Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1129 E. 2022/1141 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1129
KARAR NO: 2022/1141
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2017/287 E. 2018/72 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hakkına Tecavüzden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin TPMK da … “…” ibareli markanın sahibi olduğunu, davalı tarafından “…” ibaresinin ticaret unvanında ve markasal olarak kullanılması sebebiyle gönderilen ihtarnameye rağmen değiştirmediğini, müvekkili şirketin … bayisi olarak faaliyette bulunmakta iken, aralarındaki bayilik ilişkisi sona erdikten sonra davalı “…” ve “…” ibaresini iş yerinde kullanmak suretiyle müvekkili ile aralarında ticari bağ intibaı oluşturduğunu, bu sebeple ticaret unvanındaki “…” ibaresinin terkinine, iltibasa yol açan tanıtım ilanlarının toplatılmasına, kararın ilanına, davalıya ait www…com adlı internet sitesine erişimin engellenmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; “…” ibaresinin soyadlarından kaynaklı olarak kullanıldığını, şahıs şirketi olarak 1987 yılından beri kömür ticareti ve temizlik ürünü satışında faaliyet gösterildiğini, davacı şirket ile kağıt alımı konusunda ticari ilişkileri olduğunu, davacı tarafın iş yerinin işletme adından haberdar olmasına rağmen herhangi bir itirazda bulunulmadığını, davacıdan kâğıt alımı kesildikten sonra dava açıldığını, işletmelerinin adının … San. Tic. … olduğunu, bu sebeple davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “Davaya konu davacı tarafa ait markanın … ibaresi ve … sayısı ile 35. sınıfta tescilli olduğu, halen geçerliliğini koruduğu, Dosyaya celp edilen ticaret sicil kayıtlarına göre; …Ürünleri San. Tic. … adına kayıtlı şirket bulunmadığı, … Tic. Ltd Şti’nin kaydının olmadığı, davacı tarafın dava konusu yaptığı … Tic. Ltd. Şti. diye bir tüzel kişilik bulunmadığı, Bilirkişi heyetinin yaptığı inceleme ve değerlendirmede; davacının tescilli markasının … olup davalı tarafın … depo ibaresini kullandığı, söz konusu kullanımın görsel, işitsel bir benzerlik olmadığından karıştırılma ihtimalinin bulunmadığı, … ibaresinin iş yeri tabelasında işletme adı olarak kullanıldığı, kullanımın iyi niyetli olduğunun beyan edildiği, raporda her ne kadar iyi niyetli kullanımdan bahsedilmiş ise de dosyaya ibraz edilen görseller dikkate alındığında, … ibaresinin tabelada büyük puntolar halinde kullanımının markasal bir kullanım olup, bu hususta bilirkişi raporuna iştirak edilmediği, Davalı, … sayılı …isimli tescilli marka kaydı ibraz etmiş isede, sözkonusu markanın davalı tarafından … spot olarak 09.02.2016 tarihinde tescil edilenden farklı olarak kullanıldığının anlaşıldığı, Somut olayda davalı tarafın kullanımları kısmen kendi marka ve ticaret unvanı kapsamında olup büyük puntolar ile … Çözüm Ortağınız ibaresi kullanımı ve tabeladaki kullanım davacı tarafa ait marka kapsamında kalıp, bunun ticaret unvanı şeklinde kullanımı olduğu ve kendi markası kapsamında kaldığının kabulünün mümkün olmadığı, söz konusu kullanımın davacı taraf markasına yönelik tecavüz olduğu, bu kullanım yönünden davacı tarafın davasının kabulüne, söz konusu kullanım başkasına ait tescilli marka hakkını ve amblemini kullanmak şeklinde haksız rekabet olduğundan, haksız rekabetin tespiti ve menine, bu talep yönünden hükmün kesinleştikten sonra ilanına, Davalı tarafın ticaret unvanının terkini yönünden açtığı davada; davalı taraf adına tescilli bir ticaret unvanı bulunmadığından, … Depo isimli bir şirket söz konusu olmadığından, husumet yokluğu sebebiyle ticaret şirketi aleyhine açılan davanın reddine, davalının da ticaret unvanı olmadığından, açılan terkin talebi yönünden davanın reddine, Davalı tarafın internet üzerinde kullanımları kendi ticari kullanımları kapsamında kalıp, davacıya ait markaya yönelik bir tecavüz ve haksız kullanım olmadığından ve kullanımları sonradan tescil edilen … marka kapsamında kaldığından, yerinde olmayan diğer talepler yönünden davanın reddine” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Bilirkişi