Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1124 E. 2021/395 K. 08.04.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1124 Esas
KARAR NO: 2021/395
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 06/06/2018
NUMARASI : 2014/732 E. – 2018/643 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kefalet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/04/2021
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü :Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı şirketin, eski ortağı olan … şirket hisselerini Kartal …. Noterliği’nin 29/04/2013 tarih ve … yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile devrettiğini; bu nedenle, şirketi temsil ve ilzama yetkili bulunmadığı halde eski tarihli olarak davacı şirketin temsilcisi ve müdürüymüş gibi düzenlenen senetleri kefil olarak imzaladığını; bu şekilde tanzim edilen senetlerin İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden takibe konulduğunu; takibe konulan 30/03/2013 tanzim tarihli olarak düzenlenen 28/07/2013 vadeli 400.000,00 TL bedelli ve yine 30/03/2013 tanzim tarihli olarak düzenlenen 03/08/2013 vadeli 400.000,00 TL bedelli senetlerin gerçek borç senedi olmadığını ve davalı şirketi dolandırmak kastıyla sahte olarak tanzim edilmesi nedeniyle, bu senetlerin ve takibin iptalinin gerektiğini; bu nedenlerle, davacı şirketin, davalılara borçlu olmadığının tespitine ve davalılar aleyhine %40’dan aşağı olmamak üzere tazminata karar verilmesini; talep ve dava etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili davaya cevap dilekçesinde özetle; Davalı şirketin, borçlu diğer davacı şirketten 30/03/2013 tanzim tarihli, 400.000,00 TL tutarlı iki senetten dolayı alacağının bulunduğunu; davalının bu alacağının tahsil için İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … D.İş sayılı dosyası ile ihtiyati haciz kararı aldığını ve bu kararı usulüne uygun olarak kesinleştirdiğini; senet üzerinde imzası bulunan … senetlerin düzenleme tarihi 30/03/2013 tarihi itibariyle davacıyı temsil ve ilzama yetkili bulunduğunu; davacının da bunu kabul ettiğini; senetler üzerindeki davacı şirket adına … tarafından atılan imzanın aval yani kefil sıfatı ile atıldığını; davalı şirket ile senet borçlusu …. San.Tic. Ltd.Şti. arasında uzun yıllara dayanan ticari ilişki olduğunu; ekte sunulan hesap ekstresinde şirketin 2013 yılında davalı şirkete 761.300,00 TL borçlu olduğunun görüleceğini; senetlerin, borca karşılık alındığını; bu nedenlerle, davanın reddi ile davacının %20’den aşağı olmamak üzere tazminata mahkum edilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda; “Taraflar arasında; davacı şirketin, eski ortağı olan dava dışı … davacı şirketteki hisselerini Kartal … Noterliği’nin 29/04/2013 tarih ve … yevmiye sayılı hisse devir sözleşmesi ile dava dışı … devrettiği; davalı/tanzim eden … San. Tic. Ltd. Şti.’nin, davalı/lehtar … Ltd. Şti. adına 30/03/2013 tanzim tarihli olarak düzenlenen, 28/07/2013 vadeli, 400.000,00 TL ve 03/08/2013 vadeli 400.000,00 TL bedelli (2) adet bonoda davacı şirketin kefil/avalist olarak şirket yetkilisinin imzasının bulunduğu; davalı/lehtar … Ltd. Şti. tarafından, dava konusu 2 adet bonoya dayalı olarak davacı ve diğer davalı şirket aleyhine ihtiyati haciz kararı aldığı bilahare İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası üzerinden kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlattığı; dava konusu senetleri tanzim eden davalı … Ltd. Şti. ile diğer davalı … Ltd. Şti. arasında ticari ilişki bulunduğu; davalı … Ltd. Şti.’ni münferiden temsile yetkililerden birinin … olduğu; hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı … Ltd. Şti. tarafından