Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/1100 E. 2022/934 K. 07.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/1100
KARAR NO: 2022/934
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/07/2018
NUMARASI: 2017/374 E. 2018/669 K.
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/06/2022
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/336 Değişik iş dosyası ile 15/01/2015 tanzim 28/02/2015 vade tarihli 48.500,00 TL tutarındaki senet dayanak gösterilerek ihtiyati haciz kararı alındığını, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası ile işleme konulup, daha sonra harçları yatırılarak esas takibe girişildiğini, takibin müvekkilinin haberi olmaksızın kesinleştiğini ve tüm malvarlığına haciz konulduğunu, müvekkili ile davalı arasında geçmişte ve halihazırda maddi sorumluluğu gerektiren bir ticari ve hukuki ilişki olmadığını, senedin kambiyo vasfını yitirdiğini, üzerinde oynama yapıldığını, senedi kendisine zorla, tehditle imzalattıklarını, bu konuda savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, müvekkilinin borcu olmadığının tesbitini ve İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takibinin iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; İddiaların doğru olmadığını, davacının bacanağı ile ortak iş yaptığını, …’in davalıya borcu olduğunu, davalı ve bacanağının da bu şahsa borcu olduğunu, …’nin alacağını davalıya devrettiğini, davalı ve bacanağının da davalıya bu sebeple senet verdiklerini, davanın reddini savunmuştur.İlk Derece Mahkemesince; “Davalı alacaklının, 15/01/2015 düzenleme, 28/02/2015 vade tarihli, 48500,00 TL bedelli, keşidecisinin davacı olduğu senede istinaden İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında, davacı borçlu hakkında kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile takip başlattığı, İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/356 D. İş sayılı dosyası ile davacı hakkında ihtiyati haciz tatbik ettiği, Davalının iş bu dava ile, takibe konu senedin kendisine cebir ve tehdit uygulanmak suretiyle imzalatıldığını, takibe konu senetten kaynaklanan borcunun bulunmadığını ileri sürdüğü, aynı yönde yapmış olduğu şikayet neticesinde, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/52165 soruşturma nolu dosyasında yapılan araştırma sonucunda 2015/114117 sayılı kararla kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, Davacının menfi tespit istemini ikrah iddiasına dayandırdığı, davanın bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre senedin davacıya ikrah yolu ile imzalatıldığına dair bir delil bulunmadığı, iddiaların sabit olmadığı anlaşıldığından davanın reddine” karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 1-Aynı gün aynı saatlerde Bakırköy 24. İş Mahkemesi’nin 2016/716 Esas sayılı duruşmasına katılacak olması ve İstanbul koşullarında Bakırköy-Kartal arası ulaşım süresi sebebiyle mesleki mazeret dilekçesi verildiğini, davanın 03.07.2018 tarihli celsesinde bildirmiş olduğu belgeli mazeretin reddine karar verilerek, gıyapta davanın reddine karar verildiğini, ekte sunulu 03.07.2018 tarihli duruşma zaptında da duruşmaya katıldığının görüldüğünü, Yargıtay HGK’nun 26.11.2014 tarih ve 2013/3-1238 Esas, 2014/957 Karar sayılı kararı uyarınca, dosyanın bu şekilde karara çıkarılmasının savunma hakkının ihlali olduğundan, istinaf talebine konu karar hukuka aykırı olduğundan, kararın kaldırılmasını, 2-Savcılık dosyasında, dilekçe ekinde davalı tarafından müvekkiline gönderilen mesajları savcılık ifadesinde davalının kabul ettiğini, mesajlarda davalının müvekkiline küfür ve hakaretler ettiği, dükkanına adamlar yollayarak baskı kurmakta olduğunun görüldüğünü, davalı ve … isimli dava dışı şahsın müvekkilinin bacanağından alacaklı olduklarını, senet aldıklarını, senedi özellikle işyeri sahibi olduğu için müvekkilinin