raporundan, davalı iddialarının tamamen asılsız olduğunun anlaşılabileceğini, mevcut rapor varken mahkemenin davayı kısmen kabul etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, dava konusu marka ile müvekkiline ait logonun karışıklığa mahal vermediğini, 2-Davacı ile eskiye dayalı ticaretleri mevcut iken, … Firması’nın, davacı taraf ile sözleşmesinin bitmesi ve müvekkili ile çalışmaya başlaması üzerine dava açtığından, art niyetli olduğunu, 3-Ticaret sicilde 1500’e yakın … ibareli kayıt olduğunu, … ibaresinin sadece davacıya özgü ve tekel oluşturabilecek nitelikte bir kelime olmadığını, 4-Bilirkişi raporunda, davacı ile kullanmış olduğu … logosunun kesinlikle ayırt edilebilecek nitelikte olduğu ve yanlış anlaşılmaya mahal vermediğinin tespit edildiğini, davacı ile aynı sektörde faaliyet gösterilmesine rağmen, davacının … markasını kullanma şeklini belgeleyen evrak yada müşteri portföyünü dosyaya sunmadığını, 5-Bilirkişi raporunda, … ibaresinin ticari işletmenin adı olarak kullanıldığının açıkça tespit edildiğini, ticari amaçlı olarak aynı zamanda SOYADI olan … logosunun kullanılmasında hiçbir kötü niyet olmadığını, aksine davacının davayı kötü niyetli olarak açtığını, 6-Kırkiki yılı aşkın süredir kullanılan ve teknik inceleme ile de davacının markası ve logosu ile hiçbir benzerlik göstermediği kabul edilen logonun, büyük puntolar ile kullanılmasının, haksız rekabet ve tecavüz oluşturduğuna ilişkin kararın hukuka aykırı ve mahkemenin kendi kararı ile çelişkili olduğunu, Davacının … logosu ile bağlantısı olmayan müvekkiline ait logonun kullanımının engellenmesinin, müvekkilinin ticari hayatını olumsuz olarak etkileyeceğini, kararın kaldırılmasını talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davalı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacıya ait … tescil numaralı “…” markasının, açık renk üzerinde büyük italik harflerle ve mavi renkte yazıldığı, ilk 3 harf üzerinde elips şeklinde bir çizginin bulunduğu, davalı kullanımının ise; … depo şeklinde iki kelimenin birlikte yazılması ile oluştuğu, yazının üstünde İstanbul şehir silüetinin çizgisel olarak yer aldığı, yazının alt kısmında düz çizgi ile logonun tamamlandığı, davalının iş yeri tabelasında “…” ibaresinin üstte ve büyük puntolarla yazıldığı, alt satırda daha küçük ebatta “Çözüm ortağınız” yazıldığı tespit edilmiştir. Davalının logosundaki kullanım, davacının dava konusu markasından farklı ibare olması, yazı stilinin farklı olması nazara alındığında davacı markasına tecavüz oluşturmaz ise de; davalının tabeladaki kullanımında “…” ibaresini öne çıkaracak şekilde üstte ve büyük puntolarla, alt satırda daha küçük ebatta “Çözüm ortağınız” yazıldığı tespit edildiğinden, markasal kullanım olup, mahkemece de işyeri tabelasındaki kullanımın, markasal kullanım olarak tespitinde yasal düzenlemelere aykırılık bulunmamaktadır. Dava; … tarafından, … ve … Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılmıştır. Davalı cevap dilekçesinde; “davalı olarak gösterilen … Tic. Ltd. Şti. diye bir şirket yoktur, … Ürünleri San Tic unvanlı işyerim tarafıma ait bir şahıs firmasıdır. İstanbul ticaret odasında kaydı yoktur.” beyanı ile 2 numaralı davalı olarak gösterilen isimde bir gerçek veya hükmi şahsiyet olmadığını belirtmiştir. İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden verilen 20/05/2016 tarihli cevapta; … Temizlik Ürünleri San. Ltd. Şti. ve … ile … Spot … isimli firma kaydı bulunamadığı, 11/04/2017 tarihli cevapta … Ürünleri San. Tic. … ve … San. Ltd. Şti. isimli şirketin kaydının bulunamadığı, benzer unvanlı olarak … Tic. Ltd. Şti. isimli şirketin kayıtlarının gönderildiği, son tescilinin 25/12/2012 tarihli olduğu, ortaklarının davalının beyan ettiği gibi babası … ve … olduğu görülmektedir. … Tic. Ltd. Şti. isimli şirketin davacının babası ile …’a ait olup, davalıya ait olmadığından, ticari ilişkinin aralarında olduğu kabul edilmez. Güneşli Vergi Dairesi’nin 03/07/2017 tarihli cevabında; …’ın, 15/08/2015 tarihi itibariyle Bayrampaşa Vergi Dairesi’nden nakil