icra takibine konu edilen dava konusu (2) bono/senedin, davacı şirketin eski ortağı … şirket hisselerini dava dışı 3. kişiye devrettikten sonra asıl borçlu/tanzim eden-davalı …. Ltd. Şti. lehine davacı şirketi borçlandırmak amacıyla senetlere avalist/kefil olunup olunmadığı; bu durumun, takip alacaklısı/ davalı … Ltd. Şti. tarafından bilinip bilinmediği; bu kapsamda, davalı/takip alacaklısı şirketin, diğer borçlu/davalı şirketle ticari ilişkisi kapsamında alacaklı bulunup bulunmadığı; varsa alacak miktarının ne olduğu ile dava konusu senetlerin davacı şirketin ve diğer davalı … Ltd.Şti.’nin yöneticisi/ müdürü … olduğu bilinerek alınması nedeniyle; davacının, dava konusu bonolardan dolayı davalı/takip alacaklısı … Ltd. Şti.’ne borçlu bulunup bulunmadığının saptanması; noktalarında toplanmaktadır. Kural olarak, emarelere müstenit ispat, dolayısıyla ispat türüdür; yani bir başka anlatımla; ispat edilen civar (komşu) vakıaların kanuni unsurlarının gerçekleştiği büyük bir ihtimal dâhilinde gösterdiği hallerde, hakim artık bu vakıalara dayanarak hüküm verebilecektir. Taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözümü amacıyla yapılan yargılama ve yargılama sırasında bilirkişilerden alınan denetime elverişli rapor içeriklerine göre; davalı …. Ltd. Şti.’nin, diğer davalı … San.Tic. Ltd. Şti. ile ticari ilişkisinin bulunduğu; bu ilişkinin, 31/01/2013 tarihinde başladığı ve 31/12/2013 tarihi itibariyle davalı … diğer davalı … evi’nden 761.300,00 TL alacaklı bulunduğu; bu iki şirket arasındaki ticari kayıtlar incelenmesinde; esasen bir ticari ilişkiden ziyade para alışverişi olduğunun gözlendiği; zira, davalı … tarafından, diğer davalı … Evi’ne (2) adet toplam 92.214,30 TL tutarında fatura ile satış ve davalı … Evi’nden (1) adet 90.860,00 TL tutarında fatura ile alış yaptığı; buna karşılık, davalı Seskom’un, diğer davalı … Evi’nden 761.000,00 TL gibi yüksek bir alacağının bulunduğu; dosyadaki İ.T.O.’nın 15/03/2017 tarihli firma sicil bilgileri yazısında … odaya … sicil numarası ile kayıtlı …. San. Tic. Ltd. Şti.’nin ortağı, müdürü ve temsil ve ilzama yetkilisi olduğunun anlaşıldığı; davaya konu 30/03/2013 tanzim tarihli 28/07/2013 vadeli 400.000,00 TL bedelli ve 03/08/2013 vadeli 400.000,00 TL bedelli senetlerin davalı … Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde kayıtlı bulunmadığı; diğer davalı … San.Tic. Ltd. Şti.’nin ise ticari defterlerini incelenmek üzere dosyaya sunmadığı; davacı şirketin, 2013 yılına ilişkin yevmiye, defteri kebir ve envanter defteri ile ortaklık pay defterinin incelenmesinde; davacının, ticari defter ve kayıtlarında, davalı ve … Ltd. Şti. ile ticari ilişkisinin bulunduğuna dair herhangi bir kayda rastlanılmadığı; dava konusu senetlerin, davacının ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı; davacı şirketin, ortaklık pay defterinin incelenmesinde senetler üzerinde imzası bulunan … şirketin ortağı olduğu ve 31/05/2013 tarihinde hisselerinin tamamını dava dışı … devredildiği; kural olarak, bono illetten mücerret borç ikrarı ve avalin de, bir poliçe/bono borcunun ticari senetler hukukuna göre tekeffül edilmesi olduğu; aval verenin sorumluluğu, aval veren kimse, kimin için taahhüt altına girmişse tıpkı onun gibi mesul olacağı; başka deyimle lehine aval verilen kimse hangi şartlar altında mesul olursa aval veren de aynı şartlar altında mesul olacağı; davalı vekili savunmasında, senetlerin diğer davalı şirketle ticari ilişkiden doğan 761.300,00 TL alacak nedeniyle alındığını savunmuş, böylece nakden kaydı içeren bonoların düzenleme nedenini değiştirdiği; bu durumda, davalı şirketler arasındaki temel borç ilişkine bağlı ticari ilişkinin