Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1114 E. 2022/1005 K. 09.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1114 Esas
KARAR NO: 2022/1005
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
TARİHİ: 16/01/2018
NUMARASI: 2017/348 E. – 2018/4 K.
DAVANIN KONUSU: Marka (Marka Hükümsüzlüğünden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin …, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı markaların sahibi olduğunu, bu markalardan … ve … tescil numaralı markaların tanınmış marka olduğunu, davalının müvekkilinin … markaları ile iltibas teşkil eden … markasını işletmesinde kullandığını, … şekil ibareli markanın 36.sınıfta tescilinin müvekkilinin markasının itibarına zarar verdiğini, davalının kullandığı logoda müvekkilinin markası ile aynı renk kombinasyonunun kullanıldığını, markanın tescil edildiği formdan farklı kullanıldığını, davalı tarafın hem müvekkilinin markaları ile iltibas teşkil eden … ibaresini kullanarak marka ihlali ve haksız rekabet teşkil ettiğini, hem de kendi adına tescil ettirdiği … sayılı … markası müvekkilinin … ve türevi markaları ile benzerlik taşıdığını, hem de marka tescil edildiği şekilde kullanılmadığını bu sebeple hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.Davalı tarafa usulüne uygun yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiş, davayı inkar ettiği kabul olunmuştur. İlk derece mahkemesince; “Somut olayda, davacıya ait tescilli markalar dikkate alındığında … ve şekil markalarından ibaret olup, davalı taraf markası … ibaresinden oluşmuş olup, taraflar arasında marka adı … kelimesinin ortak unsur olduğu, markanın bütünsel olarak bakıldığında davacı taraf markasının başındaki … ibaresinin ve tescil şeklinin dikkate alındığında bütünsel olarak ayırt ediciliğe sahip olup, ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali olmadığından ve markaların farklı algılanması söz konusu olduğundan hükümsüzlük talebi yönünden yerinde olmayan davanın reddine karar vermek gerekli ve yerinde görülmüştür. Markaya yönelik tecavüzün tespiti, meni yönünden, markalar hakkındaki KHK nın 61 md ve KHK nin 9 md. ne yapılan yollama sebebiyle marka sahibinin aşağıdaki hallerde markaya tecavüzün engelleme hakkı bulunmaktadır. A-Markanın tescil kapsamı ile aynı mal veya hizmetler ile ilgili olan tescilli marka ile aynı olan herhangi bir işaretin kullanılması B-Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsadığı mal veya hizmetlerin aynı veya benzeri mal veya hizmetleri kapsayan ve bu sebeple halk tarafından işaret ile tescilli marka arasında ilişkilendirme ihtimali dahil karıştırılma ihtimali bulunan herhangi bir işaretin kullanılması, C-Tescilli marka ile aynı veya benzer olan ve tescilli markanın kapsamına giren mal veya hizmetler ile benzer olmayan ancak Türkiye de tanınmışlık düzeyi sebebiyle tescilli markanın itibarından dolayı haksız bir yarar elde edebilecek ve tescilli markanın itibarına zarar verebilecek veya tescilli markanın ayırt edici karakterini zedeliyebilcek nitelikte her hangi bir işaretin kullanılması işaretin mal veya ambalaj üzerine konulması işareti taşıyan ambalajn piyasaya sürülmesi bu amaçla stoklanması, teslim edilceğinin teklif edilmesi, veya o işaret hakkında hizmetlerin sunulması veya sağlanması işareti taşıyan malın gümrük belgesine girmesi, gümrükçe onaylanmış bir işlem veya kullanıma tabii tutulması, işaretin teşebbüse iş veren evrakı ve reklamlarında kullanılması, işareti kullanan kişinin işaretin kullanımına ilişkin hakkı ve meşru bir bağlantısının olmaması koşuluyla işaretin aynı veya benzerinin internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı yönlendirici kot, anahtar sözcük vb şekilde kullanması, marka hakkına tecavüz sayılan haller olarak sıralanmıştır. KHK nin 9/1 – b anlamında tecavüzden bahsedebilmek için 3 sartın bulunması gerekmektedir. Tescilli markanın aynısının ve benzerinin, tescilli markanını kapsadığını mal ve hizmetlerle aynı benzer mal ve hizmetlerde kullanılması, bu benzerliğin halk tarafından irtibat kurmakta dahil olmak