Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1127 E. 2022/794 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1127 Esas
KARAR NO: 2022/794
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/07/2018
NUMARASI: 2017/740 E. – 2018/799 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Haksız Eylemden Kaynaklanan Zarar Nedeniyle)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili ile davalı arasında imzalanan 03/07/2017 tarihli devir sözleşmesi gereği davalıya 3.750.000,00 TL bedel karşılığı dört okulun devredildiğini, devir gereği 750.000 TL peşin ve nakit, bakiye 3.000.000,00 TL için 01/01/2018 tarihinden başlamak üzere sıralı çekler verileceğinin taahhüt edildiğini ancak, davalının peşin olarak ödemeyi taahhüt ettiği bedelden 320.000,00 TL’lik kısmının ödendiğini, geriye kalan 420.000,00 TL peşin bedelin çekilen ihtara rağmen ödenmemesi üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E sayılı dosyasından başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, itirazın iptaline, davalının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacının devir sözleşmesinin 5.maddesi kapsamında ilk edimi olan kira sözleşmelerinin kurulmasını gereği gibi sağlayamadığını, davacının, okulların boşaltılarak fiili olarak devrinden sözleşmeye aykırı olarak kaçırılan menkul malların saklanmasından kaçındığını, davacının, devir alınan ruhsatlara kayıtlı öğrencileri Ataşehir’de açtığı yeni okula devrini aldığını, davacının protokol gereği üstlendiği edimlerini yerine getirmediğini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. İlk Derece Mahkemesince; “Taraflar arasında imzalanan 03/07/2017 tarihli Devir Sözleşmesinin 5.a maddesine gereğince; okuldaki işletme hakkını devreden davacının, devralan davalı ile devralınan okulların malikleri ile kurulacak kira ilişkisini sağlamak yükümlülüğünde olduğu, buna göre kendisi ile malikler arasındaki kira koşullarından daha ağır olmamak ve 12+12=24 yıllık kira sözleşmesinin kurulmasını sağlamayı taahhüt ettiği ancak, sunulan sözleşmelere göre devralan davalı ile malikler arasındaki kira sözleşmesinin daha ağır koşullarda ve öngörülen süreden kısa olarak yapıldığı, bunun aksinin davacı tarafça iddia ve ispat edilemediği, bu durumda davacının yüklendiği edimi yerine getirmediği ve bu nedenle karşı taraftan ifayı isteyemeyeceği, dolayısı ile davalının takipteki itirazının haksız olmadığı gerekçesiyle davanın reddine, davacının takipteki kötüniyeti kanıtlanamadığından koşulları oluşmayan davalı tarafın tazminat isteminin reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme ce 12.07.2018 tarihine ön inceleme günü verildiğini, bu tarihte yapılan ön iceleme duruşmasında ön incelemenin tamamlandığını, mahkemece tahkikat aşamasına geçildiğini, herhangi bir tahkikat yapılmadan aynı celsede hüküm kurulduğunu, tahkikat aşamasında sunulan delillerin değerlendirilmediğini, teknik konuda bilirkişi görüşüne dahi başvurulmadığını, bu nedenle mahkemece usulüne uygun bir yargılama yapılmadığını, bu nedenle öncelikle usule uygun tahkikat ve yargılama yapılmadığından mahkeme kararının ortadan kaldırılması gerektiğini, Davalının okulların bulunduğu taşınmazlara ilişkin kira sözleşmeleri imzaladığını, Devir sözleşmesinin Alıcı Yükümlülüklerini düzenleyen 4b maddesinde “..peşinatın kalan 550.000 TL aşağıda belirtilen malikler ile alıcının kira kontratını imzalaması ve MEB tarafından verilen ruhsatların alıcı tarafından devir alınması şartlarının gerçekleştiği tarihten itibaren 3 iş günü içerisinde satıcıya peşin olarak..” ödeneceğinin açık bir şekilde düzenlendiğini, bu madde metninden açık bir şekilde anlaşılacağı üzere, kira sözleşmesinin imzalanması ve ruhsatların devrinin, peşinatın kalan kısmının ödenmesi için yeterli görüldüğünü, somut davada ise, davalı alıcı ile mal sahipleri arasında kira sözleşmesi kurulduğunu ve ruhsatların devredildiğini, dolayısıyla müvekkilinin sözleşme gereği bakiye tutarın ödenmesine ilişkin ifa etmesi gereken edimlerini yerine getirdiğini, Davalı alıcı ile mal sahipleri arasında kira sözleşmelerinin kurulduğunun sabit olduğunu, davalı her ne kadar aynı koşullarda kira sözleşmesi imzalanmadığını iddia etmekte ise de, aynı koşullarda ve kira bedelleri ile kira sözleşmesi imzaladığını, aksi düşünülse bile davalı alıcı ile mal sahipleri arasında kira sözleşmelerinin kurulması aşamasındaki tüm pazarlığın bizzat davalı tarafından yürütüldüğünü, bu aşamada müvekkilden hiçbir destek talep etmediğini, sonuçta kendi