Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1120 E. 2022/939 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1120
KARAR NO: 2022/939
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 05/06/2018
NUMARASI: 2017/564 E. 2018/444 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili hakkında dava konusu çek için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takibe geçildiğini, müvekkilinin yasal süre içerisinde borca itiraz ettiğini, davalı tarafın icra takibini süreç içerisinde takip etmediğinden düştüğünü, 19/04/2011 tarihinde yenilediğinden, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı numarasını aldığını, yenilenen dosyadan ödeme emrinin 03/10/2011 tarihinde usulsüz olarak muhtara tebliğ edildiğini, taşınmazın ihalesi usulüne uygun olarak yapılmadığından İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2014/45 E.sayılı ihalenin feshi davası açıldığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’na sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan davalılar hakkında şikayette bulunulduğunu, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.numaralı dosyasının yenilenmesi aşamasında çekin aslının icra memuru tarafından alacaklı vekili Av. …’a “istenildiğinde iade etmek üzere” teslim edilmesine ve C. Savcılığı’nca senet aslının istenmesine rağmen sunulmaktan kaçınıldığını, müvekkilinin hiçbir bankadan çek veya çek karnesi almadığı gibi, hiç kimseye çek keşide etmediğini, … seri numaralı 30/04/2007 keşide tarihli 20.000 TL bedelli çekteki imzanın müvekkiline ait olmadığını, bu sebeplerle müvekkilinin icra takibine konu … seri numaralı, 30/04/2007 keşide tarihli 20.000,00 TL bedelli çek sebebiyle davalıya borçlu olmadığının tespitini, dava sonuçlanıncaya kadar takibin durdurulması konusunda teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu çek hakkında İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … E.sayılı dosyasından takip başlatıldığını ve daha sonra … E. sayısı ile takip yenilendiğinde, davacının icra dosyası ve dayanağı çeke ilişkin birçok itiraz davası açtığını, İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2007/1261 E. sayılı imzaya itiraz davasının, çeke ve takibe ilişkin hiçbir hukuki sakatlık sözkonusu olmadığı için dava konusu çeke ve icra takibine ilişkin açılan davaların tümünün reddedildiğini, davacı bunu bilmesine rağmen icra dosyasını yavaşlatmak için birçok dava açıp, savcılıklara şikayetlerde bulunduğunu, davacının icra takibi çeki ve davalıyı hiç görmediği bu kişileri tanımadığı, imza atmadığı iddialarına karşı çekteki cirantalar tanık olarak dinlenildiğinde tüm iddialarının asılsız olduğunun ortaya çıkacağını, bu sebeplerle davanın reddini talep etmiştir. İlk Derece Mahkemesince; “İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 09/02/2017 tarih, 2014/155 E., 2017/104 K.sayılı ilamında görevsizlik kararı verilerek geldiği ve 2017/564 E.sayılı dosyası üzerinden yargılamaya devam edildiği, İddia, savunma, Asliye Hukuk Mahkemesinde alınan ATK raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; somut uyuşmazlığa konu davanın çekteki imza sahteliğine bağlı menfi tespit davası olduğu, ATK’dan alınan rapora göre 30/04/2007 tarihli 20.000 TL bedelli çek arkasındaki … atfen atılan imzanın davacıya ait olduğunun belirlendiği, bu durumda davacının çek ve ciro imzası sebebiyle müracaat borçlusu olarak çek sebebiyle yapılan takip bakımından sorumlu olduğu, bu sebeple davacının menfi tespit davasının reddine, verilen 08/04/2014 tarihli tedbir kararının İİK 72 kapsamında verilen bir tedbir kararı olmayıp takip ve dava konusu alacağın tamamını karşılayacak teminat yatırıldığında HMK 389. maddesi gereği takibin geçici durdurulması için verilen tedbir kararı olduğundan, böyle bir tedbir kararı sebebiyle davası reddedilen davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün bulunmadığından bu talebin de reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme dosyasından alınan 14/04/2016 tarihli Adli Tıp Kurumu raporuna itiraz edildiğini, İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin haklı ve gerekçeli itirazlarını incelemeksizin, görevsizlik kararı vererek görevli mahkemenin