niteliği ve bu ilişkiden doğan alacaklık ve borçluluk durumuna göre, dava konusu bonoların düzenlendiği tarih itibariyle davalı … Ltd. Şti.’nin diğer davalıdan ticari defter kayıtlarına göre 1.354,30 TL alacaklı bulunduğu; dava konusu bonoların, 30/03/2013 tanzim tarihli olarak düzenlendiği ve dava dışı …. davacı şirketin ve davalı …. San.Tic. Ltd. Şti.’nin yetkilisi bulunduğu; bu durumun, davalı/lehtar … Ltd. Şti.’nce de bilindiği; bu maddi/olgusal ve hukuksal açıklamalar karşısında; 31/12/2013 tarihi itibariyle davalı … diğer davalı … evi’nden 761.300,00 TL alacağın temel ilişkiye dayalı kaynağı ile TMK.6/HMK.190 maddeleri uyarınca belgesinin bulunmadığı gibi davaya konu senetlerin, davalı … Ltd. Şti.’nin ticari defterlerinde de kayıtlı bulunmadığı gibi mülga 1086 sayılı HUMK.’nun 299/1. maddesindeki genel hukuk kuralına göre; davacı tarafından dava dışı … tarafından davacı şirketin ortaklığı ve müdürlüğü’nden ayrılmadan önce aval şerhinin verildiğinin noter veya yetkili memur tarafından tasdiki veyahut imza edenlerden birinin vefatı veya imza atma yeteneğinin kaybolması gibi maddi bir olayın vukuu veyahut senetlerin resmi bir işleme esas alınması durumunda gibi bir durumunda bulunmaması ve tüm dosya kapsamı ile emarelere müstenit/dayalı olarak dava konusu senetlerdeki aval şerhinin dava dışı …. tarafından davacı şirketin ortaklığı ve müdürlüğü’nden ayrıldıktan sonra yazıldığı/verildiği ve bu durumun da, davalı … Ltd. Şti.’ tarafından da bilindiğinin kabulünün gerektiği; bu durumda, davalı … Ltd. Şti.’nin diğer davalıdan 1.354,30 TL alacaklı bulunduğundan dava konusu senetlerden dolayı davacının [800.000,00 TL- 1.354,30 TL=] 798.645,70 TL davalıya borçlu olmadığı; bu nedenlerle, davacının, iş bu davayı açmakta haklı ve hukuki yararının bulunduğu görülmekle; davacı tarafından davalı … Ltd. aleyhine açmış olduğu davasının sübut bulduğundan kısmen kabulü davacının, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında takip konusu yapılan, 30/03/2013 tanzim tarihli, 28/07/2013 vadeli, 400.000,00 TL bedelli bono ve 30/03/2013 tanzim tarihli, 03/08/2013 vadeli, 400.000,00 TL bedelli bonodan dolayı [800.000,00 TL- 1.354,30 TL=] 798.645,70 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine, fazlaya ilişkin istemin reddine, yasal koşulları bulunmadığından …nun. 72/5.maddesi uyarınca davacı yanın %40 tazminat isteminin reddine, ihtiyati tedbir kararı infaz olunduğu gözetilerek, …nun 72/4. maddesi uyarınca reddedilen kısım yönünden %20 tazminat tutarı 270,86 TL’nin davacı-borçlu … Limited Şirketi’nden tahsili ile davalı/ alacaklı …Ticaret Limited Şirketi’ne verilmesine, İstanbul Anadolu (kapatılan) 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/04/2014 tarih ve 2014/126 esas sayılı dosyası üzerinde verdiği paranın alacaklıya ödenmemesine yönelik ihtiyati tedbir kararının, kabul edilen alacak tutarı olan 1.354,30 TL için …nun. 72/4. maddesi uyarınca kaldırılmasına, tedbir kararının diğer kısımlarının aynen ipkasına; davacı tarafından, davalı …Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın 19/10/2016 tarihli oturumuna davacı vekilinin katılmadığı ve yasal süresi içerisinde bu davalı yönünden davanın yenilenmediği de dikkate alınarak HMK 150-(1) ve (5). maddeleri uyarınca bu davalı yönünden davanın açılmamış sayılmasına” karar verilmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; -Davacı şirket adına aval veren olarak senede imza atan … ilgili tarihlerde şirket yetkilisi olduğunu, Davacı yanın dolandırıcılık iddiasına ilişkin olarak hiçbir geçerli ve somut bir delil sunamadığını -Yerel Mahkeme kararının gerekçeli olmadığını, gerekçenin nedenlerinin