Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 44. Hukuk Dairesi 2020/110 E. 2020/327 K. 26.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
44. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F M A H K E M E S İ K A R A R I
DOSYA NO: 2020/110
KARAR NO : 2020/327
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/06/2017
NUMARASI : 2014/115 E., 2017/482 K.
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
BİRLEŞEN İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2014/1181 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVA: İTİRAZIN İPTALİ
İSTİNAF KARAR TARİHİ : 26/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili bankanın Maslak Ticari Şubesi ile … A.Ş. arasında imzalanan 16/10/2007 tarihli Genel Kredi Taahhütnameleri ile … A.Ş.’ye 1.562.500-USD ve 1.875.000-USD, 12/04/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile 2.300.000-TL tutarında kredi kullandırıldığını, davalıların da bu sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatı ile imzaladıklarından borcun tamamından sorumlu olduklarını, kredi borcunun geri ödemesindeki aksaklıklar üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 14/02/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile hesabın kat edildiğini, ancak verilen sürede borcun ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalıların takibe itiraz ettiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, davalıların icra takibine karşı yaptıkları itirazın iptaline ve %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme dosyası ile birleşen İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/1181 E. sayılı dosyasında davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili bankanın Maslak Ticari Şubesi ile … A.Ş. arasında imzalanan 16/10/2007 tarihli Genel Kredi Taahhütnameleri ile …A.Ş.’ye 1.562.500-USD ve 1.875.000-USD, 12/04/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi ile 2.300.000-TL tutarında kredi kullandırıldığını, kredi borcunun geri ödemesindeki aksaklıklar üzerine Beyoğlu … Noterliği’nin 14/02/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarı ile hesabın kat edildiğini, ancak verilen sürede borcun ödenmediğini, bunun üzerine İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davalı şirketin takibe itiraz ettiğini, yapılan itirazın haksız olduğunu belirterek, davalı şirketin icra takibine karşı yaptığı itirazın iptaline ve %20 oranında icra inkâr tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; müvekkilinin geçmişte bir dönem … A.Ş.’nin ortak ve yöneticisi olduğunu, ancak müvekkilinin daha sonra şirketten ayrıldığını, 2013 yılında kullandırılan kredi sözleşmesinde davalının kefil olarak herhangi bir imzasının bulunmadığını, bu dönemde şirket ile bir bağının bulunmadığını, sözleşmede imzası bulunmaması nedeniyle kefil olarak sorumluluğunun da bulunmadığını, takip öncesi davacının ihtiyati haciz talebinin İstanbul 37. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/85 D. İş sayılı dosyasından kefaletin geçersizliği nedeniyle reddedilmiş olduğu halde müvekkili aleyhine takip yapıldığını, müvekkilinin kredi sözleşmesi ya da kefalet gibi hiçbir sebeple davacı bankaya borcunun bulunmadığını, müvekkilinin idareci olduğu dönemlerde imzalanan 2007 tarihli sözleşmelerin 818 sayılı BK hükümlerine tabi olduğunu ve bu kanunun 484. maddesine göre kefaletin yazılı olması ve miktarının belirli olmasının gerektiğini, 2007 yılına ait sözleşmelerden doğan borçların ödenmekle sona erdiklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; müvekkiline usulünce yapılmış bir ihtarat bulunmadığından takibin yasal dayanağının bulunmadığını, davacı, borcun 2007 ve 2013 yılına ait sözleşmelere dayandığını ileri sürmekte ise de hangi bölümünün 2007, hangi bölümünün 2013 yılına ait sözleşmelere dayandığını belirtmediğini, kefalet sorumluluğu içeren sözleşmelerin birbirlerine bağlanmasının mümkün olmadığını, takibe geçilen tutarın ne kadarının eski yasal düzenleme kapsamında kaldığının belirsiz olduğunu, yasal sınırların üzerinde faiz oranları ile karşı karşıya kalındığını, müvekkili kefilin temerrüdü doğmadığından temerrüt faizi istenilmesinin haksız olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı … vekili cevap dilekçesi ile; icra takibine konu sözleşmelerden 2007 yılında düzenlenenlere ait kredi borçlarının ödenerek kapatıldığını, 04/07/2013 tarihli sözleşmenin takibe dayanak yapılmadığını, takibe konu sözleşme borçlarının ödenmiş olması nedeniyle müvekkili kefaletinin de ortadan kalktığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen dosyada davalı … A.Ş. vekili cevap dilekçesi ile; icra takibine konu sözleşmelerden 2007 yılında düzenlenenlere ait kredi borçlannın ödenerek kapatıldığını, zaten 2013 yılında yeni bir sözleşme düzenlenmiş olmasının da eskileri kapatılmadan akdetilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki 04/07/2013 tarihli sözleşmenin takibe dayanak yapılmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davacı tarafından, davalı … A.Ş ile diğer davalıların müşterek borçlu müteselsil kefil olduğu genel kredi sözleşmesi 16/10/2007 tarihli ve 12/04/2013 tarihli genel kredi sözleşmeleri kapsamında kredi kullandırıldığı, davacı bankanın 25/02/2014 takip tarihi itibariyle, asıl borçlu … A.