üzere karıştırılma ihtilamalinin bulunması gerekmektedir. Somut olayda, davalı taraf markası … olarak tescilli bir marka olup, tescil kapsamında markanın hükümsüz sayılıncaya kadar kullanılması bir ihlal teşkil etmez, ancak davalı tarafın kullanımda bulunurken davacı tarafın tescilli şekil markasında ön plana çıkan kırmızı beyaz ve mavi şeritleri ön plana çıkaracak şekilde davacı markasına yönelik benzer şekilde kullanmış olduğu bu şekildeki kullanımın ortalama tüketici nezdinde davacı markasıyla benzer olarak algılanması ve irtibatlanması söz konusu olup, söz konusu şekil markasına benzer kullanımların markaya yönelik tecavüz olduğunun tespiti ve menine, yine başkasına ait işaretin benzer şekilde kullanılması ticari dürüstlüğe aykırı olup, haksız rekabet teşkil ettiğinden haksız rekabetin tespiti ve menine, internet alan adı davalı tarafın tescilli markası kapsamında olup, alan adının kullanılmasının engellenmesi yönündeki ve iptali yönündeki talebin reddine,” karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1- Mahkemenin kararında da davalı yanın tescili markasını davacı markalarına benzeterek kullanmasının engellenmesine karar verildiğini, zira davalı tarafın tescilli markasını kullanım tarzının doğrudan müvekkili adına tescilli markaları çağrıştırır ve iltibas yaratır nitelikte olduğunu, ancak mahkemenin, markaların birbiri ile iltibas yaratır nitelikte olduğunu kabul etmesine ve kararında bu hususu ifade etmesine rağmen, mezkur iltibas vakıasını … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğü için yeterli görm tanınmış marka olarak korunan … tescil numaralı marka marka logosu, … tescil numaralı balon şekli (35, 36 ve 42. sınıfta tescillidir) marka logosu,… tescil numaralı … markası ve şekil (35, 36 ve 42. sınıfta tescillidir) ,marka logosu, … tescil numaralı … markası (35, 36 ve 42. sınıfta tescillidir) marka logosu ¸ … tescil numaralı … markası (35, 36. sınıfta tescillidir) marka logosu , … tescil numaralı … şekil markası (35, 36. sınıfta tescillidir), marka logosu ¸ … tescil numaralı … markası (35, 36. sınıfta tescillidir) marka logosunu tescil ettirmiş bulunduğunu, 3- Davalının, müvekkilinin … markaları ile ile iltibas teşkil eden … markasını işletmesinde kullandığını, … şekil ibareli bir markanın 36. Sınıfta tescilinin, müvekkilinin markasının itibarına zarar verici nitelikte olduğunu, kaldı ki marka tescilinde müvekkili markasında kullanılan aynı renklerin, aynı tertip tarzının kullanıldığının (… yerine …) görüldüğünü, Bu hususlar mahkeme kararı ile de sabit olduğunu, … VE … ŞEKİL ve … markalarının birbiri ile iltibasa neden olacak kadar benzemediğini, … VE … ŞEKİL ibareli marka varken … ibareli bir markanın tescili mümkün olmamasına rağmen TPE tarafından tescil edildiğini, 4-Davalının Kullandığı LOGODA müvekkilinin markası ile aynı renk kombinasyonunun kullanıldığını ve aslında markanın tescil edildiği formdan farklı kullanıldığını bu hususunda mahkeme kararı ile sabit olduğunu, 5-Davalının tescilli logosu, davalının fiilen kullandığı logosu ve müvekkilimizin tescilli markasındaki logo yanyana konulduğunda, davalı Internet sitesi olan www…com adresinde yer alan kullanımın, markanın özellikle renk kombinasyonları ve şeritler bakımından müvekkilinin markasına benzetildiğinin görüldüğünü, 6-Davalı tarafından müvekkili şirket renkleri kullanılarak verilen FRANCHISE ilanı, yine davalı tarafa ait www…com adresinde yer alan LOGO ve müvekkili şirketin markasında yer alan … kullanımının açıkça iltibas oluşturduğunu, fiili benzerliğin yanında özellikle markayı oluşturan ibarelerin çok benzer olduğunu … ve … markaları arasında hem görsel hem de işitsel manada benzerlik bulunduğunu, 7-Dava konusu … tescil numaralı markanın, müvekkilinin markası ile iltibasa neden olacak derecede benzer olduğu gibi, aynı tescil sınıfında tescil edildiğini,markaların benzer olduğunu ve davalı tarafın marka hakkı ihlali fiillerini irtikap ettiğinin mahkeme kararı ile sabit olduğunu, 556 Sayılı KHK’nın 7/1-b., 8/1-b. ve 8/4. Fıkra hükümleri delaleti ve 42. 