ile geldiği, Mahmutbey/Bağcılar- İstanbul adresinde temizlik malzemesi toptan ticareti ile faaliyetine başladığı belirtilmiştir. Davacı taraf markasal kullanımı 30/12/2015 tarihinde öğrendiklerinden bahisle 02/02/2016 tarihinde ihtar gönderdiklerini iddia etmiş ise de; bilirkişi raporu ile davalı tarafından dosyaya sunulan 30/09/2014 -31/01/2015 arasında düzenlenmiş faturaların davacıya ait … Tic. Ltd. Şti. tarafından, davalı firmasına yapılan satışa karşılık düzenlendiği, davalıyla davacı arasında ticari ilişki olduğu tespit edildiğinden, davalı kullanımından davacının 30/09/2014 tarihinden itibaren haberdar olduğu sübuta ermiştir. Sessiz kalma yolu ile hak kaybı için tecavüzün öğrenildiği tarihten itibaren 5 yıllık sürenin geçmesi gerekip, Davanın açıldığı 31/03/2016 tarihi ile 30/09/2014 tarihi arasında 5 yıl geçmediği gibi, 02/02/2016 tarihli ihtar da sessiz kalınmadığını göstermektedir. Davanın kötü niyetle açıldığını kanıtlamak davalı tarafa aittir. Davalı taraf, davacının aralarındaki ticari ilişki sebebiyle kullanımdan haberdar olduğunu, davacının … ile tek satıcılık sözleşmesinin feshinden sonra kendisinin … ile sözleşme yapması sebebiyle kötü niyetli olarak açıldığını iddia etmiştir. Taraflar tek satıcılık sözleşmelerini ibraz etmediğinden, davacının sözleşmesinin sona erme ve davalının sözleşme başlangıç tarihi tespit edilememiş ise de; davacı vekili müvekkilinin tek satıcılık sözleşmesinin sona ermesinden sonra davalının … ile sözleşme yaptığını dava dilekçesinde beyan ettiğinden bu husus ikrar ile sübuta ermiştir. Davacı tarafın, 30/09/2014 tarihinden itibaren kullanımdan haberdar olmasına rağmen, 02/02/2016 ihtar tarihine kadar geçen 16 ay sessiz kalması, sessiz kalma kalma yolu ile hak kaybına sebebiyet vermez ise de; dava açmakta iyi niyetli olmadığını göstereceğinden, davacı tarafın dava açmakta kötüniyetli olduğuna ilişkin istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir. Ticaret unvanı; tacirin ticari faaliyetleri sırasında kullandığı isimdir ve TTK 41 ve devamı maddelerde düzenlenmiştir, Marka ise, mal ve hizmeti diğer mal veya hizmetlerden ayırt ettirmeye yarayan isimdir ve 556 Sayılı KHK ile 6759 sayılı SMK’da düzenlenmiştir. Ticaret sicilde unvan kullanımı ile markasal kullanım birbirinden farklı olduğundan, ticaret sicilde bir ibarenin yaygın kullanılması ibarenin marka olarak tesciline engel olmamakla birlikte; “…” ibaresinin marka olarak ta yaygın kullanıldığının bilinen bir husus olması ve yaygın olarak kullanılan bir ibare marka olarak bir kişinin tekeline bırakılamaz ise de; marka sahibi tarafından yaygın kullanılan isme ayırt edicilik kazandırılmış ise hükümsüzlüğüne karar verilemez. Davacının markası yaygın kullanılan “…” ibaresini içermekle birlikte, yazı üzerinde (M) harfinden (R) harfine kadar uzanan bir eğrinin yer aldığı, bu hali ile ibareye ayırt edicilik kazandırdığı tespit edildiğinden, davalının “…” ibaresinin yaygın kullanıldığı bu sebeple davacının tekeline bırakılmayacağına ilişkin istinaf sebebinin reddine karar verilmesi, Davacı tarafın … tescil numaralı markası ile, davalının tabelada kullanımında “…” ibaresi ortak ise de; marka olarak çok kullanılan bir ibare olduğundan, zayıf marka niteliğindedir ve yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre zayıf markalarda koruma daha zayıftır. Davacı taraf markasını kullandığı iş koluna ilişkin fiili kullanımına dair belge sunmamıştır. 556 sayılı KHK’nin 12. maddesinde; “Dürüstçe ve ticari veya sanayi konularıyla ilgili olarak kullanılmaları koşuluyla üçüncü kişilerin, ad ve adresini, mal veya hizmetlerle ilgili cins, kalite, miktar, kullanım amacı, değer, coğrafi kaynak, üretim veya sunuluş zamanı veya diğer niteliklere ilişkin açıklamaları kullanmaları marka sahibi tarafından engellenemez” şeklinde marka hükümsüzlüğüne ilişkin istisna düzenlenmiştir. … ibaresi davalının soyadı olup, dosya içerisinde mevcut kayıtlardan babası …’ında “… Tic. Ltd. Şti.” isimli şirketinde kullandığı nazara alındığında, davaya konu tabelanın davalı tarafından kullanılması