itirazları değerlendirmesi gerektiğine hükmettiğini, yetkili ve görevli mahkeme olan İstanbu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin neredeyse hiçbir inceleme yapmaksızın ve sundukları beyan itiraz ve delillerini değerlendirmeksizin davanın reddine karar verdiğini, İtirazları sebebiyle yeni/ek bilirkişi raporu alınma gereği duyulmadan, hiçbir inceleme yapılmadan, delilleri ve dosya değerlendirilmeksizin karar verildiğinden, adalet ilkesinin zedelendiğini, Adli Tıp Kurumunun dönem dönem farklı incelemeler sonucunda raporlarındaki görüşlerini değiştirdiği gerçeği göz önüne alındığında, mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, yapılan açıklamalar ve resen tespit edilecek sebeplerle kararın kaldırılarak yeniden yargılama yapılması için mahkemesine gönderilmesine, karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Dava, İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne açılmış, 2014/155 Esas ve 2017/104 Karar sayısı ile görevsizlik kararı verilerek İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne gönderilmiştir. İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, 2014/155 Esas dosyasında alınan Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesine ait 12/04/2016 tarih ve … -… sayılı raporunda, takip ve dava konusu çekin arka yüzünde …’a atfen atılı ciro imzası ile …’ın mukayese yazı ve imzaları arasında; tersim biçimi, işleklik derecesi, alışkanlıklar, istif, eğim, doğrultu, seyir, hız ve baskı derecesi bakımından uygunluk ve benzerlikler saptandığından söz konusu imzanın isim yazısı ile birlikte değerlendirildiğinde, …’ın eli ürünü olduğu hususlarını bildirir kanaat raporudur yönünde görüş bildirildiği tespit edilmiştir. Davacı vekili tarafından rapora karşı; raporu hazırlayanların fizikçi ve fizik mühendisi bilirkişiler olduğu, görülmekte olan davanın çekteki imzanın müvekkiline ait olup olmadığı hususunda olduğundan, çek üzerindeki incelemenin uzman grafolog tarafından yapılması gerektiği ileri sürülmüştür. Rapor; (Adli Tıp Uzmanı Daire Başkan V.) Uz.Dr. .., ( Fizikçi ) MSc. … ve ( Fizik Mühendisi ) Müh. …’ün katılımı ile Adli Tıp Kurumu Fizik İhtisas Dairesi Adli Belge İnceleme Şubesi tarafından düzenlenmiş olduğundan, heyetin oluşumunda usule aykırılık bulunmadığı gibi, raporda yerleşmiş Yargıtay kararlarında belirtilen aletler ve usulle hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde imzanın davacı eli ürünü olduğu tespiti yapıldığından, aksini gösterir karşı delil ibraz edilmediğinden, davacı tarafın rapora itirazlarının mahkemece nazara alınmamasında usule aykırılık bulunmadığı tespit edilmiştir. Görevsizlik kararı ile gelen dosya, görevsiz mahkemede açılan davanın devamı niteliğinde olup, görevsiz mahkemede yapılan usuli işlemler görevli mahkemede de geçerli olduğundan, (Yargıtay 3. HD’nin 21/09/2006 tarihli, 2006/8980-11308 esas ve karar sayılı kararı) mahkemece görevsiz mahkemede alınan ATK raporu uyarınca karar verilmesinde usule aykırılık bulunmadığından, istinaf sebebinin reddine karar vermek gerekmiştir. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dosyadaki tespitlere ve uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kurallarına göre, 6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme sonucunda ilk derece mahkemesi kararında esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Usûl ve yasaya uygun İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 05/06/2018 tarih ve 2017/564 E. 2018/444 K. Sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDNE, 2- Davacıdan alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine 3- Davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması sebebiyle taraflar yararına vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın karar kesinleştiğinde iadesine, 6- Karar tebliği, harç tahsil müzekkeresi düzenlenmesi, harç ve avans iadesi işlemlerinin İlk derece Mahkemesince yerine getirilmesine, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1. maddesi gereğince, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a ve 362/1-g maddeleri gereğince, miktar itibariyle KESİN olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2022