1/a-b. bentleri uyarınca, Markanın hükümsüzlüğünün talep edildiğini, 8-Bunun yanında 556 Sayılı KHK’nın 8/1-b. hükmüyle ifade edildiği gibi; “Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa” marka sahibinin itirazı üzerine, marka olarak tescil edilmeyeceğini, işbu hüküm ile işaret edilen iltibas ve ilişkilendirilme ihtimalinin, doktrinde ve Yargıtay kararlarında da, son derece belirgin bir ret sebebi olarak ifade edildiğini, markaların karıştırıldığı mahkeme kararı ile de sabit olduğuna göre bu iltibasın aynı zamanda hükümsüzlük sebebi olarak kabul edilmesi gerektiğini, 9-Müvekkilinin markasının kendi sektöründe çok bilinen ve tanınan bir marka olduğunu, zaten markalar hakkında alınmış TANINMIŞLIK kararının da mevcut olduğunu, müvekkilinin markasının sahip olduğu tanınmışlıktan dolayı davalı tarafın … ibareli başvuru yaptığını, Bunun da tek başına hükümsüzlük sebebi olduğunu belirterek Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 2017/ 348 E, 2018/4 K sayılı kararının kısmen istinaf incelemesine tabi tutularak kararın hükümsüzlük talebinin reddi yönünden kaldırılmasına ve davalıya ait … tescil numaralı markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, markaya yönelik tecavüzün tespiti, meni, haksız rekabetin tespiti, meni ve markanın hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Davacı vekili, müvekkilinin …, …, …, …, …, …, …, …, …, … sayılı markaların sahibi ve bu markalardan … ve … tescil numaralı markaların tanınmış marka olduğunu, davalının müvekkilinin … markaları ile iltibas teşkil eden … markasını işletmesinde kullandığını, … gayrımenkul&danışmanlık şekil ibareli markanın 36.sınıfta tescilinin müvekkilinin markasının itibarına zarar verdiğini, davalının kullandığı logoda müvekkilinin markası ile aynı renk kombinasyonunun kullanıldığını, markanın tescil edildiği formdan farklı kullanıldığını, davalı tarafın hem müvekkilinin markaları ile iltibas teşkil eden … ibaresini kullanarak marka ihlali ve haksız rekabet teşkil ettiğini, hem de kendi adına tescil ettirdiği … sayılı … markası müvekkilinin … ve türevi markaları ile benzerlik taşıdığını, hem de marka tescil edildiği şekilde kullanılmadığını bu sebeple hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir. TPMK’dan getirtilen belgelere göre, davacı tarafa ait … markasının … sayıyla 35. ve 36. sınıflarda … şekil markasının … sayıyla 35 ve 36.sınıflarda, … şekil markasının 35 ve 36.sınıflarda, … markasının 180130 sayıyla 35,36,42.sınıfta, … şekil markasının … sayıyla 35, 36, 42.sınıfta, renk şekil markasının … sayıyla, 35, 36, 42.sınıfta tescilli olduğu halen sahibi adına geçerliliğini koruduğu, davalı tarafa ait … sayılı …+şekil markasının 36.sınıfta tescilli olduğu, sahibi adına geçerliliğini koruduğu anlaşılmıştır. 556 Sayılı KHK m. 8/1-b. hükmü, “….Tescil için başvurusu yapılan marka, tescil edilmiş veya tescil için daha önce başvurusu yapılmış bir marka ile aynı veya benzer ise ve tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir markanın kapsadığı mal veya hizmetlerle aynı veya benzer ise, tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış markanın halk tarafından karıştırılma ihtimali varsa ve bu karıştırılma ihtimali tescil edilmiş veya tescil için başvurusu yapılmış bir marka ile ilişkili olduğu ihtimalini de kapsıyorsa…” şeklinde düzenlenmiştir. Bu maddede düzenlenen nispi tescil engeli esasen, marka hukukuna hâkim olan öncelik ilkesine vurgu yapmakta olup, markayı önce tescil ettiren veya başvuru konusu yapan kişinin korumadan öncelikli olarak yararlanacak olmasını ifade eder. Söz konusu nispi tescil engelinin uygulanabilmesi için her şeyden önce marka başvurusuna konu işaretin daha önce tescil ettirilmiş bir marka veya tescil başvurusuna konu edilmiş bir işaret ile aynı veya benzer olması gerekir. Markaların benzerliğinin değerlendirilmesi, markada yer alan kelime veya şekil unsurlarının birlikte yarattığı bütüncül izlenime göre yapılmalıdır. İki marka arasındaki benzerlik araştırması yapılırken, ortalama tüketicide görsel, işitsel ve kavramsal olarak karışıklığa yol açılıp açılmadığına bakılır. 