markasal bir kullanım olmayıp, iş yeri tabelası (işletme adı) olarak kullanılmaktadır. Ayrıca davacı taraf tabelasında “… çözüm ortağınız” şeklinde kullanmakta olup, “çözüm ortağınız” kelimelerini ilave etmek suretiyle kullanımına ayırt edicilik kazandırdığı sübuta ermiştir. Bu hali ile davacı kullanımının davacı markasına tecavüz oluşturmadığı gibi, kullanımının 556 Sayılı KHK’nin 12. maddesinde tanımlanan iyi niyetli kullanım kapsamında kaldığı halde, marka hakkına tecavüz oluşturduğuna karar verilmesi dosya kapsamına aykırı olduğundan, istinaf sebebinin kabulü gerekmiştir. Yerleşmiş Yargıtay kararlarında; bir ibarenin, ticaret unvanından öne çıkarır şekilde daha büyük puntolarla yazılması markasal kullanım olarak nitelendirilmektedir. Başkasının markasını aynı veya benzerinin ve karıştırılmaya yol açacak şekilde, aynı veya benzer mal ve ürünlerde kullanmak marka hakkına tecavüz oluşturmaktadır. Markanın tabelada kullanılması ticari kullanım olup, marka tacirin iş ürünüdür. TTK 55/1-a/4. maddesi uyarınca başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemleri almak haksız rekabet olarak belirlenmiş olup, mahkemece; dosyaya ibraz edilen görseller dikkate alındığında … ibaresinin tabelada büyük puntolar halinde kullanımının markasal bir kullanım olduğu belirtilmek suretiyle, davalının tabelasındaki kullanımın markasal kullanım olduğu, söz konusu kullanım başkasına ait tescilli marka hakkını ve amblemini kullanmak şeklinde haksız rekabet olduğundan gerekçesiyle de davacının marka hakkına tecavüz eyleminin başkasının iş ürünü kullanmak suretiyle haksız rekabet oluşturduğuna karar verilmiş ise de, davalının kullanımı 556 Sayılı KHK’nin 12. maddesi gereğince iyi niyetli ticari kullanım olduğundan marka hakkına tecavüz olmadığı gibi, haksız rekabette oluşmayacağından, davacı tarafın davalının kullanımını 30/09/214 tarihinden itibaren bildiği halde davayı … ile arasındaki anlaşma sona erip davalının … ile sözleşme yapmasından sonra açması sebebiyle iyi niyetli olmadığından, 4721 Sayılı TMK’nın 2. maddesi gereğince hiçbir hukuk düzeni kötü niyeti korumayacağından, davalının kullanımının haksız rekabet oluşturduğuna karar verilmesi dosya kapsamına aykırı olduğundan, davalının istinaf talebin kabulü ile 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2 maddesi gereğince kararın kaldırılmasına, kaldırma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, davanın reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih, 2017/287 E. 2018/72 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 3- Davalı … San. Tic. Ltd. Şti. hakkındaki davanın husumet yokluğu sebebiyle DAVA ŞARTI YOKLUĞUNDAN USULDEN REDDİNE, 4- Davalı … hakkındaki marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin tespiti ve meni, kullanımının engellenmesi ve kaldırılması, İnternet üzerinde kullanımların önlenmesi, ticaret unvanının terkini, değiştirilmesi ve hükmün ilanı taleplerinin reddine, 4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince marka hakkına tecavüzün tespiti, men’i, kullanımın engellenmesi kaldırılması talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile 51,50 TL harcın, haksız rekabetin tespiti, men’i, kullanımın engellenmesi, kaldırılması, hükmün ilanı talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL karar harcı ile ticaret unvanının terkini, değiştirilmesi talebi yönünden alınması gereken 80,70 TL karar harcı ki toplam 212,90 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine 4/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalılar tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı … tarafından yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde kendisine iadesine, 5/b- İstinaf yargılaması için davalı … tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 31,00 TL posta gideri olmak üzere toplam 129,00 TL yargılama giderinin davacıdan tahsiliyle davalıya verilmesine, 5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından ve vekili olmadığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 30/06/2022