imzalamasını istediklerini beyan ettiklerini, normal koşullarda hiç kimsenin bir başkasının borcu için doğrudan kefil olup, senet imzalamayacağını, tüm bu açıklananlar birlikte değerlendirildiğinde olayda müvekkilinin tehdit ve baskı iddiasının kanıtlandığını, bu yönü görmezden gelen kararın hukuka aykırı olduğunu, 3-Mahkemenin olay hakkında yapılan savcılık şikayetinin takipsizlikle sonuçlanmış olmasını kararda ret gerekçesi olarak gösterdiğini, Yargıtay kararlarında vurgulandığı üzere takipsizlik kararının hukuk hakimini bağlamadığını, savcılık şikayetinde şüpheli sıfatıyla verdiği ifadede huzurdaki davanın davalısının, müvekkiline hakaret ve tehdit içerikli gönderilen mesajları kendisinin gönderdiğini beyan ettiğini, Yargıtay 9. HD’nin 24.03.2011 tarih ve 2010/41158 Esas, 2011/8567 sayılı kararında;”…Beyoğlu C. Başsavcılığının 2005/18358 soruşturma no, 2006/5685 karar nolu kovuşturmaya yer olmadığına dair verilen karardan ve verilen takipsizlik kararına davalının vaki itirazı üzerine itirazın reddine karar verilerek kesinleşmesinden anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. C. Başsavcılığının verdiği takipsizlik kararı hukuk hakimini bağlamaz. Kaldı ki davacılardan tanık olarak dinlenen … işverene verdiği yazılı ifadelerinde eylemi kabul etmiş ve bu işi yapanların isimlerini de söylemiştir. İlk görünüş kanıtlarını çürütecek bir başka belge bulunmamaktadır…” tespiti uyarınca mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, açıkladığı ve resen gözetilecek sebeplerle yerel mahkeme kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini” talep etmiştir. İnceleme, 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK)355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır. Karar aleyhine davacı tarafça istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-Dosyanın görevsizlik kararı ile geldiği İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yargılamanın yazılı usule göre icrasına karar verilerek, yargılamanın 14/09/2017 tarihine bırakıldığı, oturuma taraf vekillerinin mazeret gönderdiği, mahkemece mazeretler kabul edilerek duruşmanın bırakıldığı 12/12/2017 tarihli oturumda ön inceleme yapılarak; 1-Taraf vekillerine dilekçelerinde sözünü ettikleri tüm delillerini liste halinde ve ekleriyle birlikte ibraz etmeleri ve birer örneğini karşı tarafa tebliğ ettirmeleri, başka yerden celbi gerekli evrak varsa onun için gerekli izahat ve masrafı vermeleri için HMK 140/5 maddesi uyarınca iki haftalık kesin süre verilmesine, bu süreye uymayan tarafın başka delil bildirme hakkından vazgeçmiş sayılacağının ihtarına, 2-HMK 194.maddesi uyarınca tarafların delillerini somutlaştırmaları ve dilekçelerinde sözü edilmiş olmak kaydıyla tanık dâhil tüm delillerini açıkça gösterip her bir delilin hangi maddi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıklamaları konusunda taraflara iki haftalık kesin süre verilmesine, tahkikata bir daha ki oturum geçilmesine karar verilerek, yazı cevapları geldiği taktirde sözlü yargılamaya geçilebileceğinin HMK 186. maddesi uyarınca ihtar edildiği, takip eden 17/04/2018 tarihli oturuma taraf vekillerinin katıldığı, ATM’ne İcra Dairesi’ne yazılan cevapların beklenmesine, soruşturma evrakının istenmesine karar verildiği, oturumun ertelendiği 07/06/2018 tarihli duruşmaya davacı vekili mazeret bildirdiğinden kabulü ile yeni duruşma gününün tebliğine karar verildiği, yeni tayin edilen 03/07/2018 duruşma gününün davacı vekiline tebliğ edildiği, davacı vekilinin mazeret bildirdiği, davalı tarafça mazeretin kabul edilmediği, mahkemece de; her ne kadar davacı vekili tarafından mazeret dilekçesi ibraz edilmiş ise de, geçen celse de mazeret sebebiyle duruşmaya katılmadığı anlaşılmakla, yargılamanın sürüncemede kalmaması amacıyla davacı vekilinin mazeretinin reddine karar verilip, duruşmaya devam olunarak hüküm