556 Sayılı KHK’nın nispi ret sebeplerini içeren m. 8/1-b uyarınca, tescil edilemeyecek bir marka tescil edilmişse, m. 42/1-b. uyarınca markanın hükümsüzlüğü talep edilebilir. Dolayısıyla KHK m.8/l-b ve m. 42/1-b. maddesinin uygulanabilmesi için markalar ve mal/hizmetler arasında ayniyet veya benzerlik ile halk nezdinde karıştırılma olasılığının bulunması gerekmektedir Yargıtay HGK’nın 2017/11-139 Esas 2020/765 Karar sayılı kararında belirtildiği üzere markalar arasında karıştırılma ihtimalinin varlığı incelenirken, inceleme konusu markaların “benzerlik derecesi, mal ve hizmetlerin benzerlik derecesi, inceleme konusu mal ve hizmetlerin tüketicilerinden oluşan ortalama tüketici kitlesinin bilinç ve dikkat düzeyi” gibi hususlar dikkate alınmalı, halkın iki marka arasında herhangi bir şekilde ve herhangi bir sebeple bağlantı kurma ihtimalinin, görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubunun toplumsal düzeyi ve durumu, markayı taşıyan malın değeri ve alıcının bu malı almaya ayırdığı zaman, markanın asıl unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telaffuz, anlam veya biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktığı izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabileceği dikkate alınmalı, ortama tüketici nezdinde markaların aynı işletmeye ait ancak farklı markalar olduğu ve bu işletmeler arasında ekonomik ve organik bağlantı bulunduğu düşüncesine de yol açması karıştırılma ihtimali olarak değerlendirilmeli, markaları taşıyan ürünlerin ortalama tüketicilerinin dikkat düzeyleri yüksek olmalarına rağmen markaları ilişkilendirme ihtimali gözetilerek, karıştırılma ihtimali tespit edilmelidir. Ayrıca, karıştırılma tehlikesinin değerlendirilmesinde malların ve hizmetlerin benzerlik derecesi ile markaların benzerlik derecesi arasında karşılıklı bir bağlantı mevcut olup, buna göre örneğin markaların kullanıldığı mal ve hizmetler arasında düşük benzerlik derecesi, markalar arasındaki benzerlik derecesinin yüksek olmasıyla dengelenebilir. Bu değerlendirmede özellikle, tescilli markanın tanınmışlık derecesi arttıkça mal veya hizmetler arasındaki benzerlik derecesi az olabilir. Yani, iki marka arasındaki iltibas tehlikesi iki şekilde ortaya çıkabilecektir. Bunlardan birincisi, hükümsüzlüğe konu markanın daha önce tescil ettirilmiş olan markaya benzerliği sebebiyle aynı marka zannedilmesi, ikincisi ise, markalar arasındaki benzerlik sebebi ile markaların aynı işletmeye ait olduğunun sanılmasıdır.Bir markanın hükümsüzlüğüne karar verebilmek için markaların ayırt edilemeyecek derecede aynı/ benzer ve aralarında iltibasın varlığı gerekmektedir. Markanın benzeri, aynı mal ve hizmetlerde kullanılabileceği gibi, aynı markanın benzer mal ve hizmetlerde kullanılması karıştırma ihtimalini ortaya çıkabilir. Karıştırılma ihtimali, bir yandan markaların karıştırılmasını, diğer yandan da markaların temsil ettiği, mal ve hizmetlerin karıştırılmasını ifade etmektedir. Mahkemece her ne kadar dosya 3 kişilik bilirkişi heyetine tevdi edilmiş ve bilirkişinin yaptığı inceleme ve değerlendirme sonucunda, davacıya ait tescilli markaların … ve şekil markalarından ibaret olup, davalı taraf markasının … ibaresinden oluştuğu, taraflar arasında marka adı … kelimesinin ortak unsur olduğu, markanın bütünsel olarak bakıldığında davacı taraf markasının başındaki … ibaresinin ve tescil şeklinin, bütünsel olarak ayırt ediciliğe sahip olup, ortalama tüketici nezdinde karıştırma ihtimali olmadığından ve markaların farklı algılanması söz konusu olduğundan hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı, fakat davalı tarafın kendisi adına tescilli markanin tescil edilidiği şekilden uzaklaşarak, davacının markasına iltibas yaratacak şekilde kullanımının marka hakkına yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun kabulü gerektiği beyan edilmiş ise de, raporun dosya kapsamına uygun, olmadığı, davalı markasına bir bütün olarak bakıldığında, zorlayıcı bir durum olmadığı halde davacı markasındaki “…” ibaresinin kullanıldığı, bu ibarenin her iki markada ortak ibare olduğu ve ver iki markada “…” ibaresinden önce gelen ibareyle arada bir çizgi bulunduğu, yazı karekterlerinin benzer olduğu, her iki marka kullanılan renklerin lacivert ve kırmızı renkleri olduğu, davacıya ait … tescil nolu markadaki balon şekli ile … tescil nolu şekil markasındaki balon şeklinin, davalı markasının sol yanındaki dünya şeklinin renkleri desenleri ve kıvrımlarının benzerliği, tarafların gayrimenkul alanında faaliyet gösterdikleri ve davacı markasının tanınmış marka olduğu da dikkate alındığında ortalama tüketici nezdinde görsel kavramsal ve işitsel benzerlikten dolayı karışıklık yaratacağı ve davalı markasının davacının seri markası olabileceği algısı yaratabileceği, tüm bu özelliklerin davalı markasının davacı markasına iltibaslı olduğunu gösterdiği, buna rağmen dosya kapsamına uygun olmayan bilirkişi raporu baz alınarak marka tecavüzünün varlığı ve davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken bu talebin reddine karar verilmesi hatalı olduğu, davacı vekilinin istinaf başvurusunun bu yönden haklı olduğu kanaatine ulaşılmıştır. 556 Sayılı KHK’nin 9/2-e. bendi uyarınca meşru bir bağlantısı olmaması koşuluyla markanın bir başkası tarafından internet ortamında ticari etki yaratacak biçimde alan adı olarak kullanımı aynı KHK’nin 62. maddesine göre marka hakkına tecavüz oluşturur ve marka hakkı sahibi, üçüncü kişinin bu eylemlerinin yasaklanmasını ve alan adının sicilden terkinini isteyebilir. Davalının alan adları olan www…com, www…com., www…com. sitelerindeki alan adlarınında ayırt edici unsurun ikincil düzey alan adı olduğu, yani, alan adının www., ile birincil düzey alan adı denilen .com, .net. edu vb. ile ülke kodları dışında kalan kısmın ikincil düzey alan adı oldukları,tescilli bir sözcük markasının ikinci derece alan adı olarak aynen kullanılıyor olması halinde, marka ile alan adı arasında ayniyet bulunduğunun kabulü gerektiği, somut olayda uyuşmazlığa konu ikincil düzey alan adı “…” kelimesi olduğu, davalının bu alan adlı sitelerinde markasını ticari etki yaratacak şekilde kullandığına dair bilirkişi raporunda ve dosyadaki diğer belgelerden tespit edilemediği, bu sebeple davacı tarafça alan adı terkinine yönelik istinaf başvurusunun yerinde olmadığı anlaşılmıştır. Öte yandan, raporda da tespit edildiği üzere, davalının kendi internet sitesinde tescilli markasının alt ve üstten, davacının tescilli markaları ile aynı renkte şeritler kullanarak ortalama tüketici üzerinde iltibasa sebep verecek biçimde kullanarak görsel benzerlik de yarattığı ve bu durumun marka hakkının ihlali olarak değerlendirileceği, fakat davalı adına tescilli markanın kötüniyetli olarak tescil edildiği hususunda yeterli kanaate ulaşılamadığı, davalının http:/…com —adlı site içeriğinde markasını tescil ettiği biçimde kullandığı, davalının kendi internet sitelerinde markasını tescil ettirdiği biçimden farklı olarak davacının markası ile iltibas yaratacak bir biçimde kullanıyor olması sebebiyle TTK’nın ilgili hükümlerine göre haksız rekabet koşullarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Sonuç olarak, davacıya ait markalar ile davaya konu davalı markası arasında iltibas oluşturacak ya da tüketici nezdinde karıştırılma ihtimali yaratacak düzeyde benzerlik bulunduğu, davalının kendi internet sitesinde tescilli markasının alt ve üstten, davacının tescilli markaları ile aynı renkte şeritler kullanarak ortalama tüketici üzerinde iltibasa sebep verecek biçimde kullanarak görsel benzerlik yarattığı ve bu durumun marka hakkının ihlali olarak değerlendirilebileceği, bu sebeplerle davalı markasının hükümsüzlüğü şartlarının oluştuğu, ayrıca davalının tescilli markasının kendi internet sitesindeki kullanımlarının tescilli halinden uzaklaşarak ve davacı markasına benzeterek kullandığı, bu kullanımların davalının marka haklarının ihlal ettiği ve haksız rekabet oluşturduğu, mahkemece delillerin bu tespitlere aykırı olarak hatalı değerlendirilmesi sonucunda hükümsüzlük şartlarının