açıklanmadığını -Aval veren olarak davacı şirket adına uyuşmazlık konusu senedi imzalayan … , davacı şirkette yer alan hisselerini 29.04.2013 tarihinde devrettiğini, uyuşmazlık konusu senetlerin tanzim tarihinin ise 30.03.2013 olduğunu, davacı; hem … hem de müvekkil şirket yetkilisi … T.C. İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/60256 S. numaralı dosyası ile davacının iddiaları araştırılmış ve 18.01.2018 tarih, 2018/9071 k. sayı ile müvekkil şirket yetkilisi ve davacı şirketin eski yetkilisi … hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, Ticaret Sicil Gazetesi’nin davacı-borçlu şirketle ilgili olan kısmında “10/04/2010 tarihinde 25 yıl süre ile müdür …’ın münferit imzası ile en geniş şekilde temsil ve ilzam etmesine” karar verildiğini ve davalının bu ilana dayanarak ve uzun süredir süre gelen ticari ilişkisi gereği … güvenmesinin esas olduğunu,-Davacı şirketin iş bu dava konusu senette kefil veren değil avalist olduğunu, davacının uyuşmazlık konusu senede kefil sıfatı ile taraf olduğu ancak bu konuda oybirliği ile alınmış bir karar olmadığından kefilliğinin geçerli olmadığı iddiasının dayanaksız olduğunu, davacının; şekle ait bir eksiklik olmadığı müddetçe esas borçulunun öne süreceği def’ileri ileri sürerek borçtan ve sorumluluktan kurtulması mümkün olmadığını, Yargıtay kararına göre “nakden” kaydı bulunan senedin bir başka sebeple düzenlendiğinin iddiası veya bu iddianın ispatı avalistin sorumluluğunu etkilemediğini, -Bononun ticari defterde yer almamasının bonodan dolayı alacak bulunmadığı sonucunu doğurmayacağını, hesap dökümlerinde… şirketinin müvekkil şirkete 2013 yılı kapanışı itibariyle 761.300,00 TL borçlu olduğunun görüldüğünü, kambiyo senedinin davacının ticari defterine kaydeilmemiş olmasının da onu hükümden düşürmediğini, tüm nedenlerle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davacı vekili istinafa cevap dilekçesinde özetle, -Dava konusu senetlerin davalı …. Tic. Ltd.Şti’nin ticari defterlerinde, şirketin hisseleri … tarafından devrinden sonra eski tarihli olarak ve davacı müvekkilim şirketi dolandırmak kastı ile düzenlendiği için kayıtları alınması mümkün olmadığından ticari defter ve kayıtlarında da dava konusu senetlerin kaydı ve çıkışı yapılmadığını, -Aynı şekilde … tarafından temsilcisi olduğu …. San Tic.Ltd.Şti’ adına … Kodosan Şubesinden 28.06.2013 tarihinde çek karnesi almış ve hisselerini devrettiği … Ltd.Şti.’ni lehtar olarak göstermiş ve kendisi de şahsi ciro atarak … seri nolu çeki 15.09.2013 tarih ve 165.000.-TL. bedelli olarak tanzim etmiş ve üçüncü şahıslarla anlaşarak İstanbul …. İcra Dairesi Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile icra takibine koydurmuş ve müvekkilim şirketin gıyabında takibi kesinleştirdiğini, bunun üzerine İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi Başkanlığı’nın 2016/1188 Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açılmış ve yapılan incelemede yetkisi olmadan şirketteki hisselerini devrettiği tarihren sonra (28.06.2013 tarihinden sonra) çekin arkasına ciro attğına dair rapor tanzim edildiğini, Davalı şirket ile birlikte … davacı müvekkilim şirketi dolandırmak kastı ile hareket ettiğini ve muhtemel devam de edeceğini, -Davacı… Ltd.Şti.’nin ortaklık ve sermayesi dikkate alındığı zaman TTK 223 maddesi gereğince davacı şirketin kefil veya aval verebilmesi için oybirliği ile karar alınması gerektiğini, davacı müvekkilim şirket tarafından kefil veya aval verilmesi işleminin noter veya yetkili memur tarafından tasdiki gibi bir durumda bulunmaması da senedin sonradan tanzim edildiğini ortaya koyduğunu, istinaf inceleme talebinin esasdan reddine karar verilmesini talep etmiştir.İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.Dava; Menfi tespit davasıdır. Davacı yan eski ortağın, eski tarihli ve şirketi de aval veren olarak borçlandırıcı senet düzenlediği iddiası ile, şirketin borçlu bulunmadığının tespitini talep ve dava etmiştir.Yerleşik Yargıtay İnançlarında ve öğretide de kabul edildiği gibi, bonolara özgü seçimlik unsurlardan biri de, temel borç ilişkisinden kaynaklanan borcun dayandığı nedeninin gösterilmesine yönelik “bedel kaydı”dır. “Bedel kaydı” kambiyo senedinin ihtiyari kayıtlarındandır. Bu kayıt keşidecinin (borçlunun), senedin lehdarından (alacaklıdan) karşı edayı aldığını ispata yarar. Aslında Kambiyo senetleri hukuku yönünden bu kayıtların bir anlamı ve önemi yoktur. Çünkü, kambiyo senedinin düzenlenmesiyle, mücerret bir borç ilişkisi yaratılmaktadır. Bu nedenle de karşı edimin elde edilip edilmediğinin önemi de bulunmamaktadır. Temel borç ilişkisinin bir sözcükle senede yansıtılması, şeklinde ortaya çıkan bedel kaydının varlığı ya da yokluğu senedin bono niteliğini etkilemez. Bedel kayıtları daha çok keşideci ile lehdar arasındaki iç ilişki yönünden ve ispat konusunda önem taşır. Kişisel defi nedenlerinin varlığının kanıtlanmasını kolaylaştırır.” (Örnek: HGK. 17.12.2013 T. 2003/19-781 E. 2003/768 K.).Bonoda kural olarak ispat yükü senedin bedelsiz olduğunu iddia eden tarafa aittir. Ancak, bir defa bir mal alışverişine dayandığı “malen” kaydıyla ya da bir alacak borç ilişkisine dayandığı “nakten” kaydı ile senede yazılmışsa, artık buna uyulmak gerekir. Bu kayıtların aksinin savunulması senedin ta’lili (nedene, illete bağlanması) anlamına gelir ki, böyle bir durumda ispat yükü yer değiştirir. Senedi ta’lil eden, savını kanıtlamak yükümlülüğü altına girer. Senette borcun nedeni “mal” ya da “nakit” olarak belirtilmişse, tarafların yazılı borç sebebine dayanmaya hakkı olacağından, ispat yükü bunun aksini ileri süren tarafa ait olacaktır. Eğer yanlardan biri senet metninde yazılı kaydın doğru olmadığını söylüyorsa, lehine olan senet karinesi çürümüş sayılacak, bunun sonucu olarak da, iddiası paralelinde ispat yükünü de üstlenecektir. Buna senedin ta’lili denmektedir. Bu anlamda ta’lil senet metninde açıklanan düzenleme (ihdas) nedenine aykırı beyanda bulunma anlamına gelmektedir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu senetlerde nakden kaydı bulunmaktadır. Ancak ilgili bedel kaydı kişisel defi niteliğinde olup, 3. Kişi konumunda olan davalıya karşı ileri sürülemez. Aynı şekilde davalının senedi ihdas nedeninden farklı bir şekilde aldığını ileri sürmesi de senedin talili niteliğini taşımaz. Kaldı ki davalı da, ticari ilişki kapsamında verildiğini ileri sürmüş olup, beyanın bedel kaydını talil eder nitelikte olmadığı anlaşılmıştır. Davacı bedelsizlik iddiasını yazılı veya diğer kesin delillerle ispat yükü altındadır. Bu nedenle davalının bu istinaf istemi yönünden Mahkeme gerekçesinin hukuka uygun olmadığına kanaat edilmiştir.Ancak bununla birlikte, Aval verenin borcu bağımsız bir borçtur, bir diğer ifade ile feri nitelikte değildir. Aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğu devam eder. Aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerlidir. Yani lehine aval verilenin borcu geçersiz olsa bile, aval veren bu geçersizliği ileri süremez. Lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğu devam eder. TTK’nın 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince aval veren, sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebilir (20.04.2018 tarihli ve 2017/4 E., 2018/5 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı). Somut olaya gelince; dava konusu senetlerin bono niteliğinde