özgür iradesi ile bu sözleşmeleri imzaladığını, davalının bu koşullarda kira sözleşmesini kabul ettiğini, bu kabul ile sözleşmedeki “aynı koşullarda kira sözleşmesi kurulması” şartından feragat ettiğini, davalının kira sözleşmelerini bu hali ile kabul ettikten sonra MEB’den alınan okul ruhsatlarını da üzerine alıp, okulu fiilen teslim aldığını, davalı kiralayanların bu yeni taleplerini kabul etmeyip kira sözleşmelerini imzalamasaydı söz konusu okul ruhsatlarının devredilmeyeceğini, okulun da teslim edilmeyeceğini, davalının mal sahiplerinin taleplerini kendi rızası ile kabul edip, kira sözleşmesini imzaladıktan ve okul ruhsatlarını üzerine alıp, okulları fiilen teslim aldıktan sonra bu sefer aynı koşullarda kira sözleşmesi düzenlenmediğini iddia edip müvekkilinin edimini yerine getirmediğini, bunun iyi niyet kurallarına uygun olmadığını, Mahkemece davalının bu kötü niyetinin alenen korunduğunu, gelinen noktada, bu kararın doğru kabul edilmesi halinde, bu gün davalının verdiği 200.000 TL peşinat ile İstanbul’da iki okul sahibi olmuş olacağını, 3.750.000,00 TL bedel takdir edilen iki okulun 200.000,00 TL ile alıcıya ait olacağını, bunun hukuk düzenince konunmasının mümkün olmadığını, Davalının davacı ile okul deviri hususunda görüşmelere başlar başlmaz mal sahipleri ile de görüşmelere başladığını, Mal sahipleri ile her konuda anlaştıktan sonra müvekkili ile Devir Sözleşmesini imzalayarak hemen peşi sıra Noterden resmi olarak Ruhsat devrini gerçekleştirdiğinde derhal mal sahipleri ile kira sözleşmesini imzaladığını, yani davalının okul ruhsatlarını ele geçirir geçirmez kendi rızası ile aleyhe iddia ettiği kira sözleşmesini kendi iradesiyle imzaladığını, bu nedenle kendi kusurundan faydalanamayacağını, aksinin iyiniyet kuralları bağdaşmayacağını, davalının TBK hükümleri gereği temerrüt ve temerrüt nedeni ile sözleşmeden dönme hükümlerine de uymadığını, Davalı alacaklı gerçekten iyi niyet kurallarına göre hareket etmiş bulunsaydı, yapması gereken işin, müvekkili tarafından taahhüt edilen koşullarda kira sözleşmesinin mümkün olmaması halinde okul ruhsatlarının ve okulu üzerine almayıp sözleşmenin feshi yoluna gitmesi ve varsa zarar ziyanını talep etmesi olduğunu, ancak davalının bu şekilde davranmadığını, kira sözleşmesi koşullarını kabul ettiğini, bu koşullarla sözleşme imzaladığını, okul ruhsatlarını devir alıp ve okulu fiilen teslim aldığını, bundan sonra kabul ettiği ve icazet verdiği kira sözleşmelerine dayanarak edimlerini ifadan kaçınmasının TMK 2.maddesi ile düzenlenen dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu beyan ederek, Mahkemece verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca alacaklı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilebilmesi için gereken tüm şartların oluştuğunu, davacının kötüniyetli ve haksız olduğunun ispat edildiğini, Mahkemece bu yön gözardı edilerek davacı aleyhine tazminata hükmedilmemiş olmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle Mahkemenin, sadece, tazminat talebinin reddine ilişkin kararının ortadan kaldırılarak, tazminat talebinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini beyanla, hükmün yalnızca bu yönden kaldırılmasına karar verilmesini talep etmştir. İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Davacı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; Dava, taraflar arasında yapılan devir sözleşmesi gereği peşin ve nakit olarak ödenmesi taahhüt edilen bedelden, bakiye bedelin ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için davalı hakkında başlatılan icra takibine vaki itirazın İİK’nun 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. Mahkemece, ön inceleme duruşmasında, usûlünce tahkikat aşamasına geçilmiş olması ve başkaca araştırılacak bir hususun olmadığı kanaatiyle bir ara kararla tahkikata son verilmesinde bir isabetsizlik olmadığı, aksi yöndeki davacı istinaf nedenlerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Taraflar arasında 03/07/2017 tarihli devir sözleşmesi yapıldığı, sözleşmede, sözleşme konusu okulların hangi şartlarda davalıya devredileceğinin düzenlendiği, sözleşmenin ”satıcının yükümlülükleri” başlıklı 5.a maddesinde; ”satıcı alıcı tarafından 200.000 TL (ikiyüzbintürklirası) ödenmesi üzerine Okul olarak anılan kiracısı olduğu her iki gayrimenkulun maliki ile alıcıyı bir araya getirmeyi, söz konusu gayrimenkullerin maliki ile alıcı arasında 12+12 toplam 24 yıl süreli, kiracısı olduğu mevcut kira kontratı ile aynı bedelli, daha kötü koşullarda