oluşmadığı tespitiyle talebin reddine karar verilmesinin yanlış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun haklı olduğu anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, fakat bu hata yeniden yargılamayı gerektirmediğinden resen davanın kısmen kabulüne, hükmün diğer kısımları aynı kalmak üzere, davacının tescilli markaları ile iltibas teşkil eden 10.05.2010 tarih (30.11.2011 Resmi Gazete tarihli) ve … tescil numaralı … şekil markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, markanın tescil edildiği şekilden farklı kullanılması sebebiyle haksız rekabet oluşturan fiillerin TTK’nın 56. ve 556 Sayılı KHK’nın 61. ve 62. gereğince ortadan kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KISMEN KABULÜ ile, 2- Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi’nin 16/01/2018 tarih, 2017/348 E., 2018/4 K. Sayılı kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, ancak belirtilen hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına, 4- Davacının davalı aleyhine açtığı işbu davanın KISMEN KABULÜNE, 5-Tecavüzün tespiti meni yönünden, davacı tarafın markasının tescili dikkate alındığında davalı tarafın kırmızı beyaz mavi şeritlerle davacı taraf markasına yönelik kullanımının markaya yönelik tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespiti ve menine, davalının tescilli marka dışında şerit şeklinde kırmızı beyaz mavi renkleri kullanımının engellenmesine, söz konusu broşür, tabela, tanıtım evrakına el konulmasına, 6- El konulan broşür, tabela ve tanıtım evrakının imhasına, 8- İnternet üzerinde bu şekil kullanımın erişim siteleri bildirildiğinde engellenmesine, 9- Alan adı kullanımına ilişkin yerinde olmayan talebin reddine, 10- Davacının tescilli markaları ile iltibas teşkil eden 10.05.2010 tarih (30.11.2011 Resmi Gazete tarihli) ve … tescil numaralı … …şekil markasının hükümsüzlüğüne ve sicilden terkinine, markanın tescil edildiği şekilden farklı kullanılması sebebiyle haksız rekabet oluşturan fiillerin TTK’nın 56. ve 556 Sayılı KHK’nın 61. ve 62. gereğince ortadan kaldırılmasına, 11- Kararın kesinleşmesini mütakip kesinleşmiş karar örneğinin ilgili sicile işlenmek üzere Türk Patent ve Marka Kurumuna gönderilmesine,12- İlk derece mahkemesinde yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 12/a- 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından peşin alınan 29,20 TL’nin mahsubu ile bakiye 51,50 TL harcın davalıdan tahsiliyle Hazineye gelir kaydedilmesine, 12/b- Davacı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan 29,20 TL başvurma harcı, 29,20 peşin harç, 4,30 TL vekalet harcı, 1.800,00 TL bilirkişi ücreti, 251,00 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 2.113,70 TL yargılama giderinin davanın kısmen kabul edilmiş olması sebebiyle, 1.585,28 TL’sinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına, 12/c- Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde yapılan yargılama gideri olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, 12/d- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, tecavüzün tespiti, meni davası yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine,12/e- Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre, marka hükümsüzlüğü davası yönünden 7.375,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 13- İstinaf aşamasında yapılan yargılama giderleri ve harca ilişkin; 13/a- İstinaf talebi kabul edildiğinden davacı tarafça yatırılan istinaf harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine,13/b- İstinaf yargılaması için davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf yoluna başvurma harcı, 66,70 TL tebligat, müzekkere ve posta gideri olmak üzere toplam 164,80 TL yargılama giderinin davalıdan tahsiliyle davacıya verilmesine, 13/c- İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 14- 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince var ise bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesiyle değişik 6100 Sayılı HMK’nın 361/1. maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 09/06/2022