olup kambiyo vasfı taşıdığı, bono borçlusunun tüzel kişi olması hâlinde, yetki belgesinde şirketi temsile yetkili şahısların bonoyu imzalamış olmasına ve usulünce kaşe basılmış olmasına dikkat edilmelidir. Bu durumda, bonodan doğan sorumluluk doğrudan doğruya temsil edilen tüzel kişiye ait olur. Yetkisiz imza hâlinin düzenlendiği TTK’nın 778. maddesinin 1. fıkrası uyarınca bonolarda da uygulanması gereken aynı Kanunun 678. maddesi “Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye imzasını koyan kişi, o poliçeden dolayı bizzat sorumludur; bu poliçeyi ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.” şeklindedir. Somut olayda; borçlu şirket, aval verenin yetkisiz bir şekilde senede imza altına aldığı yönünde itirazda bulunmuştur.Tarafların ileri sürmüş olduğu maddi vakıaların hukuki nitelendirmesini yapmak yani somut olay ya da ilişki bağlamında işlerlik kazanacak hukuk kurallarını araştırıp bulup uygulamasını gerçekleştirmek, hâkim tarafından kendiliğinden yerine getirilmesi gereken bir görevdir (6100 sayılı HMK’nın 33. maddesi). Somut olaya uygulanacak olan hukuk kuralları, dava sebebinden tümüyle farklı bir kavram olan hukuki sebebi oluşturur (Tanrıver, S.; Medeni Usul Hukuku C. 1. Ankara 2016, s. 480-483). Takibe dayanak bonoları Nevzat imzalamış olup, TTK’nın 678. maddesi gereğince de yetkisiz temsilci olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. Belirtmek gerekir ki TTK’nın 702. maddesinin 2. fıkrası gereğince avalistin sorumluluğu ancak kambiyo senedinde şekle dair bir eksiklik olması hâlinde ortadan kalkar. Takibe dayanak bonolar şeklen de olsa TTK’nın 776. maddesinin 1. fıkrasının (g) bendi uyarınca düzenleyenin imzasını içermekte olup, şekle ait noksanlık bulunmadığından aval vereninin taahhüdü geçerlidir. Ancak şahsen borçlu olup olmadığının tespiti gerekmektedir. … aynı zamanda bononun düzenlenme tarihinde davacı aval veren şirketin yetkili temsilcisi olduğu anlaşılmaktadır. Temsil edilenin izni olmadan kendi lehine işlem yapan temsilci, temsil yetkisinin sınırları aşmış demektir. Bu durumda temsilcinin, temsil edilenin önceden verdiği bir izin olmaksızın kendi lehine ve temsil ettiği şirket aleyhine/zararına yapmış olduğu işlemlerin, yetkisiz temsilcinin yapmış olduğu işlemler niteliğinde olduğunun kabulü gerekir. 818 sayılı BK’nun 38. maddesi (6098 sayılı TBK’nun 46. maddesi) uyarınca yetkisiz temsilcinin yapmış olduğu işlemin geçersiz olmasından dolayı şirketin hukuken sorumlu tutulamaz. Ancak BK’nun 453/2 maddesine göre ticari vekil açık yetki verilmedikçe kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı halde aynı yasanın 450/1 maddesi uyarınca ticari mümessil, iyi niyetli 3. Kişilere karşı müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunma yetkesine haiz sayılır. Nevzat’ın ticari mümessil olduğunun kabulü gerekmektedir. Hemen burada 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun bonolar hakkındaki sorumluluk hükümleri  ortaya konulmalıdır.   6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun “Yetkisiz imza” başlıklı 678. maddesinde;  “Temsile yetkili olmadığı hâlde bir kişinin temsilcisi sıfatıyla bir poliçeye  imzasını  koyan  kişi,  o  poliçeden  dolayı  bizzat  sorumludur;  bu  poliçeyi  ödediği takdirde, temsil olunduğu kabul edilen kişinin haiz olabileceği haklara sahip olur. Yetkisini aşan temsilci için de hüküm böyledir.” Denilmekte;   “Düzenleyenin sorumluluğu” başlıklı 679. maddede de; “Düzenleyen, poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur. Düzenleyen, kabul edilmeme hâlinde sorumlu olmayacağını şart edebilirse de ödenmemeden sorumlu olmayacağına ilişkin kayıtlar yazılmamış sayılır.”   