Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1103 E. 2022/814 K. 20.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1103 Esas
KARAR NO: 2022/814
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 23/05/2018
NUMARASI: 2015/496 E. – 2018/613 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 20/05/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
G E R E Ğ İ D Ü Ş Ü N Ü L D Ü: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davacı vekili, davalı temlik eden faktoring şirketinin, … Hasırcılar Şubesi 20/04/2015 keşide tarihli, 35.000,00 TL bedelli müvekkiline keşideli çek bedelini ödemesi için ihtarda bulunduğunu, ancak çekteki keşideci imzasının o tarihteki müvekkil şirket yetkilisinin imzasını taşımadığını belirterek, borçlu olmadığının tespitini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalı temlik eden Tam Faktoring vekili, müvekkilinin dava konusu çeki faktoring mevzuatına uygun olarak müşterisi … Tekstil – …’den temlik aldıklarını, son ciranta ile müşteri arasındaki mal alışverişini gösterir faturanın kendilerine sunulduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur. Yargılama esnasında 14/11/2016 havale tarihli dilekçe içeriği ve ekleri uyarınca İstanbul …İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takibine konu olmuş dava konusu çekten ötürü alacağın davalı … Faktoring A.Ş tarafından …Yönetim A.Ş. (Eski Ünvanı : … Yönetim A.Ş.)’ne temlik edildiği anlaşılmıştır. İlk Derece Mahkemesince;”Çekteki imzanın sahteliği savunması, senedin geçersizliğinden kaynaklı mutlak def’ilerden olup senetteki tüm cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebileceği, dava menfi tespit davası olduğundan, imza sahteliğinin sabit olması karşısında davalı temlik eden faktoring şirketi 6361 sayılı kanuna uygun olarak çeki temlik almış olsa dahi mutlak def’i olması sebebi ile bu yöndeki savunmasının dinlenemeyeceği, dolayısıyla, sahte imza karşısında davacının davalı ve temlik alana karşı borçlu olmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne,” karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1.Temlik eden … Faktoring A.Ş.,’nın davaya konu çeki, yasal düzenlemeler çerçevesinde iktisap ettiğini, temlik eden şirket mal veya hizmet satışından doğmuş, fatura ile tevsik edilmiş bir alacağı temlik aldığını, sonrasında iş bu alacağın müvekkili şirkete temlik edildiğini, davalı temlik eden … Faktoring A.Ş., BDDK ve Hazine Müsteşarlığı denetiminde ve Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketlerinin Kuruluş ve Faaliyet Esasları Hakkında Yönetmelik hükümlerine göre faaliyet gösteren, mal ve hizmet satışlarından doğmuş veya doğacak alacakları temellük ederek tahsilini üstlenen, bu alacaklara karşılık ödemelerde bulunarak finansman sağlayan bir factoring şirketi olduğunu, 2. Temlik işlemine istinaden temlik eden şirkete verilen çekin dayanağı fatura veya sözleşme, ticari ilişkinin varlığını teyit ettiğini, temlik eden … Faktoring A.Ş.’nin iyiniyetli hamil olduğu, faktoring hükümleri çerçevesinde fatura ile tevsik edilmiş alacağın temlik alınmış olduğunu, temlik eden şirketin düzgün ciro silsilesi dışında imzaların geçerliliğini araştırma yükümlülüğü bulunmadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken, itirazları gözetilmeden hazırlanan bilirkişi raporunun dayanak yapılarak davanın kabulüne karar verildiğini, 3. Bilirkişi raporu, incelemeye elverişli teknik donanımla hazırlanmadığını, somut gerekçelerden uzak, hatalı değerlendirme ve tespitlerle hazırlanan raporun, hükme dayanak teşkil edecek niteliği bulunmadığından, rapora itiraz ettiklerini, 4. Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da kabul edildiği üzere; imza incelemesinin yeterli teknik donanımına sahip bir laboratuvar ortamında, optik aletler ve incelemenin gerektirdiği diğer cihazlar kullanılarak; gerek incelemeye konu ve gerekse karşılaştırmaya esas belgelerdeki imza veya terim, seyir, baskı derecesi, eğim, doğrultu gibi yönlerden taşıdığı özelliklerin tam ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenip karşılaştırılması, sonucuna göre imza ve yazının atfedilen kişiye ait olup olmadığı sonucuna varılması gerektiğini, 5. Ayrıca yine Yargıtay’ın yerleşik içtihatları uyarınca, karşılaştırılan imza ve yazının hangi sebeble farklı veya aynı kişinin eli ürünü olup olmadığının fotoğraf ya da diğer uygun görüntü teknikleriyle de desteklenmesi gerektiğini, oysa ki karara esas alınan raporda, incelemenin ne şekilde yapıldığı anlaşılmamakla birlikte, mukayese imzalar ile ilgili olarak hangi farklılıklar sebebiyle davaya konu imzanın davacı şirket yetkililerinin eli ürünü olmadığı kanaatine ulaşıldığının açıkça belirtilmemiş, oldukça yüzeysel bir inceleme yapılmış olduğunu, 6. Adli Tıp Raporu’nun, teknolojiden uzak yöntemlerle, adeta göz atılmak suretiyle incelendiği ve herhangi bir dayanak gösterilmeksizin tahminen hazırlandığının görüldüğünü, kaldı ki raporun sonuç kısmında, imzanın tam ve kuşkuya yer verilmeyecek şekilde davalıya ait olmadığı kesin olarak belirlenmemiş olup, yalnızca kanaat belirtildiğini, ayrıca incelenecek imza tarihinden önce atılan imzaların tespiti ile inceleme ve mukayese yapılması gerektiğini, bu sebeplerle denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmayan raporun kabulünün mümkün olmadığını, belirterek yukarıda sayılan sebeplerle ve re’sen belirlenecek sair sebeplerden ötürü, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/496 E. 2018/613 K. sayılı dosyasından verilen hükmün kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Dava, sahte imza sebebiyle İİK 72. maddesi gereğince açılan menfi tespit davasıdır. Davacı vekili, davalı temlik eden faktoring şirketinin, … Hasırcılar Şubesi 20/04/2015 keşide tarihli, 35.000,00 TL bedelli müvekkiline keşideli çekten ötürü ödeme yapılmasından bahisle ihtarda bulunduğunu, ancak çekteki keşideci imzasının o tarihteki müvekkil şirket yetkilisinin imzasını taşımadığını belirterek borçlu olmadığının tespitini ve %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiş, davalı temlik eden … Faktoring vekili, müvekkilinin dava konusu çeki faktoring mevzuatına uygun olarak müşterisi … Tekstil – …’den temlik aldıklarını, son ciranta ile müşteri arasındaki mal alışverişini gösterir faturanın kendilerine sunulduğunu belirterek davanın reddini talep etmiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiş, iş bu karar yukarıdaki sebeplerle davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. İİK’nun 68/a-4. maddesi göndermesiyle ve HMK’nun 447/2. maddesi uyarınca uygulanması gereken 6100 sayılı HMK’nun 211/b maddesinde; imza incelemesinin yöntemi gösterilmiş olup, buna göre, hakim, bilirkişi incelemesine karar verir ise; ”….önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir.” hükmü gereğince işlem yapar. Mahkemece davacı şirket imza yetkilisinin isticvap suretiyle huzurda atılmış imza örnekleri alınmadan, dava konusu çekin keşide tarihi 20/04/2015 öncesine ait resmi kurumlar nezdinde atılmış ıslak imza örnekleri celp edilerek, çek aslı ile birlikte Adli Tıp’ Kurumu’na imza incelemesine gönderilmiş, ATK Başkanlığının 24/07/2017 tarihli raporunda, dava konusu çekteki keşideci imzası ile … ve …’nun mukayese imzaları arasında herhangi bir ilgi ve irtibat tespit edilemediği sonucuna ulaşıldığı görülmüştür. Senede karşı mutlak defiler, senet hamili olan herkese karşı ileri sürülebilir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada “imzanın sahte olması”, “senet metninde sahtekarlık (tahrifat) yapılmış olması”, “borçlunun borçlanma ehliyetinin bulunmaması”, “senette zorunlu şekil koşullarının bulunmaması”, “imza sahibinin temsil yetkisinin bulunmaması”, “senedin