinin de, davacının marka haklarını ihlal ettiğini gösteren en küçük bir delil olmadığını, tüm bu hususların bilirkişi raporlarının çelişkilerle dolu olduğunu açıkça gösterdiğini, 5-Davacı tarafın iddialarını asla kabul anlamına gelmemekle beraber ayrıca, manevi tazminat taleplerinin koşullarının gerçekleşmediğinin açıkça ortada olduğunu ve davacının ne tür bir manevi zarara uğradığının meçhul olduğunu, bununla beraber, davacının uğramış olduğu maddi bir zararın da söz konusu olmadığını, 6-Davalı müvekkil şirket tüzel kişiliğe haizdir ve gerçek kişilerin bu tür fiillerinden sorumlu olmasının düşünülemeyeceğini, karar bu yönüyle davada şahsilik prensibine de açıkça aykırılık teşkil ettiğini belirterek İzah edilen ve re’sen takdir edilecek sebeplerle, Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 2017/188 Esas sayılı dosyasından verilen 2018/247 sayılı, 03.07.2018 tarihli kararının kaldırılmasını ve davamızın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, marka hakkına tecavüzün ve haksız rekabetin önlenmesi, internet sitelerine erişimin engellenmesi, maddi ve manevi tazminat talebine ilişkindir. Davacı vekili, Müvekkili şirketinin “…” markasını tescilden öncesi de dahil olmak üzere uzun süreden beridir ulusal pazarda kullanılmakta olduğunu, müvekkillerinin faaliyetleri sayesinde tanınmış marka haline geldiğini, … ibaresini … numara ile tescil ettirdiğini, davalı şirketin … ibaresi üzerinde marka hakkına sahip olmadığını, söz konusu markanın dava dışı bir üçüncü kişi adına kayıtlı göründüğünü ve ayrıca üçüncü kişi tarafından kuyumculuk sınıfında yapılan tescil başvurusuna itiraz edildiğini, davalı şirketin … markasını kullanarak internet ortamında satışlar yaptığını, tekstil, gözlük yanında müvekkileri şirketin faaliyet konusunu oluşturan kuyumculuk alanında da satışlar yaptığını, davalı şirkete ihtarname gönderildiğini, ihtarnamede davalı şirketin … ibaresini kullanarak yaptıkları satışların müvekkiline şirketin markasının itibarına ciddi şekilde zarar verildiğinin ve söz konusu kullanımın durdurulması gerektiğini, ihtarname üzerine www…com adlı adresin fiilen kullanımına son verilmesine karşı çeşitli mecralarda … adı altında ürün satışına devam edildiğini, davalı şirketin belli ürünlerini söz konusu … ibaresini kullanarak müvekkilerinin markasına tecavüz teşkil edecek şekilde satışa sunduğunu, davalı tarafın müvekkilinin itibarına zarar verdiğini, bunlardan dolayı internet sitelere erişimin tedbiren durdurulmasını, davalı tarafın tecavüz teşkil eden fiillerinin durdurulmasını, müvekkiline ait markanın kötüniyetle ve haksız biçimde kullanılması yoluyla meydana gelen haksız rekabetin menine 10.000 TL maddi 2.000 TL manevi tazminata hükmedilmesine, ilamın davalı tarafça Türkiyede en yüksek tirajlı üç gazetede yayımlanmasına karar verilmesini talep etmiş, davalı taraf süresinde cevap dilekçesi sunmamış, aşamalarda davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, davalı vekili iş bu kararı yukarıdaki sebeplerle istinaf etmiştir. Mahkemece 18.07.2014 tarihli, 09.05.2016 havale tarihli heyet, 18.05.2017 aynı heyetten ek ve 06.02.2018 tarihli hesap bilirkişi raporları alınmış, raporlarda müşterek olarak İnternet üzerinde yapılan incelemede “www….-…com”, “www,…org”, www…com,” “www…com”, “www…com”, “www…com” adreslerinin kapatılmış olduğu ancak web.archive.org üzerinde yapılan incelemede bu sitelerin dizaynlarının, içeriklerinin aynı olduğu ve “…” görselini ve yazısını kullanmış oldukları,davacıya ait “…” markasının kullanıldığı mal ve hizmetler ile ilgili internet sitelerinde üzerinde “…” ibaresini taşıyan ürünlerin aynı olduğu, “…” ile “…” ibarcsinin, “Marka” kelimesinin zayıf olması, herhangi bir farklılık veya ayırt edicilik katmaması, ikinci markanın kullanımının da yalnız kelimelerden ibaret olması buna ck olarak herhangi bir şekil, işaret, figür vb. Unsur içermemesi, dolayısıyla görsel, işitsel ve kavramsal açıdan hor iki marka arasında benzerlik bulunduğu, her iki marka arasındaki