Hükmü yer almaktadır.   6102 sayılı TTK’nın 778/2-(e) maddesi uyarınca bono hakkında da TTK’nın 678-679. Maddeleri uygulama alanı bulacaktır. Şu durumda, vekil özel yetki gerektirdiği ve bu konuda özel olarak açıkça yetki verilmediği halde kambiyo taahhüdünde bulunmuşsa bu taahhüdünden bizzat ve şahsen sorumlu olur ve burada artık asilin sorumluluğundan söz edilemez. Nitekim, aynı ilkeler Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 08.11.2006 gün ve 2006/12-682 Esas, 2006/682 Karar sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Tüm bu açıklamalar gereğince somut olay değerlendirildiğinde;  Davada …’ın ticari mümessil mi ticari vekil mi olduğu hususunun çözümlenmesi gerekmektedir. Dosya arasında mevcut belgelerin incelenmesinde; davacı borçlu şirket yetkilisinin, bono düzenleme tarihinde… olduğu, şirket yetkililerinin, TBK’nun 453/2 maddesine göre ticari vekil açık yetki verilmedikçe kambiyo taahhütlerinde bulunamayacağı halde aynı yasanın 450/1 maddesi uyarınca ticari mümessilin, iyi niyetli 3. Kişilere karşı müessese sahibi hesabına kambiyo taahhütlerinde bulunma yetkisine haiz olduğu, …ın ticari mümessil olduğunun kabulü gerektiği (Yargıtay 12.HD.’nin 02/10/2017 tarih ve 2016/20093 E.-2017/11711 K.sayılı ilamı), davalı şirketin kötü niyetinin ispatlanamaması sebebiyle, söz konusu bono nedeniyle davacı borçlu şirketin sorumlu olduğu, bu sebeple davanın reddi gerekirken, ilk derece mahkemesince hukukun olaya uygulanmasında hata edilerek davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunmuş olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.b/2. maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılarak davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı … Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2- İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/06/2018 tarih ve 2014/732 Esas, 2018/643 Karar sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1.b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA; Davanın esası hakkında Dairemizce YENİDEN HÜKÜM VERİLMESİNE, bu doğrultuda;3/a- Davacı tarafından, davalı …. Ticaret Limited Şirketi aleyhine açılan davanın 19/10/2016 tarihli oturumuna davacı vekilinin katılmadığı ve yasal süresi içerisinde bu davalı yönünden davanın yenilenmediği de dikkate alınarak 6100 Sayılı HMK’nın 150-(1) ve (5). maddesi gereğince işbu davalı yönünden DAVANIN AÇILMAMIŞ SAYILMASINA, 3/b- Davacı tarafından davalı …. Tic. Ltd. Şti. aleyhine açılan menfi tespit davasının REDDİNE,4- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;4/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL harcın, peşin olarak yatırılan 13.842,15 TL’den mahsubuyla fazla yatırılan 13.782,85 TL harcın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,4/b- Davacı tarafından yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4/c- Davalı …Ticaret Limited Şirketi tarafından yapılan bir yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 4/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Av. Asg. Üc. Trf’ne göre, 56.982,29 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan tahsiliyle davalı …. Tic. Ltd. Şti.’ye verilmesine, 5- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin;5/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davalı … Tic. Ltd. Şti. tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,5/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 107,90 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 177,75 TL’nin, davacıdan alınarak davalıya verilmesine,5/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına,6- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 08/04/2021