zamanaşımına uğramış bulunması” vb. defiler senedin hükümsüzlüğüne yönelik olup, her hamile (iyiniyetli olsa dahi) karşı ileri sürülebilen mutlak def’i olarak kabul edilmektedir. Borçlunun hamil/alacaklıya karşı senet metninde imzaya ilişkin iddiası mutlak def’idir. “….Senetteki imzanın inkarı halinde, imzanın borçluya ait olduğunu ispat yükü belgeyi elinde bulunduran senet alacaklısına aittir. Yargılama sırasında takibe konu senedin kaybolmuş olduğu tespit edildiğinden davalılar imzanın davacı borçlu şirket yetkilisine ait olduğunu ispatlayamamıştır. İmzada sahtecilik iddiası kambiyo senetlerinde mutlak defi olup, lehdar ve ciro yolu ile hamil olan cirantalara ve son hamile karşı ileri sürülebilir…” (Yargıtay 11. HD 2020/5093 E. 2021/5318 K.) Yargıtay kararından da anlaşılacağı üzere, çekte sahtecilik iddiasının mutlak defi olarak herkese karşı sürülebileceği, burada ispat yükünün çekteki imzanın davacıya ait olduğunu iddia eden tarafa aittir. İmzanın sahteliğine ilişkin inceleme yönteminin düzenlendiği HMK 211.maddeye göre; (1) Bir belgenin sahteliğinin iddia edilmesi durumunda, bu hususta karşı tarafın açıklamaları da dikkate alınarak, aşağıdaki sıra ile inceleme yapılarak öncelikle karar verilir: a) Hâkim, yazı veya imzayı inkâr eden tarafı isticvap ettikten sonra bir kanaat edinememişse, huzurda bu kişiye yazı yazdırıp imza attırmak suretiyle elde ettiği belge ve diğer delilleri değerlendirir. Hâkim, sahtelik konusunda başka bir incelemeye gerek duymadan karar verebilecek durumda ise gerekçesini açıkça belirtmek suretiyle, senedin sahteliği hakkında bir karar verir. İsticvap için mahkemeye davet edilen taraf, belirtilen günde hazır bulunmadığı takdirde, inkâr etmiş olduğu belgedeki yazı veya imzayı ikrar etmiş sayılır; bu husus kendisine çıkartılacak davetiyede ayrıca ihtar edilir. b) (a) bendi hükmüne göre yaptığı incelemeye rağmen, hâkimde sahtelik konusunda kesin bir kanaat oluşmamışsa, bilirkişi incelemesine karar verir. Bilirkişi incelemesinden önce, mevcutsa, o tarafa ait olan karşılaştırma yapmaya elverişli yazı ve imzalar, ilgili yerlerden getirtilir. Bilirkişi, bu yazı ve imzalarla, o mahkemede elde edilen yazı ve imzaları esas alarak inceleme yapar. Bilirkişi, inceleme için gerekli görürse, kendi huzurunda tarafın yeniden yazı yazması veya imza atmasını mahkemeden talep edebilir. Görüldüğü üzere HMK 211.maddeye göre imza sahteliği iddiasının incelenmesinin ön koşulu imza inkarında bulunan tarafın öncelikli olarak isticvabı ve huzurda yazı yazdırma ve imza attırma suretiyle elde edeceği belgeler üzerinde yöntemince inceleme ve değerlendirme yapılmasıdır. Oysa mahkemece imza inkarında bulunan davacı tarafın isticvabından vazgeçilerek huzurda imza attırılmak suretiyle belge oluşturmadan daha önce atılmış imzaların bulunduğu belgeler üzerinde inceleme yapılmak suretiyle düzenlenen bilirkişi raporuyla yetinilerek karar verildiği, bu haliyle eksik araştırma sonucu verilen kararın dosya kapsamına uygun olmayacağı, eksik araştırma sonucu düzenlenen rapora dayanılarak verilen kararın hatalı ve davalı vekilinin bu yöndeki istinaf başvurusunda haklı olduğu anlaşılmakla, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, mahkemece HMK 211.maddesinde belirlenen uygun yöntemle çek keşide tarihi itibarıyla yetkili şirket temsilcisine huzurda imza attırmak suretiyle oluşturulan belgelerle birlikte temin edilen diğer belgelerin birlikte incelenerek düzenlenecek bilirkişi raporu dikkate alınarak karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile; 2- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2018 tarih, 2015/496 E. 2018/613 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 597,75 TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. ve 362/1/g. maddeleri gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 20/05/2022