Ş. ve kefil … 335.706,74-TL asıl alacak, 279,76-TL akdi faiz ve 13,99-TL BSMV’si olmak üzere 336.000,48-TL, diğer kefil … 335.706,74-TL asıl alacak, 1.011,71-TL akdi faiz ve 50,59-TL BSMV olmak üzere toplam 336.769,04-TL alacaklı bulunduğu, davalı … 2013 tarihli sözleşmede kefil olarak isim ve imzasının olmadığı, 2007 yılında kullandırılan kredinin kapatıldığı ve 2013 yılında yeni bir kredi sözleşmesi düzenlendiği, dava konusu borcun 2013 yılı sözleşmesine ilişkin borçtan kaynaklandığı, davalı … imzası bulunan 2007 yılında imzalanan sözleşmenin çerçeve sözleşmesi niteliğinde süresiz bir sözleşme olup bu sözleşme uyarınca kullandırılan kredinin tasfiye edilmesi halinde kefaletin sona ermeyeceği, yeniden kredi kullandırma durumunda kefilin kefalet sorumluluğunun devam edeceği, ancak somut olayda asıl borçluya kullandırılan kredinin sıfırlandığı, müteakiben muhtelif limitli yeni sözleşme akdedildiği yeni kefiller alınmak suretiyle kredi işlemleri yapıldığı, cari hesap şeklinde işleyen genel kredi sözleşmelerinde borcun bir tarihte sıfırlanmış olması kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmaz ve aynı sözleşmeye dayalı olarak kullandırılan krediden dolayı kefalet sorumluluğu devam eder ise de davalının kefalet imzasının bulunmadığı yeni sözleşmeye dayanılarak kullandırılan kredilerden dolayı davalı … kefalet sorumluluğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle; “1-Asıl davanın kısmen kabulü ile, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün .. sayılı takip dosyasına davalı … itirazının 336.000,48 TL için iptali ile takibin bu miktar üzerinden ve fakat asıl alacak 335.706,74 TL’sine takip tarihinden itibaren %20 temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi yürütülmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,Aynı takip dosyasında davalı … itirazının iptali ile takibin takip talebindeki koşullar ile devamına, Davalı … hakkındaki davanın reddine,… 2-Birleşen davanın kısmen kabulü ile, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasına davalı … A.Ş.’nun itirazının 336.000,48 TL için iptali ile takibin bu miktar üzerinden ve fakat asıl alacak 335.706,74 TL’sine takip tarihinden itibaren %20 temerrüt faizi ve faizin %5’i gider vergisi yürütülmek sureti ile devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,a-Kabul edilen alacağın %20’si 67.353,81 TL icra inkar tazminatının (davalı … ve davalı …. A.Ş.’nin 67.200,09 TL’sinden sorumlu olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline,” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; davalılardan …’ün imzaladığı GKS nedeniyle müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olduğu, bu davalının ilk kredi sözleşmesini kefil sıfatıyla imzaladıktan sonra borçlu şirketten ayrılmış olmasının şahsi olarak verilen kefalet sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı, kredi sözleşmelerinin çerçeve niteliğindeki sözleşmeler şeklinde olduğu, banka ve kredi borçlusu arasında imzalanan süresiz kredi sözleşmelerinden doğan ve borçlu cari hesabı şeklinde işleyen kredi ilişkisinde bir tarihte hesabın borç bakiyesi vermemesinin yani borcun sıfırlanmış olmasının sözleşme ilişkisini sona erdirmediği, borç sıfırlandıktan sonra borçluya tekrar kredi kullandırılmasının yeni bir borç ilişkisi niteliğinde olmadığından sözleşmeden doğan kefalet sorumluluğunun devam ettiği, yeni kredi sözleşmeleri imzalanmasının tek sebebinin dava dışı borçlunun kredi limitinin artırılması olduğu, davalıların genel kredi sözleşmesinden doğmuş ve doğacak tüm borçlardan kefalet limiti ile sorumlu oldukları, bilirkişiler tarafından düzenlenen kök ve ek raporlarda da davalı … 2013 yılında imzalanan kredi sözleşmesinden de sorumlu olduğunun belirtildiği, Mahkemece davalı … hakkında açılan davanın da kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkin bulunmaktadır. Dava, genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan alacağın tahsili talebiyle başlatılan icra takibine karşı yapılan itirazın iptali talebine ilişkin bulunmaktadır. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde bir usulsüzlük bulunmamasına, alacağı temlik eden banka tarafından başlatılan takibe konu alacağın hangi kredi sözleşmesinden kaynaklandığı icra dosyası kapsamından anlaşılamamakta ise de, 16/10/2007 tarihinde kullandırılan kredilere ilişkin borcun 2010 yılında ödenmiş olması nedeniyle ve bilirkişi heyetinin 21/10/2016 tarihli ek raporu ile icra takibine konu alacağın 2013 yılında kullandırılan krediden kaynaklandığı yönünde tespitte bulunmuş olması karşısında icra takibine konu borcun 2013 yılında kullandırılan sözleşmeden kaynaklandığının kabul edilmesi gerekmesine, söz konusu sözleşmede davalı … kefil sıfatıyla imzasının bulunmamasına, 2013 yılında imzalanan kredi sözleşmesinin 2007 tarihli kredi sözleşmelerinin limit artırımı sözleşmesi olduğu veya 2007 yılındaki kredi sözlemesine bağlı sözleşme olduğu hususunun davacı tarafça ispat edilememesine, davalı … 2007 tarihli sözleşmeler nedeniyle kullandırılan kredi borcunun sona ermesinden sonra temlik eden banka ile davalı borçlu şirket arasında yeniden farklı tarihli(2013 tarihli) kredi sözleşmesinin imzalanmış olmasına, davalı … bu sözleşmeye kefil olmaması nedeniyle kefalet sorumluluğunun bulunmamasına göre, Mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1- İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/06/2017 tarih ve 2014/115 E., 2017/482 K. sayılı ara kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Davacı şirket harçtan muaf olduğundan harç alınmasına YER OLMADIĞINA,3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.26/11/2020