benzerlik, üzerinde kullanıldıkları malların ayniyeti, ürünlere ulaşım şekli, satın alırken harcanan süre ve yapılan araştırma vb. hususlar göz önünde bulundurulduğunda, ortalama tüketici nezdinde her iki markanın karıştırılması veya en azından aralarında ilişki kurulması ihtimalinin de somut olayda mevcut olduğu, tanınmışlık düzeyinde yapılacak değerlendirmenin de karıştırma ihtimali bakımından önem arz ettiği, zira “…” markasının tanınmışlık seviyesi yükseldikçe ikinci markanın kullanımının karıştırmaya yol açmasının daha mümkün hale geldiği, “…” markasının kuyumcular ve tüketiciler nezdinde tanınırlığının ve güvenilirliğinin yüksek olduğu, dolayısıyla tanınmış markaların korumasından yararlanabileceği, tanınmış marka koruması sağlanmasa dahi, “…” markası ile benzer ibarelerin kullanımının kolaylıkla ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimaline yol açacağı tespitleri yapıldığı, bahsi geçen internet sitelerinin içerik sağlayıcı bilgileri, telefon ve adres bilgileri, davalının SGK kayıtlarına göre davalı ile internet siteleri arasındaki bağlantıların incelendiği 18.05.2017 tarihli ek bilirkişi raporunda ise, …com, …org ve …com alan adlarının kullanım dışı (müsait-satın alınabilir) durumda olduğu, buna karşın …com, …com, …com alan adlarının ise kullanılmakta olduğu, …com adresini tescil ettiren kimsenin davalı şirket ortağı ve yönetici olan … olduğu, tescil ettirenin telefon numarası olarak gösterilen … nolu telefon numarasının …’a ait olduğu, erişilebilen internet sitelerinin içerik sağlayıcıları, internet içeriğinde yer alan telefon-adres bilgileri ile davalı şirkete ait SGK kayıtları değerlendirildiğinde …com dışındaki internet siteleri ile davalı şirket arasında bir ilişki kurulamadığı tespitleri yapılmıştır. Görüleceği üzere, …com, …org ve …com alan adlarının kullanım dışı (müsait-satın alınabilir) durumda olduğu, bu durumda sitelerde davacının markasal haklarına aykırı, marka tecavüzü ve haksız rekabet oluşturacak kullanım tespit edilemediği, davacıya ait markasına benzer ve iltibas tehlikesini yaratan kullanımların gerçekleştirildiği sitelerin …com, …com, …com sitelerinin ise davalı şirket arasında ilişki kurulamamış olduğu, sonuç olarak, marka hakkına tecavüzlü kullanımın gerçekleştirildiği site bulunmakla beraber bu sitelerin davalı şirketle ilişkisinin kurulamamış olması karşısında, davalının bu kullanımlardan sorumluluğunun dosya kapsamına göre kanıtlanamadığı, bu sebeple davanın kanıtlanamaması sebebiyle reddine kararı verilmesi gerekirken, dosya kapsamına uygun olmayan değerlendirmeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi hatalı olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2.maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat yapılan bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden re’sen kanıtlanamayan davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 03/07/2018 tarih, 2017/188 E., 2018/247 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu DAVANIN REDDİNE, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının peşin yatırılan 937,95 TL’den mahsubu ile fazla alınan 857,25 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine, 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 21,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 13/(4). maddesine göre red edilen maddi tazminat talebi yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 4/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10/(2)-(3) maddesine göre red edilen manevi tazminat talebi yönünden 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 4/f- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre 7.375,00 TL reddedilen haksız rekabetin meni talebi yönünden maktu vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5-İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 27,58 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 125,68 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 7- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022