olmayan, devir ve alt kira hakkı bulunan kira sözleşmesini kurdurmayı taahhüt eder.” hükmünün yer aldığı, İlk Derece Mahkemesince, davacının, kendisi ile malikler arasındaki kira koşullarından daha ağır olmamak üzere davalı ile malikler arasında kira sözleşmesinin kurulmasını sağlamayı taahhüt etmesine rağmen, yapılan kira sözleşmesinin daha ağır koşullarda ve öngörülen süreden kısa olarak yapıldığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş olmasına ve istinaf nedenlerine göre, uyuşmazlığın da bu noktada toplandığı, dolayısıyla davacının sözleşmenin 5.a maddesinden kaynaklanan edim yükümlülüğünü ihlal edip etmediği, buna göre bakiye sözleşme bedelinin ödenmesi gerekip gerekmediği hususlarının değerlendirilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Tarafların dosyaya sunduğu deliller incelendiğinde, sözleşmenin feshine ilişkin bir beyana rastlanmadığı, devir sözleşmesi kapsamında davalı yanca, gayrimenkul malikleri ile kira sözleşmesinin yapılmış olması, gerekli ruhsatların alınmış olması ve gayrimenkullerin teslim alınmış olmasına göre, sözleşmenin ayakta olduğunun kabulü gerektiği, davalının, sözleşmeden kaynaklanan edim yükümlülüğün ihlal edildiğine ilişkin iddiasıyla ilgili olarak karşı yana göndermiş olduğu bir yazılı ihtar vs. bulunmadığı, müspet zarara yönelik açılmış bir dava veya icra takibinin olmadığı, sözleşme kapsamında gayrimenkul malikleri ile kira sözleşmesi yapan, gerekli ruhsatları alıp, gayrimenkulleri teslim almış olan ve edim yükümlülüğünün ihlal edildiğine yönelik herhangi bir niza çıkarmayan davalının, ödeme iddiası ile karşılaştığında edim yükümlülüğünün ihlal edildiğine yönelik savunmada bulunmasının TMK’nun 2.maddesi kapsamında dürüstlük kuralı ile bağdaşmadığı, açıklanan sebeplerle davanın kabulü gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, sair istinaf sebepleri yerinde olmasa da, davacının bu yöndeki istinaf başvuru sebeplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır. Davalı vekilinin istinaf sebepleri incelendiğinde; Toplanan delillere, tarafların iddia ve savunmalarına göre, davacının icra takibi başlatmakta kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından tazminat talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, bu itibarla davalı vekilinin istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Dosyadaki belgelere, duruşma sürecini yansıtan tutanaklar ve gerekçe içeriğine göre, davalı vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KABULÜNE, İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12/07/2018 günlü, 2017/740 Esas, 2018/799 Karar sayılı kararının kaldırılmasına, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, Bu kapsamda; 3- Davacı tarafından davalı aleyhine açılan işbu itirazın DAVASININ KABULÜNE, 4- İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına davalı tarafından yapılan itirazın iptaline, takibin aynen devamına, 5- Alacağın likit ve itirazın haksız olması sebebiyle asıl alacağın % 20’si oranında icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 6/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 29.373,30 TL nispi karar harcından peşin alınan 5.193,33 TL’nin mahsubu ile bakiye 24.179,97 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 6/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 31,40 TL başvurma harcı, 5.193,33 TL peşin harç, 4,60 TL vekalet harcı, 106,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 5.335,33 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 6/c- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine 13/(1). maddesine göre 38.550,00 TL nispi vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 7/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, 7/b- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından peşin yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 7/c-İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 7/d-İstinaf yargılaması için davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 106,85 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 204,95 TL’nin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 7/e-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 8- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, 9- İstanbul … İcra Dairesi’nin … Esas icra takip dosyasına yatırmış olduğu 38.671,87 TL teminatın 2004 Sayılı İİK’nun 36/5. maddesi gereğince yatıran davacı tarafa talebi halinde İADESİNE, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022