verildiği tespit edilmiştir.Davacı vekili tarafından 02/07/2018 tarihinde Uyap üzerinden gönderilen mazeret dilekçesi ile davanın 03.07.2018 tarihinde saat, 09:35’de yapılacak olan duruşmasına, aynı gün Bakırköy 24. İş Mahkemesi’nin 2016/716 Esas sayılı dosyasının 09:40’da yapılacak olan duruşmasında davalı vekili olarak hazır bulunmak zorunda olması sebebiyle katılamayacağını mazeretinin kabulünü, talep ederek, Bakırköy 24. İş Mahkemesi’nin 2016/716 Esas sayılı dosyasının 06/03/2018 tarihli duruşma zabıt suretini eklemiş, zaptın incelenmesinden duruşmanın 03/07/2018 günü saat; 09.40’a bırakıldığı tespit edilmiştir.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 27/09/2018 tarih ve 2015/22-1249 esas ve 2018/1366 karar sayılı kararında belirtildiği üzere; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın hak arama hürriyetini düzenleyen 36’ncı maddesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin adil yargılanma hakkına ilişkin 6’ıncı maddesi, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “hukuki dinlenilme” başlıklı 27. maddesi nazara alındığında davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahiptirler. Yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini içeren bu hakkın ve yargılamanın aleniliği ilkelerinin gerçekleşmesinin en önemli aracı duruşma yapılmasıdır. Duruşma günü celseye katılma imkânı olmayan taraf buna ilişkin mazeretini bildirip, belgeleyerek, bildirim giderlerini de yatırarak duruşmanın ertelenmesini isteme olanağına sahiptir.03/07/2018 tarihli duruşma günü, davacı vekilinin hazır olmadığı 07/06/2018 tarihli oturumda tayin edilmiş olup, davacı vekilince gıyabında tayin edilen duruşma günü için mazeret bildirilip, belgelendirilmiş olmasına rağmen mahkemece bir önceki oturumda da mazeret verildiğinden bahisle kabul edilmemiştir. Anayasa’nın 36 ve 6100 sayılı HMK’nun 27. maddelerinde taraflar dinlenmeden iddia ve savunmalarını beyan etmeleri için davet edilmeden yani hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde karar verilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Davalılar vekili belgeli olarak mazeret bildirmiş olmasına rağmen, gerekçeli mazeretinin kabul edilmeyerek karar verilmesi savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olduğundan, (Yargıtay 11. HD’nin 06/01/2014 tarihli 2013/9248-2014/51 esas ve karar ) mazeretin reddedildiği oturumda sözlü yargılamaya geçilerek karar verilmesi de oturum tarihi itibariyle yürürlükte olan 6100 Sayılı HMK’nun 186’ıncı maddesi hükmüne aykırı olarak tahkikatın bitiminden sonra sözlü yargılama için gün tayin edilip taraflara davetiye çıkartılmadan hüküm kurulması da savunma hakkının kısıtlanması niteliğinde olup, (Yargıtay 11. HD’nin 08/04/2015 tarih ve 2015/406-4915 esas ve karar) adil yargılanma hakkı ve hukuki dinlenilme hakkına aykırı olduğundan, ilk derece mahkemesinin kararı bu sebeplerle doğru olmadığından, bu hususa yönelik istinaf sebebinin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.Kabul edilen istinaf sebebi nazara alınarak, diğer istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine iadesine karar verilmesi gerektiği kanaat ve sonucuna varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1- Davacı vekilinin istinaf isteminin KABULÜ ile, 2- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2018 tarih ve 2017/374 E. 2018/669 K. Sayılı Kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA, 3- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesine, 4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 35,90 TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine iadesine, 5- Dosya üzerinde inceleme yapılması sebebiyle vekalet ücreti tayinine yer olmadığına, 6- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a/6 ve 362/(1)/g. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 07/06/2022